Yönetmen Ataş: Kürt sinemacıların üretmekten başka seçeneği yok

img
AMED - “Hapsedilen çocuklar” sorununu kendi yaşadıkları üzerinden beyaz perdeye taşıyan yönetmen Oğur Ataş, Kürt sinemacıların bu topraklarda yaşananları dünyaya duyurma sorumluluğunun olduğunu söyledi. 
 
“İnci, havada kuş gibi bir şey gördüm, kuyruğu vardı” diye tarif eder Barış. Gökyüzünde gördüğü uçurtmaya yetişemez İnci ama Barış neyi tarif ettiğin anlar ve yere bir uçurma çizer.  İnci de Barış’a bir gün uçsuz bucaksız tarlalarda uçurtmayı uçurma sözü verir. Tabi cezaevi olunca baskılar da eksik olmaz. Önce Barış için avluya çizilen uçurtma silinir ardından da İnci’nin gökyüzünde uçurduğu kurşunlar. Bu sahneler 1990’lı yılların kült politik filmlerinden olan “Uçurtmayı Vurmasınlar” filminden. Cezaevinde yaşananlara bir de çocukların gözünden bakan filmin üzerinden anlatan filmin üzerinden yıllar geçse de Türkiye’de anne ve babaları tutuklu olduğu için dört duvara hapsedilen çocuk gerçekliği değişmedi. 
 
Yönetmen Oğur Ataş da bu soruna dikkat çekmek amacıyla kamerasını bu yöne çevirdi. Kendi hayatını da ilgilendiren bu süreci kayıt altına alan Ataş’ın “Cezaevinde anne olmak” belgeselini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. 
 
Oğur Ataş
 
*Türkiye’deki en büyük ihlallerin başında gelen cezaevindeki çocuklara eğilen bir belgesel çalışması yaptınız. Sizi bu konuyu gündeme almaya iten şey neydi? 
 
 
Eşimin görüşüne gittiğimde anne babası cezaevinde olan Robin adında bir çocuk tanıdım, 7 yaşına kadar cezaevinde annesinin yanında büyümüştü.
 
Beni ilk etkileyen olay, bir çocuğun cezaevi koşullarında büyümesiydi. 2013 yılın da eşim Gebze cezaevinde tutukluyken, eşimin görüşüne gittiğimde anne babası cezaevinde olan Robin adında bir çocuk tanıdım, 7 yaşına kadar cezaevinde annesinin yanında büyümüştü. Yıllar sonra 2017 de bu durumun aynısını ben de yaşadım. Benim çocuğum da cezaevi koşullarında büyüdü. Uluslararası çocuk sözleşmeleri ve anayasa; anne ve 0 -6 yaş grubu çocukların cezaevinde kalmaması için buna uygun yasalar düzenlemişken uygulanmaması, devamlı hak ihlallerinin yaşanması, hak ihlallerine uğrayan anne ve çocukları psikolojik durumları daha kötüye gidiyordu. Bugüne kadar hiç kimse, hiçbir kurum, annesiyle birlikte cezaevinde kalan 0 - 6 yaş grubu çocuklar için hiçbir şey yapmamıştı. Düşünün; Baro, İnsan Hakları Derneği, devletin yetkilileri bu konu hakkında hiçbir rapor yayınlanmamıştı. Cezaevleri, çocuklu annelerle dolup taşıyordu. Bir şeyler yapmam gerektiği hissi uyandı bende, aslında o süreçte tanık olduklarım ve yaşadıklarımın yoğun hissiyatı, beni bu konuyu görünür hale getirmeye itti ve bunu bir şekilde topluma duyurmam gerekiyordu. Görüntü yönetmeni Ensar Özdemir ile senaryo ve projeyi hazırladık. Avrupa Birliği desteğiyle belgeseli çektik.
 
