Norman Paech: Direnmekten başka yol yok

  • dünya
  • 14:19 14 Aralık 2021
  • |
img
HABER MERKEZİ - PKK’nin “terör listesi”nden çıkarılmasını isteyen 1003 isimden biri olan uluslararası hukuk uzmanı Prof. Norman Paech, “Kendim bizzat Cizre’yi, Silopi’yi,  Nusaybin’i, Sur’u gördüm. Asıl terör budur” dedi. 
 
PKK’nin “terör listesi”nden çıkarılması için 1003 isimle birlikte başlatılan kampanyaya imza atan dünyaca tanınan siyaset bilimi ve uluslararası hukuk uzmanı Prof. Norman Paech, İmralı’daki tecridi, Öcalan’ın fikirlerini, Avrupa Konseyi kararını ve “terör listesini” değerlendirdi. Medya Haber TV’den Veysel Işık’ın sorularını yanıtlayan Paech, “Kendim bizzat Cizre’yi, Silopi’yi,  Nusaybin’i, Sur’u gördüm. Asıl terör budur” diyor. 
 
“Direnmekten başka bir yol yok” diyen Alman Profesör Paech’in sorulara verdiği yanıtlar şöyle: 
 
Öncelikle İmralı'dan başlamak istiyorum. İmralı'ya giden süreci Abdullah Öcalan uluslararası komplo olarak değerlendiriyor. Sizin bu konudaki fikirleriniz nelerdir?
 
Hemen belirtmek isterim ki, İmralı süreci hiç kuşkusuz bir komploydu. Eğer sürgün hikayesine bakılırsa Lübnan’dan İtalya’ya oradan Hollanda’da kalma çabası, daha sonra Yunanistan’a ve buradan Kenya’ya ve oradan da CIA ve MOSSAD’ın yardımıyla Türkiye’ye kadar uzanan İmralı süreci bir komplo süreciydi. Kürt hareketi için ve genel olarak da Türkiye’nin geleceği için bu denli önemli bir rol oynadığı bilinen bir insanı tecrit etmek amaçlanıyordu. Asıl amaç öldürmekti, daha sonra da denildi ki bunu siyasi süreçte kabul etmiyoruz. Uygulanan tecrit hukuksal olarak ele alındığında, durumun bir komplo olduğu daha net anlaşılmaktadır. Tecrit, fiziki olarak başarılmış olsa da entelektüel ve ideolojik açıdan bu asla başarılamamıştır. Öcalan’ı susturma ve hareketin zayıflaması için onu hareketten koparma hedefi bu anlamda başarılamamıştır. Bunu hiçbir zaman da başaramayacaklarından da  oldukça eminim. Başkalarını da tecrit etmek istediler. Cemil Bayık dağlardadır, Rıza Altun dağlardadır, Demirtaş cezaevindedir. Cezaevinde başka kim varsa hepsi ortadan kaldırılmak isteniliyor ama bunu başaramayacaklar. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan 23 yıldır ağır tecrit altında tutuluyor. İmralı'daki uygulamaları neye bağlıyorsunuz?
 
Öcalan’ı tüm bağlantılarından; hem insani hem de ideolojik ve politik ilişkilerinden izole etmek istiyorlar. Bu da ancak küçük bir adada yapılabilir. Tecrit, insan iradesini esas olarak ihlal eden bir uygulamadır. Aslında insanı bitirmektir. 
 
Öcalan’ı tüm bağlantılarından; hem insani hem de ideolojik ve politik ilişkilerinden izole etmek istiyorlar. Bu da ancak küçük bir adada yapılabilir. Ben kendim de İmralı Adası’nda gitmek için Britanya’dan bazı meslektaşlarımla beraber Abdullah Öcalan’ı görmek için bekledim. Orada günlerce zor şartlarda beklemek zorunda kaldık. Çünkü sürekli gemiyle ilgili bir sorun vardı veya denizin çok dalgalı olduğu öne sürülüyordu. Tecrit, insan iradesini esas olarak ihlal eden bir uygulamadır. Aslında insanı bitirmektir. Şu an Öcalan’ın hangi durumda olduğu bile bilinmiyor. Yarım yıldan beridir kendisiyle hiçbir irtibat kurulamamıştır. Dışarıdan da herhangi bir irtibat kurulamıyor. Bana göre Avrupalı güçlerin, yani devletler ve hükümetlerin, genel olarak Avrupa Birliği’nin de duyarsız kaldığı, insan iradesini derinden ihlal eden korkunç bir uygulama söz konusudur.
 
