ANKARA - HEP’ten HDP’ye Kürt siyasi hareketine dönük “parti kapatma” politikasını değerlendiren gazeteci, yazar Hüseyin Aykol, “Her kapatma halkta bir tepki topluyor ve partiler büyüyerek siyasete giriyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Anayasa Mahkemesi’ndeki (AYM) kapatma davası sürerken, 5 Ocak’ta partinin hazine yardımı hesaplarına AYM tarafından bloke konulmasına karar verildi. Karar, “siyasi soykırım operasyonlarının” bir parçası olarak ifade edilirken, gazeteci yazar Hüseyin Aykol, Halkın Emek Partisi’nden (HEP) HDP’ye, Kürtlerin taleplerini Meclis’e taşıyan partilere yönelik siyasi baskıları ve parti kapatmalarını değerlendirdi.
TÜRKİYE’DE PARTİ KAPATMALARI
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrası ilk ve tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile birlikte, Türkiye’nin çok uzun süre faşist diktatörlük ile yönetildiğine dikkat çeken Aykol, çok partili hayata geçiş denemelerinde CHP tarafından açılan partilerin yine CHP tarafından kapatıldığını vurguladı. 1946'dan sonra çok partili döneme geçildiğini hatırlatan Aykol, “Bu dönemde bolca sağ parti kuruluyor. Sol, hatta komünist partilerin Türkçe versiyonları kuruluyor. Bunlar, rejim komutanları tarafından kapatılıyorlar. 50'li yıllarda iktidara gelen Demokrat Parti (DP), seçimleri kazandıkça tek parti oluyor ve gelişmek isteyen partileri bir şekilde kapatıyorlar” dedi.
TİP 'KÜRT HALKI' DEDİĞİ İÇİN KAPATILDI
1950-1960’lı yıllarda parti kapatma ve açmaya yönelik bir yasa olmadığını, herhangi bir sulh ceza mahkemesinin herhangi bir gerekçeyle parti kapatabildiğini belirten Aykol, 1961 Anayasası’nda partilerin “özel bir Anayasası’nın olması” gerektiğine yer verildiğini aktardı. Aykol, “Bu yetkiyi yeni Anayasayla kurulan AYM’ye veriyorlar. AYM, partileri her yıl denetliyor, uyarılarda bulunuyor. Kurulması zor ama her yıl hangi parayla faaliyet gösterdikleri, paraları nasıl harcadıkları denetlenen, kuruluş programı olan, bu programda ‘komünist’, ‘Kürt halkı’ gibi kavramlar geçiyorsa uyarılan buna göre değiştirilmezse kapatma davası açılan bir sistem kuruluyor. Nitekim AYM’nin 60’lı yılların sonuna doğru ilk kapattığı partilerden biri Türkiye İşçi Partisi’dir (TİP). TİP, komünist kelimesi geçtiği için değil, ‘Kürt’ kelimesi geçtiği için kapatılıyor” diye konuştu.
KÜRTLERİN SİYASET SAHNESİNE ÇIKIŞI: HEP
12 Eylül askeri diktatörlüğünün bütün siyasi partileri kapattığını hatırlatan Aykol, Kürt siyasetçilerin Kürt halkı lehine politika üretmek üzere 80’li yıllarda mevcut siyasi partilerin içinde siyaset yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Aykol, sözlerini şöyle sürdürdü: “90’lı yıllarda Kürt halkının ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi iyice genişledi. Dolayısıyla kendi partisini, sorununu Meclis’te konuşacak, çözümü için adımlar attıracak partilere ihtiyaç doğdu. 1990 yılında Sosyaldemokrat Halkçı Parti’de (SHP) siyaset yapan bazı Kürt milletvekilleri Paris'te Kürt sorunu ile ilgili bir konferansa katıldı. Türkiye’ye döndüklerinde ‘Orada Kurdistan lafı geçti, oraya nasıl katılırsınız?’ şeklinde büyük bir antikampanya yapılınca, SHP korktu ve milletvekili arkadaşlarımızı partiden attı. Bunun üzerine partinin içinde kalan bazı milletvekilleri de atılan milletvekilleri ile bir araya gelerek HEP’i kurdular. HEP, 7 Haziran 1990’da kuruldu. Kürtler o tarihte siyaset sahnesine kendi istekleri ile çıkmış oldular.”
