'Roboski bir başlangıç olabilir'

img

ŞIRNAK - Ailelerin “adalet” taleplerinden vazgeçmediği Roboski Katliamı’nda 33 yakınını kaybeden Ferhat Encu, bu yılki anmaya üç yılı aşkın tutukluluğunun ardından katılacak. Dava dosyasının yeniden açılmasını amaçladıklarını söyleyen Encu, “Güçlü bir itirazda bulunursak Roboski bir başlangıç olabilir” dedi.

 
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski Köyü’nde, 28 Aralık 2011 günü 19’u çocuk 34 kişinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları ile bombalanarak katledilmesinin üzerinden geçen 8 yılda, failler korunurken, katledilenlerin yakınlarının adalet talebi hiç dinmedi. Katliamın yaşandığı ilk günden bu yana her Perşembe yakınlarının mezarlarını ziyaret etmeyi sürdüren aileler, ilk günkü gibi taze olan acılarının dinmesi için adalet taleplerini dile getirmekte ısrarlı.
 
Katliamın yıl dönümünde Roboski’de düzenlenecek anma programında bu yıl faciada kardeşi ile birlikte 33 yakınını kaybeden Ferhat Encu de yer alacak. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili iken, 4 Kasım 2016’da partinin Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’la gözaltına alınıp tutuklanan Encu, Şubat 2017’de tahliye edilmişti. Ancak tahliyesine yapılan itiraz üzerine iki gün sonra yeniden tutuklanan Encu’ye ‘5442 Sayılı İl İdaresi Kanuna aykırılık, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma ve örgüte üye olma’ suçlamalarından 4 yıl 7 ay 10 gün hapis cezası verilmişti. Bu yılın 14 Haziran’ın da tahliye olan Encu, Roboski’deki anmaya üç yılın ardından ilk kez katılacak.
 
Ancak Roboskili aileler 8’inci yıl anmalarını bu defa da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Roboski için Adalet ve Yeryüzü İçin Barış Derneği (Roboski-Der) Başkanı olan tutuklu Veli Encu’nun yokluğunda gerçekleştirecek. 
 
Ferhat Encu, 8’inci yılına giren katliamı ve sürdürdükleri adalet mücadelelerine dair konuştu. 
 
‘DEVLET SUÇÜSTÜ YAKALANDI’
 
Kardeşi Veli Encu’nun tutuklanmasının doğrudan Roboski Katliamı’na dair yürüttüğü adalet mücadelesi ile alakalı olduğunu söyleyen Ferhat Encu, “Bizzat devlet tarafından gerçekleştirilen bir komplo yapıldı ve şu anda cezaevinde” dedi.
 
Katliamın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen faillerin ortaya çıkarılıp, cezalandırılmadığını dile getiren Encu, Roboski Katliamı’nın Türkiye’de devletin ve devlete bağlı kolluk birimlerinin işlediği suçlar için uygulanan cezasızlık politikasının içine düştüğünü belirtti. Cezasızlık uygulamasının bir devlet politikası olduğunu vurgulayan Encu, “Nasıl ki faili meçhuller, diğer farklı katliamlarda cezasızlık politikası sürdüyse Roboski içinde bu devreye girdi. Roboski’nin şöyle bir özelliği vardı; Devlet bizzat kendisi suçüstü yakalandı. Buna rağmen bir cezasızlık politikası uygulandı. En ufak bir yargı boyutuyla adım atılmadı. Buna baktığımızda tabi ki bu kadar açık ve planlı bir şekilde yapılan katliamın sorumlularının açığa çıkarılıp, cezalandırılmadığı bir ülkede yargı mekanizmasının siyasi otoriteye nasıl bağlı olduğunu, devleti nasıl koruduğunu, devlet söz konusu olduğunda bu kadar apaçık bir hakikatin ortada olmasına rağmen görülmeyip, faillerin cezalandırılmadığı bir durumla karşı karşıyayız. Bu bir ülke, devlet açısından utanç verici bir durumdur. Kürtler söz konusu olduğunda yargı mekanizmasının, siyasi otoritenin, devlet anlayışının sürekli Kürtleri suçlayıcı, kriminalize edici bir tutum içerisinde olduğunu görmekteyiz” diye konuştu. 
 
