Şiyar Be Platformu Sözcüsü: Sadece bizimle sonuç alınmaz, tüm dinamiklerin sözü olmalı 2025-11-17 09:34:02 AMED - Şiyar Be Platformu Eşsözcüsü Murat Kan, tek bir platformla bağımlılığa karşı mücadele verilemeyeceğini söyledi. Kan, “Kentin tüm dinamikleri sorumlu olmalı. Herkes katkı sunabilir. Toplum da çözümü kendisi üretmeli" dedi.  Madde kullanımının yayılmasının önlenmesinde yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, dernek ve bağımlılığa karşı mücadele merkezlerine büyük sorumluluk düşüyor. Ancak mevcut kurum ve kuruluşlar bu konuda etkili bir politika izlemiyor. Kürdistan'da bu konuda kimi yürüyüş ve etkinlikler düzenlense de stratejik bir programın olmayışı konunun gündemden düşmesine neden oluyor.    Amed Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılının Kasım ayında Madde Bağımlılığı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi kurdu. Diğer kentlerde, AMATEM ve ÇEMATEM dışında madde bağımlılığına karşı herhangi bir merkez bulunmuyor. Madde bağımlılığına karşı kurulan bir başka önemli oluşum ise, “Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê (Farkına Var! Uyuşturucuyla Mücadele Platformu)". Platform, 26 Nisan'da Amed'de kuruluşunu ilan etti. Daha sonra Êlih ve Şirnex'te oluşuma gitti.    Amed'in Sur ilçesinde buluştuğumuz platformun Eşsözcüsü Murat Kan, yaptıkları çalışmaları, sahadaki tespitlerini ve nasıl bir mücadele verilmesi gerektiğini değerlendirdi.      Böylesi bir platforma neden ihtiyaç duyuldu?    Çünkü egemen güçler yıllardır politik bir strateji olarak madde bağımlılığını geliştiriyor. Toplumun bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, kendine yabancılaşması, ekonomik sorunlar ve yoksulluk gibi sorunlar böyle bir süreci ortaya çıkaran faktörler. Başta Amed olmak üzere Kürt coğrafyasında yıllardır yürütülen bir savaş ve özel savaş var. Özel savaş rejimi toplum içerisinde yaygın olarak kimi argümanlar çıkardı. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı günümüzün sorunu değil. Yıllardır bu coğrafyada egemenlerin toplumu uyutmada kullandığı bir argüman. Politik stratejiye alternatif olacak, buna karşı duracak bir stratejik duruş ihtiyacı belirdi. Buna karşı örgütlü, toplumsal dinamikleri harekete geçirecek, toplum adına söz söyleyebilecek, toplumu savunabilecek bir gerçeklikle platform kuruldu.    7 aylık kısa sürede sahada ne gibi verilere ulaştınız?    Uyuşturucu kullanım yaşının 9’lara düştüğü, uyuşturucu satış yaşının da 12-13’lere düştüğünü gördük. Uyuşturucuya bağlı olarak gelişen farklı argümanların da olduğunu fark ettik; fuhuş, kumar gibi. Uyuşturucu üzerinden yeni bir pazar, kendisini ekonomik olarak idame etme arayışları ortaya çıktı. Rant sistemini beraberinde getirdi. Toplumun genelinde, özellikle de gençlikte buna yol açtı.    En çok nerelerde yaygın?    Amed’in önemli bir kesiminin bu konuda mustarip olduğu söylenebilir. Êlih yine bu merkezlerden biri. Colemêrg, uyuşturucunun yanı sıra fuhuşun yaygınlaştığı bir yer. Wan yine öyle. Bu kentlerin ortak özelliği; 90’lı yıllarda savaşın yoğunluklu olarak yaşandığı kentler olmasıdır. Ayrıca toplumun o süreçlerde kendisini örgütlemeye çalıştığı, kimliği ile aidiyet duygusu ile ifade etmeye çalıştığı kentlerdir.    Toplumsal mücadelenin yüksek olduğu kentlerde madde kullanımının yaygınlaştığını söyleyebilir miyiz?    Evet, yüzde yüz böyle demesek de önemli oranda doğru bir tespit. Savaşın yarattığı ciddi bir çürüme, yozlaşma var. Özellikle 2014 sonrası Çöktürme Planı ile beraber devlet topluma yöneldi. Savaş artık salt savaşan güçler arasında yürütülen bir durumdan çıktı.    Sadece bu platform ile sonuç alınabilir mi?    Sadece böylesi bir platform ile sonuç alınamayacağı bir gerçektir. Bu platform farkındalık ve bilinç oluşturmayı amaçlıyor. Platform 15-16 aktivisten oluşsa da kentin önemli dinamikleri içerisinde yer alıyor. Kalan dinamikleri de harekete geçirmeye çalışan bir platformdur. Platformu kurmadan kentteki sivil toplum örgütleri, kitle örgütleri ve siyasal yapılarla görüşme gerçekleştirdik. Platform önemli ölçüde kentin dinamiklerini temsil ediyor denebilir. Bu geçerli midir, değildir. Toplumsal bilinç ve farkındalık oluşturulmadan, kentin bütünü harekete geçirilmeden bu sorunun çözülemeyeceği bir gerçektir.    