Uluslararası kurumların İmralı'ya ilişkin sorumluluğu nedir?
 
Sorumluluk Türkiye üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabilmektir. En azından Öcalan’a temel insan iradesinin gereksinimlerini karşılayan başka bir cezaevi ve farklı bir konumlandırma sağlanmalı. Yani başka insanlarla iletişime geçebilmesi, dışarısı ile iletişime geçebilmesi, özellikle de avukatları, ailesi ve siyasi çevresi ile iletişime geçebilmesi sağlanmalıdır. Öcalan, 1999’dan beridir orada tecrit altında. Ve aylardır kimse sağlık durumu hakkında herhangi bir bilgi alamıyor. Bu bir skandaldır.  
 
Uluslararası kurum ve kuruluşların bu haksız uygulamalara karşı sessizliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Daha yakın bir zamanda birtakım anlamsız siyasi suçlamalar sonucu ceza evinde yargısız bir şekilde tutulan Osman Kavala için uluslararası kamuoyu çok net ve sert bir yaklaşım sergiledi. Fakat 20 yılı aşan bir süre geçmesine rağmen Öcalan için ise hiç bir şey yapılmadı. Bu NATO’nun büyük stratejik politikasının bir sonucudur. Yani NATO’ya üye olan tüm Avrupa devletleri Türkiye’yi kendileri için Rusya tarafında olan Kuzeydeki devletlere ve Güneydeki körfez devletlerine karşı en önemli araç olarak görüyorlar. İkinci sebep ise; Türkiye’yi mülteciler konusunda bir çeşit kalkan olarak değerlendiriyorlar. Türkiye ile hem stratejik hem de siyasi olan bu arkadaşlık maalesef insanlara karşı işlenen vahşi uygulamaları da tek tek açıklamaktadır. 
 
Abdullah Öcalan’ın 1990'lı yılların başından itibaren ortak yaşam, demokratik cumhuriyet, kadın özgürlüğü ve ekolojik yaşama dair belirlemeleri var. Bu konuları İmralı’da ortaya koyduğu tezlerle daha da geliştirdi. Sizin bu konudaki değerlendirmeleriniz nelerdir?
 
PKK, tıpkı Afrika'daki Kurtuluş hareketleri gibi, halkın kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir ve oradan da böyle bir sömürgeci acımasız baskıya karşı harekete geçme hakkına sahiptir.
 
Büyük bir soru. Strateji değişimiyle başlayabilirim. Bu, o zamanlar herkes tarafından kabul edilmeyen çok önemli bir toplumsal siyasi karardı. 84’ten bu yana ona karşı askeri harekat kararı alınmıştı ve 1993'te PKK'nin burada yasaklandığı zaman Kürtlerin bu karara Federal İdare Mahkemesi’nde itiraz etmemi istediğini hatırlıyorum. Ben de bunu yaptım ve benim hukuki ve politik argümanım, PKK'nin o zamanlar bir kurtuluş hareketi olduğuydu. PKK, tıpkı Afrika'daki Kurtuluş hareketleri gibi, halkın kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir ve oradan da böyle bir sömürgeci acımasız baskıya karşı harekete geçme hakkına sahiptir. O zamanlar bu bir gerekçeydi, o zamanlar hala kendi devleti için bir mücadele içerisindeydi. 
 
