AGİRÎ - Giyadîn’de, 37 hektarlık alanda altın madeni için ruhsat alan Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’nin tüm Kurdistan’ı zehirleyeceği uyarısında bulunan HDP’li vekil Abdullah Koç, “Kürde dair ne varsa yok ediliyor” diyerek, herkese duyarlılık çağrısında bulundu.
Agirî’nin Gîyadîn (Diyadin) ilçesine bağlı Melleqere (Mollakara) köyünde, “altın ve gümüş projesi” için ruhsat verilen Koza Altın İşletmeleri A.Ş. bölgede maden işletmesine başladı. Firma 4 altın madeni için 37 hektarlık alanın ruhsatını aldı. Böylece Agirî’nin yüz ölçümünün yaklaşık yüzde 5’i söz konusu firmaya ruhsatlandırılmış oldu. Söz konusu firmanın, Wan ve Agirî’de ayrıca toplam 16 farklı bölgede maden ruhsatı, 210 nokta için de sondaj izni bulunuyor.
Giyadîn’deki maden sahası Murat Nehri’ne sadece 200-300 metre uzaklıkta, Agirî ve Giyadîn için önemli bir gelir kaynağı olan sera ve jeotermal su kaynaklarına ise 1-2 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
BÖLGE SİYANÜRLE ZEHİRLENECEK
Maden sahasının bulunduğu alana ilişkin hazırlanan Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna göre, bölgede 218 farklı bitki, 16 sürüngen, 67 kuş türü bulunuyor. Alanda bulunan bitki türlerinden 7’si endemik yani başka bir alanda bulunmayan bitki, 3’ü de nadir bulanan bitkiler listesinde. Yine bölgede tespit edilen 16 sürüngen türü Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) ve Bern Sözleşmesi’ne göre kesinlikle korunması gereken türler içerisinde yer alıyor. Yine proje alanı ve yakın çevresinde saptanan 67 kuş türünden 33’ü nesli tehlike altında olan kategoride yer alıyor. Altın aramanın ve ayrıştırmanın siyanürle yapılacak olması nedeniyle bölgede başta insanlar başta olmak üzere tüm canlılar etkilenecek.
YERALTI SULARI İÇİN TEHLİKE
Daha önce Tarım ve Orman Bakanlığı projesiyle Giyadîn’de, 40 dönümlük alanda jeotermal enerji ile seracılık faaliyetlerinin yapılacağı bir proje hayata geçirildi. Söz konusu maden sahası bu alana sadece 1-2 kilometre uzakta bulunurken yeraltında 300 metre derinliğe inecek ocaklar için her gün patlatılacak tonlarca dinamitin oluşturduğu sismik sarsıntılar yeraltı jeotermal sularını da azaltacak veya kurutmayla yüz yüze bırakacak.
TURİSTİK BÖLGE ÖLECEK!
Konuya ilişkin konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Agirî Milletvekili Abdullah Koç, bölgenin zehirlenerek, yok edileceği uyarısında bulundu. Maden sahasının Murat Nehri’ne yakın bölgede yer aldığını hatırlatan Koç, “O bölgeden Keban’a kadar uzanan, bir nehrin tam çıkışından altın ayrıştırma alanı verilmiş. Bu durum bölgenin tamamına zarar verecek. Özellik siyanürle altın arama faaliyetleri bölgeyi tahrip edecek. Bunun faaliyete geçmesi halinde Murat Nehri baştan aşağıya zehirlenecek. Bölge, sıcak su kaplıcaların olduğu bir alan olması nedeniyle hem Agirî hem de Giyadîn’e turistik olarak katkı sağlayan bir bölge. Maden faaliyeti bu alanı da zehirleyerek, hem suyu hem de oradaki bitkileri öldürecek” dedi.