HEP'İN KAPATILMASI
Aykol, HEP’in Kürt halkının taleplerini, Meclis’te dile getirmek üzere kurulduğunun altını çizdi. SHP Genel Başkanı’nın değişmesinin ardından HEP’e davette bulunulduğunu söyleyen Aykol, seçimde 20’den fazla milletvekili seçildiğini aktardı. Seçimlerin ardından SHP’nin bir kısım milletvekillerinin ve başkanının rahatsız olması sonucu HEP’in SHP’den yeniden ayrıldığını ve HEP olarak devam ettiğini anımsatan Aykol, “Seçilen 21 milletvekilinden sadece 18’i geldi. 3 milletvekili de HEP’den seçildikleri halde ya korktular ya da değiştirdiler. 20 Milletvekili olsalardı grup kuracaklar, Kürt milletvekilleri daha güçlü siyaset yapabileceklerdi. HEP’in söz alışları, tavırları Türk devletini rahatsız etti ve parti hakkında kapatma davası açıldı. 14 Temmuz 1993’e kadar süren bir dava oldu ve parti AYM tarafından kapatıldı” dedi.
HEP, ÖDP, DEP VE HADEP ÜZERİNDEKİ DEVLET BASIKISI
Kürt halkının HEP’in kapatılma sürecinde 19 Ekim 1992 Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) adında yeni bir parti kurulduğunu aktaran Aykol, ÖDP’nin de seçime giremeden 1993 yılında kapatıldığına dikkat çekti. Demokrasi Partisi'nin (DEP) Kürt halkını partisiz bırakmamak üzere 7 Mayıs 1993’de kurulduğunu vurgulayan Aykol, şunları kaydetti: “HEP’ten önce ÖDP’e ardından da DEP’e geçen milletvekilleri uzun süre yargılandı. Birçoğu yıllarca cezaevinde kaldı. 94’te AYM DEP’i de kapattı. AYM süreçlerinde Kürt halkının partisiz kalmaması için yeni bir parti kuruluyor ve o da faaliyetlere başlıyor. O partilerden biri Halkın Demokrasi Partisi (HADEP). Bakın ne kadar öngörülüyor! 16 Haziran 1994'te DEP kapatılırken 11 Mayıs 1994’de HADEP kuruluyor.”
Aykol, HADEP’in kendi adıyla genel seçimlere girmesi ve bir buçuk milyon oy toplaması nedeniyle tarihi bir öneme sahip olduğunu aktardı. Baraja takılan HADEP'in bu iddia ile yerel seçimlere girdiğini aktaran Aykol, şöyle konuştu: “HADEP, 37 belediye başkanlığı kazandı. Bunlardan biri de Amed’ti. Bu şekilde güçlenen, kendi adına seçimlere giren, belediye başkanlığını kazanmaya başlayan bir parti var. Ona da hemen kapatma davası açıldı. Ancak bu kapatma davası biraz uzun sürdü. HADEP 2003’e kadar gündemdeydi. AYM onu da 2003’te kapattı. Tabi bu kapatma süreci sürerken Demokratik Halk Partisi (DEHAP) Kuruldu. DEHAP 1997’de HADEP’nin kapatılmasından önce kurulmuştu. Sonra bunun kapatma davası da devam etti. Bu partinin kapatma davasının bütün süreçleri tamamlandığı halde kapatmayı unutmuş durumdalar. Bu parti de şu anda duruyor.”
YÜZDE 10 BARAJI YIKILDI: DTP DÖNEMİ
2005 yılında kurulan Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) ilk eş başkanlık sistemini getirdiğinin altını çizen Aykol, DTP’nin Kurdıstan illerinde halkı örgütleyerek kendi milletvekillerini ile seçime girdiklerini ve Meclis'te grup kurduklarını hatırlattı. Aykol, “Rejim, ‘Biz bu %10 barajını Kürtler için getirmiştik. Yüzde 10 barajı yıkıldı. Bu barajı düşürelim her seçim şeyinde partiler seçim barajını düşürme sözü verdiler ama tabi bugüne kadar sürdü. Başsavcılık ve AYM bunu iptal ettiyse de hayatına devam etti. Bu ısrar sonucunda eş başkanlık sistemi mevcut” diye belirtti.
'KÜRT SORUNU MECLİS’TE KONUŞULAMIYOR'
Aykol, DTP’nin 2009’da kapatılacağının belli olmasının ardından 2 Mayıs 2008’de kurulan Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) 94 belediye başkanı ve Genel Meclis’te bulunacak kadar bol sayıda milletvekiliyle getirdiğini söyledi. DTP milletvekillerinin BDP’ye geçtiğini ve isim değişikliğine gittiğini ifade eden Aykol, “Şimdiye kadar saydığım partiler Kürt sorunu öncelikli. Kürt sorununda Meclis'te konuşma, çözüm bile beklenmiyor. Çözüm, ‘çözüm süreci’ döneminde konuşulmaya başlandı” dedi.
HDP’NİN KURULUŞU
Türkiye halklarının birlikte mücadele edebileceği bir parti hayaline işaret eden Aykol, HDP kuruluşuna ilişkin şunları söyledi: “HDP, önce kongre olarak kuruldu. Bu kongrede, 40’tan fazla örgüt ve yapı bir araya geldi ve kongreden parti çıkarma kararı alındı. HDP, 15 Ekim 2012’de kuruldu, kendi ismiyle Meclis’e girdi ve ilk girdiği seçimde tam 80 milletvekili çıkardı. Daha sonraki seçimlerde baskılarla bu sayı 67’ye düştü ama girdiği her genel seçimde grup derdi olmadan, ciddi bir milletvekili sayısıyla Meclis’e girdi. Daha sonraki 2 yerel seçimde de belediye başkanı sayısını arttırdı.”