Ama sonra 90’lı yıllarda Şam'da Abdullah Öcalan'ı ziyaret ettik. 1996'da iki konuyu tartıştık. Bunlardan biri, silahlı mücadelenin gerekçesi ve durumu meselesiydi. İkincisi ise birbirinden bağımsız olarak Kürt devleti ve Türk devleti hedefi; ya da Türk Devleti sınırları içinde bir Kürt Özerk yönetimi hedefiydi. Biz de tabii ki Öcalan’ı bu konuda destekledik. O zaman her iki karar da havada kalıyordu. Bir yandan, sahip olunan mücadeleden feragat etmek gerekiyor; çünkü gördüğünüz üzere, yalnızca Türkiye’ye değil, aynı zamanda geniş bir desteğe sahip olan yüksek silahlanmış bir NATO devletine karşı geliyorsunuz. Ve ikinci durum, kendi devletine sahip olmak yerine, Afrika örneğinde görülen post-kolonyalist konsepte benziyordu. Afrika’daki bu konsept sömürge sınırlarına bağlı kaldı ama özerklik, özyönetim, kendi kültürel, ekonomik ve politik gelişmeleri de açığa çıkardı. Ve bu konseptin temelinde yatan; tüm Ortadoğu için bir demokrasi ve federal model olarak ne geliştirdiğidir. Çünkü salt Kürtlerin kurtuluşu için değil; bütün bu bölgenin hala eski sömürge sınırları tarafından belirlendiğini belirtti. Her ne kadar eski zamanlardaki kadar acımasız olmasa da, hala ekonomik, askeri ve politik bağımlılığa sahip olan sömürge durumuna değindi. Ve bundan kurtuluş yolu, Ortadoğu'daki bütün bu farklı halkların kendi kaderini tayin etme hakkı ile mümkündür; eğer oradaki bütün halkların federal bir yapısı varsa bu mümkün olabilir. Kendi aralarında işbirliği ve propaganda yapabilirler. Benim düşünceme göre, bu bir ütopyadır; ama ütopyaları düşünmelisiniz, böylece kendi kaderini tayin etme ve özgür bir yaşama sahip olabilirsiniz. Bir sonraki adım ise 2014'te Rojava'da yaşadığım bir adım. Bu sadece halkların devlet olarak yaşaması şeklindeki bir örgütlülükle ilgili değil. Bu eyalette vatandaşların bir birey olarak kurtuluşu nasıl mümkün olabilir? İşte bu, kadının kurtuluşu sorunudur, ama aynı zamanda aşağıdan yukarıya doğru demokratik katılım sorunudur. Bunların hepsi aslında Batı'da var olan düşünceler. Onları en son Fransız Devrimi'nden beri biliyoruz. Bunlar, aslında Batı düşünce dünyasının ideolojik argümanlarıdır ve Ortadoğu'da olanlar için bu oldukça zor bir durumdu ve hala da öyle. Rojava'da bunu biliyoruz. Bunun nedeni de Abdullah Öcalan'ı sadece hareketin politik bir gücü olarak değil, aynı zamanda halkın bütün kesimlerinin katılımına dayanan gelecekteki bir toplumun taslağında ideolojik bir güç olarak izole etmek istemeleridir.  
 
Abdullah Öcalan'ın paradigması evrensel demokratik kriterlerle uyumludur. Hatta bu kriterleri ileri taşıyan tezleri var. Egemen güçler bu fikirleri kabul etmiyor; baskı ve tecrit uyguluyor. Bu durumu nasıl değerlendirmek gerekiyor?
 
Geçmişte bu durum biraz düzeldi. Sanırım 2015’de bir diyalog vardı. Evet, istihbaratla, o dönemde Türklerin Kürtleri sürekli bir düşman veya yabancı görme takıntısının değişeceğine ve bir arada ortak bir yaşamın mümkün olduğuna dair büyük bir umut doğmuştu. Bu yine arka planda kaldı. Tekrar askeri çözüme geri dönüldü. Bundan dolayı da şimdiki durum oldukça kötü; çünkü Avrupalı çevre hiçbir şekilde Erdoğan’ı etkilemeye hazır değil. Bunu Efrîn yağmalamasında, Kobanê’de gördük ve şimdi de Suriye’nin kuzeyinde. Buna göz yumuluyor; çünkü ona ihtiyaç var. Mülteciler konusunda ve Türkiye’nin NATO‘nun ileri karakolu olması konusuna değinmiştim. Bu Batı’nın görevidir ve çözülmelidir. Sürekli propaganda yaptıkları gibi insan haklarının, özgürlüğün ve bütün devletlerin egemenliğinin çiğnenmeyeceğini görmeleri gerekiyor. Bunu uygulamaya koymaları gerektiğini, artık Türkiye’nin Avrupa Birliğinde, NATO ve UNO’da olduğu gibi uluslararası hukuka saygı göstermesi gerektiğini, bunun için de baskıyı da başkalarına değil Türkiye’ye uygulamaları ve bunu kalıcı kılmaları gerekiyor.
 
