Çiçek: İmralı tecridini görmek oyunları boşa çıkarır

img

İSTANBUL - Muhalefetin İmralı’daki “tecrit ve işkence sistemini” görmesi gerektiğini belirten HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, “Öcalan’ın sesinin kısıldığı bir ortamda, her tartışma tecrit ve işkence sistemine hizmet ediyor" dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde 23 yıldır ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, 25 Mart 2021’den bu yana haber alınamıyor. Öcalan’dan 10 aydır haber alınamaması nedeniyle toplumsal kaygılar artarken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin 12 Ocak’taki grup toplantısında “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” açıklaması yaptı. Günler süren tartışmanın ardından Erdoğan, 26 Ocak’ta bu kez katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorusuna “Öcalan’a sormalı” yanıtı verdi. Muhalefet partileri, Erdoğan’ın bu çıkışını olası bir seçime bağlarken, hiç kimse 10 aydır hukuksuz bir şekilde aile ve avukat görüşü engellenen Öcalan’ın durumuna değinmedi. 
 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Erdoğan’ın İmralı çıkışını, muhalefetin tutumunu ve gündemdeki gelişmelere dair sorularımızı yanıtladı. 
 
İmralı’dan başlayalım. İktidardan muhalefete günlerdir herkes PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı konuşuyor, tartışıyor. İmralı tartışmalarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Öcalan’ın İmralı’da 23 yıllık direnişinin ana motivasyonunun ne olduğu çok açık. Bunu en çok Erdoğan biliyor. 24 saat kameralarla gözetlendiği bir ortamda Öcalan’ın en çok kime öfke duyduğunu, en çok kime karşı mücadele yürüttüğünü Erdoğan’ın kendisi hepimizden çok iyi biliyor. 
Erdoğan’ın son açıklamaları bizler açısından yeni bir durum değil. Ama bize tekrardan şunu hatırlattı; burada kendisini Osmanlı’nın devamı olarak gören, bu yönüyle sarayını, saltanatını kurmuş bir şahsın Osmanlı’ya dair vurgularını görüyoruz. Gerçekten de siyaset tarzına baktığımızda, tam da Osmanlı’daki ayak oyunu gibi. Belki de Erdoğan’ı kendisinden önceki iktidarlardan farklı kılan durum da budur. Erdoğan her şeyi iktidar oyunlarının aleti haline getirmeye çalışıyor. Ama şunu vurgulamak gerekiyor ki Sayın Öcalan birinden rahatsızlık duyuyorsa, o da Erdoğan’ın kendisidir. Sayın Öcalan’ın en çok rahatsız olduğu anlayışın sahibi Erdoğan’dır. Yani Sayın Öcalan, Erdoğan’ın siyasal zihniyetinden, diktatörlük heveslerinden rahatsızdır. Sayın Öcalan, Erdoğan’ın kendi hegemonyasını kurma girişimlerine set çektiği için, bu oyunlara gelmediği için, Erdoğan’ın diktatörlük hevesini kursağında bıraktığı için, bunun önüne geçtiği için, bugün tarihin görüp görebileceği en büyük tecrit ve işkence sistemi altındadır. Güncel söylemiyle Öcalan birinden rahatsızsa, Erdoğan’dan, onun zihniyetinden, iktidarı için halkları kölelik koşullarında tutan, ülkeyi soyup soğana çeviren, ulusal ve uluslararası sermaye tekellerine peşkeş çeken, sadece kendini ayakta tutmak için bütün değerleri iğdiş eden anlayıştan nefret ediyor.
 
Sayın Öcalan’ın İmralı’da 23 yıllık direnişinin ana motivasyonunun ne olduğu çok açık. Bunu en çok Erdoğan biliyor. 24 saat kameralarla gözetlendiği bir ortamda Öcalan’ın en çok kime öfke duyduğunu, en çok kime karşı mücadele yürüttüğünü Erdoğan’ın kendisi hepimizden çok iyi biliyor. Bugün AK-Saray rejiminin en büyük gayri ahlaki, gayri hukuki politikaları İmralı’da dışa vuruluyorsa, bu İmralı’daki düşünceden, ferasetten, politik yoğunlaşmadan en çok korkan kişinin Erdoğan’ın kendisi olduğu için böyledir. Zaten Sayın Öcalan yıllar Önce Erdoğan’ı uyarmıştı.
 
