RIHA - Arîn Mîrkan, Rêvana, Destîna, Hêlîn, Vîyan, Renîn ve Rûken şahsında kadın mücadelesinin Kobanê’den tüm dünyaya duyurulduğunu belirten HPC-Jin Yöneticisi Edle Bekir, direniş kalesini savunmaya ve kazanımlarına sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentinde, 21. yüzyılın en karanlık yapılanmalarından biri olan DAİŞ’e karşı 134 gün destansı bir direniş gösteren Kürtler, DAİŞ’i topraklarından temizledikten sonra hızlı bir şekilde inşa sürecine koyuldu. Kadın öncülüğünde başlayan 8 yıllık süreçte adım adım örülen demokratik siyaset, eşbaşkanlık sistemi, özsavunma gücü, komün, meclis ve kooperatif gibi örgütlenmelerle özgür yaşam alanları yaratıldı.
ÖRGÜTLENME AĞI
DAİŞ şahsında kendini yeniden kurumsallaştırmak isteyen erkek karanlığına meydan okuyan kadınlar, kentlerini, sokaklarını, topraklarını ve yaşamlarını savunarak, toplumsal ilişkilerin yeniden inşa edilmesini üstlendi. Tek merkezli kapitalist sisteme karşı “Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü” paradigma ile alternatif modeller üretildi, Baas Rejimi tarafından tamamen dışlandıkları tüm alanlarda hukuktan ekonomiye, sağlıktan eğitime, kültür sanattan siyasete ve özsavunmaya tüm alanlarda örgütlenerek, güçlendi. Kadınların yaşadığı sorunlardan haberdar olmak için sokak sokak, ev ev örgütlenerek, Mala Jin kuruldu. Özellikle erken yaştaki evliliklere müdahale eden kadınlar, Kadın Kanunlarını yani toplumsal sözleşmeyi oluşturdu. Yeni alanların kurtarılmasıyla sisteme Arap, Süryani, Ermeni, Çerkes ve Türkmen kadınların dahil olmasıyla Kürt kadının örgütlenmesi olan Yekîtiya Star, 2016 yılında bölgedeki tüm kadınların çatı örgütlenmesi olan Kongra Star’a dönüştü. Böylece her kadın kendi kültür, renk ve diliyle bu konfederal yapıya katıldı. Toplumdaki ataerkil yapıya karşı başkaldıran ve örgütlenmeleriyle ortak hedef, akıl ve kararlarda buluşan kadınlar, toplumun her alınanda belirleyici güce sahip oldu.
İLHAM KAYNAĞI OLDU
Erkek aklın bilimdeki tahakkümüne karşı Jîneoloji Araştırma Akademisi kuruldu. Bu şekilde kadınlar, devrim gelişimi içinde geleceklerini geliştirme ve kendi tarihini yazmaya başladı. Devrim sürecine etkin bir şekilde katılan kadınlar, Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), Asayiş Güçleri ve Hêzin Parastina Cewherî (HPC-Jin) gibi askeri oluşumlarla savunmada da iddialarını ortaya koyup, dünya kadın hareketlerine ilham kaynağı oldu.
HPC-Jin yöneticisi Edle Bekir, Kobanê’de gelişen direnişi ve Kobanê zaferinde kadının rolünü değerlendirdi.
ABDULLAH ÖCANLAN’IN YARATTIĞI UYANIŞ
Rejim döneminde kadınların baskıyla sindirildiğini belirten Bekir, “ayıp”, “namus” zihniyetiyle toplumdaki varlığının yasaklandığını söyledi. Bu sistemde kadınların evin kapısını dahi açamayacak hale getirildiğini dile getiren Bekir, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “kadın özgürlükçü” paradigmasıyla bir uyanış yaşandığını söyledi. Bekir, günümüzde kadınların “namus toprağımızdır, vatanımızdır” diyerek başkaldırdığı bir konuma geldiğinin altını çizdi. 19 Temmuz Rojava Devrimi’nden sonra kadın örgütlülüğünün güçlenmeye başladığını ifade eden Bekir, “Daha sonra özerk yönetim ilanını duyurdu. Devrimimiz başladığı zaman kadınların başkaldırısı yükseldi. Çok sayıda anne-baba kızlarının ellinden tutup ‘bu da devrimin hediyesidir ve devrimi korumak için sizinle olsun’ diyerek kurumlarımıza getiriyordu. İlerleyen süreçte YPG’nin yanında YPJ olarak kendi kadın ordumuzu oluşturduk. Kürt kadınlar siyasetiyle, eğitimiyle önemli bir rol oynadı. Rojavalı kadınlar gücünü Özgür Kadın Birlikleri’nden (YJA Star) aldı. Kadın örgütlülüğü artıkça askeri, siyasi, toplumsal, örgütlenme gibi bütün alanlarda kadınlar yerini aldı. Kadınlar birleşerek çözüm üretti, örgütlü mücadelesini büyüttü” dedi.
