Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor

DİYARBAKIR - Ekonomik gidişatı değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, savaş harcamalarının on kat arttığına işaret ederek, "Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa bu Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir" dedi.  
 
Türkiye’de ekonomisi her geçen daha da kötüye gidiyor. 2015-2016 süreci sonrası devreye sokulan savaş politikaları ve ülke kaynaklarının savaş harcamalarına aktarılması yaşanılan krizin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Kriz derinleştikçe alım gücü düşen milyonlar, büyük bir yoksulluk yaşıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ülke ekonomisinin gidişatını ve nedenlerine dair sorularımızı yanıtladı.  
 
 Ülkede uzun bir süredir derinleşen bir kriz yaşanıyor. Mevcut tabloyu ortaya çıkaran içsel etkilerden başlayacak olursak, neler söylersiniz? 
 
Uzun zamandır söylediğimiz şey, demokrasi krizinin ekonomik kriz yaratacağıdır. Maalesef memlekette de demokrasi krizi ekonomik krizi yaratmıştır. Bugün kirasını ödeyemeyen, çocuğuna ayakkabı alamayan, evinin gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan yurttaşlarımız bilsin ki şu anda evde yaşadığınız ekonomik krizin temel nedeni demokrasi krizidir. Demokrasi krizini yaratan da maalesef iktidarın ortaya koyduğu güvenlikçi politikalarıdır. Türkiye’nin temel sorunlarına demokratik çözümler üretmek yerine, güvenlikçi politikalara döndüler. Güvenlikçi politikalara dönülmesi de hem demokratik taleplerimizin yok sayılmasına neden oldu hem de huzurumuzu, toplumsal barışımızı kaybettirdi. Aynı zamanda da ödediğimiz vergilerin eğitime, sağlığa, sosyal politikalara harcanması yerine silahlara, savaşlara gitmesine sebep oldu. Şu anda eğitim ve sağlık alanına memurlar atanması gerekirken, bunların yerine polis ve askerler atanıyor.  
 
 Krizin temel nedenleri arasında gösterilen Kürt sorununa dair güvenlikçi politikalar, ekonomi göstergelerine nasıl yansıyor. Bir haneyi ya da bireyi nasıl etkiliyor?
 
 
 Demokrasi kriz, ekonomik kriz yaratmıştır. Güvenlikçi politikalara dönülmesi toplumsal barışı kaybettirdi. 2015'te güvenlikçi politikalara harcanan 50 milyar TL, 2022'de 500 milyarı aştı.  
 
2014-2015 yılına bakıldığında Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Güvenlik Teşkilatı gibi bütün güvenlikçi politikaların toplamı 50 milyar TL civarındaydı. Bir ülke iç güvenliğini ve sınırlarının güvenliğini sağlamak için böyle makul bir rakam harcaması normaldir. Ama iktidar 2015 yılında çözüm sürecini bitirip savaş politikalarına döndükten sonra 2022 yılına geldiğimizde güvenlikçi politikaların toplamı 500 milyar TL’yi aştı. Bu aradaki fark normal olsaydı 50 milyar, 100 milyar TL olurdu. Şimdi bu aradaki 400 milyar TL harcama var. Bu 400 milyar TL ile neler yapabiliriz diye baktığımızda; memleketteki emekliler sorununu çözebilirdik, 200-300 bin öğretmen ataması yapabilirdik, Emeklilikte Yaşa Takılanları emekli edebilirdik, 3600 ek gösterge meselesini daha iyi bir şekilde çözebilirdik, KYK’ye borçlu gençlerin borç faizlerini tek değil tüm borcu silebilirdik. Yine Türkiye’de 250-300 bin yurt açığı var, tüm bunları yapabilirdik. Yani bu 400 milyar TL savaş harcamaları yerine bütün bu sosyal politikaların yapılabileceği kaynak olacaktı. 
 
 "Çözebilirdik" dediğiniz kimi sorunları çözme çabası var. En son Sosyal Konut Projesi açıklandı. Gerçekleşir mi?  
 