Kürtlere dönük Türkiye'deki baskıların bir benzeri özelde Almanya genelde Avrupa da var. Kürtlere dönük bu kriminalizasyon politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Almanya’dayız. Almanya’nın Türkiye ile kısmi askeri ortaklığı sonucu, yıllardır Kürt vatandaşlara karşı ceza kanununda aslında RAF’a karşı yürütülen savaşta geliştirilen ve bitirildikten sonra kalkması gereken fakat hala ceza kanununda duran 129b paragrafın uygulanmasının bunda direkt etkisi vardır. Bu uygulamalar burada sürekli aslında sivil toplumda herkesin yaptığı gibi Kürtler de salonlar kiralıyor, eylem ve mitingler için izin alıyorlar. Aslında ceza kanununa aykırı hiç bir şey yapmayan insanlara karşı Köln, Karlsruhe, Berlin veya Stuttgart’da olsun bir biçimde PKK ile ilişkilendiriliyorlar. Ve bunlara düzenli olarak 2 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Bu salt siyasi bir kriminalizasyondur. Bu, Erdoğan ve taleplerinin önünde boyun eğmektir. Erdoğan burada olduğunda veya burada olmadığında da esas talebi PKK’ye karşı çıkın veya PKK ile birlikte çalışanlara karşı çıkın şeklindedir. Bu da Avrupa Birliği’nde PKK’nin listede olmasının bir başka nedeninden biridir. Fedaral Cumhuriyet’te de böyledir (Almanya). Yargılamalarda bunun doğruluğunu sorgulama çabası bile kaytarmalarına yol açıyor. Çünkü mahkemeler bu konuda herhangi bir kanıtı bile kabul etmiyor. Bu kararlaştırılmıştır, bununla uğraşmak zorunda değiliz diyorlar. Kürt hareketine karşı bu içe dönük muhalefet yapısını aşmak Almanya’da da büyük bir sorun olmakta. Çok çabaladık ve Adalet Bakanlığı’na başvurduk. Ancak Alman yasaları bu zulme (yetki) izin vererek savcılıklara 129b’ye göre hareket etme yetkisi veriyorlar. Alman yetkili kurumları da her zaman tepkileri reddetti ve bunu yapmayacağız dediler. Bu tür insanların cezalandırılmaması en insani hatta en normal reflekstir. Fakat Türkiye’den gelen baskı ve Türkiye‘ye olan yükümlülük bu tür insanların cezalandırılmaması gibi en insani haklar kadar ağır basmıyor. 
 
Belçika Mahkemesi’nin kararına rağmen hem de...
 
Evet, Avrupa Adalet Mahkemesi vakti zamanında PKK’nin 2014-2017 yılları arası listede olmasının yanlış olduğuna karar verdi. Fakat 2018-2019’da yine listeye alındı. Bundan ders çıkarılmadı. Yine Belçika yüksek Mahkemesi’nin bu yeni kararı ile somut ve açık bir şekilde bir umut ışığı olarak PKK’nin bir terör örgütü olmadığının analizini yaptı. Benim açımdan bunda ilginç olan 1994’de Federal İdare Mahkemesi’nde yaptığım ana gerekçelendirmenin aynısının Belçika mahkemesinde de yapılmasıdır. Ben de o zaman PKK savaşının insan haklarını temel garanti olarak yaratma savaşı dışında başka bir şey olmadığını dile getirmiştim. 
 