KÜRTLERİN KAZANIMLARI
Devletin AYM eliyle Kürt sorunuyla ilgili partileri defalarca kapattığını söyleyen Aykol, her kurulan partinin daha da genişleyerek yola devam ettiğine dikkat çekti. Kürtlerin kurduğu sağcı partilerin de kapatıldığına dikkat çeken Aykol, “Eskiden ‘Kürt’ lafının bile parti kapatmaya vesile yapıldığı ortamda bizler, Kurdistan kelimesini kullanabiliyoruz. 1990'larda ‘Kurdistan, Kürt’ kelimesini haberlerimizde kullanamıyorduk, şimdi kullanabiliyoruz. İnsanlar çocuklarına Kürtçe isimler kullanabiliyorlar, nüfus kağıdına yazdırabiliyorlar. Geldiğimiz noktada devlet Kürt sorununu kabul etmiş durumda ama o da mümkün olduğunca haklarını vermemeye, az vermeye çalışıyor” diye konuştu.
KÜRT DİLİ MÜCADELESİ
Aykol, devletin kurucu mantığının Türkler dışındaki tüm halkları “hizmetimizde olabilir ancak” şeklinde tanıdığına dikkat çekti. Kürt milletvekillerinin Meclis’e kendi kimlikleri ile girebilmesinin hala benimsenmediğinin altını çizen Aykol, şunları söyledi: “Tutanaklarda ‘yabancı dil’ diyorlar, Kürtçe okunduğunu çok iyi biliyorlar. Leyla Zana’nın yargılanmasının, hapse atılmasının sebeplerinden biri Kürtçe yemin etmesidir. Vedat Aydın, Devlet Su İşleri salonunda yapılan genel kurulda Kürtçe sunum yaptığı için yöneticiler divanı terk etti, Aydın gözaltına alındı, Kürtçe sunumu çeviren arkadaşla birlikte Ulucanlar Cezaevi’nde birkaç ay kaldı. Dava devam ederken Diyarbakır’a gittiğinde evinden alınıp işkence ile katledildi. Güvenlik güçleri, Aydın’ın cenazesine saldırdı. O gün Amed'te sayısı belli olmayan bir katliam yaşandı. Sadece Kürtçe konuştuğu için bunlar yaşandı.”
'KÜRTLERE KARŞI SAVAŞI DİRİ TUTUYORLAR'
HDP’nin başarısının devlette düşman anlayışını ve baskıları arttırdığını söyleyen Aykol, “HDP’nin sosyal demokrat çizgisi devleti çok korkutuyor çünkü bu çizgi çok fazla insanı bir araya getiriyor. Kendilerini var etmek için savaş çıkarıyorlar, Kürtlere karşı savaşı diri tutuyorlar ve HDP’nin bir an önce kapatılmasını istiyorlar” diye konuştu.
AKP’nin iktidarda kalabilmek için MHP'nin oylarına ihtiyaç duyduğunu ve çözüm sürecinden vazgeçtikten sonra tekrar Kürtlere dönük savaş politikasına döndüğünü söyleyen Aykol, HDP’nin kapatılmasında da MHP’nin etkili olduğunu vurguladı.
'AYM’NİN MEŞRUİYETİNİ ZEDELEYECEK'
Yargıtay Başsavcılığı’nın, 2021 yılında 2 haftada hazırladığı yüzlerce sayfalık iddianameyi hatırlatan Aykol, “AYM basıklar sonucunda iddianameyi kabul etti ve HDP’ye tebliğ etti. HDP, 5 Kasım 2021’de ön savunmasını verdi. Bunun üzerine Başsavcılık esas hakkında mütalaasını verdi. AYM, 5 Ocak günü aldığı bir ara kararla HDP’nin hazine yardımını bloke etti. Hazine yardımı son seçim sonuçları üzerinden kazanılmış bir paradır. Azaltılamaz, vermemezlik yapılamaz. AYM Bloke kararında Erdoğan'ın ayak oyunlarıyla gönderdiği adamlar rol aldı. HDP’ye yönelik bloke kararı yasa dışı da bir durumdur. Her kapatma halkta bir tepki topluyor ve partiler büyüyerek siyasete giriyor. Kürt halkının ve etnik grupların halkların ve dini grupların birlikte mücadeleye ısrarla geldiği bir durum oluyor. Her şeye rağmen AYM’den bir kapatma kararı çıkarsa AYM’nin uluslararası meşruiyeti zedelenecek” sözlerine yer verdi.