AMED- Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, ziyaret ettiği DTK, DBP, KKP, PİA ve diğer Kürdistani İttifak Partileri’nin yürüttüğü mücadelenin demokrasi ve insan hakları mücadelesi olduğunu belirtti.
Tecride karşı hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerden oluşan ve 7 farklı ülkeden Türkiye’ye gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon’un 12 üyesinin ziyaretleri Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Kürdistani İttifak Partileri ziyaretiyle devam etti. Heyet ilk olarak DTK ve DBP’yi ziyaret etti. Heyeti, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk karşıladı.
‘TECRİT VİCDANİ BİR MESELEDİR’
İlk olarak söz alan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, gelen heyetin tecrit konusunu gündemine almasının çok önemli bulduklarını vurguladı. Kendi partilerinin amaçlarını anlatan Aydeniz, “Biz parti olarak Kürt halkının kendi diliyle kültürüyle yaşamasını ve kendi kendini yönetmesini esas alan bir partiyiz. Kadın boyutuyla eşbaşkanlık sistemiyle parti siyasetimizi yürütüyoruz. Tam da bu nedenle eşbaşkanımız tecrit politikaları kapsamında tutuklandı. Kürt halkı için tecrit meselesi yalnızca hukuki bir mesele değil bu mesele aynı zamanda ahlaki ve vicdani bir mesele” diye konuştu.
‘KÜRT HALKI KAYGILI’
Kür halkının yüz yıldır asimilasyon, inkâr ve imha politikalarına maruz bırakıldığını belirten Aydeniz, “Artık Kürtlükten bahsedilmeyecek düzeye geldi. 70’lerden bu yana Sayın Abdullah Öcalan Kürtleri yeniden var ederek, ulus bilincini oluşturarak, bugünlere kadar getirdi. Sayın Öcalan Kürtler için yeniden demokratik siyaset zeminini oluşturdu. Kürt sorunun demokratik yönlerle çözülmesi için barış çağrısında bulundu. Sayın Öcalan demokratik siyaset zeminini oluşturan siyasi bir lider. Sayın Öcalan demokrasiyi inşa etmek için bu kadar mücadele ederken uluslararası camianın sürekli bunu görmezden gelmesi demokratik siyaset açısından kötü bir durum. 99’dan bu yana özel yaklaşımlar var ama son iki aydır hiçbir şekilde haber alınamaması Kürt halkı içinde ciddi kaygılar yaratıyor” dedi.
‘İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ’
Kürt halkının yıllardır tecride karşı sürekli mücadele ederek bu durumu protesto ettiğini vurgulayan Aydeniz, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan Kürt halkı için çok önemli bir lider. Türkiye’nin tecritte ısrar etmesi artık işkenceye varan bir noktaya ulaştı. Bu işkence politikası Sayın Öcalan’dan başlayarak tüm cezaevlerine yansıdı. Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini saymaya kalkarsak saatleri alır. Yine kadınlar, çocuklar ve gençler üzerinde de aynı tecrit politikaları söz konusu. Bugün binlerce Kürt siyasetçisinin içerde olması tecrit politikalarının devamıdır.
BAŞVURULAR CEVAPSIZ
Sayın Öcalan’ın da demokratik siyasetteki ısrarı tecrit edilmek isteniyor. Bütün bu sisteme rağmen 2015 süreci yaşandı. Sayın Öcalan’ın bu süreci nasıl demokratik bir zemine dönüştürdüğünü ve barışçıl ortamın sağlandığını hepimiz gördük. Bu iktidar ve dayandığı yüz yıllık politikası hem tecridi derinleştirdi hem de sosyal ekonomik alanda krizlerin derinleştiği bir yönetim sistemi gelişti. Hem Türkiye’ de hem de dünyanın birçok yerinde Öcalan için milyonların ‘siyasi lider’ sözleri yankılandı. Geldiğimiz aşamada devletin yaklaşımı Sayın Öcalan ve bütün Kürt halkını bitirme anlayışıdır. Biz siyasetçiler Sayın Öcalan ve Kürt halkı için mücadele etmeye devam ediyoruz. Sayın Öcalan ile görüşülmesi için her bir siyasetçinin Ada’ya gitmek için başvurusu oldu ama hale ne olumlu ne de olumsuz cevap gelmedi.”