 Belgeselin başında çocuğun ilk anda söylediği sözler psikoloğun söyledikleri tarafından tamamlanıyor. Çocuğunuz yalnız olduğunu, tek oyun arkadaşının da annesi olduğunu, babasını özlediğini dile getiriyor. Benzer bir durumu 1990’lı yılların kült filmlerinden “Uçurtmayı vurmasınlar” filminde görmüştük. Belgeselde de anne ve çocuk bu filmi izliyor. Bu sahneyle vermek istediğiniz mesaj neydi?  
 
Spontane gelişen bir durumdu. Alişêr’e deneme amaçlı sorular sorarak onu belgesele hazırlamaya çalışıyordum. İlk soruyu sorduğum gibi Alişer, annesiyle cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Alişer 1.5 yaşında iken annesiyle birlikte Van Cezaevi’ne sürgün edilmişti. Cezaevinde annesiyle çıplak aramaya zorlanmışlardı. Bu durum çocuk da travmaya sebep olmuştu.  Çocuk 1.5 yaşında yaşadığı o anları hatırlıyor ve yaşananları anlatabiliyordu. Cezaevinde oyuncaksız olduğunu, balonu olmadığını, hiç arkadaşı olmadığını anlatıp durdu. Bu da aklıma, bizim kuşağın yakından bildiği ve birçoğumuzun izlediği 1989 yapımlı “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmini getirdi. Biliyorsunuz ki gerçek hikâyeden uyarlamaydı. Konu olarak; ailemin yaşadıklarıyla benzerlikleri vardı. Filme konu olan çocuk da büyüdüğünde cezaevinde yaşadığı olayları unutmamıştı ve devamlı anlatıyordu. İzlediğim filmden yıllar sonra kendim yaşıyordum. Konunun anlamına uygun olduğu içinde belgeselde kullanmak istedim, izleyenlerin de empati kurmasını istedim. Asıl vurgulamak isteğim nokta ise; 1990 yılından 2022 yılına kadar Türkiye demokrasisinde bir şeylerin değişmediğini, hala çocukların anneleriyle cezaevinde kaldıklarını, hak ihlallerinin devam ettiğini göstermek için kullandığım yöntemdi. Yıllar geçiyor,  filmler, belgeseller yapılıyor, yönetmenler değişiyor ama sistemin kendisi değişmediğini gördüm. Cezaevlerinde; insanların çocuk da olsa kadın da olsa yaşlı da olsa bu psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını ve cezaevinin kötü şartlarının dayatıldığını göstermek içindi.
 
 Yine belgeselde anne hem kuşları izliyor hem de içeride fanusta balıklar var. Yani bir taraftan özgürlük metaforu bir taraftan da sonsuz bir denizden alınıp kısıtlanan bir çift balık var. Özgürlük ve hapis halini birlikte işlemek nasıl ortaya çıktı? 
 
 
 Kurdistan coğrafyasında yaşadığımız için, her kürdün hayatı esaret ve özgürlük üzerine kurulmuş gibi, her iki durumu yaşayanlar olarak mitolojide önemli yere sahip metaforları kullandım.
 
Sinemada görsel, yazılı ve yazısız sanatlardan yani tarihten, resimden, edebiyattan, mitolojiden beslenir, ben de mitolojiden yola çıkarak metaforları senaryoya dahil etmek istedim. Kurdistan coğrafyasında yaşadığımız için, her kürdün hayatı esaret ve özgürlük üzerine kurulmuş gibi, her iki durumu yaşayanlar olarak mitolojide önemli yere sahip metaforları kullandım. Örneğin; kuş ve balık dünya mitolojilerinde önemli varlıklardır. Balık; Mezopotamya mitolojisinde bereketi, bilgeliği, beraberliği…  Yaratılış efsanesinde yaratılışı, dinlerde ebedi yaşamı simgeler. Fanusta yaşayan balık metaforu için bunu diyebilirim ki. Belgeselde geçen anlatıma paralel olarak balığın, canlı olarak daracık alanda yaşamaya mecbur bırakılmış durumu; devlet sistemini anlatan bir metafordur. Dar bir alanda insanları çocuklarıyla birlikte yaşamaya mahkûm eden sistemin temsilidir. Buna karşın sistem ne yaparsa yapsın, neyi dayatırsa dayatsın, belgeselin sonunda özgürlüğün var olduğunu kuşlarla gösterdim ki bilgeliğin de, yaşamın devamının da, varoluşunun da özünde özgürlüğün varlığıdır. Bu şekilde mitolojik metaforları kadrajımla harmanlayarak vermek konuya dikkat çekmek istedim. 
 