Hangi konuda, nasıl bir uyarı… 
 
Sayın Öcalan, Erdoğan’a “Diktatörlük peşinde koşarsan, hegemonya peşinde koşarsan, en başta karşında beni bulursun. Ama Kürt sorununun demokratik, toplumsal çözümüne ‘evet’ dersen, sende kazanırsın, ülke de kazanır. Bütün halklar kazanır” uyarısında bulunmuştu. Hatta “Kürt meselesinin çözümü o kadar zor bir mesele ki güçlü durmak zorundasın. Ama Kürt meselesini kendinden önceki iktidarlar gibi siyasal hegemonyanı büyütmenin aracı haline getirmeye çalışırsan, kendinden önceki iktidarlar gibi devrilirsin” diye de uyarmıştı. Bugün hep birlikte görüyoruz. Şu anda Erdoğan’ın yaşadığı süreç devrilme sürecidir. O yüzden şunun vurgusunu iyi yapmak lazım; İmralı’da Sayın Öcalan’ın demokratik, özgürlükçü çizgisiyle Erdoğan’ın temsil ettiği köleleştirici, sömürgeci zihniyetin savaşı vardır. Aslında Erdoğan bunu dolaylı yoldan itiraf etmektedir. 
 
 İmralı kapılarının bu nedenle mi kapalı tutulduğunu söylüyorsunuz? 
 
Elbette. Yoksa İmralı kapılarının kapalı olması bütün toplum açısından ölümcül bir sonuç doğurduğu herkesçe görülüyor. Ama Erdoğan kendi iktidarını korumak için tecridi olabildiğince derinleştiriyor. Erdoğan diyor ya “Öcalan hesap soracak”. Madem Sayın Öcalan bazı anlayışlardan rahatsız hesap soracak o zaman İmralı’nın kapılarını açın kendisi bunu ifade etsin. Böyle bir karadelik ortamında, tecrit ortamında biz neye güveneceğiz? Bu durum seçimler yaklaşırken Erdoğan’ın başvuracağı yolların neler olacağını bize gösteriyor. Geçmişte de bunu yaptılar. O zaman da tutmadı, şimdide tutmayacak.
 
Muhalefet, Erdoğan’ın açıklamalarını seçime indirgedi. Ancak Öcalan’a yönelik aile ve avukat görüş engeline hiç değinilmedi. Öcalan’dan bunca zamandır haber alınamadığı bir ortamda, tartışmaların bu yöne evrilmesini nasıl yorumluyorsunuz? 
 
 
Erdoğan yıllardır bu ipe sarılıyor. Sayın Öcalan’la ilgili spekülasyonlar geliştirerek, tecrit ortamının o karanlığından faydalanarak, özel savaş söylemlerine yöneliyor. Direnen halkların kafasını karıştırıyor.
Erdoğan sürekli olarak Kürt halkının, Kürt seçmeninin politik ve ideolojik olarak kafasını karıştıracak, bölecek, parçalayacak adımlar atmak istiyor. Kürt halkının bilinciyle, birliğiyle oynarsa, Türkiye’deki sosyalistlerin, emekçilerin, köylülerin, kadınların aslında direnen bütün grupların politik birliğini, bilincini parçalayacağını ve bu açıdan işinin çok daha kolay olacağını biliyor. Bu politik bilincin ve birliğin parçalanacağı yegane alanlardan birisi de Sayın Öcalan üzerindeki özel savaş oyunlarıdır. Dikkat ederseniz Erdoğan yıllardır bu ipe sarılıyor. Sayın Öcalan’la ilgili spekülasyonlar geliştirerek, tecrit ortamının o karanlığından faydalanarak, kimi psikolojik söylemlere, özel savaş söylemlerine yönelerek Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki bütün direnen halkların kafasını karıştırmaya çalışıyor.
 
Muhalefetin anlamadığı temel meselelerden birisi de budur. İşte birileri çıkıp “Kürt sorununu çözeceğim. Bu ülkeye demokrasi getireceğim” diyor. Ama İmralı’da hukuk katliamına dur demediğiniz sürece demokrat olamazsınız. İmralı’yı bir ölüm koridoru olmaktan çıkaramazsanız, özgürlükçü olamazsınız. Kürt meselesini çözmek istiyorsanız, İmralı gerçeğini, hakikatini kabul etmek zorundasınız. Aslında bugünkü sistem içi muhalefetinde saray rejimiyle ortaklaştığı nokta budur. Bu ülkede demokrasinin, özgürlüğün, demokratlığın ölçüsü Kürt sorunudur ve Kürt sorununa yaklaşımdır. Onunda en belirleyici noktalarından birisi de Sayın Öcalan’a yaklaşımdır. Kürt halkının iradesini, temsiliyetini, bilincini ve düşüncesini kabul etmeyen hiçbir yaklaşımı biz demokratik bir yaklaşım ve zihniyet olarak kabul etmeyeceğiz. Bu yaklaşım olsa olsa Erdoğan’dan sonraki rejimin ulus devletçi inşacısı olur.
 