TAHRİBAT AĞIR OLUR
Altın arama faaliyetlerinin sera alanlarını da kapsayacağını anımsatan Koç, “İnsanlığın doğduğu yerin tam da kalbinde bu maden sahası oluşturulmuş. Bu maden hesaplanamayacak bir tahribat yaratacak. Murat Nehri, Mollakara köyünden başlayarak tüm Agirî’nin ilçelerinden geçiyor, değişik yerlerden beslenerek Keban Barajı’na kadar uzanıyor. Çewlik, Mûş, Elezîz’den geçiyor ve Fırat Nehri’ne akıyor. Buradan baktığımızda bu siyanür bütün Kurdistan’ı etkileyecek. Buradaki tüm yaşam alanlarını yok edecek ve zehri her yere taşıyacak. Bu durum, milyonlarca insanı, binlerce yaşam alanını etkileyecek. Belki milyonlarca canlıyı yok edecek. İnsanların bu madene karşı tepki vermesi, derhal durulması gerekiyor” çağrısında bulundu.
İNSANLAR KÖYLERİNE GİREMİYOR
Firmanın bölge halkına “istihdam” vaat ettiğini söyleyen Koç, “Şimdi başladıkları noktada insanları kendi köylerine yaklaştırmıyorlar. Otlak, mera alanlarını kapatmış durumdalar. Köylüler buna karşı tepkili. Buralarda setler kuruldu ve tamamen kapatıldı. Bu durum hayvancılığın bitmesine neden olacak. Binlerce kamyon bölgeye girerek, zarar verecek. O alan çölleşecek, flora yok olacak, yakın köyleri de etkileyecek. Tabir yerindeyse yaşam alanı kalmayacak. Aynı firma Eskişehir Karakaya Bölgesi’nde de maden araması yapıyor. Oradan geçerken tahrip edilmiş doğayı görebilirsiniz. Tarım alanlarını, tüm yaşam alanlarını tahrip etmişler. Giyadîn’in oradan farklı bir yanı var çünkü büyük bir coğrafyayı besleyen bir nehrin üzerinde bir çalışma var. Dolayısıyla onlarca kenti zehirleyecek bir madenin vahim sonuçları olacak” diye belirtti.
BİLİNÇLİ BİR POLİTAKA
Firmanın Agirî ve Wan’da 16 maden ruhsatı ve 210 noktada sondaj izni olduğunu belirten Koç, neredeyse iki kentin yüzde 15’nin firmaya aktarıldığını kaydetti. Koç, “Yüzde 15 demek coğrafyanın yarısı yok etmektir. O nedenle ruhsatların bilinçli bir şekilde verildiğini söylüyoruz. Bir coğrafya bu kadar hedef haline getirilemez. Buna karşı mücadele etmezsek bölgedeki bir metrekarede bile yaşam alanı kalmayacak. Bu iş bu kadar tehlikeli ve ciddidir. Tüm Serhat Bölgesi, Altın Koza ve iktidarın hedefi halindedir. Buna karşı durmak ve mücadele etmek gerekiyor. Buna karşı bizim de gündem oluşturarak, destek vermemiz gerekiyor. Bu sadece köylülerin mücadelesiyle olabilecek bir şey değil. Buna demokratik kitle örgütlerinin de destek olması gerekiyor. Bu ötelenecek bir sorun değil, halkın bu madene rızası yoktur” ifadelerini kullandı.
KÜRDE DAİR NE VARSA YOK EDİLİYOR
Kurdistan’ın tüm kentlerinde doğaya yönelik saldırıların olduğunu hatırlatan Koç, şöyle dedi: “Kürde dair ne varsa bu iktidarın hedefindedir. Özellikle tarihsel alanlar ve tarihi anlamda önem atfedilen, coğrafik olarak önem atfeden ve oradaki halkımızın yaşam alanı olan ne varsa AKP-MHP iktidarının hedefindedir. Bunu ideolojik bir yanı var çünkü tamamen tarihi, coğrafyayı yok etmek istiyorlar.”
MA / Berivan Kutlu