‘FAİLLER ÜLKEYİ YÖNETENLER ARASINDA DOLAŞIYOR’
 
Encu, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ilk açıklamasında sorumluların cezalandırılacağını beyan etmesine rağmen ardından Genelkurmay Başkanlığı’na ‘göstermiş olduğu hassasiyetten’ dolayı teşekkür etmesi üzerinde de durdu. Encu, “Ortada 19’u çocuk olmak üzere 34 insan var. Parçalanmış, katır üstünde taşınmış, traktörlerin üzerinde üst üste konuşmuş insanlar var. Buna rağmen bir hassasiyet teşekkürü Genelkurmay’a iletiliyor. Sonrasında beylik laflar da ediyor. Bu katliam için ‘Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak’ açıklamaları da var. Ama özün de, biz aileler işin başından beri bu katliamı gerçekleştirenlerin bu ülkeyi yöneten en üst düzey yetkililer olduğunu söylüyoruz. Dolayısıyla siyasi otoritenin bilgisi dahilinde gerçekleşmiş bir katliamdır. O günkü sözler kamuoyunu yumuşatmaya, kamuoyunun mücadelesi, duyarlı yapısını bertaraf etmeye yönelik açıklamalar oldu. Hiç kimse katliam olduğu günden beri soruşturmaya tabi tutulmadı. Hiç kimse görevinden alınmadı, alınmadığı gibi Roboskili aileler üzerinde, baskı, tutuklama, gözaltı furyası başlatıldı. Dolayısıyla işin esasına baktığımızda, verilen ya da sarf edilen sözler sadece sözde kalmıştır. Bugün itibariyle hala Roboski’nin belli olan failleri ülkeyi yönetenler arasında rahat bir şekilde dolaşabiliyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
DOSYANIN GEREKLİLİĞİ YERİNE GETİRİLMEDİ
 
Katliamın ardından başlatılan davayı Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ‘eksik evrak’ gerekçesiyle, ardından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘iç hukuk yolları tüketilmediği’ gerekçesiyle reddetmesine ilişkin ise, “Kesinlikle siyasi kararlardır” diyen Encu, bu kararların siyasi otoritenin telkininden bağımsız olmadığını kaydetti.
 
Davayı teslim ettikleri kişi ve kurumlar tarafından yapılan eksikliklerin de bu kararının çıkmasına kolaylık sağladığı eleştirisinde bulunan Encu, şunları söyledi: “Biz hukuki mücadeleyi katliamdan bir hafta sonra başlattık. Şırnak Barosu ve diğer bölge barolarının mücadelesi ile gerçekleştirilecek bir hukuki mücadeleydi. Dosyanın gerekliliğinin yerine getirilmediğini görmekteyiz. Ne için böyle bir eksiklik yaşandı? Açıkçası çok yoğun tartışıldı, eleştirildi ve halen eleştirilmektedir.  Böyle bir eksiklik yaşanmasaydı, böyle bir karar çıkmazdı sorusu akıllara kaldı. AYM’nin kararı siyasidir, ancak nihayetinde böyle bir eksikliğe de sebep olundu.” 
 
‘SORUMLULAR MAALESEF ÖZELEŞTİRİ VERMEDİ’
 
Dosyada yaşanan gelişmeler üzerine HDP Genel Merkezi tarafından bir soruşturma komisyonu oluşturulduğunu ve bir değerlendirme raporu hazırlandığını dile getiren Encu, ancak raporun halen yayınlanmadığını belirtti. Bu raporun yayınlanmasını beklediklerini söyleyen Encu, “Birebir bu işten hukuki açıdan sorumlu olan insanlar maalesef özeleştiri vermediler. Özeleştirinin ötesinden bu sorumluluktan kaçmaya ve eksikliği başkalarına atmaya çalıştılar. Hatta öyle bir duruma geldi ki birebir bu işin sorumluluğunu yüklenen kişiler ve kurumlar aileleri suçlayacak aşamaya vardı. Sadece Roboskili aileler açısından değil, Kürt toplumu açısından da kabul edilebilir bir yanı yok bu tutumun” dedi.
 
