Nagihan Akarsel: Özgür iradeli olanla sınırsız yoldaşlık yapılır

img
 
HABER MERKEZİ - Yeni Yaşam Kadın Eki’nde “Hakikat yoldaşım Nagihan’a” başlıklı yazı kaleme alan Zozan Sima, Akarsel'in son sohbetlerinde, "Özgür iradeli olanla sınırsız yoldaşlık yapılır" dediğini belirtti.  
 
Yeni Yaşam Kadın Eki’nin “Yoldaşları Nagihan Akarsel’i anlattı: Hakikatin dili şiirdi sende” başlığıyla yayınlanan 48’inci sayısında kadınlar, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi akademisten - gazeteci Nagihan Akarsel’i ve Akarsel’in gelişmesinde büyük emek verdiği Jineolojiyi anlattı. Akarsel’in çalışma arkadaşı Zozan Sima da kaleme aldığı yazıda Akersel ile anılarına yer verdi. 
 
“Gece yarısı ya da sabahın seher vaktinde uyanırdık senin bilgisayarının tuş sesleriyle. Bazen doğum sancısı çekercesine yazılırdı en güzel yazılar. Bazen çağlayanlar gibi akardı. İyi ki de yazmışsın. Çünkü bizler ne yazsak, seni senin ifade ettiğinden daha güzel ve iyi anlatamayız” sözleriyle Akarsel’in çalışmalarındaki yoğunlaşmayı anlatan Sima, son sohbetlerini ise şu sözlerle anlattı: “Asla özel ve mülkleştiren bir ilişki olamazdı. Buna kızardın. İlişkilerin kollektifleşmesi sancılarını ve doğru yoldaşlıkların ancak Xwebûn olabilmiş insanlar arasında gerçekleşebileceğine dair sohbet etmiştik şahadetinden iki gece önce.”
 
Zozan Sima’nın kaleme aldığı yazının tamamı şöyle; 
 
“Emeğin adaleti derdin buna. Emeğin bir adaleti var elbet. Bak adımlarını bastığın her toprak parçası nasıl da sahiplendi seni. Ders verdiğin her genç ve yaşlı nasıl da gözyaşı döktü ardından. En inançsız ve karamsar olanlar nasıl da sahipleniyor hayallerini…
 
Hiç yazamadım kaybettiklerimin ardından… Onlara layık cümleler bulamama korkusu mu, yazınca onların artık olmadığını kanıksamış olmak bilmiyorum ama bir duygu, alıkoyardı yazmaktan. Oysa sen yazamadan duramazdın, acını ancak böyle akıttığını söylerdin. Bu yüzen kızardın ve ‘yazmalısın, anlatmalısın, o güzel yoldaşlarla yaşadın, onların hakikatini anlatma sorumluluğun var’ derdin...
 
BİRKAÇ SAATLİK SOHBETTEN ROMAN YAZABİLME MAHARETİ
 
Sen büyük bir hünerle dökerdin satırlara duyduğun her sözü, karşılaştığın her olayı ve anılarını. Bir yolculuk esnasında tanıştığın güzel bir yoldaşı yazmıştın bir seferinde. Birkaç saatlik sohbetten bir roman yazabilme maharetine sahiptin, bu gurur duyduğumuz ve imrendiğimiz bir özelliğindi. Bilgisayarın tuşlarına haşince, aralıksız basardın öylesi anlarda. En hızlı bilgisayar dahi yetişemezdi o duygu akışına. Kaptırırdın kendini, unuturdun yemeyi içmeyi bitirene kadar yazıyı. Derin bir ‘oh’ çekerdin bittiğinde. Hemen uzatırdın birimize okuyalım diye. Böylece ortaklaşırdı kişisel tarihlerimiz. Birlikte geçen 8 yılın ötesinde çocukluk arkadaşım, gençlik dönemimin tanığı gibi hissetmem bundan olsa gerek.
 
