AMED - Anadilin önemine dikkat çeken Eğitim Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanları Emine Akşahin ve Zülküf Güneş, anadilin seçmeli verilmesine karşı olduklarını, anadilde eğitim verilmesini savunduklarını söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında okutulacak seçmeli ders tercihi 2 Ocak’ta başladı, 20 Ocak’ta ise sona erdi. Tercih süreciyle birlikte anadilin seçmeli ders olarak verilmesi tartışmaları yeniden başladı. Anadilleri Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçesi olan milyonlarca Kürt çocuğunun eğitimlerine “Türkçe başlayıp”, sadece öğrenim hayatlarının sınırlı bir döneminde az sayıda dersle anadillerini seçmek zorunda bırakılması ise tepkilere neden oldu. Geçen dönem öğretmen atamalarında 3 Kürtçe öğretmeni ataması ve Kürtçe seçmeli ders seçiminde “öğretmen” eksikliği nedeniyle sınıflar açılmazken, eğitimciler ise anadilin seçmeli ders olarak öğretilmesine karşı olduklarını, eğitimin anadilde olması gerektiğini ifade ediyor.
ANADİLLERİNDE EĞİTİM
Eğitim Sen 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Zülküf Güneş, seçmeli ders tercih süreciyle birlikte idarecilerin, veli ve öğrencileri dini ders seçmesi noktasında yönlendirdiklerini ifade ederek, anadilin tüm öğrenim boyunca yapılmasını ve kamusal alanda kullanılmasını savunduklarını, bunun için mücadele ettiklerini söyledi. Anadillerin resmi dil olarak kullanılmasını savunduklarını kaydeden Güneş, bölgelerinde Kürtçenin yaygın bir şekilde kullanılmasından dolayı Kürtçenin eğitim dili olması yönünde çağrıları ve taleplerinin olduğunu kaydetti. Kendi bölgelerindeki çocukların anadilinin Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçesi olduğuna işaret eden Güneş, “Zaten öğrenciler bu bölgede Kürtçe konuşuyor, o yüzden bu dillerin seçmeli ders olarak değil, anadilde, resmi ve kamusal eğitim dili olarak görülmesi gerekiyor. Eğer bir seçmeli ders seçilecekse bu dili bilmeyen halkların çocukları, bu dersleri seçebilirler. Bu bölgede yaşayan Kürt çocuklarının kendi anadillerinde eğitimi almaları gerek” ifadelerini kullandı.
‘SADECE 80 ÖĞRETMEN BULUNUYOR’
Kürtçeye yönelik politikalar nedeniyle Kürtçe seçmeli ders seçiminde öğrencilerin kriminalize edilme korkusu yaşadıklarına değinen Güneş, idarecilerin Kürtçe sınıf açmak konusunda isteksizliği, öğrenim için materyal eksikliği, öğretmen açığı nedeniyle birçok okulda Kürtçe seçmeli dersi seçmelerine rağmen bu dersin verilmediğini söyledi. Kürtçe seçmeli dersin verilmesine başlanmasına dair yasal düzenlemenin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen 2 binin üzerinden Kürtçe öğretmeni mezun olduğunu, ancak bu sürede sadece 120 öğretmen atamasının yapıldığını aktaran Güneş, atanan öğretmenlerden 40 tanesinin de bu dersin verilmemesi nedeniyle branş değişikliğine gittiğini kaydetti. Güneş, “Bugün Türkiye genelinde bu dersleri verecek 80 öğretim elemanı görünüyor, bu da maalesef talep olsa da bu talebi karşılayacak düzeyde eğitim elemanı yok” diye konuştu.
‘İKTİDAR SEÇİM İÇİN KULLANMAK İSTİYOR’
İktidarın daha önce de Kürtçe seçmeli dersi Kürt seçmene ulaşmak için bir seçim propagandası olarak kullandığını ve önümüzde bir seçim olduğuna işaret eden Güneş, “Önümüzde bir seçim var ve bunu daha önceki seçimlerde de gördük, iktidar bunu bir seçim propagandası olarak kullanmak istiyor. Bu derslerin okullarda seçmeli ders olarak görülmeye başlaması mevcut siyasi iktidarın kısmen demokratik bir süreç yürüttüğü ‘çözüm süreci’ döneme denk geliyor. Hali hazırdaki gereği bile yerine gelmedi. Yeteri kadar öğretmen ataması yapılmadı ve yeteri kadar materyal geliştirilmedi. Önümüzde bir seçim var ve iktidar bunu bir seçim propagandası olarak kullanıyor. Biz anadilin seçmeli ders olarak dayatılmasının karşısında olduğumuz gibi bunun bir seçim propagandası olarak kullanmasının karşısında duracağız” şeklinde konuştu.
