İSTANBUL – ESP ve SGDF, İmralı tecridi ve cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı birçok kentte açlık grevi başlattı. ESP’li Züleyha Müldür, tecride karşı herkesin ses çıkarmasını istedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Dernekler Federasyonu (SGDF), PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük ağırlaştırılmış tecrit ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı başlattıkları açlık grevi eylemlerini sürdürüyor. İzmir ve İstanbul’un ardından eylem Adana'ya taşındı. Hem açlık grevi yapan hem de taleplerine dair farklı sivil toplum örgütlerini ziyaret eden eylemcilerin, önümüzdeki günlerde eylemlerini Kurdistan kentlerine taşıyacağı öğrenildi. Açlık grevine giren ESP İstanbul İl Örgütü üyesi Züleyha Müldür, eylemlerine dair konuştu.
'DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM'
Grevi cezaevlerinde yaşanan tecrit ve hak gasplarına karşı başlattıklarını belirten Müldür, greve "sorumluluk ve görev bilinciyle" başladıklarını söyledi. Müldür, "Garibe Gezer'e, siyasi tutsaklara yapılan insanlık dışı tecrit, işkenceler, hak gaspları, çıplak aramalar, ağız içi aramaların dayatması, ayakta sayımların yapılması, sağlık güvencelerinin kısıtlanmasından dolayı eyleme başladık. Biz de sonuç olarak politik birer birey olarak, potansiyel birer tutsak adayıyız” ifadelerini kullandı.
Tecridi kırana kadar grevi sürdüreceklerini vurgulayan Müldür, dayanışmayla tecridin kırılabileceğinin altını çizdi. Müldür, "Bunu sadece açlık grevleriyle değil, farklı alanlarda farklı eylemlerle tecridi kırana kadar eylemimiz sürecek. Açlık grevi bir semboldür. İçerideki tutsakların yaptıklarını dışarıdakiler olarak artık devr aldık. Biz bu şekilde insanların ilgisini kendimize yönlendirmek istiyoruz. Bu bakımdan da dayanışmayı büyütüp, birleşik bir zeminde daha geniş çaplı çalışmalar yürüteceğiz” şeklinde konuştu.
GREV BOYUNCA GEZDİLER
Greve dair olumlu tepkiler aldıklarını aktaran Müldür, eylem boyunca görüştükleri kurum ve kuruluş temsilcileriyle “tecridi kırmak için neler yapabiliriz” tartışması yürüttüklerini ifade etti. Müldür, “Grev boyunca kurumları gezip kendi amacımızı, eylem niteliğimizi, yapacaklarımızı onlara ilettik. Onlar da bundan etkilendiler. Çünkü normalde açlık grevleri belli bir yerde, belli bir zamanda yapılır. Kurumlar da gelip ziyaret eder ve dayanışma mesajları verir. Ama biz burada hem açlık grevi yapıp hem de kurumları ziyaret edip kendi amaçlarımızı söyledik. Biraz da bu sorumluluğu kurumlara, aydınlara, gazetecilere, tutsak ailelerine iletmek ve onların da bu konuda bir söz ve eylem hakkına sahip olmalarını istedik" diye konuştu.
'TECRİT HERKESİN SORUNU'
Tecridin herkesin sorunu olduğunu vurgulayan Müldür, "Burada sadece bir parti çalışma yapmıyor. Bu, bütün partilerin, tutsak potansiyeli taşıyan tüm insanların sorunudur. Dışarıda bir tweet atan insan da bugün yargılanıp politik bir tutsak haline gelebilir. Sadece bir parti üyesi ya da bir parti çalışanı olmak zorunda değil, ya da bir aydın da olmak zorunda değil. Dışarıdaki insanlar bile artık eleştirdikleri şeylerden dolayı tutsak olabilir. Sadece içerideki insanlar birer tutsak değil, biz de birer tutsağız aslında. Çünkü düşüncelerimiz ifade edemiyoruz, fikirlerimizi beyan edemiyoruz. Beyan ettiğimiz zaman kısıtlama geliyor, gözaltı oluyor. Ondan sonra da tutsaklık başlıyor” ifadelerini kullandı.
'TECRİDİ KIRMAK İSTİYORUZ'
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 22 ayı aşkın bir süredir haber alınamadığına dikkati çeken Müldür, buna dair kamuoyuna bir bilgilendirme yapılması gerektiğini vurguladı. Müldür, "Avukatları dahil hiç kimseyle görüştürülmüyor. Ailesinin, avukatlarının ve halkın durumunu bilmesi lazım. Bunun açıklanması ya da biriyle görüştürülmesi lazım. Çünkü onu merak eden milyonlar var. Bütün kamuoyunun bilgisine bir şey sunulmalıdır. Bu talep doğrultusunda tecridin sadece Abdullah Öcalan tarafından değil, tüm tutsaklara karşı bir tehdit aracı olarak kullanılıp, sindirilme ve siyasi görüşlerin yasaklanması söz konusu" diye kaydetti.
Müldür, şöyle devam etti: "Tecrit süreciAbdullah Öcalan’la başladı. Onunla beraber ciddi bir operasyonel durum oldu. Tüm siyasi tutsaklara da aynı baskı ve tecridi uygulayıp, sindirme çabasındalar. Bu tecridi kırıp, o planı da yok etmek istiyoruz.”