Şahadetinin dehşetini ve acısını yaşadığım ilk andan itibaren şimdi olsan ne derdin diye düşünerek hareket ettim ve tutacağım öğüdünü. Çünkü seni anlatmak, fiziki varlığını ortadan kaldıran kanlı ellerden hesap sormanın yöntemlerinden. Belki bu yüzden tüm yoldaşların taş basıp bağırlarına erkenden yazdılar, anlattılar. Bizler ancak ağıtlarla, hikayelerle, yüzlerimize işleyen çizgilerle, gözlerimizdeki hüzünle ifade eden bir halkın çocuklarıyız. Ninnilerimiz bile ağıttır bu yüzden. Katliamların hikayelerini beşiklerimizde dinleriz ve bir gün tarihimizi öğrendiğimizde o kolektif hafıza canlanıverir.
 
Sen bilirdin kıymetini yaşanmışlıkların hatta kimi zaman yaşayanlardan daha fazla. Sadece kahramanlıkların da değil, aşkların, sevgilerin, duyguların, acıların, komik anların, her biri öyküye, romana, şiire, senaryoya dönüşürdü kafanda. Dünya kadınlarına ulaşması gereken mücadele sırlarının saklı olduğuna inanırdın bunlarda ki zaten öyleydi de. Biz de artık günlük yaşamın parçası olan şeylerin onlar tarafından nasıl da heyecanla karşılandığını gördüğümüzde fark etmiştik bunu. Edebiyat ve sanat çalışmalarımızın o güçlü yaşam hikayelerine, kahramanlıklara denk üretimler yapamayışı kahrederdi seni. Biraz yeteneği olan sanatçıların bu hakikatten beslenmeyişi de diğer bir handikaptı.
 
KADIN TARİHİNİN YAZILMAYIŞI DERT OLMUŞTU
 
Kadın tarihimizin yazılmayışına, hakkını verecek şekilde anlatılmayışına, her detayının dünya kadınlarına ulaşmayışı dert olmuştu içine. Bunun için kitap projesi önerisi geldiğinde en derin anlamları sen yükledin. Aylarca tartışmıştık nasıl bir yöntemle anlatmalıyız diye. Bu tarih nesneleştirilmeden, malzemeye dönüştürülmeden anlatılmalı derdin. Duygusu, hissi ve hedefi olmayan bir anlatımın bu tarihe haksızlık olacağına inanırdın. Kadınların bilgilerini, anılarını, şarkılarını, ninnilerini, nakışlarını toplayıp Kürdistan Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne dönüştürmek de bunun başka bir boyutuydu. Kadınların tarihini yazmanın zorlukları var elbette. Onları vakanüvislerde, devlet arşivlerinde, oryantalist ya da cinsiyetçi arkeolog ve antropologların anlatımlarında bulamazdık. O soğukluğu hissederdin yazılmış eserlerde. Egemenin ve sömürgecinin dilinin, oryantalistin bakışının, egemen erkekliğin sindiği tarih anlatımının ötesine geçmek gerektiğine inanırdın. Keşfedecek bakış açısı, anlayacak yürek olmadan tarihin derinliklerinden, kadınların kanları ve canları ile bu güne taşıdığı direniş ve tarih anlaşılmaz ve yazılmazdı. 
 
Biz seninle benzemezdik birbirimize. Farklıydı kişiliklerimiz. Ama diyalektiğin iki ucu gibi senteze dönüşürdü düşünsel, duygusal zıtlıklarımız. Birbirini büyüten, yenileyen, güçlendiren sentezler çıkardı o farklılıktan. Bazen sen beni iterdin bazen ben seni çekerdim. Bazen biraz senden biraz benden olurdu. Ben düşünce olurdum, sen duygu olurdun. Sen hissederek ben araştırarak keşfederdim. Sonra bir kavşakta karşılaşır gibi aynı yere ulaşırdık. O araştırma yolculuğunda topladıklarımızı dökerdik ortaya, ayıklar, birleştirir ürüne dönüştürürdük. Birkaç çalışmamız o aşamada yarım kalmıştı. Çünkü yeterli olmadığını görürdük heybemize topladıklarımızın. Yeniden çıkmak gerekirdi araştırma yolculuklarına. Kitaplar, insanlar, duygular okunmalı, toprağın sesine, ağacın dallarının hışırtısına, kırık bir tarihi eserden yansıyan tarihe kulak vermek gerekirdi. Bir ağaca bağlanmış çaputta hangi dileğin saklı olabileceğini düşünmek gerekir. Bir yastığa işlenmiş nakışın, bedene nakşedilmiş bir Deq’in anlamını çözmek gerekirdi. 
 