 Belgesele baktığımızda siz aslında sadece bir meseleye duyarlılık gösterip kamerasını açan bir yönetmenden öte bu sorundan direkt etkilenen bir mağdursunuz. Böylesi bir çalışma yürütürken konunun tarafı olmanın avantajları ve dezavantajları nedir?
 
Yaşadığımız coğrafyada birçok şeye şahit oluyoruz. Yaşananları görmezden gelemezdim. Hele hele bu bir de senin hayatının bir parçasına sirayet ediyorsa, daha fazla duyarlı olabiliyor insan.  Kürt bilge Apê Musa’nın dediği gibi: Biz bu dönemin hem tanığı hem de sanığıyız ve de yaşayanıyız.
Dolayısıyla kameramın vizöründen yalnızca benim yaşadıklarımı değil de bir bütünen haksızlığa uğramış, yaşamı kısıtlanmış, yaşının her evresini yaşayamayan, olması gereken yerde olamayan, dünya çocuklarının, anneleriyle özgür ortamlarda istedikleri oyuncaklarıyla oynayıp, yaşayabilsinler diye. Bütün bu yaşananları bir nebzede olsa görünür kılmak için kameranın düğmesine bastım.
 
 Bu konunun bir tarafı olarak çocuğunuzu dört duvar arasında bırakmak nasıl bir duyguydu? Sonrasında çocuğunuzun durumu ve etkilenme hali nasıldı?
 
 
 Ben kendi elimle çocuğumu cezaevine götürüyordum.  Annesiz kalmaması için, uzun süre orada kaldığında bu defa babasını tanıyamıyordu. Beni yabancı biri gibi görüyordu
 
Tabi ki süreç boyunca etkileniyorsun. Duyguların ağır basabiliyor. Siyasi nedenlerden dolayı yaptığın hukuki mücadelenin sonuçsuz kalması sana başka bir mücadele yolu açıyor ve mücadeleye devam ediyorsun. Ben kendi elimle çocuğumu cezaevine götürüyordum.  Annesiz kalmaması için, uzun süre orada kaldığında bu defa babasını tanıyamıyordu. Beni yabancı biri gibi görüyordu. Dışarıya çıktığında ise; annesinin yanına gitmek istemiyordu… Gardiyanların elbiselerine benzettiği için mavi renkli elbiseli insanlar gördüğünde etkilenip korkuyordu. Cezaevinin 0 -6 yaş grubu çocuklar üzerinde bıraktığı etki tamamen travmaydı. Çünkü; o yaşlarda gelişir çocuğun kişiliği, karakteri. Çocuğun, anne ve baba sevgisine ihtiyaç duyduğu o dönemler de çocuk; anne ve babanın yerine rol – model olarak gardiyanları görüyor,  taklit ediyordu. Cezaevinde kadın tutsaklar arasındaki erkek çocuk isen; bu durum daha zor hale gelebiliyor. Kadın tutsakların yaptıklarını taklit etme, onlar gibi olma çabası çocukta gelişiyor. Bazen anne kelimesini unutuyor çocuk. Buna istinaden; cezaevi anne- çocuk ilişkisi bağlamında psikolojik sorunlar, tahribatlar yaratıyor. Ve çocukta sağlıklı bir gelişimin oluşmasına engel olan bu durumlar kişilik ve karakter oluşumuna büyük zararlar veriyordu elbette. Çocukta adaptasyon sorununu yaratıyordu. Bunu gördüm yaşadığım için söylüyorum. Tabi ki güçlü durmak lazım diğer anne ve çocuklarını düşünerek bu duygusal halden sıyrılmak gerekiyor. Çünkü yalnız değildim bizim gibi yüzlerce aile vardı…
 
 Çok sayıda çocuk cezaevinde annesiyle tutuluyor. Belgeselde ise konuyu tek bir aile üzerinden ele alıyorsunuz. Belgeselde bu sorunu yaşayan daha fazla kişinin olmamasının nedenleri nedir?
 