‘HER İHTİMALİ DEĞERLENDİRİYORUZ’
 
Mevcut yargı mekanizması içerisinde dosyanın yeniden açılmasının çok zor olduğunu, fakat buna rağmen bir çabanın da olduğunu ifade eden Encu, şöyle devam etti: “7 ay önce Berat Albayrak’ın ‘Roboski katliamını gerçekleştirenler FETÖ’cülerdir’ ifadesi üzerinde ve başka açıklamalar üzerinden yeniden bir iç hukuk yolu denedik. 7 ay önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdik. Başsavcılık ‘yetkisizlik kararı’ vererek dosyayı Uludere Savcılığı’na göndermişti ve hala orada işlem yapılması bekleniyor. Bu yargı mekanizması siyasi otoriteye endekslendiğinden kaynaklı tamamen onların telkini ve görüşleri doğrultusunda hareket edecektir. Eğer AKP iktidarı giderse böyle bir şansın doğacağını düşünüyorum. Ama biz her türlü ihtimali değerlendiriyoruz ve bu ihtimaller üzerinden bir yol haritası çizdik ve yol haritasını uygulamaya çalışıyoruz.
 
‘UMUT YENİDEN CANLANACAK’
 
Roboski bu ülkeden bağımsız bir yer değildir.  Yaşanan uygulanan politikalar Roboski’de kat kat daha fazla uygulandı. Ailelerin mezarlık ziyareti engellenmeye çalışıldı, aileler koruculuğa zorlandı. Gençleri ekonomik anlamda çaresiz bırakarak bu durum üzerinden yoğun baskı oluşturuldu. Dolayısıyla da bugün maalesef baktığımızda yoğun bir korku hakim toplum içerisinde. Bu korku Roboski’de de doğal olarak mevcuttur. Aynı zamanda bu yaşanan hukuki eksikliklerden, faciadan dolayı bir kırılma da yaşandı. Ailelerin tek umutları bu mücadele ve bu davaydı. Bu dava da sonuçsuz kalınca maalesef böyle bir mücadele azmi ve umut da kırıldı. Biz bunun yeniden canlandırılması için mücadele ediyoruz ve bu umut canlanacaktır.”
 
YENİ BİR BAŞLANGIÇ
 
28 Aralık’ta Roboski Mezarlığı’nda gerçekleştirilecek anmaya dair de konuşan Encu, “Yaşanan hukuk faciasından sonra bu ikinci anma olacaktır ama bu anmanın diğer farkı şu şekilde olacak; Burada Roboski faillerini yargılanmasını talep edenler, isteyenler bunun için ailelerle yan yana durması gerekir. Burada güçlü bir adalet talebi, mücadele kararlılığı çıkacaktır. Dolayısıyla bu mücadelenin kararlılığını aileler verdikten sonra bizlerle dayanışma içerisinde olacaklar veya olmak isteyenlerin o gün Roboski’de olmaları gerekiyor. Orada güçlü bir itirazda bulunursak sadece Roboski için değil, ülkede yaşanan hak ihlallerine karşı da bir başlangıç olabilir. Bu başlangıcı Roboski’de yapmak istiyoruz. Bu vesileyle bütün kurum, kuruluş, STÖ, insan hakları savunucuları ve insanlarımızı bizlerle dayanışmaya çağırıyoruz. Hukuk ve adalet mücadelesini, hak ve özgürlük mücadelesini yeniden canlandırmaya ve daha güçlü kılmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Katliamın yıldönümünde katledilenlerin aileleri de, adalet taleplerini dillendirmeye devam ediyor.
 