Sosyal konut yapacağım diyorsunuz değil mi? Nasıl yapacaksınız? Elbette ki bir devlet sosyal konut yapmak zorundadır. Ama yıllardır bunu yapmadılar. Şimdi diyor ki 250 bin sosyal konut yapacağım. Bunun için 400-500 Milyar TL para lazım. Nereden bulacaksın? Bir yerden kısman lazım. Savaş politikalarını kısmadığı sürece, bu sosyal konutları yapma şansı yok. Barınma krizi yaşayan yurttaşlarımız şunu bilsinler ki, saraylara, savaşlara, yandaşlara akan kaynaklar durdurulmadığı sürece bu sosyal konutlar yapılamaz. Ama biz geleceğiz, saraylara, savaşlara, yandaşlara akıtılan kaynakları durduracağız. Hem toplumsal barışı sağlayacağız hem de elde ettiğimiz tasarruflarla sosyal konutları da yağacağız. Toplumun diğer taleplerini de karşılayacağız. 
 
 Savaş sürdükçe yoksullar daha da yoksullaşıyor. Ancak bir kesimin bundan nemalandığı belirtiliyor. Zenginleşen kesimler kimler?  
 
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı zenginleşiyor. Ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu.
 
Savaş politikaları her zaman iktidara yakın kesimleri zenginleştirmiştir. Şuanda Erdoğan’ın damadı SİHA yapıyor. Sonuç olarak bu SİHA’lar Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanıyor. Kendi damadını başta zenginleştiriyor. Başta savunma sanayi, silah sanayi ile ilgili yatırımlar yapılıyor. Tank, top, füze yapılıyor. Bütün bunlar yandaş şirketlere veriliyor. Bu şekilde yandaşlar savaş politikası ile savaş sanayisi ile zenginleştirilmiş oluyor. Bunların önüne geçmemiz lazım. Savaş yalnızca böyle zenginleştirmez. Birde savaşın yarattığı yolsuzluk ekonomisi var. Niye ‘Vatan, millet, Sakarya’ diyorlar. Düşman var, hain var, terörist var diyerek bir olağanüstü hal yaratıyorlar. Bununla beraber kamu ihalelerini hep yandaşlarına veriyorlar. Demokratik bir toplumda denetim mekanizmaları hakimdir. Denetim mekanizması çerçevesinde ihaleler en rasyonel şekilde, en şeffaf şekilde yapılır ve en uygun fiyatı kim verirse ona verilir ama savaş politikasının hakim olduğu yerde, bunlar bir yandan ‘vatan millet, Sakarya’ deyip öbür taraftan malı götürürler… Yani ödediğimiz vergiler halka dönmüyor, yandaşlara dönüyor. Savaş politikalarının sonucundan biri de bu. 
 
 2013-2015 sürecinde Kürt sorununun çözümünde görüşülen PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılarak tecridi dikkate alırsak savaş politikalarının süreceği anlaşlıyor. Bu durum nasıl durdurulabilir? 
 
AKP-MHP birlikteliği, faşizan bir iktidara doğru savruldu ve topluma artık zulümden başka bir şey vaat edemiyorlar. Çözüm vaat edemeyen iktidar zulüm vaat ediyor. Bunun değişmesi için bu noktada siyasi bir önerinin ortaya çıkarılması lazım. Daha doğrusu HDP’nin bir muhatabının olması gerekiyor. HDP’nin şuanda muhatabı yok. Biz çözüm istiyoruz, çözüm siyasetini ortaya koyan anahtar bir partiyiz ve bu çerçevede bunun muhatabının ortaya çıkmasını istiyoruz. Maalesef 6’lı Masada ortaya çıkan öneri de eksik bir demokrasi. Şuanda maalesef savaş politikalarının alternatifini ortaya koyan muhalefet de bir dinamik de ortada yok. Muhalefet eksik bir demokrasi ortaya koyuyor.  Bu da Türkiye halklarına heyecan vermediği için net bir şekilde büyük kazanma iddiasını ortadan kaldırıyor. Ancak kazanmak değil demokrasiyi kazanmak önündeki heyecanımıza da ket vuruyor. 
 
 Köklü bir sorun olan Kürt sorununun çözülmesi halinde nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
 
 
 Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır; Hem toplumsal barış sağlanır hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. 
 
Türkiye’nin en temel meselelerinden Kürt meselesi çözülürse iki şey kazanılır. Hem huzurumuzu kazanırız - yani toplumsal barış sağlanır - hem de ekonomik kazanç sağlanır ve refahımız olur. Bugün soframızda ekmek eksiliyorsa Kürt meselesindeki çözümsüzlük yüzündendir. Kürt meselesi üzerinden yaratılan güvenlikçi atmosfer çerçevesinde ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklardan dolayı eksiliyor. Bu çerçevede daha demokratik daha şeffaf daha denetlenebilir devlet düzeni olur. Elde edilen vergiler ve kaynaklar da böylelikle halka doğru akar. Bugün Diyarbakır’da gezdiğimde her 2 gençten birinin işsiz olduğunu, çalışan gencin de geçinemediğini görüyorum. Bunun sebebi toplumun genel meselesini çözmemiz olması ve hem gayrisafi yurt dışı hasılatın hem kişi başı gelirin hem de gelirdeki eşitsizliğin olmasıdır. Toplumun büyük bir bölümü sefalet içerisinde yaşarken, bir kesimi de bolluk içinde yaşıyor. Demokrasiye yürüdüğümüz zaman hem huzurumuzu hem refahımızı kazanacağız. 
 
