MELETÎ - Meletî’de 1074 ÇED başvurusu olduğunu ve neredeyse hiçbir başvuruya olumsuz cevap verilmediğine dikkat çeken Mal-ÇEP Eşsözcüsü Avukat Gül Erdoğan, yeni ÇED düzenlemesiyle doğa talanının önünün açıldığını belirtti.
Meletî 13 ilçe, 718 mahalle ve 808 bin 692 nüfusuyla Türkiye’nin 28’inci en yoğun nüfusa sahip ili. 12 bin 132 kilometre kare toprağa sahip olan Meletî merkezde 10, Yeşilyurt’ta 286, Akçadağ’da 120, Doğanşehir’de 162, Arapgir’da 54, Hekimhan’da 87, Battalgazi’de 82, Kuluncak’da 69, Arguvan’da 52, Pötürge’de 50, Darende’de 48, Yazıhan’da 48 ve Doğanyol ilçesinde 6 olmak üzere toplam 1074 Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu bulunuyor.
ŞİRKETLER TARAFINDAN ABLUKAYA ALINMIŞ BİR KENT
Meletî’nin dört bir yanının maden şirketleri ve proje sahibi şirketler tarafından ablukaya alındığını belirten Malatya Çevre Platformu (Mal-ÇEP) Eşsözcüsü Avukat Gül Erdoğan, Doğanşehir ilçesinde işgal edilmedik bir mahalle ve köy kalmadığını, her köyle alakalı yeni yeni projeler oluşturulduğunu, bu projelerin “4. Grup” denilen metal madenciliği ile ilgili olduğunu söyledi. Erdoğan, bunun yanında Hidro Elektrik Santralleri (HES), Güneş Enerji Santrali (GES) ve Rüzgar Enerji Santralleri’nin (RES) de kenti tehdit eden diğer projeler olduğunu söyledi.
'PROJEYİ SEKTEYE UĞRATTIK'
Aynı şekilde Pötürge ilçesinde de uranyum, toryum, çimento, taş ocaklarıyla ilgili çok sayıda proje olduğunu aktaran Erdoğan, “Arguvan’da Şotik Çayı’nda altın arama faaliyetleri aktif bir şekilde yürütülüyor. Güncel durum itibariyle Arguvan ve Arapgir arasında Kemaliye’yi de kapsayan bir RES projesi var. Burada 26 türbin yapılmak isteniyor. Yine Kürecik’de bir sulama projesi vardı. Kepez ve Harunuşağı olmak üzere iki tane proje tasarlanıyordu. Süreci sekteye uğrattık. Bu projenin asıl sahibi devlet, asıl sahibi devlete bağlı olana Devlet Su İşleri (DSİ) Elazığ Bölge Müdürlüğü’dür. Davayı kazanmak önemlidir ama asıl önemli olanın yereldeki halkın mücadelesidir. Çünkü proje sahibi şirketler ve paydaşlarını projeye sokmayacak olan yöre halkının kendisidir. Onların direnişidir” diyerek Meletî’de yaşanan ekolojik talan hakkında bilgi verdi.
'HALKIN KATILIMI ÖNEMLİ'
Maden şirketleri tarafından bölgenin talan edilmesinden önce ÇED raporlarını alma sürecine dair bilgi veren Erdoğan, bu toplantılara halkın katılımının önemine değindi. Erdoğan, “Çok yakın zamanda Arapgir’de RES projeleri için alınmak istenen ÇED kapsamında halkın katıldığı bir toplantı düzenlenmek istendi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü'nden yetkililer gönderildi. Ancak Mal-ÇEP ve yöre halkının duruşuyla bu toplantı engellendi. Halkın katılım toplantısı bizim için hukuki süreçte çok önemlidir. Çünkü hukuk yargılamalarında ve idari yargılamalarda usul her zaman esastan önce gelir. Halkın katılım toplantısının yapılmaması proje sahibi şirketlerin maden sahasına veya proje sahasına girmesini engeller ve süreci uzatır” diye konuştu.