‘YAŞAMIMIZ SINIRDI’
 
Katliamda 19 yaşındaki oğlu Şervan Encu’yu kaybeden Leyla Encu, katledilen 34 kişinin bir torba şeker ve bir bidon mazot getirip, ailelerini geçindirmeye çalıştığını ifade etti. Katliam öncesi çocuklarının askerin, jandarmanın gözleri önünde sınırı geçip, geldiğini söyleyen Encu, “Giderken Jandarma bizi yakalar endişesi yaşamıyorlardı. Şeker, pirinç ve mazot dışında başka yükleri yoktu. Küçüklerimizi o soğukta, o kar altında öldürdüler. Vicdanları hiç sızlamadı mı? Uçaktan o bombaları üstlerine yağdırarak insanlarımızı öldürdüler” diye konuştu. 
 
‘8 YILDIR BAŞIMIZ YASTIĞA RAHAT GİTMEDİ’
 
“Nerede çocuklarımızı öldüren failler?” diye soran anne Leyla Encu, şöyle devam etti: “Çocuklarımızın faili Erdoğan’dır. Katliamı MİT ve istihbaratlarıyla beraber yaptılar. Ben Ankara’da kimliği onlara attım ‘bu kimlik hangi devletin’ diye sordum. Biz Ankara, İstanbul, Diyarbakır ve Mardin’e gittik failler bulunsun diye. Tayyip Erdoğan bizim karşımıza çıkamadı.” 
 
Roboskililerin Kürt oldukları için katledildiğini, bugün hala Kobanê, Girê Spî ve daha birçok yerde Kürtlere karşı cinayetlerin işlenmeye devam ettiğini sözlerine ekleyen Encu, “Ben bunu nasıl unutabilirim. Ben Şervan’ımın niye öldürüldüğünü bilmiyor muyum, unutabilir miyim? Bizler haklarımızı ve dilimizi, barışı ve huzuru istiyoruz. Ölen asker, polis ve diğerleri de bizim çocuklarımızdır. Biz devletten iyi bir şey görmedik. Failleri yargılansın diye hukuki mücadeleyi sürdürdük. Ama bizlere dava açtılar. 8 yıldır başımız yastığa rahat gitmedi. Ama biz yine de faillerden hesap sorana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. 
 
Encu, son olarak “Çocuğumu düğüne hazırlar gibi sizleri de misafirliğe davet ediyorum” sözleriyle herkesi 28 Aralık’taki anmaya davet etti.
 
‘HESABINI HÜKÜMETTEN SORUYORUZ’
 
Katliamda 25 yaşındaki oğlu Nadir Alma’yı yitiren Azime Alma da, 8 yıldır adaletin yerini bulmamasına öfkeli. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından katliam için ‘FETÖ’ye yaptı’ denilse de, aileler olarak hükümetten hesap sorduklarını söyleyen Alma, “AKP’den, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan soruyoruz. Emri kimin verdiğini açıklamasını istiyoruz. Bu hesabı bu soruları biz hükümete soruyoruz” dedi. 
 
‘FAİLLERİ İSTERKEN BİZLERE DAVA AÇILDI’
 
Katliamın faillerden hesap sorulmasını beklerken, eşi ve 3 çocuğuna davalar açıldığını dile getiren Alma, “Biz faillerin yargılanmasını isterken bizlere dava açıldı. Dünyada kimsenin Roboski Katliamı’nı konuşmasını istemiyorlar. Konuşanlara soruşturmalar açıyorlar. Bizler faillerin bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.  Biz bu faillerin yakalanarak yüreğimizin ferahlamasını istiyoruz. Biz bu dünyada sağ olduğumuz müddetçe bu yaşanan acıyı unutmayacağız. Biz davamızın peşini bırakmayacağız. Katledilen çocuklarımızı asla unutmayacağız” diye konuştu.  
 