 Bir süredir sahadasınız ve halk buluşmalarına katılıyorsunuz. İnsanlar bu sorunlara dair neler söylüyor? 
 
İktidar ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Sokaklarda işçi, emekçi, memur, kadınla, çiftçiyle görüşüyoruz. Köyleri ziyaret ediyoruz. Esnafla görüşüyoruz. Daha ‘mutluyum, mesudum, durumum iyi’ diyen tek bir kişiye rastlamadım. Ama iktidar ne diyor ‘Türkiye uçuyor’ diyor. Vatandaş da soruyor ‘Kim uçuyor?’. Vatandaşların yüzde 95’i 'ekonomimiz geriledi, huzurumuz yok, mutlu değiliz, evimizi geçindiremiyoruz’ diyorsa kim uçuyor? Maalesef toplumun yüzde 1’i uçuyor. Yandaşlar gerçekten uçuyor ve servetlerine servet katıyor ama halk yoksullaşıyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde birileri uçar ama bunlar iktidardakiler ve onların yandaşları olur. Bazı yerlerde lüks şatafat içinde yaşayanlar, lüks arabalarla gezenler, bir gecede bir asgari ücretlinin maaşını yiyenler var. Ama onlar yüzde 1 olan kişiler. Diğer yüzde 99 ise sürünüyor. Biz yüzde yüzün hep beraber hakça paylaştığı bir ekonomik düzen hayal ediyoruz, bunu da başaracağız. 
 
 AKP sonrasına hazırlık yapan 6’lı Masanın bahsettiğiniz sorunlara dair yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira Kürt sorununa yaklaşımları iktidardakinden farklı görünmüyor. 
 
Muhalefetle iki noktada anlaşıyoruz. Tek adam rejimine karşı muhalefet. Biz de buna karşıyız. İkinci anlaştığımız konu 'kaynaklar yandaşlara gidiyor, buna karşıyız' diyorlar. Bu konuda da anlaşıyoruz. Ama tam olarak anlaştığımızı düşünmediğimiz, bizim dışımızda muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. Şuana kadar baktığımızda iktidar Yunanistan ile bir gerilim yaşıyor, bakıyoruz muhalefet iktidarın yanındayım diyor. Oysa o da bir savaş politikası. Gerilim, çatışma siyaseti. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir çatışma çıkıyor, ‘Azerbaycan’ın yanındayız ’diyorlar. Oysa barışın yanında durmuyorlar. Güvenlikçi politikalara cevap veriyorlar. Rojava’ya dönük saldırılarda da aynı tutum. Suriye, Irak’a dönük bir askeri operasyon yapıldığında bir bakıyoruz ki bütün muhalefet iktidarın arkasına diziliyor ve ‘yanındayız’ diyorlar.
 
 
Muhalefetle rejim karşıtlığı ve 'kaynaklar yandaşlara gidiyor' konularında anlaşıyoruz. Ancak muhalefetin ortaya koymadığı bir konu var ki savaş politikalarına karşı çıkmak. İktidarın arkasına diziliyorlar.  
 
Bütün bunlar muhalefetin savaş politikalarının karşısında olduğuna dair bir umut vermiyor. İdeolojik olunca iktidarın mevzu bahis Ermeni, Kürt, Yunan olduğunda aynı hizaya dizilerek milliyetçi çizgide bakıyorsunuz. Vaatlerinizi nasıl yerine getireceksiniz? Bütçede bir kaynak var ve bu kaynak da silahlara ve savaşlara gidiyor. Bunlar kesilmeden halka verdikleri vaatleri nasıl karşılayacaklar. Emekçilerin maaşlarına nasıl yüzde yüz zam yapacaklar? Çiftçilere ‘şimdi verilen paranın 5 misli destek vereceğiz' diyorlar. Nasıl vereceksiniz? 'İşçilere daha fazla kaynak harcayacağız' diyorsunuz. Nasıl yapacaksınız? Tüm bunların yapılabilmesi için en kolay kaynak savaş politikalarına son verilmesidir. 
 