Bu konuda muhalefete nasıl bir sorumluluk düşüyor? 
 
Cumhuriyetin demokratikleştirilememesinin temel nedenlerinden birisi Kürt sorunudur. Siz güncel olarak Kürt sorununa hakikat ve gerçek temelde yaklaşmıyorsanız, sadece oy uğruna Sayın Öcalan gerçekliğini, İmralı gerçekliğini ve oradaki hukuk korsanlığını, işkence sistemini göz ardı ediyorsanız, adeta üç maymunu oynuyorsanız, yarın öbür gün kendi çıkarlarınız için demokratikleştirme çabalarında da üç maymunu oynayacaksınız. Geçmişte üç maymunu oynamasaydınız, Türkiye’nin halklar, emekçiler, kültürler gerçeğine gözünüzü, kulağınızı kapatmasaydınız, tekçilikte ısrar etmeseydiniz, bugün Erdoğan zaten sizin yarattığınız dalgayla sörf yapamazdı. Bu kadar net bizim açımızdan. İmralı meselesi demokratik kriterlerin test edildiği bir alandır. O yüzden herkes kendisini buradan ele alsın, buradan ölçüp biçsin. Yoksa onun dışında Kürt halkının, özgürlükçü güçlerin ifade edildiği gibi bir gündemi yoktur. Bizler açısından Sayın Öcalan’ın içerisinde bulunduğu durumda nettir, politik durumu da örgütsel temsiliyeti de toplumsal temsiliyeti de nettir.
 
 Ne yapmalı muhalefet? Bu haliyle Türkiye demokrasisine yansıması ne olur?
 
İmralı meselesi ve Öcalan’ın durumu bir turnusol kağıdı gibidir. 21’inci yüzyılda yaşıyoruz ama Sayın Öcalan’ın avukatları, bazı konjonktürel durumlar dışında 11 yıldır kendisiyle görüşemiyor. İnsan haklarından, haktan, hukuktan söz edenlere, hatta AKP-MHP rejimine karşı yürüttükleri mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesi olduğunu iddia edenlere buradan açıkça çağrı yapıyoruz. Evet, bu rejim bu ülkede çok kötülükler yaptı. Ama siz hala Erdoğan karşısında “Kürt meselesini biz çözeceğiz. Kürt meselesinin muhatabı Meclis’tir, Kürt halkıdır” diyorsanız, o zaman gidip Kürt halkına sorun. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit ve işkence sistemini Kürt halkı kabul ediyor mu, etmiyor mu? Hatta Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor mu, istemiyor mu? Gidin sorun. Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?
 
 
 Muhalefet, Erdoğan’ın oyunlarını boşa çıkarmak istiyorsa, iktidara yapacağı tek çağrı var: İmralı kapılarını açacaksınız. Onun dışında bu ortamda yapılacak her tartışma beyhudedir, boştur, oyuna gelmektir. 
Muhalefet, Erdoğan’ın oyunlarını boşa çıkarmak istiyorsa, İmralı’daki tecrit ve işkence sisteminin yarattığı o kapalı halden, iletişimsizlik halinden, bu halin yarattığı avantajları Erdoğan’ın elinden almak istiyorsa, Erdoğan’ın İmralı’ya dönük söylemlerinin önüne geçmek istiyorsa, bu tehlikeyi bertaraf etmek istiyorsa, iktidara yapacağı tek çağrı var: İmralı kapılarını açacaksınız. “Öcalan’ı ailesi ve avukatlarıyla görüştüreceksiniz, Öcalan yasal haklarından faydalanacak ve kendisini ifade edecek. Bir insanın kendisini ifade etme, kendisini savunma hakkını elinden alamazsınız” diyecek. Onun dışında bu ortamda yapılacak her tartışma beyhudedir, boştur, oyuna gelmektir. Bir insanın sesinin kısıldığı bir ortamda Sayın Öcalan üzerinde yapılacak her tartışma tecrit ve işkence sistemine hizmet etmek demektir. AKP’nin oyunlarına hizmet etmek demektir. Bu şekilde hareket edildiği sürece ülkeye bırakın demokrasiyi getirmeyi Erdoğan’ın yarattığı durumdan bir adım ileriye gidemezsiniz.
 
