Öcalan: AKP’nin kökeni 12 Eylül’e dayanıyor

img
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, 12 Eylül darbesinin NATO Gladio’sunun en kapsamlı eylemi olduğunu belirterek, bu sürecin faşizmin olgunluk süreci olduğunu ve AKP’nin kökeninin de bu sürece dayandığını söyledi. 
 
Türkiye'nin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 41 yıl geçti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in “TSK, ... Kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır” diyerek gerçekleştirdiği darbe, başta Kürtler olmak üzere Türkiye’nin muhalif kesimlerini hedef aldı. Nitekim filizlenen Kürt devriminin boğulmak istenmesi, Kürtler ve sosyalistlerin cezaevlerine doldurulması, işkence tezgahlarından geçirilmesi, darbenin amacını ortaya koyuyordu. 
 
NATO Gladiosu’nun harekete geçirilmesiyle gerçekleşen darbenin, ABD onayı ve yönlendirmesiyle yapıldığı daha sonra belgeleriyle ortaya çıktı. Bu gerçeklik, ABD’li yetkililerin darbeyi dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'a "Bizim çocuklar işi bitirdi" sözleriyle bildirmesiyle de teyit edilmiş oldu.
 
Darbe ihtimalini değerlendirerek öncesinden Suriye'ye çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 12 Eylül darbesine giden süreci, uluslararası güçlerin rolü, AKP’nin çıkışı ve Kürt halkının buna karşı direnişini “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü” kitabında kapsamlı olarak ele aldı. Öcalan, 12 Eylül darbesini karşılamadaki hakikat arayışı ve iradeyi güçlü kılma çabalarının 15 Ağustos 1984 atılımını ve 1993 barış söylemini mümkün kıldığını, aynı yolda yürümesinin kendisini İmralı sürecinde demokratik çözüm pratikleriyle demokratik modernite kavrayışına taşıdığını söyledi. 
 
12 EYLÜL DARBESİ
 
12 Eylül darbesinin Türk-İslam sentezini benimsediğini, bunun ise “üçüncü kuşak faşist hareketi” gündeme taşıdığını belirten Öcalan, “Yeşil Türk faşizmi diyebileceğimiz bu akım, 1970’lerden itibaren Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu’da yayılmasını önlemek, Sovyet Rusya’yı Afganistan’dan atmak ve Orta Asya’da sorunlarla uğraştırmak, İslâm ülkelerinin demokrasiye ve sosyalizme kayışını önlemek isteyen ABD’nin ırkçı milliyetçiliğe göre daha kullanılır görmesi ve desteklemesi sonucunda gelişim sağlamıştır. İslâmcı Hareket ağırlıklı olarak İngiliz hegemonyacılığına hizmet temelinde ortaya çıkmıştır. Kapitalist moderniteden bağımsız değildir. Sanıldığı kadar millici ve özgürlükçü de değildir. Kapitalist milliyetçiliğin bir versiyonu olarak geliştirilmiştir. Temel hedefi, İslâmî kültürün yaygın yaşandığı toplumların demokratikleştirilmesini ve sosyalistleştirilmesini barajlamak, İslâm kültürünü kapitalizme entegre etmektir. Tüm hegemonik güçlerin bu amaçla kullandığı araçlar arasındadır” diye belirtti. 
 
AKP’NİN ÇIKIŞI
 
AKP’nin çıkışının 12 Eylül'ün kökenine dayandığına işaret eden Öcalan, “AKP’nin çıkışı öyle sanıldığı gibi 2001’de değildir; en azından 12 Eylül darbesine kadar giden bir kökeni vardır. ABD Cumhurbaşkanı G. W. Bush döneminde Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) gündeme girmesi, Afganistan ve Irak işgalleri Türkiye’deki Ilımlı İslâm projesini yeni bir alternatif haline getirdi. Beyaz Türk faşizmi laikçi ve eskimiş yapısı nedeniyle kitlelerden tecrit olmuştu. Ayrıca içe kapanmacıydı. Küresel kapitalizme pek açık değildi. Karşısında ciddi bir sosyalist ve demokratik hareket olmadığı için, ABD bir ırkçı faşizme pek ihtiyaç duymuyordu. Daha da önemlisi, Kürdistan genelinde olduğu gibi Türk egemenliğindeki Kürdistan’da da büyük gelişme sağlamış olan Kürt Demokratik Özgürlük Hareketi gelişimini sürdürüyordu. Dolayısıyla beyaz ve ırkçı tonlardaki faşist ideolojilerin tecrit olmuş durumu göz önüne getirildiğinde, bir yeşil faşist Türk elidine ihtiyaç duyulduğu kendiliğinden anlaşılır” diye kaydetti. 
 