 Tüm dünyada iktidarın iddia ettiği benzer durumların söz konusu olduğu algısı da bir kesimde hakim. Böylece iktidar politikalarına rıza gösterilmesi yönünde akıl yürütülüyor. Global krizle, Türkiye’de yaşanan kiriz aynı paralellikte mi?  
 
İktidar bir algı yaratmaya çalışarak ‘bütün dünyada sıkıntı var’ diyor. Gerçekten bütün dünyada sıkıntı var ama Türkiye’de katmerli sıkıntı var. Kapitalizm, adaletsiz bir düzendir. Kapitalizmde kazananlar ve kaybedenler vardır. Ama Türkiye’de vahşi kapitalizm var. Bunun olduğu ülkelerde adaletten hiç bahsedemezsiniz. Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, İsviçre, Norveç’te de kapitalizm var ama orada bir yandan sosyal devlet var. Kazananlar orada da var ama orada uygulanan vergi politikalarıyla çok kazanandan çok vergi alınıyor ve o elde edilen vergilerde sosyal politikalara harcanıyor. Burada iktidarın ortaya koyduğu ekonomi politikasıyla çok kazanan daha fazla kazanıyor. Yani servetine servet katıyor. Garibanlar ekmek meselesine düşmüş durumda. Gelir adaletsizliği katlanarak artıyor. Uygulanan politikalar çerçevesinde şuanda enflasyon emekçinin alım gücünü bitirirken patronların karına kar katıyor. Türkiye’de bu vahşi kapitalizm var. Dünyada da gelir eşitsizliği var ama Türkiye’de katmerli bir gelir eşitsizliği var. Biz de iktidarın yaratmaya çalıştığı algılarda da sıkıntı var. Bu katmerli sıkıntı gün be gün daha da artacaktır. 
 
 Türkiye gibi dünya ekonomisini sarsan bir savaş da yaşıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı. Ermenistan-Azerbaycan arasında patlak veren ve kışkırtılmaya çalışılan bir çatışma hali. Bu durumun uzun sürmesi halinde ne gibi etkileri olur?  
 
Maalesef dünyada üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işitildiği günlerden geçiyoruz. Mesela Amerika-Çin gerimi. Ukrayna-Rusya arasında bir savaş yürüyor. Batı ciddi anlamda Ukrayna’ya silah desteği veriyor, Rusya’da her gün cepheye daha fazla asker sürüyor, daha fazla silah sevkiyatı yapıyor. Bunun dışında pek çok yerde gerilimler var. Her yerde savaş politikaları öne alınıyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Mesela Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşta yüzlerce Ermeni ve Azeri hayatını kaybetti. Maalesef bölge ülkeleri de bu sorunların çözümlerini istemiyor. 
 
 
Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri geliyor. Çatışmalı konuları savaşla çözme üzerine irade konuyor. Yapılması gereken barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte yaşarız.  
 
Türkiye de yangına benzin döküyor, ‘Ben Azerbaycan’ın yanındayım’ diyor. Rusya bu savaşta 'tavşan kaç tazı tut' taktiği uyguluyor. Bu gerilim üzerinden bölgedeki hegemonyasını artırıyor. Mesela Suriye’deki gerilim üzerinden hem Rusya hem Amerika Suriye’ye girdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi üzerinden Amerika daha fazla bölgeye giriyor. Yani emperyalistler barışını sağlayamayan ülkeler üzerinden hegemonyasını sürdürüyor. Dünyada savaş tamtamları esiyor. Peki, bundan kimler kazanıyor? Savaş baronları kazanıyor. Emperyalist güçler bölgesel hegemonyalarını artırıyorlar, savaş baronları yani silah şirketleri karlarına kar katıyorlar. Ama halklar kaybediyor. Halklara şu söyleniyor; Düşman var, hain var, işte bizim Yunanistan’la gerilimimiz var. Oysa elbette gerilimler olabilir, gerilimler diplomasi ve barışçı politikalarla çözülebilir ve halkların ortak yaşam düşüncesi üzerine çözülebilir. Aksi takdirde çatışmalı olur. Yapılması gereken halkların barış politikalarını ortaya koyabilmesidir. Bundan maalesef çok uzaktayız. Barışçıl bir paradigmaya acilen dönmemiz gerekiyor. Dünya barış hareketine ihtiyacımız var. Aksi takdirde savaşın felaketini hep birlikte tekrar yaşayabiliriz. 
 