Belçika Yüksek Mahkemesi de bunu aynen böyle değerlendirdi. Bunun salt savaşın esas olarak da zulüm karşısında kendi kaderini belirlemek için verilen bir mücadele, bir kurtuluş savaşı olduğuna karar verdi. Türk devleti de bu savaşın bir tarafıdır ve PKK’e, Türk ordusu ile eşit ele alınmalıdır. 
 
PKK bir terör örgütü değildir. Bu, işte o zamanki hukuki argümanımın çok geç kalmış bir onayı olmaktadır. O zaman bunun için kuşkusuz ki çok erkendi. Umarım bunu Almanya’dan da duyabileceğiz. Burada Kürtleri savunan avukatlar bunu sürekli mahkemeye sunuyorlar, fakat mahkeme hala bununla yüzleşmekten kaçınıyor. 
 
Özellikle Kobanê'deki Kürt güçlerinin direnişinden sonra dünya halkları Kürtlerin mücadelesini sahiplendi ve bu devam ediyor. Bu durum egemen güçlerin Kürt politikasında bir değişikliğe sebep olur mu?
 
Direnmekten başka bir yol yok. Devam etmek zorundayız. Kürt halkı tüm bu zulme, hayal kırıklığına ve yetersiz desteğe rağmen oldukça diri. Hayır, başka bir yolu yok...
 
Umudumuz hep bu oldu. Fakat Efrîn’e ilk işgal adımlarında bile herhangi bir tepki yoktu. Kuşkusuz bu, uluslararası hukuka tamamen karşıdır. Kırım’ın Rusya Federasyonu’na, Rusya’ya katılmasına olan gerginliği, Türklerin Efrîn’deki işgali kabul etmesiyle karşılaştıralım bir. Orada Kobanê var. Kobanê’de çok kanlı bir savaş yürütülüyordu. Bunun resimleri tüm dünyayı dolaşırken insanlar gerçekten de bunun değişmesi gerektiğini düşündü. Fakat bir şey çıkmadı. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararına ilişkin neler söylemek istersiniz? 
 
Her şeye rağmen her zaman iyimserim. Demek ki değişmesi gerekiyor. İçinde yer aldığımız toplum her bayramda sürekli insan haklarından, kendi kaderini belirlemekten ve saldırı olmaması gerektiğinden bahsediyor. Ama orada kendi sınır kapılarının önünde sadece İsrail’de de değil Türkiye’de de bunların olmasına göz yumamaz.  1945, 1967 ve 1976’da kararlaştırılanlar uluslararası insan hakları sözleşmeleri artık nihayet bir şekilde buralara da dayatılmalıdır. Bir yerde bu hükümetlerin anlayış göstermeyeceklerini düşünmüyorum. Bakalım Alman hükümeti şimdi ne yapacak. Gerçi ben bu hükümetin aldığı bireysel kararlar nedeniyle pek iyimser değilim.
 
Son olarak Kürt halkına ve dostlarına ne gibi bir mesaj vermek istersiniz?
 
Direnmekten başka bir yol yok. Devam etmek zorundayız. Kürt halkı tüm bu zulme, hayal kırıklığına ve yetersiz desteğe rağmen oldukça diri. Hayır, başka bir yolu yok; Kürtler kendi kaderini, kimliğini ve onurunu belirleme savaşından vazgeçmeyeceğiz diyorlar. Her ne kadar hükümetler nezdinde olmasa da toplum içinde orada olup bitenler karşısında utanç duyma ve Kürt halkının mücadelesine yönelik bir anlayış gelişiyor. Benim çevremdekiler zaten PKK’nin bir terör örgütü olarak görülmesine hiç mi hiç anlam veremiyorlar. Terör denildiğinde akla DAİŞ veya devlet terörü geliyor. Örneğin Türk devletinin geçmiş yıllarda yaptığı uygulamaları gibi. Ben kendim bizzat Cizre’yi, Silopi’yi,  Nusaybin’i, Sur’u gördüm. Asıl terör budur. Bunun için de toplumda bir duyarlılık geliştirerek ve bunu siyasete taşıyarak tüm bunlardan sonuç çıkarılmasını amaçlıyoruz. 