Çatışırdı fikirlerimiz ama sonra ikimizden de izler taşıyan bir ortaklaşmaya dönüşürdü. Farklı yerlerden bakmanın zenginliği ile aydınlanır, tamamlanırdı düşünceler. Benim görmediğim, hissetmediğimi sen hisseder, senin hesaplamadığın şeyi ben katardım yaptığımız işlere. Benim yeterince anlam biçmediğimi sen anlamlı kılardın. İnce eleyip sık dokumaktan cesaret edemediğim adımlara senin heyecanın ve inancın sürüklerdi ve adım attırırdı. Hiç olmayacak işlere böyle girdik sanki. Hakikatin bütünselliğine o kolektif çaba ile ulaşır ve paylaşırdık yoldaşlarla. Sonuçta güzel fikirler, projeler ortaya çıkardı. Bir de onları gerçekleştirme sorumluluğunu alırdık omuzlarımıza. Her seferinde bir daha yeni bir öneri yapmayalım bu işlerin altında eziliyoruz derdik de, tutamazdık kendimizi. Her sohbet yeni işe yol açardı, yorulur ezilirdik ama mutlu olurduk başarıldığında. Değerdi uykusuzluklara, bilgisayar başında tutulmuş boyunlara, baş ağrılarına, ekrana bakmaktan suyu kurumuş gözlere.
 
JİNEOLOJİ AKADEMİSİ BİR BİNA DEĞİLDİ 
 
Önce bir ceviz ağacımız vardı daha sonra üzüm dallarının gölgesine kurulmuş sandalyemiz, daha sonra bir köy evi ve en son da ikinci el kırmızı masamız oldu akademimiz. En güzel felsefi, düşünsel tartışmalar ve fikirler oralarda filizlendi. Jineoloji akademisi bir bina değildi. İsmimiz akademiydi, 2015 yılında yapılan konferansta kendimizi akademi olarak örgütleme kararı almıştık. Yazılarımızda ve TV programlarında, katıldığımız konferans ve panellerde kendimizi jineoloji akademi üyeleri olarak tanıtırdık. Sizin akademiniz nerede diye sorduklarında ise muzip bir gülümseme yerleşirdi dudaklarımıza. Çünkü bir binası yoktu o akademinin. Çatısız akademiydi. Her mekan jineoloji akademisine dönüşürdü bir anda. Bir akademi binamızın olmayışının zorlayıcı yanları da vardı elbette, lakin sonra anladık ki böylesi daha anlamlı ve üretken kıldı bizi.
 