 Savaş dışı bir ekonomik döngü nasıl yaratılabilir? 
 
Savaş döngüsü zaten iktidarların tercihleri. Çözüm üretemeyen iktidarlar içe kapanırlar veya düşman ararlar. Düşman yarattıkları sürece de anca iktidarlarını sürdürebilirler. Mesela Azerbaycan’daki rejim, Ermeni düşmanlığı söz konusu olmazsa rejimini sürdürebilir mi? Oysa Azerbaycan’ın petrolü var, doğalgazı var. O kaynaklar halka doğru akarsa halkın refahı sağlanır. Ama ne yapıyor? Ermenistan’a karşı düşmanlık üzerinden bir rejim kurmuş durumda ve bu rejim maalesef kaynakları silaha aktarıyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilime baktığımızda; Yunanistan gibi Türkiye gibi sağcı iktidarlar bu gerilim üzerinden iktidarlarını tahakküm ediyorlar. Bütçelerinin çok önemli bir bölümü F-16, F-35 alıyor. Fransa’dan tank, top, füze alıyor. 
 
Kim kazanıyor; Fransa, Amerika, silah tüccarları. Kim kaybediyor Yunan, Türkiye köylüsü. Şuan da Diyarbakır’da tarlasını köylüler ekemiyor. Çünkü gübre fiyatı 5 katına çıkmış durumda, ilaç fiyatı 5 katına çıkmış. Yeterli devlet desteği verilmediğinden dolayı tarla ekemiyor. Hayvan üreticisi mesela yem alamadığından hayvanını kesime gönderiyor. Oysa kaynaklarımız silaha değil, köylüye gitse hem gıda güvenliğimizi sağlayacağız hem de köylü ekmeğini bulacak. İşte alternatif model barışçı paradigmadır. Barışçı paradigmaya dönmeden de halklar için her şeyden önce ölümdür. Sosyal demokrat olan, sosyalist olan, halkların barışına inanan, radikal ve demokrat olanların barış hareketine ya da savaş karşıtı harekete ihtiyacı var. Aksi takdirde dünya karanlık bir noktaya doğru sürükleniyor. 
 
 Nasıl bir kış bizi bekliyor?
 
Kriz her seferinde derinleşti. Bazı yurttaşlarımız 'Allah’a şükür' diyor. Tamam şükredelim ama yarın dünden daha kötü olacak. Hep öyle oldu. Çünkü iktidar, yoksullardan vergiyi topluyor, saraylarına, savaşlarına ve yandaşlarına aktarıyor. Bu da gelir ve servet eşitsizliği büyütüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Dar gelirlinin alım gücü yok. Esnaf 'siftah yapamadım' diyor. Kim ondan alışveriş yapacak? Dar gelirli alacak. Onda para olmadığı için ayakkabı alamıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Şuan ülke stagflasyon ekonomideki en kötü durumdur. Türkiye’de geçici olarak enflasyon yaratarak ve para dağıtarak geçici bir aktivite yarattılar ama bu enflasyon dopingi gibidir. Bir sporcuya da dopingi verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker kalır. Şuanda enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Durgunluk içinde yüksek enflasyon yaşıyoruz. 
 
 
 Bir sporcuya da doping verirsiniz belli bir süre koşar ama etkisi bitince çöker. Enflasyonda geçici bir hareketlilik yarattılar ama enflasyonun ikincil etkisi büyük durgunluktur. Taşıma suyuyla değirmen dönmez.  
 
Bir sorunumuz daha olacak. Dolar kurunu Merkez Bankası’nın kaynaklarını satarak, 18 lirada tuttular. Merkez Bankası’nın dolarları iyice azalmış durumda. Rusya lideri Putin’e belirli tavizler vererek, 10-20 milyar daha aldı. O da bir iki ay ekonomiyi tuttu. Ama bu taşıma suyuyla değirmenin dönemeyeceğini göreceğiz. O para da bittiğinde dolar yeniden bir hamle yapacak. Dolar fırladığında enflasyon fırlayacak. Bir sarmala gireceğiz. Bu da ekonomide anti duruş riski ile karşı karşıya bırakıyor bizi. Neden? Çünkü Türkiye ithalata dayalı bir ekonomik düzene sahip. Dolar geçici miktarda var. Ama dolar bittiğinde, ithalat yapamadığımızda bir Venezuela durumuna düşmek ile karşı karşıya kalabiliriz. İthalat yapamadığımızda da ekonomimiz daha büyük darbe alır. Bu da bizi ekonomimizde ani duruşla karşı karşıya bırakır. Ciddi anlamda iş ve istihdam ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ekonomi için depresyon anlamına gelir. 
 