Diğer başlıklar

14/12/2021
17:06 Tüm Bağımsız Engelliler Platformu'ndan HDP’ye ziyaret
17:04 Eryaman-Esat Davası yine ertelendi
17:02 Konya Katliamı Davası: Yetkililer iş birliği yaptı, katliamın önü açıldı
16:57 Beraat ettikleri davada gazete dağıtımcılarına hapis talebi
16:52 HDP Kadın Meclisi KHK’li kadınlarla bir araya geldi
16:42 ‘Cenazelerimizi alana kadar mücadelemiz sürecek’
16:15 Dedeoğulları: Savcılar bıraktı, onlar ailemi katletti
16:10 GÖÇ-DER eski şube eşbaşkanına 6 yıl 3 ay hapis
15:57 Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi CPT ile görüştü
15:51 Savcı, 79 yaşındaki Soylu hakkında mütalaa sunacak
15:46 İstanbul’daki sağlık örgütleri Çapa’da buluşacak
15:41 Diyarbakır'da cezaevlerindeki ihlaller protesto edilecek
15:39 CHP’li vekiller: Konya Katliamının ardındaki her şey aydınlatılsın
15:30 Cumhurbaşkanlığı bütçesi tartışıldı: Ülke perişan
15:28 İHD cezaevinde bulunan tutuklulara kart gönderdi
15:27 Adalet Nöbeti'nden Adalet Bakanlığı'na 'çözüm' çağrısı
15:20 Muhtar azası çocuğa tecavüz suçundan tutuklandı
15:14 700 bin öğretmen atamayı bekliyor
14:57 İHD: İmralı’da CPT tavsiyeleri ve Mandela Kuralları hiçe sayılıyor
14:48 Mezarlıkların yıkılmasını hatırlattı: Diyanet münafığın ta kendisidir
14:37 KHK’li Konuk’un duruşması ertelendi
14:31 Ödüllü gazeteci Doğru'ya müebbet hapis istemi
14:29 Turan: MİT Erdoğan’ın ‘özel örgütü’ haline dönüştü
14:25 İran’da bekaret testine karşı imza kampanyası
14:21 Açlık grevi davası ertelendi
14:19 Norman Paech: Direnmekten başka yol yok
14:09 AÜ'de forum düzenleyen öğrenciler gözaltına alındı
14:04 Diyarbakır Adliyesi önünde silahlı kavga
14:01 Konya Katliamı faili katliam öncesi 4 ilde lüks otellerde kalmış
14:00 Şengal Özerk Yönetimi: Özerk yaşamdan vazgeçmeyeceğiz
13:58 Adana’ya sevk edilen tutuklu 22 gündür karantinada
13:48 DEDAŞ Sevadiye’ye bir aydır elektrik vermiyor
13:27 Şarkıcı Kalben’den kadına yönelik şiddete tepki
13:16 Cizre’de aracın çarptığı çocuk yaşamını yitirdi
13:00 Sağlık çalışanları yarın iş bırakacak
12:53 HDP'lilerden Erdoğan'a: Elini ve dilini Alevilerden çek
12:39 HDP Parlamento Grubu: 14 Aralık topyekûn direnişin tarihidir
12:35 İmralı'ya gidişleri engellenen avukatlardan görüşme başvurusu
12:19 Savaş bütçesi 8 yılda 5 kat arttı
12:02 Cizre yasağının yıldönümü: Kürtler boyun eğmeyecek
11:47 Şenyaşar: ‘Faili meçhul’ diyen savcı suç işliyor
11:45 Ozan Silo Qij'ın belgeseli yapıldı
11:35 ÖSO’ya teslim edilen Kürt mülteciler 115 gündür esir tutuluyor
11:24 İzmir'de uyuşturucu operasyonu
11:12 Temelli: Demokratik Cumhuriyeti inşa etme kararlılığımızla buradayız
11:04 Konya Katliamı davası başladı
10:54 Sêmalka'da nöbet eylemi 71’inci gününde
10:43 SES: Alanlarda olmaya devam edeceğiz
10:34 Nazik Sancar'ı katleden fail tutuklandı