FAŞİZMİN OLGUNLUK DÖNEMİ
 
1950-1980 dönemi “Beyaz Türk faşizminin” olgunluk dönemi olduğunu ancak bu sürecin komplo ve darbelerle yürütüldüğünü ifade eden Öcalan, “Dış hegemonik gücün değişmesinin (İngiltere’nin yerine ABD’nin geçmesi) gereği olarak farklı bazı uygulamalar (çok partili parlamenter demokrasicilik, liberal kapitalizme açılım, laiklikten kısmi tavizler verme) gelişse de, oligarşik faşist diktatörlük esas yapısını koruyarak sürdürmüştür. Sert toplumsal ve sınıfsal çatışmalar sonuç vermemiştir. Sonuç 12 Eylül askeri darbesi olmuştur. İç ve dış konjonktür gereği (Ortadoğu’da İran Devrimi ve Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesi nedeniyle bozulan dış denge, içteki devrimci mücadelenin yükselişinin durdurulamaması nedeniyle bozulan iç denge) tezgâhlanmış olan darbe, tarihsel anlamda Beyaz Türk faşist sisteminin çöküş sürecine denk gelmiş ve çöküşü durdurmak istemiştir. Bunun için ideolojik planda laik ulusçuluk yerine Türk-İslâm milliyetçiliği esas alınmış, ekonomik alanda içe kapanmacılıktan küresel tekellerle bütünleşmeye açılım sağlanmış, bürokratik ağırlıklı burjuvaziden özel sermayenin öncülüğüne geçilmiş, siyasi-iktidar alanında askeri vesayet geçerli kılınmıştır” belirlemesinde bulundu. 
 
ÇÖKÜŞ DÖNEMİ
 
Bu düzenlemeyi sağlayan 12 Eylül Anayasası’nın zorla kabul ettirildiğinin altını çizen Öcalan, şunları söyledi: “Çöküş döneminin vesayetçi rejimi ağırlıklı olarak son Bülent Ecevit hükümetine kadar (1999-2002) devam etmiş ve tam bir iç savaş düzeniyle sürdürülmüştür. Türkiye toplumu üzerinde yoğun bir pasifikasyon rejimi uygulanırken, Kürdistan’da özel savaşın her türü denenmiştir. Belki de tarihte örneğine az rastlanır bir iç özel savaş rejimi (kendi anayasalarını da fiilen çiğneyerek) tesis edilmiş, dolayısıyla anayasa göstermelik kalmıştır. Hem devlet içinde (1993’te Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in tasfiyesiyle başlayan çok kapsamlı tasfiye süreci), hem de devletten topluma müthiş bir terör (binlerce Kürt köyünün boşaltılması, zindanlarda vahşet boyutlarına varan uygulamalar, on binleri aşan faili meçhul bırakılmış cinayetler, Sivas’ta Madımak Oteli katliamı, hiçbir savaş yasasına uymayan kontrgerilla eylemleri, yüzbinleri aşan tutuklamalar, kırk bini aşan öldürmeler) estirilmiştir. Bu temelde belki ulus-devletin çöküşü önlenmiş, ama klasik anlamda devlet de devlet olmaktan çıkmıştır.”
 
YENİ İKTİDAR HEGEMONYASI
 
İç savaşta rejimin aşırı yıpranması ve ABD’nin Irak operasyonu (görünüşte provokatif El Kaide örgütünün İkiz Kulelere saldırısı bahane edilse de) Türkiye’de yeni bir iktidar hegemonyasını zorunlu kıldığını vurgulayan Öcalan, “Yeni hegemonyanın iç araçları 1970’lerden beri zaten derlenmekteydi. Türk-İslâm sentezinin benimsenmesi, 24 Ocak 1980 Ekonomik Kararları (küresel finans sermayesine açılım), 12 Eylül darbesi, Beyaz Türk ulus-devletçi partilerin kapatılması, Genelkurmay’da kural dışı atamalar, Doğru Yol Partisi’nde Tansu Çiller Operasyonu ve Hükümeti, 28 Şubat süreci, Erbakan Hükümeti’nin düşürülüşü ve en son Bülent Ecevit’in hem kişisel hem de hükümet olarak tasfiyesi bu sürecin belirgin aşamaları olarak sıralanabilir. AKP’yi böylesi aşamaların tüm iç ve dış unsurlarının bir düzenlemesi olarak değerlendirmek büyük önem taşır. Bu, Türkiye çağdaş tarihinin Cumhuriyet hamlesi kadar önemli bir hamledir; o ayarda bir dönüşümün adıdır. Nasıl ki CHP Tanzimat, Birinci ve İkinci Meşrutiyet ve Ulusal Kurtuluş sürecinin merkezî devlet partisiyse, AKP de aynı süreçlerde çoğunlukla muhalif kalmış, Abdülhamit rejimiyle uzlaşmış, Alman hegemonyasına karşı İngiltere hegemonyasını esas almış, laik ulusçuluğa karşı İslâmî milliyetçiliği geliştirmiş, Siyonist milliyetçiliğe karşı Karaim Yahudi evrenselciliğiyle ittifak kurmuş, ordunun 12 Eylül darbesinde desteklediği Türk-İslâm ideolojisini kendine destek yapmış, bizzat ordunun 28 Şubat süreciyle radikal millici Necmettin Erbakan’ın partisini parçalaması sonucu hayat bulmuş uzun bir sürecin merkezî ulus-devlet partisidir” dedi. 
 