Önümüzdeki senaryoların ben daha kötü olduğunu düşünüyorum. Zor bir kış geçireceğiz. Enerji faturalarının daha da yükseldiği, hayatta kalma ve geçinme meselesinin daha da zorlaştığı bir kış geçireceğiz. Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım ama ekonomik veriler zor bir kış geçireceğimizi gösteriyor. Bu kışı geçirirken tüm yurttaşlarımıza önerim dayanışmadır. Bu kış elinde avucunda olanların, olmayanlarla paylaşması gerekir. Çünkü bu zalim iktidarın böyle bir derdi yok. Onların tek derdi yandaşlarına para aktarmak. Partizan bir şekilde sosyal politika yürütmek. Muhalif olanlar ise bu yardımlardan faydalanamayacağını düşünüyorum. O yüzden ihtiyacımız olan bu kış dayanışmadır.  
 
MA / Müjdat Can - Mehmet Şah Oruç

Diğer başlıklar

02/10/2022
17:34 Yurt sorunu çözülmeyen öğrenciler memleketlerine dönüyor
17:20 Çerkesler’den Rusya'ya ‘seferberlik’ tepkisi: Bizim savaşımız değil
16:38 12 yılda en az 18 bin 285 işçi cinayeti yaşandı
16:34 Kadınlardan İran direnişine destek
16:06 ‘Jin, jiyan, azadî’ mücadelesini zafere ulaştıracağız’
15:29 Muhabirimiz Yalçın darp edildi
14:55 KDP’nin alıkoyduğu HPG’lilerin kimlikleri açıklandı
14:44 SES davası yarın: Sağlık hakkı mücadelesinin tarihidir
14:18 Rojhilat'ta direniş devlet şiddetine rağmen devam ediyor
13:23 Açık görüşte darp edilen tutuklular işkenceye uğradı
13:12 DEDAŞ protestosundan gözaltına alınan anneler serbest bırakıldı
12:23 Ege İnsan Hakları Çalıştayı sona erdi
11:51 Endonezya’da futbol maçında izdiham: 174 kişi yaşamını yitirdi
10:34 Şenyaşar ailesi 18 aydır adalet arıyor
10:22 Nûrî El Xelîl: DAİŞ’e en büyük desteği Türkiye veriyor
09:55 Dağ ve Er 5 gündür ölüm orucunda
09:45 Uğurlu: Öcalan’ın özgürlüğüyle Türkiye rahat nefes alacak
09:38 İranlı sosyolog: İran'ı görmek istiyorsanız sokakta direnen kadınlara bakın
09:02 Tutuklular ev temizliğinde ve iskelede çalıştırılıyor
09:01 ‘Emek ve Özgürlük İttifakı kangrenleşmiş sorunların çözümüdür’
09:01 Kıbrıslı siyasetçi Rahvancıoğlu: Kötülüklerin kökü Türkiye’de
09:00 Hakkari’de 8 ayda 182 esnaf kepenk kapattı
09:00 İmralı süreci: ABD’nin temel amacı BOP’un hayata geçirilmesiydi
09:00 02 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:45 Mersin’de 7 kişi tutuklandı
01/10/2022
23:50 Şırnak Barosu Başkanı Dilsiz yeniden seçildi
23:32 Zap’ta bir asker hayatını kaybetti
22:30 RSF: Tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılsın
22:24 İstanbul’da bir kadın katledildi, biri ağır yaralı
22:00 Darp edilerek gözaltına alınan 9 kişi serbest
21:56 Amedspor'u hedef gösteren Kırgel hakkında suç duyurusu
21:51 Bir günlük cezası olan yurttaş ev baskınıyla tutuklandı
21:30 Amedspor Afyonspor ile berabere kaldı
20:06 ‘Otokrotik devletlere karşı sözümüz: Jin jiyan azadi’
19:57 Urfa'da kaza: 18 yaralı
19:47 ‘Kadınlar bu yüzyılda isyanın ve devrimin öznesi oldu’
19:02 Uca: Şengal'de öz yönetim bazı çevrelerde rahatsızlık yarattı
17:32 HDP Gençlik Meclisi’nden Sur’a sahip çıkma çağrısı
16:52 İran'da oğlu katledilen baba: Özgürlük yolunda şehit düştü
16:38 İran’da genel grev başladı