09:52 Siirt’te yol kenarında 2 cenaze bulundu
09:51 HDP İstanbul Eşbaşkanı seçilen Encu: Büyük kazanacağız
09:31 PKK için başlatılan kampanyada hedef 4 milyon imza
09:20 Nusaybin’de biri çocuk 3 kişi tutuklandı
09:19 Garibe Gezer davasındaki ‘gizli tanık’ 5 yıldır kayıp!
09:08 Gündüz okula gece işe: Geçinemiyoruz
09:08 Mele Kasım Yiğit yine gözaltında
09:06 Sorunların kaynağı İmralı tecridi
09:06 'Berxwedan’a büyük bir direniş mirası kaldı'
09:05 Çatışmalara 'savaş' deyince infazı yakıldı
09:04 'Tuğluk'un tahliye edilmemesi insanlık suçudur'
09:04 Halktan yana bütçe için ortak mücadele
09:03 Çöplerde dahi ekmek bulamıyor
09:03 Prof. Dr. Biçer: ATK insanların hapiste ölmesini sağlıyor
09:00 14 ARALIK 2021 GÜNDEMİ
09:00 Esenyurt’ta yangın: 4 çocuk yaşamını yitirdi
08:46 Beştaş: Türkiye IŞİD'in dostu olarak biliniyor
13/12/2021
23:59 Oluç’tan Çavuşoğlu’na: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni çiğniyorsunuz
23:50 Özsoy: Türkiye'nin Afganistan'da yaptığı şey taşeronluktur
22:39 Uca’dan Çavuşoğlu’na: Siz Êzidîleri öldürüyorsunuz
22:01 Meclis’te tansiyon yükseldi
21:36 Ayvalık’ta demir tesisinin atık deposu patladı
21:16 Stokçuluğun cezalarını arttıran kanun teklifi Meclis’e sunuldu
21:14 ‘Hema Hema Jin Elizabeth’ oyunu Mersin'de sahnelendi
21:07 Emekli albay denizde ölü bulundu
21:04 İzmir Emek Gençliği Erdal Eren’i andı
21:00 Hatimoğulları: İç ve dış siyaseti yeniden inşa ederek Demokratik Cumhuriyet'i kuracağız
20:48 Koronadan 171 vefat, 18 bin 796 yeni vaka tespiti
20:44 Uca: Êzidîlere saldırmaktan vazgeçin artık
20:25 KESK'in kuruluş yıldönümü Urfa'da kutlandı
19:59 Azra Haytaoğlu’nun duruşması ertelendi
19:38 Öztürk: Kürdün eşit ve özgür yaşama talebi var
19:32 Feminist kadınlar: Polis tehdidine karşı mücadeleyi büyüteceğiz
19:29 BTS’nin oturma eylemi 48’inci haftasında
19:20 Beştaş'tan MHP'li Aydın'a: Zihin fukara olunca akıl da ukala olurmuş
19:13 Özsoy: Avrupa Konseyi Türkiye’yi kovacak noktaya geldi
19:00 Meclis'te konuşan Günay: Kayyımlar eliyle kültür kıyımı yapılıyor
18:50 Savcılık Gezer'in tutuklu ağabeyine taziye izni vermedi
18:34 Mersin Tabip Odası: Bir günlük iş bırakacağız
18:30 KESK’ten ‘geçinemiyoruz’ mitingine çağrı
18:25 Önlü: Ulus devlete karşı demokratik ulusu savunuyoruz
18:06 Sokak röportajı yapan 3 kişiye ev hapsi
18:01 4 aile daha Adalet Nöbeti'ne katıldı
17:08 ‘AK’ye bağlıyız’ diyen AKP’ye: İkiyüzlülüğünüz bir kez daha ortaya çıkıyor
16:53 ‘Gezer’in failleri ortaya çıkarılsın ve cezalandırılsın’
16:29 Amara'ya ziyaret: Barışın anahtarı İmralı'da
16:20 Başaran: Sorumlulardan hesap soracağız
15:48 Meclis’te gündem döviz kuru
15:47 DİSK, Celal Ovat’ı mezarı başında andı
15:37 Van’da Adalet Nöbeti 5’inci gününde
15:37 Dedeğulları ailesinin mezarlarına ziyaret