Muhalefet kanadından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir ay önce “Kandil’i yerle bir edeceğiz”, bir ay sonra “Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bunun yolu Diyarbakır’dan geçer” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Artık ülkedeki insanları nefes aldıramaz bir durumda tutan, belki de siyasal tarihimizin gördüğü en büyük canavarla karşı karşıyayız. Bu canavar dün o lafı söylüyordu. Senin yarın aynı canavara dönüşmemen için yapman gereken tek şey var. O da tutarlı olmaktır. Gerçekten bu ülkede demokrasiyi, özgürlükleri, hayata geçirmek istiyorsanız, Kürt halkının zihniyetini de kabul etmek zorundasınız. Kürt halkının politik iradesini, politik bilincini kabul etmek zorundasınız. Bakın AKP tutarsızlığı neredeydi. İşte TRT Kurdi’yi açtı ama şu anda Kürdün nasıl düşüneceğine karışıyor. Kürdün geleceğini nasıl tayin etmesi gerektiğine, iradesine müdahale ediyor. Sizler de gerçeği göz ardı edip Kürdün nasıl konuşacağına, politik tercihini, yaşamını nasıl örgütleyeceğine dair sürece karışırsanız tarihin sizi getireceği nokta faşizmdir.
 
Son bir ay içerisinde söylediği şeyleri göz önünde bulundurursak, hangisi gerçek Kılıçdaroğlu, onu anlamaya çalışıyoruz. Aslında bunu konuşmamız lazım. “Kandil’i yerle bir edeceğim” diyen mi gerçek Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” diyen mi? Siz Kandil’i yerle bir edeceğim dediğiniz andan itibaren size geçmiş olsun. Siyasal dil olarak inşa ettiğiniz bu milliyetçi dil Konya Meram’da Kürt katliamına dönüşüyor. Birileri kendilerine talimat verilmiş gibi düşünüp gidip Kürt katliamı yapıyor. Sadece milliyetçi-muhafazakar oyları alacağım diye Kürt halkının onuruyla, değerleriyle oynarsanız ve yarattığınız bu siyasal toplumsal atmosferden Kürtler katlediliyorsa Kürtlerin size inanacağı bir şey yok. O yüzden bu ülkede kalıcı barışın tek yolu Kürt meselesini, Kürt halkının iradesi temelinde çözebilme ferasetini, cesaretini, yeteneğini göstermektir.
 
 Demokrasinin yolu nerden geçer? 
 
Öcalan'ın da ifade ettiği gibi, bu ülkeye demokrasi, savaş kararlarının alındığı yerden başlayarak gelir. Meclis’ten başlayarak bir barışı ve demokrasiyi getirebiliriz. İmralı’nın kapıları açılmadan hiçbir yerden bir şey gelmez.
Yaşanan tarih bunu zaten gösterdi bize. Sayın Öcalan’ın toplumla buluştuğu, iletişim kanallarının açık olduğu dönemde, Türkiye’deki bütün politik aktörlerden ve çevrelerden farkı neydi? Sayın Öcalan en reel, en olabilir, en mümkün olan çözüm önerilerinin sahibiydi. Kendi gerçeğine bile bu reellikte, bu çıplaklıkta yaklaşan bir insandan bahsediyoruz. Biriktirdiği bir toplumsal gücün var olduğunu, kendisinin peşinden gidecek milyonların olduğunu ama aynı şekilde kendisine karşı bir milliyetçi, ırkçı toplumsallığın da inşa edildiğini bilecek kadar gözetecek, dilini, söylemini ve argümanlarını bu gerçeklik üzerinden inşa eden bir şahıstan söz ediyoruz. Türkiye’de adı ne olursa olsun, aklı ne olursa olsun, Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, demokratik cumhuriyet bağlamında ihtiyaç olan akıl bu akıldır. Yani karşısındaki kişinin gücünü de gözeten, onu da ikna etmeye çalışan, onun da onurunu kırmamaya çalışan ama bunu yaparken de kendi onurunu da çiğnetmeyen, kendi iradesini çiğnetmeyen ilkeli bir yaklaşımdan söz ediyoruz. Diyarbakır Kürtler açısından çok önemli bir kent. Fakat Sayın Öcalan’ın da birçok defa ifade ettiği gibi, bu ülkeye demokrasi savaş kararlarının alındığı yerden başlayarak gelir. Yani Meclis’ten başlayarak bir barışı ve demokrasiyi getirebiliriz. Onun için de İmralı’nın kapılarının açılması gerekir. İmralı’nın kapıları açılmadan hiçbir yerden bir şey gelmez.
 