şlevsel bir akademiydi bizimkisi hâlâ da öyle. Ceviz ya da üzüm ağacının ya da en son o kırmızı masanın etrafında yapılan sohbetlerin tadı damağımızda kalırdı. Yanımıza gelen misafirler de aydınlanırdı o sohbetlerden. Sosyolojik, tarihsel bilgiler, sanat eleştirileri, okunmuş kitaplardan alıntılar, çözümlemeler, siyasal analizler ve jineolojiye dair ne varsa dile gelirdi çatısız akademi mekanlarında. Hemen birimiz araştırır, öbürü belgeye dönüştürür, bir diğerimiz çalışma planı çıkarır ve başlardık yapmaya. Jineoloji dergisi bir ceviz ağacı altında, Jinwar üzüm ağacının gölgesinde, Rojava sosyolojik araştırması bir köy evinde, Kürt Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Xwebûn-JinArt projesi kırmızı masa sohbetinde şekillenip projeye dönüşmüştü. En zor kısmı ise bu düşünceleri paylaştığımız kişilerde aynı heyecanı uyandıramamaktı. Sen o konuda çok yetenekliydin o kadar inançlı anlatırdın ve anlam yüklerdin ki şakadan da olsa ‘sanki çok abartılı oldu Nagihan’ derdik. Ama ben inanıyorum derdin. Böylesine karamsar ve gerçekçi bir dünyada ütopyaların yaşamsallaşacağına inanları bulmak zordu. Sıradan görülen, üzerinden geçilip giden şeylere anlam yükleyişimiz, orada sırlar arayışımız belki de anlamlı gelmezdi insanların büyük bölümüne. Bilirdik ki birçok şey koşulları ve imkanları olmadığından değil, inanç ve motivasyon eksikliğinden gerçekleşmezdi. İktidarcılık tıkardı yolları, çalışmaları. Bunu en iyi bilenlerden ve acısını çekenlerdendin.
 
CESUR VE KAYGISIZCA ATILIRDIN 
 
Üretim ve başarıyla sonuçlanmadığında yapılmış en basit şeye dahi günlerce kafa yorardın ne yapayım diye. En iyisi olsun diye bazen sıfırdan başlardın, ama sonuçta bir işe el attın mı en güzelini ve anlamlısını yapardın. Birçok insanın ve çalışmanın yüzeysellikle eleştirildiği bir dönemde kimse sana ve yaptığın işlere bunu söyleyemezdi. Cesurca ve kaygısızca atılırdın öne. Zorlana zorlana yürüsen de, düşüp kalksan da çıkardın zirveye ve gözünü dikerdin bir başka zorlu yola. Birkaç cümle vardı hayat felsefeni özetleyen; ‘anlamlı yaşam’, ‘kaybedileni kaybettiğin yerde aramak’ ve ‘emeğin adaletine güvenmek.’
 
'ÖZGÜR İRADELİ OLANLA SINIRSIZ YOLDAŞLIK YAPILABİLİR'
 
Seninle arkadaşlık yapmak zordu ama çok güzeldi. Asla özel ve mülkleştiren bir ilişki olamazdı. Buna kızardın. İlişkilerin kollektifleşmesi sancılarını ve doğru yoldaşlıkların ancak Xwebûn olabilmiş insanlar arasında gerçekleşebileceğine dair sohbet etmiştik şahadetinden iki gece önce. Özgür iradeli olanla sınırsız yoldaşlık yapılır demiştin. Çünkü bizler mücadele yoldaşıyız, kız kardeşler ya da sırdaşlar değiliz. Bizim yoldaşlığımız farklı olmalıydı, öyle olması için de çaba harcadın. Birbirini özelleştiren, mülkleştiren, değiştirip dönüştürmeyen arkadaşlıkların sağlam olmadığına inandın. Sende arkadaşlık, yoldaşlık, dostluk sınırsızlık, fedakarlık, emek ve üretim isterdi. Bunlar sadece benimle olan ilişkinde değil, seninle bağ kurmuş yarenlik etmiş herkeste yansımasını bulurdu. Sen herkesle o hakikat yoldaşlığını yakalamak için uğraştın, arayışın, çaban bunun içindi. 
 