AKP’NİN ÖNÜ AÇILDI
 
Öcalan, bu konudaki değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Deniz Baykal önderliğindeki CHP’nin ana muhalefet partisi olması karşılığında, Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde kurulmuş stratejik hegemonik bir parti kimliğiyle, yeni dönem Yeşil Türk faşizminin inşa edici ve yürütücü gücü olarak, uzun bir tarihî geçmişe dayanan, hegemonik iç ve dış güçlerin desteğini arkasına alarak iktidara oturmuş bir partidir. AKP önderliğinde somutlaştırılmaya çalışılan rejime İkinci Cumhuriyet veya Ilımlı İslâm Cumhuriyeti demek erken bir yorum olacaktır. Esas karakteri idea edilmesine ve anayasada ifadesini bulmasına rağmen, rejim hiçbir zaman demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti haline gelememiş, kuruluşundan beri oligarşik faşist karakterini hep korumuştur. Cumhuriyet rejimi klasik anlamda hep bir ad olarak kalmıştır. Özellikle demokratik cumhuriyet haline gelememiştir. Tıpkı CHP hegemonyasına karşı olduğu gibi, AKP hegemonyasına karşı da demokratik cumhuriyet ve anayasası mücadelesi gündemde olacaktır. Dolayısıyla yaşanan bu sürece oligarşik dikta ile ona karşı verilen demokratik cumhuriyet mücadelesi dönemi demek daha doğru olacaktır. Her ne kadar ısrarla ve çok bilinçli medyatik çarpıtmalarla seksen yıllık Beyaz Türk faşizminin alternatifi olarak sunulsa da, özünde uyuştuğu bu rejimi renk farkıyla sürdürme kararındadır. Yıpranan, içte ve dışta desteklerinin önemli bir kısmını yitiren Beyaz Türkçü faşist rejimin hem gizli desteği hem de yıpranmasının doğal sonucu olarak, AKP’nin Yeşil faşist rejiminin önü, yolu açılmıştır.”
 
ABD VE İNGİLTERE PATENTİ
 
Türkiye Cumhuriyeti’nde 12 Eylül askeri darbesiyle resmi ideoloji haline getirilen Türk-İslâm sentezinin ABD ve İngiltere patentli bir çıkış olduğu tespitinde bulunan Öcalan, “O dönemdeki İran Devrimi ve Afganistan’daki Sovyetler Birliği İşgali (1979-1980), ABD ve İngiltere ağırlıklı hegemonik sistemi bu gelişmeler karşısında TC üzerinden tedbir geliştirmeye zorladı. Sonuç Türkiye devrimci mücadelesinin acımasızca bastırılması ve Kürdistan’da soykırım uygulamalarının derinleştirilmesiyle birlikte Ortadoğu’nun güvenilir jandarması olmaktı. Türk devlet rejimi bu amaç kapsamında bütünüyle Gladiolaşmıştı. Olan aslında gizli NATO ordusu Gladio’nun kapsamlı biçimde kullanılmasıydı. Bugün Irak ve Afganistan’da yaşanan savaşı da aslında ilk defa Türkiye’de harekete geçirilen bu Gladio aygıtları yürütmektedir. Son NATO Zirvesi bu savaş konseptini NATO’nun yeni resmi stratejisi olarak ilan etmeye (2010 sonlarındaki Lizbon Zirvesi) hazırlanmaktadır” ifadelerinde bulundu. 
 