HDP’nin çağrısıyla 8 parti ve oluşumun bir araya gelişi, haftanın önemli gelişmesi oldu. Siz HDK olarak bu partilerin bir araya gelişini nasıl karşıladınız? 
 
Bunu tabiî ki olumlu değerlendiriyoruz. Çünkü ihtiyacımız olan bir tablo, ihtiyacımız olan bir fotoğraftı. Bizlerin ilkesel buluşmaları sağlayabilmemiz gerekiyor. Nasıl ki devletçi güçler bütün olanaklarını kendi egemenliklerini sağlamak için seferber ediyorsa, kendi sınıfsal ve ideolojik çıkarı için yan yana geliyorsa, bizlerin toplumun çıkarları için, emekçilerin, ezilenlerin çıkarı için daha fazla yan yana gelmemiz gerekiyor. Daha fazla güç birliğinin, bileşik mücadelenin olanaklarını zorlamamız gerekiyor. Bu fotoğraf bu anlamıyla çok tarihidir, çok kıymetlidir. Emeği geçenlerin emeğine sağlık.
 
Bu bir araya geliş, ülkenin içinde bulunduğu çoklu krizlere çözüm olur mu?
 
Bu başlangıç açısından çok kıymetlidir. Ama yeter mi? Hayır, değil. HDK’nin tartıştığı şeylerden birisi de budur. Yani fotoğrafa giren partilerin dışındaki bütün toplumsal hareketlerin, çevrelerin ortak programlar ve ortak ilkeler etrafında yan yana gelmesini arzuluyoruz. Bunun çabasını da yürütüyoruz. HDP’nin toplantı çağrısı bazı kesimler tarafından “bir seçim ittifakıdır” şeklinde manipüle edildi. HDP seçim ittifakı derdinde olmadığını defalarca söyledi. Zaten buna ihtiyacı olmadığını ispat etmiş bir partidir. Ama bu algıları da gözeten bir perspektifle toplumsal bir ittifak, sokak ittifakı, halklar ittifakını nasıl yaratabiliriz, buna kafa yormamız lazım. Bu noktada da HDK’nin güncel ve tarihsel rolü ve misyonu söz konusu oluyor. İşte bizim gündemimizden biri de budur. O yüzden sorunuza “evet, ama yetmez” diyorum. Yani bu ittifakı bir toplumsal ittifak haline getirmediğimiz sürece, halklar ittifakı haline getirmediğimiz sürece, halkların ve kitlelerin doğrudan güncel politik mücadelelerini, demokrasi ve özgürlük mücadelesini sağlayamadığımız sürece, belki kaybetmeyiz ama kazanamayız da.
 
HDP’nin bu konuda önerisi nedir? 
 
 
 Bütün diktatörlüklerin korktuğu şeyde halkların isyanıdır, hareketidir. Pratik politikada, eylemde yan yana gelecek cesareti gösterecek akıl ve irade kazanacak. Erdoğan'ın korktuğu ve ısrarla engellemeye çalıştığı gerçek de budur.
Biz HDK olarak ikili bir hat öneriyoruz. Bir taraftan seçimleri gözeten ama öbür taraftan seçimleri gözetirken seçimleri aşan bir ittifak. Yani halklar ittifakını, ezilenlerin ittifakını sağlayacak, yaşamın içerisinde, üretim alanlarında kol kola, yan yana getirecek, onun sinerjisini hem örgütler hem de halklar bağlamında açığa çıkaracak bir ittifak gerekiyor. Çünkü faşizmin de diktatörlüklerin de güncel haliyle AKP-MHP rejiminin korktuğu da budur. Erdoğan 15 Temmuz’a dair “Sokağa çıkın da görelim” dedi. Ama 15 Temmuz’da sokağa halklar çıkmadı ki. Sizin kendi ittifak ettiğiniz, iktidarı paylaşamadığınız bir güç çıktı. Onu da biz göründüğü kadarıyla söylüyoruz. Arkada ne döndü bilmiyoruz. Aslında Erdoğan’ın orada işaret ettiği şey Gezi idi. Bütün diktatörlüklerin korktuğu şeyde halkların isyanıdır, hareketidir. Pratik politikada, eylemde yan yana gelecek cesareti gösterecek, bu gücü gösterecek, bu yeteneği gösterecek akıl ve irade kazanacak. Erdoğan'ın korktuğu ve ısrarla engellemeye çalıştığı gerçek de budur.
 
HDP bu süreçte nasıl bir yol izleyecek? 
 
