Cezaevleri raporu: Sürece rağmen tutuklular her alanda hukuksuzluklara maruz kalıyor 2025-12-11 13:23:45 WAN – Hak, hukuk ve sivil toplum örgütleri, cezaevlerindeki incelemeler sonucu hazırladıkları raporda, sürece rağmen cezaevlerindeki ihlallerin ve hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldığını açıkladı.  Wan Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Wan Barosu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Wan-Colemêrg Tabip Odası; Serhat ve Karadeniz Bölgesi'nde 9 cezaevinde yaptıkları incelemenin ardından düzenledikleri raporu açıkladı. Van F, Van, Ahlat, Beşikdüzü T;  Patnos, Kalkandere, Giresin Espiye L ve Iğdır S Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nin kapsayan rapor, Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıyla açıklandı.    Raporu açıklayan Wan Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi Halil Kaya, inceleme yapan tüm cezaevlerinde, hasta sevklerinin geç yapıldığı, bazılarında hiç yapılmadığı, ağız içi aramayı kabul etmeyen hasta tutsakların ise sevklerinin yapılmadığını söyledi. Söz konusu cezaevlerinde 3 ile 10 kitap kotasının uygulandığını, birçoğunda 6 yıldır Kürtçe kitap ve mektupların verilmediğini ifade eden Kaya, Yeni Yaşam, Evrensel, Birgün gibi muhalif gazetelerin tutsaklara verilmediğini aktardı. 9 cezaevinin çoğunda yemeklerin doyurucu olmadığını, az verildiğini, bazılarında ise yenmeyecek kadar kötü olduğunu, çeşitliliğin az olduğunu ve yemeklerin hazırlanmasında gerekli hijyenin gösterilmediği söyleyen Kaya, yeme ihtiyacını kantinden karşılamak isteyen tutsakların fahiş fiyatlar nedeniyle bu ihtiyaçlarını gideremediğini anlattı. Maddi durumu iyi olmayan tutsakların ihtiyaçlarının diğer tutsaklar tarafından karşılanmasına izin verilmediğini dile getiren Kaya, "Öte yandan ziyaret edilen hapishanelerin birçoğunda Pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye spor vb. etkinlikler pandemi bitmesine karşın halen yasaklı olduğu, mahpusların hem aktivitelerden hem de birbirilerinden izolasyonu devam ettirildiği, mahpusların ağır bir tecrit altında oldukları ve sosyalleşme imkânlarının tamamen ellerinden alındığı tespit edildi" diye konuştu.    TAHLİYELERİN ERTELENMESİ   Kaya, 'Altyapı yetersiz' denilerek tutsaklara telefonla görüntülü konuşma hakkının kullandırtılmadığı, ancak bu hakkın ali tutuklulara sorunsuzca kullandırtıldığını vurguladı. Söz konusu cezaevlerinde, her ay birkaç kez oda aramaları yapıldığı, aramalarda amacın dışına çıkılarak odaların dağıtıldığını, aramalarda askeri nizamın dayatıldığını, tahliyelerin ertelendiğini ifade eden Kaya, ertelemelere, örgütten ayrılmadı, dışarıya uygun olmadığı ve suç işlemeye meyli olduğu gibi gerekçelerle yapıldığını ifade etti.    TALEPLER SIRALANDI   Ziyaret edilen tüm hapishanelerde Türkiye vatandaşı olmayan mahpusların maddi imkanlarının olmadığı ve temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyleyen Kaya, yaşanan diğer sorunları şöyle sıraladı:    *Patnos L Tipi Kapalı hapishanesinin eski olması, rutubetli ve nemli olması ve hapishane şartlarının mahpuslar için yaşamlarını idame ettirecek boyutta olmaması sebebiyle Patnos L Tipi kapalı hapishanesinin mutlak suretle kapatılması gerekmektedir.   *Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.   *Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkanı sağlanmalıdır.   *Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir. Bu anlamda sosyal aktivitelerin önemini bir kez daha vurgulamak gerekir.    *Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara son verilmeli, mahpuslara kitap kotası kaldırılmalı ve mahpusların haberleşme hakları bağlamında yasal olan dergi-gazete ve TV kanalları mahpuslara derhal verilmelidir.    *Hapishane koşullarında kalamayacak kadar ağır hasta olan mahpusların hapishanede tutulmaya devam edilmesi, tedaviye ulaşmanın önündeki engeller, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşmelere aykırı olup tıbbi tedaviye ulaşma imkanı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılmaktadır. Adalet Bakanlığı pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeli, mahpusların sağlığa erişimi sağlanmalı, ceza infazının hapishane koşullarında sürdürülmesi uygun olmayan mahpuslar yönünden alternatif yollar aranmalı ya da sağlık koşulları nedeniyle cezanın ertelenmesi/geri bırakılması yoluna gidilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır.   *Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarıda bahsi geçtiği üzere hapishane idarelerinin yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başladıkları görülmektedir. Bu nedenle ilgili yönetmeliğin iptali ile hapishane gözlem kurullarının yetkilerinin kısıtlanması veya bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılması çağrımızı yineliyoruz.