Resmi olmamakla beraber cezaevinde yaklaşık 800 yakın annesiyle cezaevinde kalan 0-6 yaş grubu çocuk var. Tabi senaryoyu hazırlarken 6 aile üzerinden senaryoyu hazırladık. Birçok aileye ulaşmak bu koşullarda zor olacağı için bütün çabam:  Hala anneleriyle cezaevinde olan çocuklar için yasalar çerçevesinde yapılmayan iyileştirmelere bir gönderme niteliği taşımaktı. Tek bir aile üzerinden bir an önce bu konunun gündeme getirilmesi ve bir örnek teşkil etmesi içindi. Ayrıca belgesele bir ruh katmak, insanların daha kolay empati kurabilmeleri için tanınmış,  gündemde olan bir aile üzerinden özelden genele (tümevarım) yöntemi uygulayarak belgeseli tamamladık. Lice’nin eski Belediye Eşbaşkanı Rezan Zuğurli Ataş’ın anlatımları ve Psikolog Eser Karayel’inde paralel çözümlemeleri genel şekilde birbirini tamamladı. Konunun iyi anlaşıldığını, insanların empati kurduğunu ve bize gelen olumlu geri bildirimlerden doğru bir yöntem uyguladığımızı gösteriyordu. Belgeselin yapımında eleştireceğim noktalar; röportaja fazla boğmamam gerekirdi. Ve başta hazırladığımız senaryoya bağla kalamadık zaman çok kısaydı 1 ayda tamamladık ve yeni bir belgesel haziranın ayının başında tamamlandı. 
 
 Belgesel nerelerde yayınlandı, ne gibi ödüller aldı, bundan sonra nerelerde gösterimi yapılacak?
 
 
 Ingmar Bergman’ın güzel bir sözü var: ‘Film bir belge olmadığında, bir rüyadır.’ Onun için Kürt yönetmenlerin üretmekten başka çaresi yoktur.
 
Şunu belirtmem gerekiyor ki: Kürt sineması 20 yıl önceki sinema değil. Gelişen dünya sinemasında Kürt yönetmenlerin bahanesinin olmaması lazım. Devamlı üretim içinde olmaları gerekir. Kısa film, belgesel, sinema filmi yapılmalı. Bu topraklarda yetirince kaynak var. Yabancı yönetmenler bu kaynakları çok iyi kullanıyorlar. Neden biz Kürt yönetmenler olarak kendimizi bu kaynakların dışında tutuyoruz? Buradaki argümanları kullanarak dünya sinemasına açılmamız lazım. Salt anlatımlarla olmayacağını da bilmeliyiz. Dünya standartlarını yakalamak gerek. Bu şekilde, Kürt yönetmenler ve sineması gelişir. Ingmar Bergman’ın güzel bir sözü var: “Film bir belge olmadığında, bir rüyadır.” Onun için Kürt yönetmenlerin üretmekten başka çaresi yoktur. Üretmedikten sonra rüyadan öteye gitmez. Bu eleştirileri yaparken; eleştirinin merkezine kendimi koyarak anlatıyorum.
Belgeselime gelince; belgeseli festivallere göndermemdeki amaç: ödüller almak değil.  Kendime dert ettiğim bu konunun daha görünür olması için festivaller aracılığıyla dünyaya duyurmak. Türkiye’de yapılan bu hak ihlallerini, belge film yaparak farkındalık yaratmaktır. Film festivallerine, sadece insan hakları kategorisine başvuruyorum. 5 kıtaya ulaşan belge filmim özellikle Amerika ve Latin Amerika ülkelerinde büyük ilgi gördü. Büyük, küçük demeden ulaşabildiğim bütün festivallere filmimi gönderiyorum. Belgeselin süresinden dolayı, büyük önemli festivallere yollayamadım. Onun hazırlığını yapıyorum. Belge filmimin süresini uzatmam şartıyla, Krakow film festivali, Münih film festivali, Zurih film festivali, insan hakları adına en büyük festivallerinden olan, Cenevre Uluslararası İnsan Hakları film festivali ve İnsan Hakları Forumu’na (FIFDH) katılmak için belgeselin süresini uzatacağız. Gerekli koşulları sağladığımız takdirde, 2023 yılıyla beraber bu festivallerde yer alacağız. 
 