Biz HDK olarak bundan sonraki çalışmalarımızın ana odağına Türkiye’deki bütün özgürlükçü güçlerin, sol sosyalist güçlerin, kendisini toplumsal hareket olarak değerlendiren bütün güçlerin demokrasi ittifakının toplumsal ayağını, sokak ayağını, eylem ayağını örgütleyecek bir perspektifle ele alacağız. Almak zorundayız. Bu bağlamda çalışmalarımızı da başlattık. Bütün bileşenlerimizle görüşme trafiği başlattık. Sizin aracılığınızla bütün bileşenlerimize şu çağrıda bulunmak istiyorum: Yan yana gelelim, ortak tartışalım, ortak kararlaşalım, ortak eyleme geçelim.
 
Artık HDK'nin bundan sonraki çalışmaların temel odaklarından biri, belki de temel odağı Demokrasi İttifakı’nın toplumsal ayağını örgütlemeye dönük bir çalışma olacak. Bu bağlamda yaklaşık bir buçuk aydır bu çalışmaları başlattık. Ama bundan sonra mevcut rutinimizi aşan bir şekilde yan yana gelmeliyiz. Sürecin yakıcılığı, sürecin hassasiyetleri üzerinden bir hamleci tarzla kendisini ele alan, daha fazla yan yana gelen ve daha fazla ortak eyleme geçen eylemde birlik propagandada serbestlik ilkesi etrafında bütün renklerimizle halklarla buluşacağımız büyük bir direniş sürecini, büyük bir hamle sürecini hazırlık yapıyoruz, yapmalıyız. Bütün bileşen örgütleri, dost güçleri de sürecin belki de en fazla ihtiyacı duyulan eylemsel birliğini, hareket birliğini sağlamanın yollarını aramaya davet ediyoruz.
 
