ANKARA - HDP’nin Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, Meclis’e getirilen DSİ kanun tasarısının tarım alanları ve ormanların şirketlere peşkeş çekilmesi noktasında kritik bir adım olduğunu söyledi. Çepni, tasarı ile özellikle geçimlik hayvancılığın sonunun getirileceği uyarısında bulundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu, Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden ve su havzalarının, tarım alanlarının, ormanların rant alanlarına dönüşmesini beraberinde getiren Devlet Su İşleri (DSİ) kanun tasarısına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda komisyon adına konuşan Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, söz konusu tasarının AKP iktidarı açısından artık rutinleşmiş olan, su havzalarının, tarım alanlarının, ormanların şirketlere peşkeş çekilmesi noktasında kritik bir adım olduğunun altını çizdi.
Çepni, “Maalesef tarım, su havzaları, ormanlar, milli ve doğal parklar, müşterek alanlar, hükümetin rant imkanı olarak gördüğü alanlar olmaktan bir türlü kurtulamadı. 2000’li yıllardan itibaren derinleşen ekonomik krizi, doğayı metalaştırarak, doğal alanları şirketlere devrederek, çözmeye çalışmaktadır” diye konuştu.
AKP döneminde en fazla değişiklik yapılan kanunlar ve yönetmelikler doğanın, toprağın, suyun, havanın, ormanın korunması ile ilgili olanlar olduğunu anımsatan Çepni, “Bunlar tesadüf değildir. Halkının refahını değil de yandaşlarının ve mailesinin şirketlerinin bekasını düşünen bir iktidar açısından bu, fıtratlarına uygun bir durumdur. Üzerine konuştuğumuz Devlet Su İşleri kurumu, enerji, tarım, içmesuyu ve çevre olmak üzere dört farklı alanlarda faaliyette bulunan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı (DOKAP), Zonguldak, Bartın, Karabük Bölgesel Gelişme Planı (ZBK) ve Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi (YHGP) gibi ülkemizin, halklarımızın ve doğamızın geleceğini çok yakından ilgilendiren, halkın ve doğanın yararına olmayan, enerji ihtiyacı denerek esasta rant alanı olan birçok projede yardımcı, uygulayıcı ve düzenleyici bir kurumdur” dedi.
‘KÜÇÜK ÜRETİCİLERİN MÜLKSÜZLEŞTİRİLMESİNİN YOLU’
Yapılmak istenen değişiklikler tarımın. ormanların, suların ve doğanın bütünlüğünü geri dönüşümsüz etkileyeceği için halkların geleceğini yıkacağına vurgu yapan Çepni, şunları söyledi: “Tasarı ile küçük üreticilerin mülksüzleştirilmesinin yolu açılmaktadır. Bu yasa tasarısı ile küçük çiftçileri yok edecek, Sulama Birliklerini fiilen lağvederek tarımda kullanılan suyu şirkete verecek düzenlemeler hayata geçirilmek istenmektedir. Bu kanun tasarısı, küçük çiftçilerin topraklarına, meralarına, su kaynaklarına el koyma, onları mülksüzleştirme ve büyük tarım şirketlerinin egemenliğini pekiştirme tasarısıdır. Tasarıda DSİ ve ‘Proje İdaresi’ adı altında yetkilendirilmiş şirket; su ve su havzaları, toprak ve orman ekosisteminin kullanıma, ticarileştirilmeye açılmasında yetkili kurum haline getirilmektedir. Tarım alanlarına, ormanlara ve suya endüstriyel üretim yapılabilmesi için DSİ ve yetkili şirket, toprak toplulaştırabilecek, bunun için tapu kadastronun tapu üzerindeki işlevi de devre dışına çıkarılmaktadır. Vatandaşın mülkiyet hakkı, bağ bahçesinden geçimini sağlayan çiftçinin geçimlik yaşam hakkı yok sayılmaktadır. Bu düzenlemeler GDO lu üretimlerin de önünü açacaktır.”
‘GEÇİMLİK HAYVANCILIĞIN SONUDUR’
Çepni, bu tasarı ile orman alanlarının şirketlerin kullanımına sokulmakta DSİ ve şirketlerin bunu yapabilecek yetkili kurum haline getirildiğini de kaydetti.
“İnsanlarımızın geçimlik yaşamını sürdürdüğü, barındığı yaşam alanlarına el konulamaz, şirketlerin kullanımına devri meşrulaştıran bu tasarı yasallaştırılamaz. Bu yasa tasarısı tümü ile ekosistemin yıkımı, geçimlik tarım hayvancılığın sonu demektir. Bu yasa tasarısı tamamen iptal edilmelidir. Yasa başlı başına Anayasaya, insan hakları sözleşmelerine aykırıdır. Daha önemlisi doğanın yasalarına aykırıdır. Hiçbir kurum ekosistemin yıkımına neden olacak kararlar alamaz, yetkili kılınamaz” diyen Çepni, HDP olarak doğaya düşman tüm girişimlere karşı mücadele edeceklerini bir kez daha ilan edip, tüm halkı yaşam alanlarına sahip çıkmaya ve dayanışmaya çağırdı.
‘YAŞAM ALANLARI YOK EDİLME SİYASETİDİR’
Ekoloji Komisyonu üyesi Birsen Kaya Altınörs ise, “Yapılmak istenen doğanın yaşam alanlarının talanı ve bir yok etme siyasetidir. Yaşam alanlarımızın yok edilme siyasetidir. Ne yazık ki ekolojik mücadele yürüten hiçbir kurum hiçbir dernekle görüşülmeden AKP bu süreci tamamlamak istiyor. Vahşi kapitalizmin nasıl hayat bulduğu ile karşı karşıyayız” dedi.
'ÇİFTÇİLER KAYYUMA BAĞLANIYOR'
Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan da birçok yasada olduğu gibi iktidarın bu yasal düzenlemeyi de kaçırırcasına, tartıştırmadan, ilgili kurum ve kuruluşların yanı sıra akademisyen ve sivil toplum örgütlerinden bilgi ve görüş almadan alelacele bir şekilde komisyondan geçirdiğini kaydetti.
Komisyondaki birçok iktidar partisi mensubu milletvekilinin de düzenlemeden rahatsız olduğunu ifade eden Aslan, “Sürece yaymalarının amacı halkın kendi toprağına, havasına sahip çıkmanın önünü almak içindir. Halkın direnişini bertaraf etmek için hemen böyle acele bir şekilde geçiriyorlar” dedi.
Aslan, “Bu düzenlemeyle beraber çiftçinin iradesi de elinden alınıyor. Bir nevi kayyum atıyorlar. Çiftçiler bir memura bir kayyuma bağlanıyor” ifadesini kullandı.