15:13 Şenyaşar ailesine dayanışma ziyaretleri sürüyor
14:59 Oluç: Merkez Bankası hırsızlık operasyonu yürütüyor
14:59 Sağlık örgütlerinden grev kararı
14:04 Dolar 15 TL’ye dayandı: Erdoğan, MB Başkanı'yla görüşecek
14:01 Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer protestosuna soruşturma
13:42 LaWje İstanbul'da dinleyicileriyle buluşacak
13:33 Milletvekili Kayışoğlu: 5’li çete ve tüpçü 83 milyonun sırtına binmiş
13:20 Haytaoğlu’nun katili ilk kez mahkemeye çıkacak
13:17 KHK’li Konuk’un davasına çağrı
13:16 Tutuklulara sevk işkencesi: Montları alındı, klima soğuk çalıştırıldı
13:06 Bajar üyeleri Şenyaşar ailesini ziyaret etti
12:50 MEBYA-DER Eşbaşkanı Almas’a 10 yıl ceza
12:49 Hasta tutuklu Tamboğa Diyarbakır Cezaevi’ne sevk edildi
12:38 Cezaevi önünde seslendiler: Tecrit ve izolasyona son verin
12:20 Odun toplamaya giden çocuk yaşamını yitirdi
12:16 Tabip Odası'ndan Omicron varyantı açıklaması
11:32 Diyarbakır’da sis: Uçak seferleri iptal edildi
11:31 Sêmalka’da nöbet eylemi 70’inci gününde
10:57 1003 isimden PKK çağrısı: 'Terör örgütleri listesi'nden çıkarılsın
10:49 Gazeteci Süren'e hem beraat hem ceza talebi
10:40 Bagok Dağı’nda operasyon sürüyor
10:29 HDP kongresine suç duyurusu
10:21 'Taban' gösterdi: Kürtler HDP'yi seviyor
10:21 Dolar 14 lirayı gördü, gözler Merkez Bankası’na çevrildi
10:09 Urfa'da bir kadın katledildi
09:53 ‘Tecrit Garibe’nin cenazesine yansıdı’
09:48 Öcalan: Türkiye'yi dar boğazdan 'Demokrasi İttifakı’ kurtarır
09:02 Cezaevleri hastalık üretiyor: Sayı 6 kat arttı
09:01 SES’ten süresiz grev uyarısı: Talepler karşılansın
09:00 Konya Katliamı davası yarın: Herkes davaya sahip çıksın
09:00 13 ARALIK 2021 GÜNDEMİ
08:27 Şırnak'ta bir kadın katledildi
00:22 Ankara’da gözaltına alınan öğrenciler serbest bırakıldı
00:18 Bakan Karaismailoğlu’na Hasankeyf tepkisi: Tarih katili!
12/12/2021
23:46 Adana’da kadın cinayeti
22:49 Ankara Barosu’ndan gözaltındaki öğrenciler için açıklama
21:44 İHD’den ‘siyasal düşüncelere özgürlük’ nöbeti
20:19 İHD ve TİHV’den 'İnsan Hakları Panorama' paneli
19:55 Kovid-19’dan 182 yeni vefat
19:49 Van’da adalet nöbeti 4’üncü gününde
19:40 CHP'li Emecan: Eğitimi piyasaya terk ettiniz
18:49 HDP Hukuk Komisyonu Poyraz’ın ailesini ziyaret etti
18:03 Gergerlioğlu: Garibe’nin eylemi devleti protesto eylemi ve sitemiydi
17:55 İmir: Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesi 5'li çete şirketlerinin sermayesine aktarımdır
17:38 HDP İstanbul İl Örgütü’nün yeni Eşbaşkanları Birol ve Encü
17:26 Orkestra MA’dan yeni çalışma
17:07 Türkiye’nin protesto edildiği Şengal’de halka saldırı
17:04 Prof. Dr. Biçer: Öcalan’a özel hukuk uygulanıyor
16:57 Meclis’te Kürtçe tahammülsüzlüğüne tepki: Toplumu zehirliyorsunuz
16:39 Özsoy: Uçaklarda Kürtçe anons yapılırsa düşer mi?