ULUS DEVLETİN BUNALIMI
 
Türkiye’nin 1970’lerde yavaş yavaş dünya çapında yaşanan devrim ve karşıdevrimin etkisi altına girdiğini belirten Öcalan, “Nitekim 1968 Gençlik Devrimi ve 1980’deki ekonomik ve askeri karşıdevrimler (24 Ocak Ekonomik Kararları ve 12 Eylül askeri operasyonları) sonucunda, kalın duvarlar örerek korumaya çalıştığı bu dünyaya dahil olmaktan kendini kurtaramadı. Dünya çapında yaşanan kapitalist sistem bunalımı Türkiye’de kendisini Beyaz Türk faşizminin bunalımı olarak yansıttı. Kapitalist modernitenin bunalımı Türk ulus- devletinin bunalımı demekti. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri, sivil faşist unsurların bastıramadığı devrimci hareketlerin ancak askeri darbeyle durdurulabildiğini gösterir. Sistemin bu en muhkem kalesi sürekli karşıdevrimci sivil faşist hareketlerle takviye edilen askeri darbelerle korunabilmektedir. 1925’ten beri başta Kürt kimliği olmak üzere faşist moderniteyi tehdit eden tüm kültürel varlıklara ve demokratik kıpırdanışlara karşı savaş halinde olan Beyaz Türk komplocu sistemi açığa çıkıp teşhir oldukça daha da çılgınlaşıyordu” dedi. 
 
GLADİO’NUN EN KAPSAMLI EYLEMİ
 
NATO Gladio’sunun en güçlü operasyonel birimlerine sahip olduğunu ve tüm siyasi yapılanmaları avucunun içine aldığını dile getiren Öcalan, şöyle sürdürdü: “Sınırlı ölçüde bir kontrolden çıkış ya sivil faşist odaklarla bastırılıyor, ya da bu güçler yetmeyince tüm ordu harekete geçiriliyordu. Proto Siyonist bir sistem olarak rol icra ettiği için küresel hegemonik güçlerce destekleniyordu. Halkını bu denli kontrole alan başka bir örnek yoktur. Dolayısıyla Beyaz Türk modernitesinin bunalıma girmesi küresel sistemi yakından ilgilendiriyordu. 12 Eylül faşist darbesiyle bunalımdan çıkılmak istendi. Ekonomik alanda dışa açılma ve küresel finans sistemi ile bütünleşme, ideolojik alanda laik milliyetçilikle birlikte Türk-İslâm milliyetçiliğine yönelme ve laikçi ulus-devleti Türk-İslâm ulus-devletiyle takviye etme temel çıkış politikaları oldu. 12 Eylül darbesi NATO Gladio’sunun en kapsamlı eylemiydi. Tüm Ortadoğu halklarının devrimci-demokratik eylemlerini kalıcı bir biçimde bastırmakla görevliydi. Günümüze kadar bu rolünü sistemin tüm sivil faşist odakları ve yarı-militer unsurlarıyla birlikte yürütmeye çalışmaktadır. İktidar ve muhalefetiyle tüm siyasal partiler aynı çarkın birer dişlisi olarak en önemli rolü oynamaktadır.”
 
SURİYE ÇIKIŞI
 
1973-1976 dönemini dar grup dönemi olarak ele alan, 1976-1978 yıllarının ise kitleselleşme dönemi olduğunu söyleyen Öcalan, bu dönemde 12 Eylül darbesinin ayak seslerinin geldiğini kaydetti. 2 Temmuz 1979’da Suriye’ye çıkışının zamanında ve yerinde bir adım olduğunu belirten Öcalan, “1970-80 dönemini yeniden değerlendirdiğimizde, Kürt sorununun ilk defa dergi, gazete ve dernek konusu olmaktan çıkarılıp, sınıf karakterli modern öncü bir parti örgütlenmesine ve bu örgütlenmeyle iç içe gelişen eylemli yapıya kavuşturulduğunu rahatlıkla belirtebiliriz. Burada önemli olan, partinin güçlü örgüt ve eylem kapasitesi değildi. Çünkü bu nitelikte başka Kürt partileri de söz konusuydu. KDP ve TKSP türünden partiler çoktan vardı. Yenilik örgütlenme ve eylemliliğin ilk defa iç içe gerçekleştirilmesinden ileri geliyordu. Kürdistan coğrafyası ve Kürt toplum gerçekliği açısından bu yeni bir isyan, hem de öncü partili, örgütlü bir isyan ve savaş anlamına geliyordu. Savaşın uzun vadeli, stratejik aşamalı karakteri en azından teoride kabul edilmişti. Dönemin hem uluslararası hem de ulusal gerçekliğine uygun başarılı stratejik ve taktik adımlar söz konusuydu. Fakat gerçeklik ve irade görünüşte kendini böyle yansıtsa da büyük endişeler ve eksiklikler derinden hissediliyordu.
 