16:34 Tutuklu yakınları: Cinayetlerin sorumlusu Adalet Bakanlığı’dır
16:26 KESK: İhraca olanak tanıyan geçici 35’inci madde kaldırılmalı
16:11 EŞİK'in kadın forumları başladı
16:08 Meclis 6’ncı Yasama Yılı başladı
16:02 MED-DER kongresinde asimilasyona karşı mücadele vurgusu
15:55 Tutuklu kadınlar Jîna Amini’nin direnişini selamladı
15:52 Dağ ve Er işkenceye karşı 4 gündür ölüm orucunda
15:21 Eğitim Sen Meclis’e alınmadı
15:20 Jandarma komutanından Amedspor’a karşı provokatif çağrı
15:12 Yüzde 50 engelli tutukluya 'tek kalabilir' raporu
15:02 Cezası biten ağır hasta tutuklu Karakaş tahliye edilmiyor
14:57 JİTEM'in katlettiği Tekin’in akıbeti soruldu
14:47 Soylu’dan yeni açıklama: Paraşütle geldiler
14:30 Piranşar’da bir kolber katledildi
14:29 Ağır hasta tutuklu Ufuk Keskin için tahliye çağrısı
14:18 Ege İnsan Hakları Okulu’nda ‘toplumsal adalet’ tartışıldı
13:48 Uluslararası komploya karşı ‘Özgürlük Yürüyüşü’ne davet
12:14 İran’da halk isyanı yayılıyor
12:12 Yılmaz Güney’in kült filmleri gösterimde
12:06 Cizre’de Barış Anneleri gözaltına alındı
12:05 Şenyaşar ailesinden medyanın sessizliğine tepki
12:00 Kayıp yakınları Narin ve Özeken'in akıbetini sordu
11:39 İran Biradost ve Balekayetî’yi bombaladı
11:33 Berhem Salih: İran ve Türkiye’nin saldırıları egemenlik ihlalidir
11:20 İki kişiyi öldüren korucu Karakaya tutuklandı
11:04 Şamî: Türkiye saldırılarla DAİŞ’in intikamını alıyor
10:44 Yeni Yaşam Kadın Eki: Jin, jiyan, azadî
10:36 Hedef gösterilen Ercan ailesine ‘HDP önüne git’ denilmiş
09:49 Kayseri Cezaevi’nde baskılar artıyor
09:33 Cezaevinde mektuba el konulmasına AYM’den ihlal kararı
09:31 Kadını katletme girişimi: En ağır ceza verilmeli
09:05 Mersin’de 28 kişi serbest bırakıldı
09:05 Paylan: Kürt sorununda çözümsüzlük soframızdaki ekmeği eksiltiyor
09:04 ‘Emek ve Özgürlük İttifakı Türkiye'nin geleceğini belirleyecek’
09:03 Hakan Arslan’ın babası: Sur’daki festivali kabul etmiyoruz, gitmeyin
09:02 ‘Meclis'in ilk gündemi hasta tutuklular olmalı'
09:01 ‘Kürt kültürüne yönelik saldırılara sanatımızla direneceğiz’
09:00 Suriye’den çıkış: Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlangıcı
09:00 01 EKİM 2022 GÜNDEMİ
30/09/2022
23:59 Burkina Faso'da ordu yönetime el koydu
23:58 S&P Türkiye’nin kredi notunu düşürdü
23:20 Belucistan’da 36 kişi katledildi
23:01 Şanowan Tiyatro Festivali sona erdi
22:38 Êzidî Miri Batman’da Êzidîler ile bir araya geldi
20:55 Ankara Tabip Odası’ndan ajansımıza basın ödülü
20:46 Hunergeha Welat’tan Jîna Amini anısına klip
20:35 KESK Ankara: İhraçlar işlerine iade edilsin
20:25 Sanatçı Gönültaş’ın konserine de kira engeli!
20:21 Niğde ve Diyarbakır’da kadın katliamı
19:38 Biradost bir kez daha bombalandı
19:24 Mersin’de kadın katliamı protestosu
18:48 İranlı avukat Soutadeh: Eylemler sonucu rejim değişikliği mümkün
18:39 Tecavüz haberi Belucistan halkını ayağa kaldırdı
18:28 Ege İnsan Hakları Okulu Çalıştayı: Cezasızlık politikası yasalaştı
18:24 ‘Gülistan Doku’nun faillerini aklamanıza izin vermeyeceğiz’
