MUĞLA - Maruz kaldığı tecavüzü kendisine inanılmayacağı düşüncesiyle 4 ay boyunca kimseye anlatamayan A.B., cesaretini toplayıp şikayetçi olduktan sonra fail öğretim görevlisi Şahin Gümüş tutuklandı. Avukatı Alev Öztürk, kadınlara "susmayın korkmayın" diyerek faillerin teşhir edilmesi çağrısında bulundu.
Arkeolojik kazı için gittikleri bölgede öğrencisine tecavüz eden Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Sanat Tarihi Bölümü’nde öğretim görevlisi Şahin Gümüş, 2 Ocak’ta "basit cinsel saldırı" suçundan tutuklandı.
Sınıf arkadaşları ve Gümüş ile birlikte kazı çalışması için 6 Ağustos 2022 tarihinde Fethiye Yeşilüzümlü Mahallesi’ne giden A.B., kazı evinde Gümüş tarafından tecavüze maruz kaldı. Kendisine inanılmayacağı düşüncesiyle şikayetçi olmayan A.B., 29 Aralık 2022'de yaşadıkları nedeniyle sinir krizi geçirip hastaneye kaldırıldı. Bunun üzerine kendisine yaşatılanları anlatmaya karar veren A.B., karakola giderek Şahin Gümüş’ten şikayetçi oldu. İfadesinin ardından başlatılan savcılık soruşturması kapsamında 2 Ocak’ta gözaltına alınan Gümüş, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince "basit cinsel saldırı" suçundan tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Olaya dair açıklama yapan üniversite yönetimi ise, Gümüş hakkında açtığı soruşturmada yalnız 3 aylık uzaklaştırma kararı verdi. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisizlik kararı verdiği dosya Fethiye Savcılığı'na gönderildi. Dosyada eksik olan tanık ifadelerinin alınması ardından davanın açılması bekleniyor.
A.B.'nin avukatı Alev Öztürk, dosyaya dair konuştu.
TECAVÜZDEN SONRA TEDAVİ GÖRDÜ
Müvekkilin yaşadığı korku ve kimsenin kendisine inanmayacağı düşüncesiyle tecavüzü bir süre sakladığını belirten Öztürk, sonrasında psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. A.B.'nin daha sonra cesaretini toplayıp, şikayetçi olması üzerine hukuki sürecin başlatıldığını ifade eden Öztürk, A.B.’nin cesaretini toplamasına kadar kendisine tecavüz eden Gümüş'ü sürekli okulda görmek zorunda kaldığını aktardı. Gümüş, "A.B.'yi en çok etkileyen de tecavüzcü erkekle aynı ortamda bulunması olmuş. A.B., eğer cesaretini toplamamış olsaydı o halen kendine güvenilen bir bilim insanı olarak hayatına devam edecekti. Ama şu an kendisi tutuklu. Bu bile bu durumda olan kadınlara örnek olmalı" dedi.
YARGI SİSTEMİNE GÜVENSİZLİK
Bu tür durumlarda kadınların yaşadığı korku ve yargıya olan güvensizlikle sürekli karşılaştıklarını dile getiren Öztürk, "Taciz-tecavüze maruz bırakılan kadınlar kendini yalnız ve çaresiz hissediyor. Var olan yargı sistemi, kanunlar ve tutuklama için kuvvetli suç şüphesi oluşturan delillerin aranması kadınlarda bu kaygılara neden oluyor. Kadın beyanının dikkate alınmaması üzerine kurulu bir yargı sistemi var. O yüzden kadın, toplumun, polisin ve savcının kendisine inanmayacağını düşünüyor. Kaldı ki cinsel saldırı suçları dediğimiz şeyler gözler önünde yaşanan suçlar değil. Çoğu zaman somut bir delile, veriye ve tanığa dayanmıyor ve ispatı çok zor. Ancak olayın yaşandığı gün şikayetçi olunabilirse adli tıp raporuyla ispatı kolay" diye belirtti.
SUSKUNLUKTAN CESARET ALIYORLAR
"Evet belki ispat edemeyebilir, sonuç alamayabilir. Ama susmak hepsinden daha kötü" diyen Öztürk, bu tip olaylarda susuldukça, korkuldukça erkeklerin cesaretlendiğini ve şiddetin arttığını ifade etti. Bir erkeğin şüpheli olarak ifadesinin alınmasının bile önemli olduğuna dikkat çeken Öztürk, şöyle dedi: "O yüzden hem yargıya inançlarını hem kendine destek olacak insanlarla birlikte bu yolda yürümelerini öneriyorum. Hiçbir şey yapmamak bir şey yapıp olumsuz sonuçlanmasından daha kötüdür. Çünkü her zaman korktukları gibi olmuyor. Sonuçta delil buluyoruz ve o kişiler ceza alıyor. Ama sustukları zaman elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta dolaşmayı sürdürüyorlar. Yeni eylemlerini yapmaya potansiyelli olarak gezmeye devam ediyorlar."
MA / Tolga Güney