ABD’NİN DESTEĞİ
 
Gladio hareketinin bir numarası olan ABD’nin baştan itibaren hem 12 Eylül darbesinin desteklenmesinde, tüm demokratik ve sosyalist güçlerin tasfiyesinde, bu hareketlerin bir parçası olan Kürt Hareketi’ni ve PKK’yi tasfiye etmede aktif rol oynadığına işaret eden Öcalan, “1984’ten sonra uygulanan tüm askeri imha operasyonlarını destekledi. Diplomatik ve politik tecrit uyguladı. En kapsamlı Gladio eylemi olarak tasfiye edilmemde tüm NATO ve reel sosyalist sistemi kullandı. Türkiye’yi Suriye’nin üzerine saldırttı. İsrail de zaten bu politikanın bizzat hazırlayıcısı ve ustaca uygulayan gücüydü. Suriye bu kapsamdaki tasfiye hareketlerine karşı uzun süre direndi. Ama sonunda onlar da, Rusya da ulus-devlet çıkarları gereği bazı gizli anlaşmalarla hâkim sistemle uzlaşmaktan geri kalmadılar. Esas belirleyici hegemonyanın ABD önderliğindeki kapitalist modernite sistemi olduğu bu tasfiye sürecinde bütün çıplaklığıyla kanıtlandı” belirlemelerinde bulundu.
 
GLADİO’NUN İKİNCİ DÖNEMİ
 
12 Eylül askeri darbesinin NATO Gladio’sunun en önemli eylemlerinden biri olduğunu dile getiren Öcalan, bu süreci şöyle anlattı: “Bu döneme kadar NATO ve Türk Gladio’su iç içe ve diğer güvenlik güçlerinden hem bağımsız hem de onların üstünde rol icra etmektedir. Gladio savaşlarının ikinci dönemi 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle başlar ve 1985 yılına kadar devam eder. ABD Elçiliği’nin tezgâhlayanları için ‘Bizim çocuklar iyi iş başardı!’ diye takdirlerini ifade ettiği bu darbenin kısa döneme ilişkin amaç ve sonuçları bilinmektedir. Darbenin amacı başta sol güçler olmak üzere içteki tüm muhalif hareketlerin ve şikâyet odaklarının susturulması ve tasfiye edilmesi, yerine rejim anayasası gereğince küresel finans kapitalin hegemonyasına bağlanmış, ihracata (dış sömürüye açılma) dayalı bir ekonomik düzenle Türk-İslâm ideolojisine dayalı yeni bir sosyal, siyasal ve kültürel faşist sistemin tesis edilmesidir. Bu öyle yansıtılmak istendiği gibi Türk iç güvenlik güçlerinin güdümünde gerçekleştirilen bir sistem değildir; Gladio’nun 1960’lar sonrasında yoğunlaşan ve 12 Mart muhtırasıyla tırmandırılan savaşlarının doğal bir sonucudur. Belirleyici olan NATO’nun, Gladio’nun merkezi ve Türkiye uzantılarıdır. Türk iç güvenlik güçlerinin rolü destekleyici olmaktan öteye gitmez. 
 
12 EYLÜL’ÜN EKOLÜ
 
12 Eylül 1980 askeri darbesi içte halkların artan muhalefeti, dışta değişen Ortadoğu konjonktürü (İran İslâm Devrimi, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali) nedeniyle ilk Cumhuriyet’in ‘laik Beyaz Türk milliyetçiliği’ yerine ‘Türk İslâm-Yeşil Türk milliyetçiliği’ne dayalı İkinci Cumhuriyet’in inşasına girişti. Bu inşa girişiminin hedefinde de esas olarak demokratik ve sosyalist Türk muhaliflerle Kürt ulusalcı muhalifler vardı. Ümmetçileri, daha doğrusu İslâmcı Evangelistleri (Musevi-İslâm yenilikçi tarikatı) kendisine ideolojik zemin seçti. Aslında Nurculardan tutalım tüm Nakşî ve Kadirî tarikatları kendilerini hızla yenileyip ABD’deki Hıristiyan-Yahudi Evangelistlerin Türkiye versiyonu olan modern İslâmî-Yahudi ekolüne dönüştüler. 12 Eylül faşizminin esas ideolojik zemini bu ekoldür.”
 