Belgesel çeşitli festivallerden 6 ödül aldı, 15 festival seçkisine girdi, yaklaşık 50 festivale başvurusu bulunan belgesel durumunda… Belgeselim;  2 Onur ödülü, 2 Mansiyon ödülü, 1 en iyi belgesel ödülü, bir festivalden de en iyi belgesel yönetmeni ve görüntü yönetmeni ödülünü aldı.
 
Dediğim gibi derdim ödül almak değildi; ama verilen ödüller tabi ki beni onure etmiştir;  tüm çabam bir yandan da bu belgeselle yaşanan bu durumun her yerde bir örnek teşkil edip yaşanan haksızlıkların tarihe bir belge olarak yer alması ve çocukların bilinçaltlarında böylesi karanlık anların olmaması içindir.
 
FESTİVALLER
 
Belgeselin gösteriminin yapıldığı ve ödül aldığı festivallerin isimleri şöyle; Cannes Word Fılm Festıval France: Best Human Rıghts Award 2022, Rome Internatıonal Fılm Awards: Awarded Of Honor 2022,Sofıa Art Fılm Festıval Burgarıa: Honor Award 2022, Better Word Fılm Festıval: Mentıon Prıze (Honorary Award 2022 Germany), Melbourne Overlooked Film Festivali-Avusturalya (Best Ducumentary), Fıve Contınents Internatıonal Fılm Festıva Venezuella- Selection (Best Director In Documentary Feature Film-Oğur Ataş/Being A Mother In Prison-Best Cinematography Feature Film-Ensar Özdemir/Being A Mother In Prison), Fıclapaz Internatıonal Fılm Festıval Bolıvıa: Fınal 2022, Lift-Off Filmmaker Sessions @Pinewoodstudien Festival İngirtere-Selection, Lane Doc Uluslararası Film Festivali Abd Sanfransisco-Selection, Paus Premieres Film Festivali Londra İngirtere-Selection, Oaxaca Film Festivali-Meksika-Selection, Fıve Contınents Internatıonal Fılm Festıva  - Venezuella – Selection, Ostıa Internatıonal Fılm Festıval-İtalya (Torino)-Selection, Black Cat Award International Film Festival-Selection, Various Artists İndependent Film Festival-Quarter-Finalist.
 