DÜŞÜNÜR, YÖN VERİR, BAZEN DE ÇATIŞIRDIN 
 
Herkesin dili çözülürdü senin yanında. Sırlarını emanet edecekleri, manevi hazinelerini paylaşacakları en güvenilir kişiydin. İnsanların birbirini 5 dakikadan fazla dinlemeye, anlamaya tahammül etmediği bir çağda dertli bir anneden, sevdiğine darılmış bir kadına, nereden başlayacağını bilmeyen bir sanatçıya, sokakta tanıştığın herhangi birine, küçük bir çocuktan yaşlıya herkesi hissederek dinlerdin. Bir de onların acı ve dertlerini taşırdın yüreğine. O dertlere derman olmak için çırpınırdın. Kaç kez başımıza işler açmışlığın, incinmişliğin olmadı değil bu yüzden. Ama her şeye rağmen derin bir sevgi beslerdin insanlara. Başka türlü yapamam derdin. Çözümsüz, çaresiz kalmalarına izin vermezdin. En ince ayrıntıları düşünür, yön verir, güç verir bazen de kıran kırana çatışırdın. Mücadeleye sevk etmeyen, yaşama akmayan ilişkileri sorgulardın. Ama kopmazdı sende ilişkiler. Kızgınlıkların, kırgınlıkların dahi en çok seni incitirdi, dostlarını değil. Senin eleştirilerin güç verirdi, kavgaların tavırların çeki düzen verirdi etrafına. Kaygısızca söylerdin sözleri, çünkü kaygılı, hesapçı ilişkiler esasta iktidar tohumları taşır derdin. Ne boyun eğer, ne de iktidar olurdun ilişkilerinde. Emeğin adaleti derdin buna. Emeğin bir adaleti var elbet. Bak adımlarını bastığın her toprak parçası nasıl da sahiplendi seni. Ders verdiğin her genç ve yaşlı nasıl da gözyaşı döktü ardından. Kapısını çaldığın herkes nasıl da sarsıldı seni kaybetmenin acısıyla. En inançsız ve karamsar olanlar nasıl da sahipleniyor ve hayallerini gerçekleştirme sözü veriyorlar, keşke görebilseydin…
 
Hakikatin dili şiirdi sende. Başucundan ayırmadığın Füruğ Fahruzad kitabı kutsalındı adeta. Nereye gitsen mutlaka bir kitabını bulup yatağının başucuna koyardın. Bunu bilirdi dostların ve her dönem bir kitabını gönderirlerdi. Defalarca okumuştun, yazılarında onun dizelerinden bir alıntılar olurdu. Gülten Akın ve Didem Madak da vardı tabii. Sonra Şerko Bekes eklendi, Nali eklendi ve daha birçok Kürtçe şiir ve şairi okumaya başladın. Ne çok severdin okumayı ve bir o kadar da yazmayı. Şiir, hikaye, roman ve kuramsal yazılar, siyasi yazılar, yoldaşlarına yazdığın mektuplar, projeler daha niceleri. Okuduğun her yazıyı paylaşırdın. Mutlaka okuyun ne güzel yazmış derdin.
 
Gece yarısı ya da sabahın seher vaktinde uyanırdık senin bilgisayarının tuş sesleriyle. Bazen doğum sancısı çekercesine yazılırdı en güzel yazılar. Bazen çağlayanlar gibi akardı. İyi ki de yazmışsın. Çünkü bizler ne yazsak, anlatsak da seni senin ifade ettiğinden daha güzel ve iyi anlatamayız… Ne kadar çok şey varmış daha anlatacak. Bak gördün mü yine yaptın yapacağını ve beni yapmaktan korktuğum, çekindiğim şeyi yapmaya zorladın. İlk kez yazmış oldum bir yoldaşımı; üstelik de ruhumun yarısı, canımdan bir parçanın kopması gibiyken hâlâ kabullenmekte ve inanmakta zorlandığım şahadetin…”
 