AKP’yi 12 Eylül rejiminin ideolojik, politik, ekonomik ve kültürel kurumlaşması olarak değerlendiren Öcalan, “Birinci Cumhuriyet’in CHP’si neyse, 12 Eylül’ün İkinci Cumhuriyet’inin AKP’si de odur. AKP hegemonik iktidarını kendi anayasasıyla (Aslında 12 Eylül anayasasının liberal versiyonudur) taçlandırmak istemektedir” dedi. 
 
HALKIN AYAĞA KALKIŞI
 
12 Eylül döneminde büyük acılar ve ihanetler yaşamasına rağmen, Kürt halkının bu yıllarda dayanma ve bağlanma gücünü göstermesi, kendi hakikatinin farkına varması ve bunun en önemli insani onur ve temel ahlaki ilke olduğunu kavramasıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Öcalan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yoksa dünyanın en gelişmiş hegemonik güçlerinin en sinsi savaş biçimi olan Gladio savaşlarına bu kadar dayanması başka türlü izah edilemezdi. Beni en çok ısıtan ve güçlendiren gerçeklik, halkın ayağa kalkışıydı. Kendi savaşına kalkışan, ona her türlü desteği veren, en değerli oğullarını ve kızlarını birer kurban gibi sunan bir halk karşısında heyecanlanmamak ve büyük saygı duymamak mümkün değildi. Benim tüm yaptığım, onların bu onurlu hakikat savaşına bütün akıl ve duygu güçlerimi kullanarak katkıda bulunmaktı. Hiçbir çaba bu doğrultudaki çalışmalardan daha değerli olamazdı.”

