İzmir Seferihisar açıklarında meydana gelen 6,6 şiddetindeki depremin ardından dayanışma amacıyla 4 gündür Bayraklı Manavkuyu’da bulunan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, gözlemlerini aktardı. Deprem alanlarında en önemli sorunun “Bundan sonra ne yapacağız?” olduğunu ifade eden Tümüklü, “Önümüz kış, insanlar kışı düşünüyor. İnsanlar yakınlarını kaybetti, acıları daha yeni. 3-4 aile aynı çadırlarda yaşıyor. Sonuçta çok yakıcı bir gerçek var, bu insanlar yaşamlarını nasıl sürdürecek. Şimdi burası çok kalabalık, insanlar önemli bir dayanışma örgütlüyor. Bu sıcaklık insanları bir şekilde ayakta tutuyor. Fakat bu insanlar ve kaynaklar çekildiğinde, depremzedeler kendileriyle kalacaklar. O zaman ne yapacaklar? Belki de bu belirsizlik aynı zamanda geleceği görememe hali. İnsanlar sevdiklerini, iş yerlerini, evlerini kaybetmişler. Ciddi bir şekilde geleceklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya” dedi.

 

GÜVEN SORUNU 

 

Depremzedelerin yaşadığı bir diğer sorunun güven olduğuna işaret eden Tümüklü, devlete karşı bir güvensizliğin açığa çıktığına dikkat çekti. Kızılay’ın dahi çadır için gönüllülerden yardım talebinde bulunduğunu ve bunun bir devlet gerçekliği olduğunu söyleyen Tümüklü, depremzedelerin buna karşı tepkili olduğunu ifade etti. Kentte sadece hasar tespit çalışmaları yapılarak, evlerin boşaltıldığını dile getiren Tümüklü, halkın ihtiyaçlarının sorulmadığını ve içinde bulundukları psikolojik ruh halinin rehabilite edilmediğinin altını çizdi. 

 

DEPREM VERGİLERİ

 

Depremle ilgili tedbir alınmadığını ifade eden Tümüklü, iktidarı eleştirerek, “Deprem vergileri nereye harcandı?” diye sordu. İktidarın bütün dünyada kullanılan sağcı, burjuva siyaset yöntemleri ve faşist politikalarla hareket ettiğini dile getiren Tümüklü, iktidarın derdinin insanların yaşam niteliklerini yükseltmek yerine kendi ekonomik örgütlenmesini ve sermayesini büyütmek olduğunu söyledi. 

 

Toplumun kendini yönetme gücünün olduğunu vurgulayan Tümüklü, “Fakat bu sistem buna engel oluşturuyor. Deprem doğal bir şey, bunun önüne geçmek mümkün değil. Ama mesele doğa ve insan odaklı bir kent inşa etmek mümkün. Bu kentlerin yeniden kurulması gerekir. Bu kapitalist düzen, sermaye örgütlenmesi ve anlayışı içerisinde bu mümkün değil. Bir kere bundan kurtulmak gerekir” diye konuştu. 

 

KENT KURMA MÜCADELESİ

 

Depremin bir kez daha yoksul ve emekçilerin bu sistem içerisinde geleceklerinin olmadığını gösterdiğini ifade eden Tümüklü, “Bu deprem yan yana geldiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey olmadığını gösterdi. İkincisi; bu geleceksiz, tedbirsiz sisteme mecbur değiliz. Örgütlenerek başka bir yaşam, bir kent kurma mücadelesini yükseltmek zorundayız. İnsan ve doğa odaklı kentler ve başka bir yaşam mümkün” şeklinde konuştu.

 

MA / Esra Solin Dal - Tolga Güney