Diğer başlıklar

15/10/2022
22:21 Kadıköy’de 24 katlı rezidansta yangın çıktı
22:14 Erdoğan için kaldırılan çöp kovaları yerine konulmadı
22:03 Yeni Şafak yazarının Kürdistan tahammülsüzlüğü!
21:41 NATO nükleer tatbikata başlayacak
20:44 HDP Amasra’da: Sorumlular bu ülkeyi yönetenlerdir
19:52 Urfa’da bir çocuk katledildi
19:48 Bartın’daki maden faciası protesto edildi
19:44 HDP Eş Genel Başkanı Sancar PES kongresine katıldı
19:37 Yozgat’a sevk edilen tutuklulara keyfi uygulama
19:28 Diyarbakır’da gözaltına alınan 26 kişi serbest bırakıldı
17:57 Hilvan’da poşet içinde kemikler bulundu
17:29 Tarsus’ta fabrika atıklarının yarattığı kirliliğe karşı eylem
17:23 Somalı ailelerden Erdoğan'a: Soma'nın hesabı sorulsaydı, Bartın faciası olmayacaktı
17:07 HDK’den ‘Kadın Mücadelesinin Kesişim Alanları’ paneli
16:44 Trakya Tutsak Aileleri: Tutuklular tahliye edilsin
16:43 HDP’den Bartın açıklaması: Kader değil katliamdır
16:37 Bartın’da arama kurtarma çalışması sona erdi
16:33 İran’da protestolar 29'uncu gününde
16:25 Şizofren hastası Özel’in tahliyesi istendi
16:20 Elazığ’da 24 saatte 3 kadın katledildi
16:12 Soma’da ‘fıtrat’ diyen Erdoğan, Bartın’da ‘kader’ dedi
16:01 Adalet Nöbeti’nde 4 gözaltı: Susmayacağız
15:56 79 barodan Deniz Poyraz davasında avukatlara saldırıya tepki
15:22 Ağır hasta tutuklu Yapıcı’nın tahliyesi 3 ay ertelendi
15:12 Öğretmenler uyardı: Taleplerimiz karşılanmazsa iş bırakacağız
14:50 Emek ve Özgürlük İttifakı: Katliamların baş sorumlusu AKP-MHP iktidarıdır
14:43 Cumartesi Anneleri Tosun ve Aydemir’in akıbetini sordu
14:22 HDP heyeti Bartın’a hareket etti
14:11 DİSK’ten Bartın açıklaması: Öfkeliyiz
14:07 Hasta tutuklu Abdullah Yılmaz tedavi edilsin
14:06 ‘Direnişin sembolü olan Diyarbakır Cezaevi müze olsun’
13:29 Şenyaşar ailesi: İddianame yetmez adil yargılama lazım
13:19 CHP heyeti Bartın’da
13:01 Fehmi Tosun ve Nazım Gülmez'in akıbeti soruldu
12:32 HDK 11 yaşında: Özgürlükçü yeni yaşamı birlikte inşa edeceğiz
12:03 Bartın’daki faciada ölü sayısı 41'e yükseldi
12:00 Soma davası avukatları ve Halkevleri’ne Bartın engeli
11:49 Sansür Yasası'na tepki: Bu yanlıştan dönün
11:45 Aydeniz: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele edeceğiz
11:10 Eczacılar yapacakları mitingi erteledi
11:02 ‘Hapishaneler ve yargı süreci’ toplantısı: İhlaller mücadeleyle sonlanır
10:15 HDP 10’uncu kuruluş yıldönümü etkinliklerini iptal etti
10:02 2 tutuklu darp edilerek başka cezaevine sevk edildi
09:43 Şenyaşar ailesinin adalet arayışı 586’ncı gününde
09:42 Nagihan Akarsel: Özgür iradeli olanla sınırsız yoldaşlık yapılır
09:35 Cepteki parayla sadece bir teneke yağ alabiliyorlar!
09:35 İşçi Emekçi Birliği’nden işçileri birleştiren miting
09:22 IPI Direktör Yardımcısı Griffen: Türkiye'de basın özgürlüğü krizi var
09:10 Jineoloji'yi Nagihan'dan dinledi: Hayal ettiğimiz geleceği inşa edeceğiz