MA / Ferhat Çelik

Diğer başlıklar

01/02/2022
22:39 Mahmur, Derik ve Şengal'e hava saldırısı
22:31 İstanbul’da ‘Serbaz’a yoğun ilgi
21:29 Diyarbakır’da savaş uçağı hareketliliği
20:32 Kürt siyasetçi hakkında yeni iddianame
20:09 Son 24 saatte 102 bin 601 yeni vaka
19:07 Adana’dan ortak çağrı: Mücadeleden başka yol yok
18:37 Sağlık emekçileri: Hakkımız olanı istiyoruz
18:32 Hataylı kadınlardan Tuğluk’a dayanışma mektubu
17:59 Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi’nden harekete geçme çağrısı
17:50 Eylem Tiler'in katiline ağırlaştırılmış müebbet
17:41 Batman'da tecavüz davası ertelendi
17:35 HDP’den sokak sanatçılarına destek
17:16 Kobanê Davası: Bu toprakların sahibi biziz
17:02 Kürtçe müziğin engellendiği İstiklal Caddesi’nde şarkılarla protesto
17:01 Gazeteciye bir yılda 8 soruşturma
16:40 Ünlü davasında yeni tanıklar dinlenecek
16:29 Poyraz’ı katleden Gencer istedi, bakanlık harekete geçti
16:28 HDP MYK'den dokunulmazlık açıklaması: AİHM kararları derhal uygulansın
16:26 Özgür Gündem Nöbetçi Yayın Yönetmenliği davası ertelendi
16:13 'Adalet Nöbeti bize umut oldu'
16:07 Adalet Nöbeti'nde polis engeline tepki
15:52 Özerk Yönetim: DAİŞ’liler yargılanmalı
15:47 3 yıldır süren Sibel Köksal davasında yine karar çıkmadı
15:37 Belediye eşbaşkanlarının duruşması ertelendi
15:22 Eğitim emekçileri Meclis’e seslendi: Tasarı teklifini geri çekin
15:10 Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi: Tuğluk serbest bırakılmalı
15:06 Hesekê'de hayat normale dönüyor
14:57 Her 100 kişiden 57’si geçinemiyor
14:57 Sağlık emekçileri: Emeklilik gelirleriyle geçinemiyoruz
14:14 Ordu’da zamlara karşı eylem
14:08 İHD: Genç ölümler sistem sorunudur
14:05 AYM'den Yüksekdağ’ın tutukluluğuna ‘ölçülü’ kararı
13:55 İnşaatlarda örgütlü sendikalardan ücret gasplarına karşı eylem
13:53 Bahçeli’den yine tehdit
13:29 Helin Şen'in annesi isyan etti: O dışarıda dolaşırken, kızım toprağın altında
13:28 İzmir'de kuryeler kontak kapattı
13:21 Kürtçeye engel şarkı ve halaylarla protesto edildi
13:20 İstanbul'un enflasyonu 19 yılın zirvesinde
13:12 Yurtiçi Kargo çalışanları da iş bıraktı
13:11 Kobanê Davası: İnsanlık sosyalizmle ortak yaşama dönecek
12:47 AİHM dokunulmazlıkların kaldırılmasında ihlal kararı verdi
12:47 Sancar: Milyonların ortak mücadelesini yaratmalıyız
12:35 Avukatlardan İmralı başvurusu
12:24 İkizköylüler madene karşı 200 gündür direniyor
12:24 Erkek şiddeti: 2 kadın katledildi, 2 şüpheli ölüm
12:16 Birçok kentte açıklama: Ölünceye kadar cezaya son verilmeli
11:24 Yeni Yaşam Kadın Eki'nin 31'inci sayısı çıktı
10:51 Uzaklaştırma kararına rağmen 3 kişiyi yaraladı
10:30 47 gazeteci 751 yıla kadar hapis istemiyle yargılandı
10:29 Julian Assange Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi
10:20 AYM’ye göre PKK’nin kurulduğu köyde ağaç dikmek suç
09:58 Polisin ajanlaştırma baskısı ses kaydında
09:58 Emine Şenyaşar 13’üncü kez ifade verdi
09:50 15 Şubat Komplosu'nun arka planı
09:28 'Gözlem kurullarının yetkisi mahkemeden daha fazladır’
09:20 Erdoğan Putin’le neden görüşmek istiyor?
09:05 DAİŞ'i yeniden diriltme girişimi Hesekê'de geri tepti
09:04 Şakran’da 11 kişilik koğuşta 23 kişi tutuluyor
09:03 Sahaflar: Simit 3,5 TL iken insanlar kitaba bütçe ayıramaz
09:03 Turan 13 saat sonra hastaneye kaldırıldı
09:02 Yazar Aysu: Kıtlık kapımızda
09:02 Fuhuş yapılan masaj salonunun ortakları polis çıktı!
09:01 Elgazi: Seçimler yaklaştıkça mültecilere saldırılar artıyor
09:01 'Ağır hasta tutuklu Direkçi acil tahliye edilmeli'
09:01 ATK’ye Tuğluk çağrısı: Görevinizi yapın
09:00 01 ŞUBAT 2022 GÜNDEMİ
31/01/2022
23:08 Sao Paulo’da sel: 21 kişi hayatını kaybetti
22:00 İstanbul’un birçok noktasında ‘Değişti-receğiz’ pankartı
21:47 Kürtçe engellenmesine dair emniyetten açıklama
21:13 Twitter’da #KürtçeMüzikSusmayacak kampanyası
20:39 Mardin’de gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
20:24 Diyarbakır Barosu sansür genelgesinin iptali için dava açtı
20:08 Koronadan 182 kişi daha hayatını kaybetti
19:47 Kadınlardan Tuğluk için ‘derhal serbest bırakılsın’ çağrısı
19:38 İzmir’de Farplas işçilerine destek