‘HEP BİRLİKTE HESAP SORALIM’
 
Roboski’de 28 Aralık’ta yapılacak anmaya da çağrıda bulunan Alma, “Til Rifat’ta yaşanan fotoğrafı gördüm. Ben o fotoğrafı görünce çocuklarımın ölümü aklıma geldi. O fotoğrafı gördüğümde çocukların parça parça vücudunu gördüğümde kendi çocuklarımıza ağladığım gibi ağladım. Onlar da bizim çocuğumuz, ciğerimizdir. Bizler Kürt halkı olarak zor ve baskı altındayız. Her gün Kürt halkının çocuklarının üzerine maalesef bomba yağmaya devam ediyor. Her şeye rağmen baskılar olabilir kimsenin konuşmasını istemeyebilirler. Ama biz yine de Kürt halkından destek istiyoruz. Halkımız bizim için tutuklandı, bizle çok ağladılar ama biz yine bizi yalnız bırakmalarını istemiyoruz. Yıldönümünde hep birlikte hesap sormaya devam edelim” çağrısında bulundu. 
 
‘YARALARIMIZ KAPANMADI’
 
Katliamda 16 yaşındaki oğlu Serhat’ı kaybeden Halime Encu ise, 8 yıldan bu yana acılarının dinmediğini, yaralarının kapanmadığını ifade etti. Katliamın faillerinin ortaya çıkarılmamasının acılarını daha da büyüttüğünü ifade eden Encu, “8 yıldır düğün yapmıyoruz. Aklımızı yitirmiş gibiyiz. Çocuklarımızın hiçbir suçu yoktu. Sadece bir bidon mazot, biraz şeker getirerek, geçimlerini sağlamaya çalışıyorlardı. Çocuklarımız suçsuz ve günahsızlardı.  Yalnızca 34 kişiyi değil 34 anne ve babayı, 34 aileyi katlettiler. Bazıları evli, bazıları nişanlıydı. Bazılarının hayalleri vardı” dedi. 
 
ADALET ADALET ADALET
 
“Adalet adalet adalet” diyerek, tek taleplerinin adaletin tecelli etmesi olduğunu dile getiren Halime Encu, 8 yıldır dinmeyen acılarını “Başımızı yastığa rahat koyamıyoruz” diyerek özetledi. Katledilen oğlu ve yakınlarının faillerinin ortaya çıkarılarak cezalandırılmasını beklerken, kendileri ile ilgili onlarca soruşturma açıldığını, ardından sırasıyla çocukları Ferhat ile Veli Encu’nun tutuklandığını hatırlatan Halime Encu, “Bizim yüreğimiz yandı başka insanların yüreği yanmasın. Yeter artık anaların bu kadar ağlaması. 8 yıl önce benim çocuğumu bombalayarak öldürdüler. Oğlumu neden öldürdüler gelip bana bunu söylesinler. Oğlumun ne suçu vardı?” diye sordu. 
 
8 YIL SONRA AYNI ACI
 
Roboski Katliamı’nın 8’inci yılında adalet taleplerinin benzer katliamların bir daha yaşanmaması için olduğunu kaydeden Halime Encu, Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO) unsurlarının 2 Aralık günü Şehba’nın Til Rifat ilçesine dönük gerçekleştirdiği saldırılarda, yaşları 3 ile 15 arasında değişen 8’i çocuk 10 sivil hayatını kaybettiği saldırıyı hatırlatarak, şöyle devam etti: “Biz katliamlar son bulsun isterken, orada bir katliam yaşandı. O fotoğraf bizim çocuklarımızın cenazelerinin yan yana dizildiği fotoğrafla aynıydı. Görünce acımız katlanarak bir kez daha yaşadık. Artık yeter insanlar ölmesin ve dünyaya çözüm gelsin. Katliam, zulüm ve zorbalıklar artık yeter. Yeni ölümler görmek istemiyoruz, yeni acılar yaşamak istemiyoruz.” BİTTİ
 
MA / Ahmet Kanbal - Müjdat Can