MA / Dicle Müftüoğlu
 

Diğer başlıklar

07/11/2022
15:26 İspanya Tabipleri Birliği'nden Fincancı'ya destek mektubu
15:06 Agirî’deki kazada 7 kişi yaşamını yitirdi, 11 yaralı
15:03 Qamişlo’daki saldırıda QSD savaşçısı yaşamını yitirdi
14:35 Şirnex’te 400 öğrenci zehirlendi: Olayın üzeri örtülmek isteniyor
13:58 BTS üyeleri promosyon için eylemde
13:58 Zap’ta askerin cenazesinin yakıldığına dair görüntü yayınlandı
13:43 Türkiye Suriye’de kolera salgınını tetikliyor
13:42 Siyanür sızıntısına takipsizlik kararı
12:54 DİSK Genel Başkanı'ndan Şenyaşarlara ziyaret: Bu mücadele Türkiye’yi anlatıyor
12:17 Gazetecilerin ‘suç delili’ sayılan kitapları iade edildi
11:55 Altın bir haftada yüzde 2 arttı
11:32 Belucistan’da 15 tutuklu idam edildi
11:29 Ronaghi'nin babası cezaevi önünde kalp krizi geçirdi
10:53 Yüzünüzü dağlara çevirin, sonbaharın güzelliğini göreceksiniz
10:46 NATO’dan sonra İsveç’ten Türkiye’ye ziyaret
10:46 Kadınlar 25 Kasım'da Taksim Tünel'de olacak
10:45 Bartın’da sözleşme bedelinin binde 1’i oranında ceza!
10:41 Uluslararası Kadın Konferansı sona erdi: Ortak mücadele ağı ilan edildi
10:15 Otoyolda kaza: 1 kişi yaşamını yitirdi
09:56 JINNEWS’ten Ekim ayı şiddet çetelesi
09:45 Sengaw’de 2 DAİŞ’li öldürüldü
09:38 İnsanlık Yürüyüşü: Direnmekten başka çare yok
09:11 Chomsky’den kimyasal silah kullanımının araştırılması talebi
09:01 Kameranın yükü
09:00 Yerleşim yerlerine kurulan geri dönüşüm fabrikaları tehlike saçıyor
09:00 Yönetmen Ataş: Kürt sinemacıların üretmekten başka seçeneği yok
09:00 07 KASIM 2022 GÜNDEMİ
08:09 Basel’de dengbêj gecesi
06/11/2022
23:48 İstanbul'da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
22:32 Savunma Bakanlığı: Bir asker hayatını kaybetti
20:07 Uluslararası Kadın Konferansı: İstenilen yaşam devrimle olur
18:37 Silopi'de kimyasala karşı yürüyüşte 32 gözaltı
18:16 'YÖK'süz demokratik halk üniversiteleri istiyoruz'
18:10 İstanbul'da 121 kişi gözaltına alındı
17:54 Amedspor Kadın Futbol Takımı 1-1 berabere kaldı
17:09 Muğlalılardan ekolojik talana karşı mücadele çağrısı
16:30 İstanbul’dan seslendiler: Araştırılıncaya kadar alanlarda olacağız
16:13 Seçime gitmeyen Federe Kürdistan Parlamentosu’nda 12 vekil çekildi
16:12 TİP’e ikinci saldırı
15:44 Emek ve Özgürlük İttifakı: YÖK kapatılsın
15:23 Tıp öğrencileri: Yaşamı savunanlar kazanacak
15:20 İstiklal'e çıkan her sokakta direniş
14:25 300 aydından İran rejimine: Baskılara son ver
14:16 Global Boks’ta kimyasal protestosu
14:04 Van’da askeri operasyon
13:50 Şenyaşar ailesi: Zalimden yana olanlar kaybedecek
13:22 İran'da devrimin ayak sesleri yükseliyor
12:38 Binler sokak sokak kimyasala karşı yürüdü
12:21 Iraklı parlamenterden hükümete: Saldırılara sessiz kalma
12:13 'İnsanlık Yürüyüşü' için dere ve tepeleri aştılar
11:53 Prof. Dr. Altıntaş: Üniversitelerde devrim şart
11:42 Somali'de askeri kampta patlama: 5 ölü, 11 yaralı