19:17 HDP’li gençler serbest bırakıldı
19:13 Ovacık karayolu ulaşıma kapatıldı
18:45 Erdoğan'dan kabine toplantısı sonrası açıklama
18:23 Buldan hakkında açılan soruşturma Ankara'ya gönderildi
18:13 Eğitim Sen’den üyelerine dönük mobbing ve baskıya tepki
17:45 Gözaltına alınan 200 işçi serbest bırakıldı
17:42 HDP'li gençler adliyeye çıkarıldı
17:37 QSD: 374 DAİŞ çetesi öldürüldü
17:22 Güneş'i katleden sanıklar tutuklanmadı
17:16 Aile hekimleri Şubat’ta 2, Mart’ta 3 gün iş bırakacak
17:12 Haytaoğlu'nu katleden sanığın davası ertelendi
16:58 Scotty işçileri de kontak kapattı
16:54 Doku ailesinin eylemi 31'inci gününde
16:32 Cinsel saldırıya uğrayan çocuk şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi
16:30 Hazırlık Komisyonu ikinci kez toplandı
16:26 Açlık sınırı 4 bin 249 TL’ye çıktı
16:26 Kobanê Davası: Kürtleri yargılayamazsınız
16:25 Antalya ve Aydın’da şüpheli kadın ölümleri
16:25 Bodrum'da zamlar protesto edildi: Hükümet istifa
16:12 Cezaevinde yaşamını yitiren Bilgin'e kitlesel uğurlama
15:45 Yurttaşlardan Adalet Nöbeti'ne ziyaret
14:54 Meclis’te Kürtçe ezgi söyleyen Beştaş: Kürtçe yasaklanamaz
14:41 Dev-Turizm İş'ten TİS tepkisi
14:37 'İzmir Başsavcı Vekili Ankara’da Kobanê soruşturması yürüttü'
14:05 Şenyaşar'dan Bozdağ'a: Urfa Adliyesi'ndeki zulmü sonlandır
14:05 İHD'den Aysel Tuğluk'a özgürlük çağrısı
13:54 Petrol sızıntısı çevre kirliliğine neden oldu
13:35 İSMEK’te Kürtçe kursun ikinci dönem başvuruları başladı
13:15 Eğitim-Sen’den Öğretmenlik Meslek Kanununa karşı çağrı: Ortak tepki verelim
12:43 Kürtçe ‘Serbaz’ oyunu İstanbul’da sahnelenecek
12:21 Aysel Tuğluk 3 hafta ATK’de kalacak
12:00 Gözaltına alınan sokak sanatçılarına sözlü ve fiziki şiddet
11:56 'Erdoğan doğru söylüyor, Öcalan'a sormak lazım'
11:04 Karayılan: Herkesin korktuğu DAİŞ ile biz savaştık
10:56 Bakan Gül dönemi sona erdi: Geriye ‘kayıp adalet’ kaldı
10:54 Çiçek: İmralı tecridini görmek oyunları boşa çıkarır
10:44 DBP İl Eşbaşkanı Gülmez serbest bırakıldı
10:42 Kürt basınına yönelik baskılar için araştırma komisyonu talebi
10:14 Artuklu Belediyesi Başkanı Tutaşı ‘mali denetimi’ engelliyor!
10:09 Farplas işçileri eylemde: 200 gözaltı
10:04 Sancar: Adalet mücadelesi HDP’nin varoluş sebebidir
09:55 HDP hazırlık içinde: Bu fikriyata engel olamazlar
09:48 Xwebûn: Çalışmalarımızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz
09:28 İnşaattaki 'hak gasplarına' karşı kampanya
09:07 Bilgin’in cenazesi Bingöl’e doğru yola çıkarıldı
09:02 İşte yasaklı Sur'dan görüntüler
09:01 Tuğluk’un üniversite arkadaşı: Şimdi mücadele sırası bizde
09:00 Kadınlardan ATK'ye: Özgürlüğe engel olmaktan vazgeç
09:00 31 OCAK 2022 GÜNDEMİ
30/01/2022
21:46 Kavalın miri Egîdê Cimo kilamlarla anıldı
20:02 Korona tablosu: 189 vefat, 88 bin yeni vaka
19:28 SES'ten Sağlık Bakanı’nın açıklamasına tepki
19:03 Bilgin’in cenazesi Bingöl’de toprağa verilecek
18:13 Gergerlioğlu: Saraydan yönetilen adalet sistemi çöktü
18:09 Bilgin’in ağabeyi: Kardeşimin tahliyesini beklerken, ölüm haberini aldık
17:48 HDP’den cezaevinde yaşamını yitiren Bilgin’e ilişkin açıklama
16:32 İzmir Barosu'ndan sansür genelgesine tepki
16:28 Kırıklar'da talepler kabul edildi, açlık grevi sonlandırıldı
16:20 30 yıldır tutuklu olan Bilgin yaşamını yitirdi
16:14 Erdoğan açıklamalarını kürsüye çıkardığı çocuğa yaptırdı
16:02 Ailelerden af tepkisi: Erdoğan affetse de biz affetmeyiz
15:58 Amedspor bir galibiyet daha elde etti
15:45 'Gıda krizi bütünlüklü tarım politikasıyla çözülür'
15:42 'Direniş hareketi kurmak zorundayız’
15:31 HDP Parti Meclisi: Öcalan’ın kendisi konuşmalıdır
15:24 Adalet Nöbeti 76’ncı gününe girdi: Artık yeter
14:45 Xwebûn Yazı İşleri Müdürü: Yasak kararıyla Kürtçe hedef alındı
14:10 ‘Çözümün yolu İmralı'dan geçer’
12:06 Şırnak Barosu: Yasakçı politikalardan vazgeçin
11:46 Sancar: Demokrasi İttifakı mücadele ortaklığıdır
11:16 Şenyaşar ailesi: Gül geride milyonlarca ah bıraktı
10:14 Egîdê Cimo Kürdistan’ın sesiydi
09:47 Diyarbakırlılar sokaklarda zırhlı araç istemiyor
09:44 Emine Şenyaşar’a şiir
09:36 Polis fezlekesiyle ağırlaştırılmış hapse mahkum edildiler