ANKARA - Londra’da düzenlenen Üçüncü Kürt Konferansında, PKK lideri Öcalan’ın özgürlüğü için çağrıları yükseltmek ve diplomatik kanalların harekete geçirileceği belirtilerek, konuya dair Birleşik Krallık’ta siyasi paydaşlar ve karar alıcılarla iletişim kurulacağı ifade edildi.
Britanya Kürt Halk Meclisi, PKK lideri Abdullah Öcalan’a karşı geliştirilen uluslararası komplonun yıldönümüne ilişkin düzenlenen “Üçüncü Kürt Konferansı”, sona erdi. Londra SOAS Üniversitesi’nde gerçekleşen konferansa, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, İşçi Partisi Milletvekili Loyds Russel Moyle, Siyasetçi Feleknas Uca, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden Dr. Abdulkadir Omer, Asrın Hukuk Bürosu’ndan Mazlum Dinç, Unite the Union’dan Simon Dubbins, Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Thomas Jeffrey Miley, İtalya Demokrasi için Araştırmalar Merkezi Üyesi Av. Michela Arricale katıldı
Konferansta, “Ortadoğu’daki Kriz Gerçekliği; Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Genel Bölge Değerlendirmeleri, Jin Jiyan Azadi; Kadın Özgürlüğü Yolunda Toplumsal Barış İnşası” ve Kürt Sorununa Barışçıl Çözüm; Öcalan ve Tecrit Politikası” başlıklı üç oturum yapıldı.
‘TECRİT ENDİŞELENDİRİYOR’
Açılış konuşmasını yapan Britanya Kürt Halk Meclisi Dış İlişkiler Temsilcisi Agit Karataş, 15 Şubat gününün Kürt halkı tarafından unutulmayacak kara bir gün olduğunu ifade etti. Karataş, “Önder Apo’nun üzerindeki 25 yıllık tecrit ve son 4 yıldır tamamen dünya ile bağlatışının kopuk olması, Kürt halkı ve dostlarını endişelendirmektedir. Gerek Türk Anayasası gerek uluslararası hukuk olsun, önderlik üzerindeki tecrit hiçbir dünya hukukunda kabul edilemez. Dostlarımız öncülüğünde Kürt halkının tecrit siyasetine karış tek cevabı sürekli mücadele ve direniştir. Biz tecride ve esarete karşı 10 Ekim hamlesini sahipleniyoruz” diye konuştu.
‘FİKİRLERİ ÖZGÜR’
İrlanda Siin-Fein Milletvekili Francie Molloy de, Kürt halkı ile aynı mücadele içerisinde yer alan bir hareketten geldiğini dile getirdi. Britanya Parlamentosu içerisinde yer aldıklarını fakat oturumlara katılmadıklarını ve kraliyete bağlılık yemin etmediklerini söyleyen Molloy, "Bizler Sinn Féin olarak İngiliz emperyalizmini reddediyoruz. Yerel aktivistlerden oluşan bir partiyiz. Kariyer peşinde koşanlar değil; devrimci temelde aktivizmi esas alıyoruz. Ben 90'larda aktivist olarak siyasetle tanıştım. Biz İrlanda Halkı olarak mücadelemizi diğer dost mücadelelerle dayanışmanın önemini iyi biliyoruz” dedi.
İrlanda özgürlük mücadelesinde tutsak düşen ve milletvekili iken ölüm orucunda yaşamını yitiren Bobby Sands ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ortak direnişçi özelliklerine dikkati çeken Molloy, şunları söyledi: "Bobby Sands, tutsak olduğu yıllarda cezaevinde açlık grevinde milletvekili seçildi. İngiltere, Bobby Sands'tan korktuğu gibi Türkiye devleti de Öcalan'ın fikirlerinden ve direnişinden korkuyor. Bu yüzden Öcalan mutlak tecrit altında tutuluyor. Öcalan 25 yıldır tutsak ve biliyoruz ki onun fikirleri özgür. Tutsak olabilir ama fikirleri özgürlük içinde. Kürt siyasi tutsaklara özgürlük talebiyle dayanışmalıyız. Başta Öcalan olmak üzere tüm zindan mücadelesiniz, direnişinizi selamlıyoruz. Son olarak vazgeçmeyeceğiz, direneceğiz ve barışı sağlayacağız.”
‘JIN JÎYAN AZADÎ BİR FELSEFE’
Konferansın ilk bölümü "Jin, Jîyan, Azadî: kadın özgürlüğü temelinde Ortadoğu'da çözüm ve toplumlararası barış" konulu oturum ile başladı. Konferansta Kürt Kadın Hareketi adına konuşan Deniz Bilgin, 'Jin Jîyan Azadî' sloganının İran'da Jina Emini'nin katledilmesiyle kadınların başlattığı isyan ve direniş ile daha fazla duyulduğunu söyledi. Bilgin, "Çünkü bu slogan altında bir felsefe var ve bu felsefe günümüzde yaşam sorunları çözecek kapasite ve derinliktedir" diyerek İran direnişinden daha eski bir geçmişi olan Jin Jîyan Azadî sloganını ve Kürt hareketinin kadın özgürlükçü mücadelesini ve tarihini anlattı.