Diğer başlıklar

14/09/2021
10:45 Türkiye’nin 'arka bahçesi' Kuzey Kıbrıs’ta dönen kirli işleri anlattı
09:54 Sınırı anlamsızlaştıran direnişler: Kobanê ve Suruç
09:50 'Helikopter işkencesi soruşturması tamamlanmalı'
09:45 Lice’de yangın yurttaşların çabasıyla söndürüldü
09:39 Hasta tutuklulara rehine yaklaşımı
09:06 Soğan hasadı kimseyi memnun etmedi
09:06 Kuraklıktan kaynaklı Edremit’te besiciler hayvanlarını satıyor
09:05 Dengbêjlik asimilasyona karşı direnişin adıdır
09:05 Pamukta verim var, kar yok
09:05 Mardin kayyımına 540 milyonluk yolsuzluk soruşturması
09:00 14 EYLÜL 2021 GÜNDEMİ
13/09/2021
22:49 Cizre'de kaza
22:17 Gençlerden fuhuş ve uyuşturucuya karşı açıklama
21:19 İHD yöneticisi Tüyben serbest bırakıldı
21:09 Ovacık’ta bombalama sonucu orman yangını
20:11 Hendek’teki havai fişek fabrikasında patlama davası görüldü
20:02 Korona tablosu: 231 vefat, 24 bin 613 yeni vaka
19:52 Emine Yalçın'ı katletmeye çalışan erkeğe 43 yıl ceza
19:37 Emek ve Demokrasi Güçleri’nden gözaltılara tepki
19:30 Siirt’te yürüyüş: Direne direne kazanacağız
18:49 34 ekoloji örgütü Dersim'e gidiyor
17:26 Lice’de başlayan yangın yayılıyor
16:50 Diyarbakır Barosu: Hukuksuz uygulamalara boyun eğmeyeceğiz
16:25 İkizdere’de bilirkişi incelemesi
16:11 Askerlerin kapattığı yolda trafik kazası
16:02 Siirt’te şüpheli kadın ölümü
16:00 Polis Çorlu ailelerinden şikayetçi olduğunu duruşmada öğrendi
15:52 Öğrenci Faaliyeti’nden yüksek kira protestosu
15:30 Van Barosu ve ÖHD: Avukata ince arama kötü muamele niteliğindedir
15:01 Bakan Gül’den savcı ve hakimlere: Vicdanınızı kiraya vermeyin
14:58 Bağlar Belediyesi’nin işçi alımında ‘Sıddıka teyze’ referans oldu!
14:35 Sağlık emekçilerine örgütlenme çağrısı
14:17 Ayşe Gökkan'ın reddi hakim talebine ret, tutukluluğa devam
13:51 ESP: Faşizme karşı mücadelemizi sürdüreceğiz
13:43 Meclis ‘işkence’ önergesini reddetti
13:36 Öcalan'ın avukatlarından görüşme başvurusu
13:35 Kürtçe şarkı ve halaya soruşturma tehdidi
12:52 HDP’li gençlerden ajanlaştırmaya karşı afiş çalışması
12:38 Urfa'da sağlık emekçisi intihara sürüklendi
12:36 Sancar: Deklarasyon yol haritamız olacak
12:03 Gökkan’ın duruşmasında avukat ve izleyicilere polis saldırısı
11:38 HDP PM: Tecride karşı ortak mücadeleyi büyüteceğiz
11:25 Şapatan’da karakoldan açılan ateş yangına neden oldu
11:08 Şenyaşar ailesi barolara seslendi: Bu herkesin davasıdır
10:26 Geliyê Zîlan’da balık ölümleri artıyor
10:02 Cudi Dağı’nda badem ve menengiç kıyımı
09:46 Zinciriye Medresesi’nde kıyafet kısıtlaması
09:02 Kapılarına 'Kürt Alevi defol' yazılan aile endişeli
09:01 CİSST Koordinatörü: Hapishanelerde sağlık krizi yaşanıyor
09:00 Doğa katliamlarına sanatın gücüyle direniş
09:00 Adıyaman’da kuraklık alarmı: İçme suyu dönüşümlü veriliyor
09:00 13 EYLÜL 2021 GÜNDEMİ
12/09/2021
23:23 Deniz Poyraz anıldı
23:09 İran, Kürt örgütlerinin Federe Kürdistan'dan çıkarılmasını istedi
22:41 Keskin: Bugün de binlerce Esad Oktay var
22:01 Marmaray arızalanınca yolcular raylarda yürüdü
20:51 Adana Emniyeti'nde işkence iddiası
19:44 Son 24 saatte 243 kişi daha hayatını kaybetti
19:17 Dicle'de operasyon sırasında gözaltılar
19:01 Taliban karma eğitimi yasakladı
18:39 İran ile Irak arasında vizeler kaldırıldı
18:11 HDP’li Bülbül: AKP, 12 Eylül’ün beslemesidir
17:51 Davutoğlu, Diyarbakır 5 Nolu'nun önünde konuştu
17:30 Adalet Bakanı Gül'den sanal medya yasası teklifine dair açıklama
16:44 KOAH teşhisi konulan Esmer Tunç'un tedavisi sürüyor
16:44 Bakırköy Cezaevi önünde eylem: Tecridi kabul etmiyoruz
16:43 BES’ten HDP’ye ziyaret
16:25 İkizderelilerden bilirkişi heyetine itiraz
16:11 Kadınlardan Gökkan'ın duruşmasına çağrı
15:54 Açlık grevi 290’ıncı gününde sonlandırıldı
15:18 CHP'li Tanrıkulu: AKP, 12 Eylül’e rahmet okuttu
14:57 TSK uçakları Şêladizê’yi bombaladı
14:47 12 Eylül darbesinin 41. yılı: Zulüm de direniş de sürüyor
13:39 Sokaklarda 'Bağımlılığı kıralım' kampanyası anlatıldı
13:19 ORÇEV'den 'iskele inşaatı neden durdu' sorusu
12:54 1 asker yaşamını yitirdi
12:45 İSİG’den pandemi raporu: 18 ayda en az bin 209 işçi yaşamını yitirdi
12:43 Demir kapıların sesleri 41 yıldır kulaklarında