“Doğrudur daha önce kör, sağır ve dilsizdik. Hiçbir şey diyemiyorduk. Hiçbir söz hakkımız yoktu. Önderlik halkımızı yoktan var edince bizlerde uyandık” diyen Bekir, şöyle dedi: “Önderlik, kadın kendi rolünü oynasın diye mücadele etti. Kadınlarda önderliğin sunduğu paradigmayla örgütlendi. Bu gün Kürt kadınlar, herkesi kendiyle birlikte ayağa kaldırdı. Dünya alem tek esasla hareket ediyor bizlerse iki esasla hareket ediyoruz. Birincisi kadın, ikincisi erkektir. Birbirimizi tamamlıyoruz. Bugün kadınlar artık kendi rollerini oynuyor. Bütün kadınlara ulaşarak örgütlülüğü büyütüyoruz.”
DAİŞ’İN KADIN KORKUSU
19 Temmuz Rojava Devrimi’nden sonra Türkiye ve DAİŞ’in saldırılarının başladığını belirten Bekir, “Fakat Kürtler, inanç ve örgütlülükleriyle bu saldırılara karşı durdu. Türkiye, DAİŞ ile savaştığını Kürtlerle savaşmadığını söylüyordu fakat daha sonra ortaya çıktı ki Türkiye’nin kendisi DAİŞ idi. Dîlok, Riha gibi birçok yerde DAİŞ eğitim alıyordu. Bir yandan sınırlarından DAİŞ’i Grê Spî tarafına geçiriyor diğer yandan Kabanê’deki sınır kapısını açarak, Kürt halkının Türkiye’ye geçmesini sağlıyordu” dedi.
Kobanê’ye yönelik saldırılar başladığı zaman genç-yaşlı demeden bütün kadınların silah eğitimi aldığını ve savaş mevzilerine koştuklarını söyleyen Bekir, “Kadınlar, erkek arkadaşlara ‘siz çıkın biz mevziye gireceğiz’ diyordu. Çünkü teslimiyeti kabul etmeyen kadınlar artık varlıklarının farkındaydı. DAİŞ barbarca saldırılar gerçekleştirdiği zaman Kürt kadınlar silahlarını alarak özsavunmasını aldı. DAİŞ’lilerin itiraflarında, ‘kadınların zılgıtlarını duyduğumuz zaman ayak bağımız kopuyordu’ deniliyordu. Kadınların ellinden ölmek istemiyorlardı. Ancak onları kadınların eliyle öldürdük. İradelerimizi kırmak için tanklarla, toplarla her türlü ağır silahlarla saldırıyorlardı ancak direndik. Burada ‘Dara nemêr’ diye bir ağaç var. Bir DAİŞ’li suikastçı, o ağaca yerleşmiş ve savaşçılarımıza suikast düzenliyordu. Bir kadın etrafından dolanarak onu öldürdü. Bize bu gücü kim verdi? Önderliğimiz ve YJA Star verdi” ifadelerini kullandı.
YENİDEN İNŞA
“Özgürleştirilen Kobanê harabe durumundaydı” diyen Bekir, “İnsanlar Kobanê’ye baktığında ‘nasıl inşa edilecek’ diye düşünüyordu. Ancak iki yıl içerisinde Kobanê eskisinden daha iyi bir şekilde yeniden inşa edildi. Kobanê şu an eskisinden daha büyük. Kurumlarımızı yeniden kurduk. YPG/YPJ, QSD, asayiş yeniden örgütlendi. Sivil halk örgütlendi” diye konuştu.
KADINLARIN DİRENİŞ KALESİ
Kobanê’ye bir daha hiçbir gücün giremeyeceğini dile getiren Bekir, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Erdoğan, ‘Kobanê düştü’ diyordu. Erdoğan bunu dediği zaman özellikle kadınlar daha çok hırslanıp mevzilerine daha sıkı sıkıya sarılıyordu. Erdoğan’ı amacına ulaştırmamak için can feda bir ruhla mevziler savunuldu ve Erdoğan amacına ulaşamadı. Kadınlar, binlerce çeteyi burada öldürdü. Kadın direnişi Kobanê’den dünyaya duyuruldu. Arîn Mîrkan, Rêvana, Destîna, Hêlîn, Vîyan, Renîn ve Rûken şahsında kadın mücadelesi bütün dünyaya duyuruldu. Büyük bir kahramanlık gösterildi. Miştenûr’da çetelerin arasında kendini patlatıp dünyayı sarsan Arîn arkadaştı. Kürtleri teslim alıp yok etmek için ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar asla Kürtler boyun eğmez. Çok güçlü bir irade ruhumuz var. Kobanê, şehitlerin kanıyla sulandı. 4 aya yakın aralıksız kan akıyordu. O büyük direnişi, direniş kalesini savunmaya ve kazanımlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
MA / Ömer Akın