SCHONVELD: DAHA GÜÇLÜYÜZ
Uluslararası Barış Heyeti'nde yer alan ve bir süre önce Türkiye'ye giderek Abdullah Öcalan ile görüşmek isteyen heyette yer alan Politik Ekoloji Vakfı kurucu üyesi Eva Schonveld ise Türkiye'ye yaptığı ziyaretteki deneyimlerini aktardı. Schonveld, "Azadî (özgürlük), uzun süredir gömülü olan kolektif benlik duygusuna sesleniyor. Azadî bize şunu hatırlatıyor; birbirimizin ve yaşamın hizmetinde hareket ettiğimizde, tahakküm sisteminin bize söylediğinden çok daha güçlüyüz. Gücü paylaştığımız, çeşitliliğimizi kutladığımız, anlaşmazlıklarımızı ve çatışmalarımızı dinleyerek, anlayarak ve dönüştürerek başa çıktığımız, küçük benliklerimizin bizi yakalayacağına güvenebileceğimiz daha büyük, paylaşılan bir bütünün parçası olarak deneyimlendiği bir dünya vizyonunu sunuyor. Azadî'yi yaşayan insanlar dünyamızı dönüştürebilir ve dönüştürecek.
Karşılaştığımız çaresiz zamanlar Jin Jîyan Azadî'yi öne çıkardı. Bu sadece bir slogan değil, gerçeğin bir beyanı ve yeni (ve eski) bir yaşam tarzı vizyonudur. Bu güçlü ve gerekli; sadece Kürtler için değil, sadece Orta Doğu için değil, sadece kadınlar için değil, tüm dünya için hepimiz için” diye belirtti.
‘JINEOLOJİ KOLEKTİF BİLİNÇTİR’
İskoçya Jineoloji Komitesi üyesi Leonna Ni Ghoill, Kürt gazeteci ve yazar Nagihan Akarsel'i anarak konuşmasına başladı. Ghoill, Jineoloji kavramının Kürt feminizmi için kullanılan bir terim olmadığını vurgulayarak, “Kadınların özgürleşmesi ve toplumun ataerkil sistemin bilgisinden ve baskısından kurtulması, ideolojik olarak Rojava devrimi ve Kürt kurtuluş hareketinin merkezinde yer alıyor. Kolektif yaşam, kolektif bilinç ve iş birliği çok eskidir ve yaşamın temelidir” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN’IN MESAJLARI DOĞRU OKUNSAYDI ÊZIDÎ SOYKIRIMI YAŞANMAZDI
Söz alan Feleknas Uca da tecrit siyasetinin Kürt sorununun çözümsüz kalmasının en önemli nedeni olduğunu söyledi. Uca, Êzidî toplumunun uğradığı soykırımları anlatarak, Abdullah Öcalan’ın bu durumu önceden öngördüğünü ve sürekli Êzidîlerin öz savunmalarını almalarını istediğini anlatarak, “Abdullah Öcalan’ın mesajları uluslararası alanda doğru bir şekilde ele alınmış olsaydı Êzidîlere dönük DAİŞ soykırımı yaşanmazdı” diye belirtti.
‘BARIŞ İÇİN ÖCALAN ÖZGÜRLEŞMELİDİR’
Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Thomas Jeffrey Miley ve İtalya Demokrasi için Araştırmalar Merkezi Üyesi Av. Michela Arricale ise yaptıkları sunumlarda, Abdullah Öcalan’ın paradigması ve Kürt özgürlük hareketinin Ortadoğu’nun toplumsal barışı için önemli bir zihniyet devrimi gerçekleştirdiğini Ortadoğu ve Kürt barışı için Öcalan’ın özgürleşmesi gerektiğini vurguladı.
'ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK BEYANI'
Yapılan sunumların ardından Britanya Kürt Halk Meclisi Eş Başkanları Seyit Suruç ve Aso Kamali tarafından konferansın sonuç bildirgesi okundu. Bildirgede Birleşik Krallık çapında kampanyanın yanında yer alma ve destekleme çabalarının bir parçası olarak 5 maddelik bir irade beyanında bulunularak, şunlara yer verildi: "Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm kampanyasına bağlılığımızı ilan ediyoruz ve Ortadoğu'da barış ve istikrarın önemli bir adımı olarak Öcalan'ın derhal serbest bırakılmasını savunuyoruz. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için çağrıyı yükseltmek için diplomatik kanalları harekete geçirecek ve Birleşik Krallık'taki siyasi paydaşlar ve karar alıcılarla iletişim kuracak ve serbest bırakılmasının siyasi bir çözümün takibi sürecindeki önemini vurgulayacağız.”