Platformun diğer yapılarla ilişkileri ne durumda?    26 Nisan'da bu soruna dair bir söz söyledik. Bizden sonra da farklı dinamikler aynı sorun kapsamında harekete geçtiler. Kentin dinamikleri, farklı siyasal yapılar, sistem içi yapılar, devlet kurumları, diğer demokratik kitle örgütleri konuya dair bizimle görüşmelerde yaptılar. CHP’den Yeni Yol’a yereldeki temsilcilerle de görüşmeler yaptık. Bu sürecin ortaklaştırılması gerektiği, ortaklaşmadan bir sürecin yürütülemeyeceğini söyledik.    Tek başına platform çalışmalarıyla sonuç alınamayacağını söylediniz, peki nasıl bir mekanizma kurulmalı ki etkin bir mücadele yürütülsün?   Bu bir politik stratejidir. Bu nedenle STÖ'ler, demokratik kitle örgütleri, demokratik toplumu hedefleyen tüm yapılar buna alternatif bir strateji oluşturmalı. Bu strateji oluşturulurken, sosyolojik gerçekliği göz önünde bulundurmalı. Buna özgü hem toplumsal hem de politik strateji oluşturmalı. İkinci olarak kentte ilişkin bir yol haritası oluşturulmalı. Aidiyet, kimlik duygusunu geliştirilebilecek bir koordinasyona ihtiyaç var. Bağımlılıkla mücadele edecek bir koordinasyon kuruldu. Kentin bu konuya ilişkin kısa, orta ve uzun vadede neler yapabileceğine dair hedeflerin belirlenmiş olması gerekir.    Hedefler ne olmalı?    Önce kentin genel bir haritasının çıkarılması hedefleniyor. Bağımlılığın nedenlerinin değerlendirilmesi ve yeni bir strateji belirlenmesi amacı var. Kentin dinamikleriyle yeniden görüşülerek, onların da dahil edileceği bir çerçeve programın oluşturulması amaçlanıyor. Konu salt bir toplumsal farkındalık yaratmak ya da toplumsal bilinç oluşturmak ya da koruyucu ve önleyici tedbirlerle çözülecek bir sorun değil. Rehabilite çalışmaları amaçlanıyor. İstihdam probleminin çözümüne dair de çalışmalar yürütülecek. Bu konulara dair kentin dinamikleriyle görüşmeler yürütülecek. İstihdam konusunda DTSO ve DESOB ile görüşülecek. Belediyeler bu bağlamda neler yapabilir, buna dair istişareler yapılacak.    Toplumsal ayağı nasıl örülecek?    Biraz sokağa çıkarak yapılabilir. Şiyar be’nin buna dair çalışmaları vardı. Çadır nöbetleri tutuldu. Yürüyüşlerle toplumsal farkındalık oluşturulmaya çalışıldı. Bir taraftan bu çalışmalar sürecek, bir taraftan da mahallelerde bize bağlı temsilcilikler oluşturulacak. Bu temsilcilikler üzerinden halkla, bu sorundan mustarip olan ailelerle görüşülecek. Buna ilişkin eğitimlerle bilinç oluşturulacak. Koruyucu ve önleyici çalışmalar yapılacak. Mahallelerde çocukevleri projemiz var. Çocukların zaman geçirebileceği, eğitilebileceği yerler.    Tüm bu bahsettiklerinizi hayata geçirebilecek nicel bir potansiyel var?    Biz nicelik olarak tek başımıza yapacak durumda değiliz. Platformda yer alan aktivistler geldikleri kurumları da katarsalar nicelik olarak büyüyeceğiz. Kurumsal olarak gelen arkadaşlar, kurumlarını dahil ederse, binleri buluruz. 26 Nisan’da yapılan yürüyüşe toplumun tüm dinamiklerini dahil ettik. O günkü yürüyüş, kentin tüm dinamiklerinin kendi rengi ve sözüyle katıldığı bir yürüyüştü. Onu sahada da oluşturmayı düşünüyoruz.    Diğer kentlere dair planlama nedir?    Şiyar be, diğer kentlerde de kendi izdüşümlerini oluşturmayı hedefliyor. Êlih’te bir platform oluşturduk. Kentin demokratik kitle örgütleriyle ortaklaşarak platformu oluşturduk. Aynı kentler içinde temsilcilikler oluşturmayı düşünüyoruz.    Topluma ya da diğer kesimlere bir çağrınız var mı?    Bu bir politik sorun. Kentin tüm dinamikleri sorumlu olmalıdır. Herkesin bu konuya dair söyleyecek sözü vardır. Herkesin ortak problemidir. Halkın, ailelerin, anne-babaların... Halka karşı sorumluluğu olan herkesin söyleyeceği sözü vardır. Pratik anlamda adım atabilirler. Herkes bizim çalışmalarımızda yer alabilir, katkı sunabilir. Halkın kendi toplumsallığını oluşturması, kendini koruması gerekir. Bu bir özsavunmadır aynı zamanda. Bu bilinçle hareket edilmeli. Toplum da kangreleşen soruna karşı çözümü kendisi üretmesi gerekiyor.    MA / Azad Altay - Berivan Altan