11:39 ‘Özgür Basın yazmaya devam edecek’
11:20 Silopi'de 'İnsanlık Yürüyüşü' başlıyor
10:48 Barolardan 'Kürt sorununa çözüm' çağrısı
09:41 Zonguldak’ta maden ocağında patlama: 4 işçi yaralandı
09:23 Görüntülerden sonra açıklama: 2 asker yaşamını yitirdi
09:13 Philippe Leruth: Tutuklanan gazeteciler Türkiye’deki gazeteciliğin gururu
09:12 Hukuksuzluğun başlangıç noktası: İmralı
09:09 30 yılın ardından sayımsız ilk gece
09:08 Göç politikaları, pragmatizm ve tutuklanan gazeteciler
09:08 Kimyasal silah tepkisi: İktidar suçun üstünü örtüyor
09:07 Kader Ortakaya soruşturması 'zaman aşımına' bırakıldı
09:05 Gazeteciler tutuklanırken sesi çıkamayanlar
09:00 06 KASIM 2022 GÜNDEMİ
05/11/2022
22:12 YNK Grup Başkanı: Irak hükümeti Türkiye’ye tepki göstermeli
22:04 561 aydından kimyasal silah kullanımına karşı çağrı: Türkiye'yi durdurun
21:34 Patnos Cezaevi'nde tutuklular bir yıldır tedavi edilmiyor
21:25 'Kadının sözünü her alanda mikrofonlara taşıyacağız'
19:35 Enerjinin kooperatifleştirilmesi tartışıldı
17:33 Amedspor-Ankaraspor maçı golsüz bitti
17:15 DBP Eş Genel Başkanları Silopi halkını yürüyüşe davet etti
17:15 CİSST'ten 7'nci 'Hapiste Kadın Atölyesi'
16:59 İzmir yine sallandı
16:17 ‘İnsanlık Yürüyüşü’ne pankartlı çağrı
16:16 2'nci Uluslararası Kadın Konferansı: 'Jin, Jiyan, Azadi' mücadelesini büyüteceğiz
16:10 İstismar davasında beraat ettirilen MHP’li Kayaalp Türk bayrağıyla karşılandı
15:57 İHD: Gazeteciler ve Fincancı serbest bırakılsın
15:21 Kürtçe gazeteye engel: Polis firmayı tehdit etti
15:09 Erciş’te şüpheli kadın ölümü
14:52 Yanlış teşhisle ameliyat edilen tutuklunun durumu ağırlaştı
14:50 TJA 25 Kasım deklarasyonu: Kadın Özgürlük Zamanı
14:33 ‘F oturumu’nda hasta tutuklu Çakır'ın serbest bırakılması istendi
14:14 KESK: İhraç edilenler dönene kadar mücadele edeceğiz
14:05 TTB İnsan Hakları Kolu: Susmuyoruz, korkmuyoruz
13:50 27 yıl önce kurşuna dizilip, yakılan köylüler için adalet istendi
13:48 Tahliye olan tutuklu Orbay 30 yıl sonra köyüne döndü
13:40 Diyarbakır Barosu’ndan MHP İl Başkanı Kayaalp’ın beraatına tepki
13:33 Bitlis’te askeri operasyon başlatıldı
13:28 2’nci Uluslararası Kadın Konferansı Berlin'de başladı
13:06 Türkiye Varlık Fonu’nun borcu yüzde 45 arttı
12:51 Fincancı: Hakikate katkı sunmaya devam edeceğim
12:35 'Irak'ta Türk askerinin varlığı işgaldir'
12:35 EMEP'ten ajansımıza dayanışma ziyareti
12:08 Musa Orhan’ı serbest bıraktı, MHP’li başkanı beraat ettirdi
12:00 Şenyaşar ailesi: Hakikatin ortaya çıkacağı günler yakındır
12:00 Kaybettirilen Şirin Bayram’ın annesi: Oğlumun kemiklerini istiyorum
11:07 Elazığ'da alacak kavgası: 3 ölü
11:03 Kobanê Davası avukatları: İktidarın hukuk düzeniyle karşı karşıyayız
11:02 Av. Aryen Turan: Hukuksuzlukları söylemeye devam edeceğiz
10:56 Van’da çocuğa cinsel saldırıda bulunan erkek tutuklandı