09:07 16 gözaltı, 12 davadan sonra ‘kenti terk et’ tehdidi
09:06 ‘Anneler kaybolan adaleti arıyor’
09:06 ‘Emek ve Özgürlük İttifakı halkların talepleri üzerine şekillendi’
09:05 ‘Sansür Yasası’na tepki: Hakikat halka ulaşacak
09:05 Karaoğlu: Karar alma mekanizmalarında kadın bakış açısı kullanılmalı
09:03 ABF Başkanı Aslan: Cemevi Başkanlığı kayyımdır
09:02 Hakkari’de iki köyde koruculuk dayatması
09:01 Büyük Eczacı Mitingi: Halk sağlığı için meydanlarda olacağız
09:00 15 EKİM 2022 GUNDEMİ
08:46 Antalya'da 12 öğrenci serbest bırakıldı
08:38 Kadın Eki’nin yeni sayısında yoldaşları Nagihan’ı anlattı
08:01 Maden ocağındaki patlamada yaşamını yitiren işçi sayısı 28'e yükseldi
00:10 Sayıştay 2019 raporunda uyarmıştı: Grizu patlama riski artıyor
14/10/2022
23:08 Yaşamını yitiren maden işçilerinin sayısı 22'ye yükseldi
22:51 Antep'te işçiler yemekten zehirlendi
22:27 Silopi’de kavga: 1 ölü, 2 yaralı
20:51 Korucuların mitinge silahsız katılmaları istendi
19:39 Bartın’da maden ocağında patlama
19:27 Deniz Poyraz davasında mütalaa açıklandı
19:19 ‘Direnç kırma’ olarak görülen işkenceye takipsizlik kararı
19:02 CHP'li Tanrıkulu'ndan zorunlu katılıma tepki
18:44 Diyarbakır’daki gözaltıların gerekçesi festivale tepki gösterme!
18:39 'Adana'da HDP binası bombalanırken neredeydiniz?'
18:32 Çermik Müftülüğü mitinge katılımı zorunlu kıldı
18:26 Uluslararası Af Örgütü: İran’da en az 23 çocuk katledildi
17:54 Şenyaşar ailesi davasında 19 kişi hakkında takipsizlik kararı
17:36 Tutuklu gazeteci Çelik: Hakikat, ne baskı dinler ne de yasak!
17:20 Şenyaşar ailesi davasında iddianame avukatlardan önce AA’ya tebliğ edildi!
17:10 Okul müdürlerine Erdoğan mesajı
17:06 İzmir Barosu: Avukatlara duruşma salonlarını kapatan faşizm yenilecek
16:56 Denizli'de bir kadın katledildi
16:43 Polis HDP Adana İl Örgütü'nü ablukaya aldı
16:20 Nagihan Akarsel’in de yazısının yer aldığı Jineoloji’nin son sayısı çıktı
16:16 ‘Nagihan’ın mücadelesi yolumuza ışık olacak’
16:09 Belediye çalışanlarına mesaj: Erdoğan’ı karşılamaya gelmek zorunlu
15:53 Irkçı saldırıya zamanaşımı takipsizliği
15:47 Semra Güzel hakkında 15 yıl hapis istemi
15:10 Demirtaş’a 2 yıl 6 ay hapis cezası
15:10 Tozkoparan’da ‘Kentsel Dönüşüm’: Polis zorla boşaltıyor
14:55 Kaza geçiren HDP’li vekillerin tedavileri devam ediyor
14:16 Deniz Poyraz duruşması avukatsız devam ediyor
14:08 İran’da eylemler sürüyor: Rejim ‘lider’ peşinde
13:53 Polis aracının çarptığı çocuk ağır yaralandı
13:52 Kulp’ta askeri operasyon
13:51 Gazeteci Kadri Bağdu anıldı
13:50 SES’ten 'ek ödeme değil tek ödeme’ talebi
13:08 Başaran: Kazanan kadınların örgütlü mücadelesi olacak
13:00 ‘Diyarbakır E Tipi Cezaevi müze yapılsın’
12:56 BES: Vergide adalet talep ediyoruz
12:37 Buldan ve Sancar’dan başsağlığı mesajı
12:36 Tutuklu Milletvekili Semra Güzel Kandıra'ya sevk edildi
12:31 'Rantsal dönüşüme' karşı nöbet tutan Bodur gözaltına alındı