‘ULUSLARARASI KAMUOYU OLUŞMALI’
Öcalan üzerindeki tecride karşı bedenini ateşe veren Veysi Taş ve Mehmet Akar’ı hatırlatan Aydeniz, “Kendini yakma eylemlerine net tutum olmasına rağmen 22 aydır hiçbir haber alamaması üzerine son iki haftada iki kişi bedenini ateşe verdi. Bu tecrit meselesinin nasıl bir sonuç doğurduğunun bariz bir örneğidir. Sonuç itibariyle tecrit meselesinin devletlerin uluslararası komplonun devamı olarak devam ettirdikleri ve yönetim şekline dönüştürüldüğünü ifade edebiliriz. Kürt halkı mücadelesine devam ediyor, asla sessiz kalmıyorlar. Yaptığımız bütün mitinglerde halk Sayın Öcalan’sız çözümün olmayacağı üzerine slogan atıyor. Uluslararası heyetin bu konuda kamuoyu oluşturması çok önemli” ifadelerini kullandı.
Sonra söz alan DTK Başkanı Berdan Öztürk, bu ziyaretin çok önemli olduğuna değinerek, “Sayın Öcalan’dan 22 aydır haber alınamıyor. Neden kimse sesini çıkarmıyor. Milyonlar bugün Sayın Öcalan için endişeleniyor. CPT neden sessiz? Her kesimin bugün tecride karşı sesini yükseltmesi gerekir” dedi.
Konuşmaların ardından heyet sorularını sordu, heyet Kürt halkının mücadelesinin aynı zamanda demokrasi ve insan hakları mücadelesi olduğunu vurguladı.
Heyet daha sonra Kürdistan Komünist Partisi (KKP), İnsan ve Özgürlük Partisi(PİA), Azadi Partisi, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi(T-PDK), Devrimci Demokrat Kürdistan Partisini (DDKP) ziyaret etti. Heyeti KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç ve diğer Kürdistani Partilerin yöneticileri karşıladı.
‘KÜRT MESELESİNDEN KOPUK DEĞİL’
Ziyarette söz alan KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek şöyle konuştu: “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit Kürt meselesinden kopuk değildir. Devlet uzun süredir Öcalan üzerindeki tecridi insani ve hukuki bir krize dönüştürdü. Hatta buna kriz değil de tiyatro diyebiliriz. Öcalan üzerinde disiplin cezası uyguladıklarını açıklarlar. Zaten Öcalan 24 yıldır hücrede bundan daha ağır ceza olur mu? Söz konusu 3 aylık disiplin cezaları uyduruktur, kabul edilemez. Devletin tecridi yıllardır sürdürmesinin nedeni Kürt siyasetini germektir.
ÖCALAN SERBEST BIRAKILSIN
Tecrit meselesi artık bir araç olarak bilinçli kullanılıyor. Öcalan bir Kürt siyasetçidir ve aynı zamanda toplumda karşılığı olan bir önderdir. Bir tutuklunun kendi aile ve avukatlarıyla görüşmesi insani bir haktır. Bizim heyete çağrımız şudur, bu tablonun uluslararası kamuoyuna güçlü bir şekilde taşınması ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için mücadelenin güçlendirilmesini istiyoruz. Devlet zaman zaman Öcalan adına konuşur ve yorum yapar, bu doğru değildir. Öcalan ne söyleyecekse kendisi söylesin. Son talebimiz şudur Türkiye cezaevleri siyasetçi, gazetecilerle doldu. Bir an önce başta Öcalan olmak üzere tüm siyasetçi ve gazetecilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
‘TECRİT KALKMADIKÇA ÇÖZÜMSÜZLÜK SÜRECEK’
PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç da, tecridin insani bir mesele olduğuna işaret ederek, “Her insanın temel hakları vardır ve hiçbir şekilde bu haklar ellerinden alınmaz. Bu hakların en başında yaşam ve iletişim hakkı gelir. Bu nedenle tecrit insanlık ve hukuki bir sorundur. Ortadoğu’da 60 milyon Kürt halkını ilgilendiren meselenin başında Sayın Öcalan üzerindeki tecrit var. Öcalan milyonların gönlünde yer edinen ve Kürt sorunun çözümünde önemli biridir. Öcalan üzerinde uygulanan tecrit Kürt sorunun çözümsüzlüğünün adıdır. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadıkça Kürt sorunundaki çözümsüzlükler de devam edecek. Bu konuların çözümü için bu heyetin üzerine düşen çok büyük sorumluluklar var” diye konuştu.