10:32 DÜ Hukuk öğrencileri: Dayanışma bekliyoruz
10:09 AKP, MHP, CHP ve İYİP Gelir Vergisi Kanunu’nda ortaklaştı
10:05 Belucistan'da halk bağımsızlık için ayakta
10:00 Eyşe Efendi: Kürtler kimyasala karşı güç birliği yapmalı
09:58 Şırnak’ta Cezeri Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan 76 öğrenci zehirlendi
09:51 Hüseyin diye tutuklanan ikizi Hasan’ın avukatı vekalet alamıyor
09:50 Tutuklu yakınları: Özgür Basın bizim gerçeğimizdir
09:50 Kürdistan'da barajlardan kimyasala: Ekolojik yıkım sürüyor
09:33 Yanlışa yanlış diyenler dayanışmanın parçasıdır
09:30 5 yaşındaki Êzidî Xemgîn’in yoldaşı Yahya Şen: Andım olsun, başınızı eğmeyeceğim
09:17 Ayrımcılık ve şiddet başvuruları yüzde 240 arttı
09:12 Silopi’deki ‘İnsanlık Yürüyüşü’ne çağrı: Hesap versinler
09:11 Ekolojist Bilgiç: Kimyasal silahların etkisi yüzyılı bulabilir
09:08 Kürtçe çocuk tiyatrosu ‘Nisko’ seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor
09:07 Ağır hasta tutuklu Civan Boltan’a kitap taşıma işkencesi
09:03 İmralı'da 'Hile-i Şerriye' sürüyor: Bin 903 başvuruya ret
09:00 Silopi’ye davet: Halklar kimyasal silaha karşı ortak mücadele yürütmeli
09:00 ‘Söz uçar yazı iki cihanda eyvah’
09:00 05 KASIM 2022 GÜNDEMİ
08:37 Kobanê Davası’nda ara karar: Yorulmaz ve Bağcık’a tahliye
04/11/2022
21:13 30 yıllık tutuklu 60 yaşında tahliye edildi
21:10 Sancar: İktidar en çok özgür basından korkuyor
21:07 Kobanê Davası: Kürt kadınlarını yargılıyorsunuz
20:00 Bedenini ateşe veren Brukanlı hastaneye götürülmüyor
19:34 İHD İzmir Şubesi: Çocukların barışa ihtiyacı var
18:57 Cizre’de ‘İnsanlık yürüyüşü’ hazırlıkları devam ediyor
18:51 İşkenceye uğrayan Adsız'a ilişkin soru önergesi
18:26 Gazeteci Şahinli kelepçeli muayene edildi
18:02 CHP, Akkuyu Nükleer Santrali’ne sahip çıktı
17:58 MHP İl Başkanı Kayaalp ‘çocuğa istismar’dan beraat ettirildi
17:51 Fincancı’nın serbest bırakılması çağrısı
17:34 Rojbin Perişan Diyarbakır'da kitlesel karşılandı
17:30 Öğrenciler ırkçı saldırıyı yürüyüş ile protesto etti
17:25 Sedat Peker ve Ünsal Ban hakkında iddianame
17:21 Yüksekdağ: İktidar boğazına kadar battı
17:14 Gazeteci Kural’ın davasında 3 polise ceza talebi
17:10 MA ve JINNEWS’e dayanışma ziyaretleri sürüyor
17:08 Ceyhan'da Cemevi’ne cinsiyetçi yazılamalar yapıldı
17:04 Barış Nöbeti'nde tutuklu gazetecilere destek
17:02 Bodrumlu kadınlardan ‘Özel savaş politikası’ konulu atölye
16:58 İnsan hakları savunucularının duruşması görüldü
16:54 Nusaybin’de ‘kayyımın etkinliğine katılmayın’ çağrısı
16:43 İran rejiminde çöküş korkusu!
16:31 Bakan Nebati’den enflasyon savunması
16:00 Bedenini ateşe veren Brukanlı ailesiyle görüştürülmüyor
15:58 Kobanê Davası’nda siyasetçiler mütalaayı reddetti
15:50 Bartın katliamında bir kişi daha yaşamını yitirdi
15:49 Şırnak’ta ‘İnsanlık yürüyüşüne’ çağrı
15:46 ‘İnfaz Kanunu’ değişikliği öneri raporu: Ağırlaşan tecrit kaldırılmalıdır