18:18 Haberi ve izni olmadan Gelecek Partisi’ne üye yapıldı
18:13 İran’da bir çocuk katledildi
17:53 Kılıçdaroğlu'ndan 'af' açıklaması: İktidarla konuşmaya hazırız
17:46 'Kadınlar artık yas tutmuyor, isyanı büyütüyor'
17:17 Balveren’de ‘Dan kutan’ etkinliği
17:01 Öcalan'ın avukatı Uysal'ın davasında mütalaa verilecek
17:01 Elbistan Cezaevi’nde 'kontrgerillayız' deyip koğuş bastılar
16:57 ‘Promosyon sözleşmesi güncellensin’
16:49 İBB işçileri: İşe geri alınmamızla ilgili net bir sonuç yok
16:33 Kobanê Davası: Tek kurtuluş iç barış
16:32 Cezaevindeki kadınlar Jina için saçlarını kesti
16:27 Eğitim Sen'den MEB'in 'şiddet' broşürüne tepki
15:56 Basın-İş: Gazeteciler bedel ödemeye devam ediyor
15:53 Rusya 4 bölgeyi 'ilhak' etti
15:31 Metin Lokumcu davasında mahkeme heyeti değişti
15:26 İsveç, Türkiye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırdı
15:16 'Giriş yasağı' nedeniyle çalıştaya katılamayan gazeteci: Türkiye’de baskı artıyor
15:11 DTK, DBP ve HDP, Êzidî miri Hazim’le görüştü
15:07 Onur Yaser Can davası: Çıplak arama kabul edildi
14:48 Ege İnsan Hakları Okulu, neoliberalizmi tartıştı
14:31 Korucuların öldürdüğü Çelik'in ailesi: Katiller korunuyor
14:27 Dünyanın 120 merkezinde İran halkıyla dayanışma eylemleri yapılacak
14:05 İran’da çocuklara işkence: Televizyonda yalan ifadeye zorlandı
13:46 Eşbaşkan Esmez’in davasında kovuşturmanın genişletilmesi kararı
13:28 Gözaltındaki 9 kişi serbest bırakıldı
12:49 İran’dan Federe Kürdistan Bölgesi’ne yeni saldırı
12:24 Irkçılığa maruz kalan çocuk darp edilmiş
12:17 Gülistan Doku bin gündür kayıp
11:59 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
11:54 DFG'nin yayınladığı hak ihlallerine erişim engeli
11:53 Erdoğan’ı eleştiren yurttaşa hakarete ceza yok!
11:19 Şenyaşar ailesi: Adalet olmadığı için zulüm devam ediyor
11:17 Yüksekdağ ve 6 vekilin duruşması ertelendi
11:01 Başaran: İran’da özgürlük ve değişim isteyen halkları selamlıyorum
10:53 Varto’da korucu köylüleri taradı: 2 ölü 1 yaralı
10:43 İran'da gazeteci Mohammadi ve şair Borzooi tutuklandı
10:41 Ölüm orucunda olan Dağ ve Er: Kürtler sessiz kalmamalı
09:59 Hindistan’da kürtaj yasası değişti
09:55 Sancar: İktidarı değiştirmek yetmez
09:42 Emek ve Özgürlük İttifakı genişleyecek
09:34 Kabil’de patlama: 19 ölü, 27 yaralı
09:28 Soylu’dan Mezitli savunması: Teşhisi taksici yaptı!
09:27 Balaç için acil tahliye çağrısı: Saniyeler bile önemli
09:18 Taşdemir: ‘Jin jîyan azadî’ 21’inci yüzyılın politik sembolü oldu
09:07 ‘Pervari’deki HES bölgeye büyük zarar verecek’
09:06 Gazeteci Emer: KDP kendi topraklarının işgaline yardımcı oluyor
09:06 İranlı öğrenci: Kadınlar bir devrimi başlattı
09:05 Hastaneler kapatılıyor: Ranta dönük bir proje
09:03 HDP Davası’nda Kürtçe ses kaydının 5 klasörlük çözümü tebliğ edildi
09:02 Çukurca’da ağaç kıyımı
09:02 Erdoğan’ın ‘manevi kızı’ tarihi yapıya klima taktırdı
09:00 412 isimden İran’daki direnişe destek açıklaması
09:00 30 EYLÜL 2022 GÜNDEMİ
08:43 Mersin'de 9 kişi gözaltına alındı
29/09/2022
23:41 İran İnsan Hakları Örgütü: Protestolarda 83 kişi hayatını kaybetti