UZMAN KİŞİLERE İHTİYAÇ VAR
Meletî’de verdikleri ekolojik mücadelede en çok uzman kişilere ihtiyaç duyduklarını dile getiren Erdoğan, “Yöre ile ilgili doğru akademik bilgiyi verecek mühendislere ihtiyaç duyuyoruz. Bu gerçek anlamda yakındığımız bir durum. Çünkü idare mahkemesinde bir dava açıldığı zaman genelde bilirkişiler satın alınmış oluyor. Gerçekten aklımızla dalga geçilecek nitelikte raporlar hazırlıyorlar. Bizim doğru bilgilendirme yapan ve saha ile ilgili doğru tespitlerde bulunan bilirkişilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
MADEN ŞİRKETLERİ İÇİN 'ÇED YÖNETMELİĞİ'
Doğayı korumak için yasal düzenlemelerin önemine değinen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bizim için en önemli olan ÇED yönetmeliğidir. ÇED yönetmeliği 29 Temmuz 2022 tarihinde bir kez daha değiştirildi. Bu yönetmelik ile tamamen halkın aleyhine, şirketleri destekleyen bir düzenleme yapıldı. Şirketler için hazırlanan bir yönetmelik diyebiliriz. Çünkü daha önce halkın katılım toplantılarına sadece valilikten gönderilen heyet ve bununla birlikte yerel halk katılabiliyordu. Fakat yapılan değişiklik ile birlikte artık proje sahibi paydaşların da bu toplantıya katılmasına izin verildi. Artık halkın katılım toplantısı esnasında yereldeki direnişin kırılmasına neden olabilecek bir durumdur. Çünkü proje sahibi şirketler gelip insanları manipüle etmeye, spekülatif bilgilendirmeye uygun zemin hazırlanmış olacak. Bunu Arguvan’da yaşadık. Orada kömür çıkarılacağına dair bir bilgilendirme yapıldı, ancak sonrasında anlaşıldı ki altın arama faaliyetleri başladı. İkinci husus ise önceleri RES’lerle alakalı olarak türbin sınırlaması vardı. Gücüne göre belli başlı bazı yerlerde maksimum 20, bazı yerlerde ise 5 türbine izin veriliyordu. Bu yapılan değişiklik ile bu sınırlama kaldırıldı. Artık belirlenen alana ne kadar olursa olsun sayı sınırlaması olmaksızın istedikleri kadar türbin dikecekler.”
YASALAR TALANININ ÖNÜNÜ AÇIYOR
Yapılan ÇED değişikliğinde zaman kavramının da halkın aleyhine değiştirildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Normalde hukuki süreçte bir kurum size 30 günlük süre içerisinde cevap vermiyorsa, görüşü olumsuz sayılır. Ancak yönetmelikte yapılan değişiklik ile artık Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na 30 iş gün içerisinde resmi kurum herhangi bir yazı göndermezse bu kurumun görüşü olumlu sayılacak. Bu tamamıyla hilkat garibesi niteliğinde bir düzenlemedir. Hukuki süreçte gerek ceza yargılamasında gerek özel hukukta kamu hukukunda böyle bir düzenleme bulunmamakta. Yasalar talanın önünü açıyor. Bir diğer değişiklik ise proje sahibi şirket, projesini bağlı bulunduğu ildeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne ÇED proje dosyası sunar. Bu proje dosyası için gerekli işlemler yapılırken, yöre ile ilgili bütün resmi kurumlardan görüş alır. Bu yazılar doğrultusunda yöre o faaliyete uygun mu değil mi kararı alır. Ancak yapılan değişiklikle resmi kurumların görüşleri alınır ama onlar görüş bildirmezse olumlu sayılır denildi. En etkili kurum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ona bağlı kurumlardır. Bu aslında yetkinin tek elde toplanması, topraklarımızın, yaylalarımızın ve otlaklarımızın talana açılması anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
DOĞA, MADEN ŞİRKETLERİNE TESLİM EDİLDİ
“İdari süreçte ve hukuki süreçte lehe olan karar geçmişe uygulanır” diyerek kanunlara işaret eden Erdoğan, son olarak şunları söyledi: “‘İnfaz aşamasında bir sanıkla alakalı geçiş sürecinde bir hüküm bulunuyorsa bununla alakalı lehe olan hüküm geçmişe uygulanır’ şeklinde kanun var. ÇED yönetmeliğiyle ilgili olarak bu karar değiştirildi ve proje sahibi şirket, proje dosyasını sunduğu anda geçiş sürecindeyse lehe olan hükümler proje sahibi şirket lehine uygulanacak. Yani orda yaşayan yerel halk tamamen bir kenara bırakılıyor. Doğal yaşam, ekosistem, habitat, bitki örtüsü ve canlı yaşam alanı bir kenara bırakılarak maden şirketlerine saha teslimi kısa sürede gerçekleştiriliyor.”
MA / Ömer Akın