12:08 Uluslararası basın örgütleri: Tutuklu gazetecileri serbest bırakın
11:59 Deniz Poyraz davasında avukatlara saldırı
11:35 ‘Sansür yasası’ dünya basınında endişeyle karşılandı
11:31 Kadın tutuklulara verilen disiplin cezası iptal edildi
11:30 Şenyaşar ailesinden ‘Sansür Yasası’na tepki: Hiçbir engel hakikatin karşısında duramaz
11:18 Buldan: Bu ülke AKP-MHP’ye mecbur değil
10:52 HDP’li vekilleri taşıyan araç kaza yaptı
10:30 Avukatlar Deniz Poyraz duruşmasına alınmıyor
10:10 Adana'da erkek şiddeti: Bir kadın yaşamını yitirdi
10:04 ‘Sansür Yasası’ Meclis’ten geçti
09:24 Diyarbakır’da gözaltı sayısı arttı
09:02 Diyarbakır’da Erdoğan tepkisi: 10 yıldır açılış yapıyor ama ortada bir şey yok
09:02 Cezaevinde katledilen Çabuk’un vücudunda darp izleri
09:02 ‘Hasta tutukluların sağlığa erişim hakkı engelleniyor’
09:01 ‘Bütçe savaşa yatırıldığı için ülke bu hale geldi’
09:01 Karayolları, Seferihisar’da 3 yıldır peyzaj düzenlemesi yapmıyor
09:01 Xwebûn geniş yazar kadrosuyla yeni yayına başladı
09:00 Dr. Uyan: Sağlıkta şiddete karşı toplumsal barış sağlanmalı
09:00 Cizreli anneler: Festivale katılacak olanlar utanmalı
09:00 14 EKİM 2022 GÜNDEMİ
08:17 Çatak’taki çatışmada yaralanan asker yaşamını yitirdi
13/10/2022
23:05 3 saat boyunca ifadeleri alınan gazeteciler serbest bırakıldı
22:43 Konya’da gözaltında tutulan gazeteciler Meclis gündeminde
22:34 Saldırıya uğrayan otobüs şoförü yaşamını yitirdi
22:28 Gazeteci Kaya çıplak aramaya maruz kaldı
22:20 Çatak’ta çatışma: 4 asker yaralandı
22:13 ‘Sansür Yasası’nı ağzını bantlayarak protesto etti
21:29 Antalya’da öğrenciler 3 gündür gözaltında
20:53 Halk 300 yıllık gelenekte buluştu
20:26 DEDAŞ protestolarında bir kişi gözaltına alındı
19:35 Hekimlerden HDP’li Eksik’e yönelik şiddete kınama
18:56 Siverek'te şüpheli çocuk ölümü
18:52 Irak Cumhurbaşkanlığı’na Latif Reşid seçildi
18:47 Avrupa Konseyi’ne İmralı çağrısı: Türkiye'ye yaptırım uygulanmalı
18:09 Tarihi Keçi Burcu'na AKP bayrağı asıldı!
17:45 ‘Sansür Yasası’nın tartışmalı maddesi kabul edildi
17:34 AK BK’ye ‘Erdoğan’a hakaret’ başvurusu
17:10 Midyat'ta bir çocuğun intihar ettiği iddia edildi
17:03 Cezaevinde görüntülü işkence faili: Orantılı güç kullandık!
16:57 Akarsel’in cenaze töreninin engellenmesine tepki: Hakikatin izini süreceğiz
16:23 Nagihan Akarsel ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla uğurlandı
16:21 Katledilen Çabuk için adliye önüne siyah çelenk bırakıldı
16:15 Süryani kadınlardan Nagihan Akarsel açıklaması
16:10 Fehime Poyraz: Devlet katili koruyor
15:57 Gazeteciler Babat ve Arslan gözaltına alındı
15:48 Yüksekova’da gözaltına alınan kadınlara çıplak arama ve işkence
15:39 Abbas ve Mamedova kayyım sponsorluğundaki festivale katılmayacak
15:31 Akarsel’in cenazesi sloganlarla karşılandı
15:25 KESK: ‘Sansür Yasası’ düşünce özgürlüğüne pranga vurmaktadır