12:28 Fındık fiyatına ses yükseltmeyen odalara tepki
12:11 Diyarbakır Cezaevi önünden seslendiler: 12 Eylül sürüyor
12:11 HDP Kadın Meclisi: Hep birlikte yeni yaşamı inşa edeceğiz
11:38 11 Eylül'e dair kimi gizli belgeler yayımlandı
11:29 HDP: Darbe mekaniğini Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle devam ediyor
11:09 Şenyaşar ailesinden ‘iktidarınız çökmeye mahkumdur’ mesajı
10:56 İHD yöneticisi gözaltına alındı
10:54 Tuncel ve Akdeniz’e 'slogan' cezası
10:46 Açlık grevi eylemi 290'ıncı güne girdi
10:36 Mültecilerin Meriç’e atılmasıyla ilgili soruşturma
10:10 Aydınlık Yol lideri Abimael Guzman hayatını kaybetti
10:06 Gazeteci Eren: Baskılara rağmen hakikatte ısrar umut veriyor
09:20 12 Eylül mağdurları: Sistemin sadece zor aygıtları değişti
09:11 Hasta tutuklu Babaoğlu'ndan şiir kitabı: Zindan aşkla yatılır
09:10 Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda bir yılda 250 esnaf iflas etti
09:09 TJA ‘Özgürlüğe yürüyoruz’ buluşmasına hazırlanıyor
09:08 Ekolojist Tanış: Kürde reva görülen doğasına da görülüyor
09:08 Akademisyen Dede: Ulus devlet ‘Üçüncü Yol’ ile tahakkümünü yitirir
09:07 Hasta tutuklu Kırtay'ın kızı: Evimizde yas havası var
09:06 Okul alışverişi cep yakıyor
09:04 Siyasi tutuklulara ‘adli koğuş’ tehdidi
09:03 Demir Çelik: Çözüm için Öcalan’ın önü açılmalı
09:02 Ozan Yıldız Turnuvası'nda muhteşem final
09:00 12 EYLÜL 2021 GÜNDEMİ
08:15 Mardin’de dengbêj gecesi
00:09 Furkan Vakfı üyelerine gözaltında şiddet iddiası
11/09/2021
22:39 Ölüm orucuna başlayan tutuklu aktivistler için yetkililere çağrı
20:23 Koronadan 259 kişi daha hayatını kaybetti
19:48 Düzce’de bir kadın eşi tarafından katledildi
19:27 Baykan’daki orman yangını sürüyor
19:18 Bingöl’deki yangın söndürüldü
18:50 Kürt ailenin kapısına ırkçı yazılama
18:40 78’liler Girişimi: 12 Eylül kurumlarıyla sürüyor
18:23 ESP’ye yönelik operasyona tepki: Sokakta olmaya devam edeceğiz
16:47 DEDAŞ protestosunda gözaltına alınanlar serbest
16:24 Esmer Tunç yoğun bakıma alındı
16:19 Şilan Topal’ı kaçıran zanlı tutuklandı
16:08 DİSK: Neoliberal politikaların ürünü 12 Eylül darbesi devam ediyor
15:46 Açlık grevindeki tutuklulara çağrı
15:13 Kötü muameleyi anlatan hasta tutuklu Polat'a işkence
14:46 AKP'li başkan partiye gönderilen 243 bin TL'yi cebe indirdi!
14:27 Ağır hasta tutuklular Kılıç ve Bilici için acil tahliye çağrısı
14:22 Siirt’te 'Özgürlük Zamanı' şöleni gerçekleştirilecek
14:18 Ankara'da bir kaçırılma olayı daha: Gözlerini Cerablus’ta açarsın
13:57 Yasak ilan edilen bölgede orman yangını
13:37 'Öcalan özgürlük ve çözümün sesidir'
13:23 Cumartesi Anneleri: Tarihin utanç sayfası 12 Eylül darbesi sürüyor
13:02 Baykan’da karakol karşısında orman yangını
12:25 İdlib’de 2 asker yaşamını yitirdi
12:04 SGK’deki yolsuzluk soruşturmasından Soylu çıktı
12:00 Kayıp Öztürk'ün eşi: 27 yıldır 'belki gelir' diyoruz
11:40 Şenyaşar ailesi: Bu zulüm elbet bir yerde duracak
11:31 Suların çekildiği Palandöken Barajı’nda kemikler ortaya çıktı
10:42 HDP Parti Meclisi toplandı: Halk örgütlenmesi şart
10:27 Dün 12 Eylül’e, bugün tecride karşı direniyor
10:23 TJA'dan Ayşe Gökkan'la dayanışma çağrısı
09:50 Herkesin bildiği sır: 11 Eylül
09:43 Öcalan: AKP’nin kökeni 12 Eylül’e dayanıyor
09:23 Kızıltepe'de asfalt için 200 ağaç söküldü
09:22 Açlık grevi eylemi 289’uncu gününe girdi
09:21 Kayyım çöp toplamamak için uzaklık mesafesini 80 kilometre gösterdi
09:20 Helikopter davasının avukatı Bilici: Süreç uzadıkça deliller karartılabilir
09:19 HDP'ye saldıranın geleceği dikkate alınarak 10 ay ceza verildi
09:18 Servet Turgut’un ağabeyi: Bu zulüm ve haksızlık Kürt olduğumuz için
09:17 Diyarbakırlılar: Barajı düşürmek Cumhur İttifakı'nı kurtarmaz
09:16 'Kayyımlar Çöktürme Planı'nın bir parçası'
09:16 Öztürk: KDP büyük bir hata içinde
09:12 Ders zili çaldı, okula kepçe girdi
09:10 12 Eylül’de 5 Nolu’da tutuklu olan Kızıl: Mücadelenin verdiği moralle ayaktayım
09:09 Türkiye, Afganistanlı mültecileri boşalttığı köylere yerleştirmek istiyor!
09:07 Esnafın kar marjı yüzde 20’den yüzde 2’ye düştü
09:04 Aysel Tuğluk’a ‘cezaevinde kalabilir’ raporu