Anadilin seçmeli ders olarak seçtirilmesinin saçma bir durum olduğunu dile getiren Güneş, “Burada Kürtçe konuşan bir çocuğa Kürtçeyi seçmeli ders olarak görmesini istiyoruz, burada ciddi bir çelişki var. Bugün bir Fransız çocuğuna Fransızcayı nasıl seçmeli ders olarak nasıl seçtiremiyorsak, anadili Kürtçe, Ermenice, Arapça olan bir çocuğa da anadilini seçmeli ders olarak seçtirip, bu şekilde eğitim görmesini kabul edemeyiz” diye belirtti.
Güneş, eğitimciler olarak Kürtçenin eğitim dili, resmi dil olması için sivil toplum örgütlerinin verdiği mücadelenin her zaman içinde olacaklarını sözlerine ekledi.
‘HAKİM KÜLTÜRÜN EGEMEN OLDUĞU BİR DİL YARATILDI’
Milyonlarca çocuğun her eğitim öğretim yılında anadilinde eğitim görme hakkından mahrum bırakıldığını belirten Eğitim Sen 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin ise, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Türkiye’de 30’a yakın dilin konuşulduğunu anlattı. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine işaret eden Akşahin, şunları söyledi: “Ancak ulus devlet aklı üzerinden inşa edilen iktidarların sadece tek dil tek inanç ve tek kimlik üzerinden uyguladıkları politikalar nedeniyle farklı dillerin tek potada eritilerek sadece egemen kültürün hâkim olduğu bir dil, bir kimlik yaratıldı.”
EŞİT HAKLAR
Anadilleriyle büyüyen çocukların okulla başlamalarıyla anadillerini kapının dışında bırakmak zorunda kaldığını, bunun çocuklarda travmalara neden olduğunun altını çizen Akşahin, şunları söyledi: “Türkiye’de yıllarca Türkçe dışında ki bütün diller yok sayılmış. Yıllarca Türkçe dışında ki bütün diller toplumun dışında itilmiş, yasaklanmış, ötekileştirilmiş, aşağılanmış yani biz çocukların anadilde eğitim görme hakkına sahiptir derken karşılığında yaşanan somut hayatta, çocukların kendi anadillerinin yabancılaşmaya çalıştığını, anadillerinin ötekileştirildiği bir dil olarak çocukların hafızalarına kazımaya çalışıyorlar. Biz bunun önüne geçmek istiyoruz. Bütün insanların eşit haklara sahip olmasını istiyoruz. Kürtlerin, Lazların, Ermenilerin kendi dillerinde eğitim görmesini talep ediyoruz.”
‘SÖMÜRÜLEN TOPLUMUN KENDİSİDİR’
Eğitim süreciyle birlikte öğrencinin karşılaştığı soruna işaret eden Akşahin, şöyle devam etti: “6 yaşında okula gidiyorsunuz ve kendi diliniz sizlere yasaklanıyor, öcüleştiriliyor. Eğitim ve kamusal alanda o dilin geçerli olduğunu görüyorsunuz ve kendi dilinizin ikinci, üçüncü hatta dördüncü planda olduğunu, dilin statüleştirildiğini de görebiliyorsunuz. Bu bağlamda sömürülen sadece dil değil, toplumun kendisidir. Dili yasaklanan toplum zaten sömürülen bir toplumdur. Kültürü, tarihi ve hafızası yok sayılan bir toplumdur. Bunun kabul edilebilir olmadığını, evrensel değerlerde dünyanın hiçbir yerinde ne bir kültürün ne de bir dilin yasaklanması kabul edilemez.”
HER ALANDA ANADİL MÜCADELESİ
Yakın zamanda Kürtçe tiyatro ve konserlerin yasaklanmasına işaret eden Akşahin, dönem dönem Kürtçenin tamamen yasaklandığını hatırlatarak, şunları dile getirdi: “İnsanların kendi anadilinde eğitim görme hakkını savunmak, sadece kurumların, siyasi partilerin ve sendikaların sorunu değildir. Ülkenin dört bir yanında bu insanı değerlere objektif bakan, evrensel değerlere objektif bakan demokrat düşünen her insanın sorunudur. Avukatların, sağlıkçıların, meslek örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin sorunudur. Hepimizin ortak sorundur ve çocuklarımızın geleceği söz konusudur. Çocuklarımız kendi anadillerini severek benimseyerek üzerine katarak büyümemeliler. Böyle olursa toplumsal barış sekteye uğrayacaktır. Biz anadilin mücadelesini her alanda vermeye devam edeceğiz.”