VAN – Van Gölü'nün “kuş cenneti” olarak adlandırılan Adır Adası, bahar aylarının gelmesiyle birlikte renk cümbüşünü andırıyor. Onbinlerce martıya ev sahipliği yapan ada, ulaşım sıkıntısından kaynaklı az sayıda kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Van Gölü’nün en büyük adası Adır Adası, rengarenk görünümü ve kuşlara ev sahipliğiyle bir doğa harikasını andırıyor. Onbinlerce martının barındığı ve yüzlerce ağacın çiçek açtığı ada ulaşım sıkıntısından keşfedilmeyi bekliyor. İçerisindeki tarihi kilise ve manastırıyla eski bir yerleşim yeri olan Adır Adası’nı ziyaret edenler, geç keşfetmenin üzüntüsünü dile getiriyor.
Van-Erciş karayolunun 40. kilometresinde, kıyının yol ile kavuştuğu yerden yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunan ada, kent merkezine bağlı Adır (Yaylıyaka) Köyü Tewleder (Döşeme) mezrasından 10 dakikalık bir motor yolculuğu ile ulaşılıyor. Adaya yılda bir ya da iki sefer düzenlediğini belirten tekne sahibi Özkan Gök, adanın turizme kazandırılmasını ve turizm şirketleri tarafından turlar düzenlemesini istedi.
BAKIMSIZ BIRAKILIYOR
Döşeme (Tewleder) mezrasında balıkçılık yaparak geçimlerini sağladıklarını belirten Gök, “15 Nisan-15 Temmuz tarihleri arasında İnci Kefali avlama yasağı başlayacak. 4 ay boyunca teknem limanda yatıyor. Zarar ediyoruz. Eğer Adır Adası turizme kazandırılırsa bize de faydası dokunur. Çünkü yılın en güzel aylarında teknem adaya turist götürüp getirir. Bazen turistler köyümüze geliyor, adada bulunan yapıların sağlam olup olmadığını ve restore edilip edilmediğini soruyorlar. Biz de herhangi bir bakımın yapılmadığını söylüyoruz. Turistler de adaya gitmeden geldikleri gibi dönüyorlar. Halbuki bu ada Van’ın en büyük adasıdır. Kuş cennetidir. Rengarenk çiçekler barındırıyor içerisinde. Adaya turizm şirketleri tarafından turların düzenlenmesini istiyoruz. Eğer burası turizme kazandırılırsa senede 2 kez turist taşıdığımız adaya, günde en az iki sefer yaparız” dedi.
‘BATIDA OLSAYDI BU HALDE OLMAZDI’
Yazar ve Kürtçe Çevirmen Nezir Ocek de, Adır Adası’na ilk defa gittiğini belirterek, “Adada Ermenilerden kalma kilise ve manastır var. Bazı yapılar hala ayakta, bazıları ise defineciler tarafından tarumar edilmiş. Bu güzel manzaranın yanında bu yapıların yıktırılması beni çok üzdü. Yetkililer hiçbir şekilde adaya sahip çıkmamışlar. Eğer devlet buraya sahip çıksaydı bu hale gelmezdi. Bu da yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerdi. Ada çok güzel ve her açıdan çok zengin bir görünüme sahip. Etrafa baktığımızda on binlerce martının yanı sıra güvercinler ve kargalar üzerimizde uçuyorlar. Doğası güzel olduğu için bu kuşlar burayı tercih ediyorlar. Burası hem tarihi bir yerdir hem de çok güzel bir yerdir. Dolayısıyla koruma altına alınmalıdır. Ada, Avrupa da bir yerde olsaydı ya da Türkiye metropollerinde olsaydı yetkililer tarafından özel bir şekilde koruma altına alınırdı. Fakat burası bizlere ait olduğu için sahipsiz bırakmışlar. Ada her ne kadar koruma altına alınmamışsa da doğal güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Turistler mutlaka gelip burayı görsünler ve bu güzel doğadan mahrum kalmasınlar” diye konuştu.
‘ADAYA HİÇBİR İKTİDAR SAHİP ÇIKMAMIŞ’
Yurttaşlardan Hamdullah Kumli de, adaya ilk kez gittiğini ve daha önce gitmediği için çok üzüldüğünü belirterek, “İnsan adada yürürken nefes aldığını hissediyor ve hem ruhen hem de bedenen rahatlıyor. Fakat tek eksiklik yetkililerin adaya sahip çıkmayışıdır. Bütün tahribatlara rağmen adanın bu halde bile kalması çok güzel bir şey. Fakat hiçbir iktidarın adaya sahip çıkmadığını görüyoruz. Doğaseverlerin gelip bu adayı koruması gerekiyor ve insanlar ölmeden gelip burayı görmelidir” diye konuştu.
‘ADAYA GİDİŞ GELİŞLER KOLAYLAŞTIRILMALI’
Adası’nın, Ahtamar Adası’ndan daha güzel olduğunu savunan Kumli, ulaşımdan kaynaklı yerli ve yabancı turistler tarafından tercih edilmediğini vurguladı. Kumli, şunları dile getirdi: “Adaya gelmek için tekne kiralamak zorundasınız. Yetkililerin adaya gidiş gelişleri kolaylaştıracak adımlar atılması gerekiyor. Her şeye rağmen insanlar adanın doğasının bu kadar güzel olduğunu bilse bir dakika durmaz. Bu güzel doğaya ve adaya sahip çıkmamız gerekiyor.”
MA / Mahmut Ruvanas