AMED - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımı, daha önce baraj kapağının kopması nedeniyle taşkın yaşanan ve çocuklar için ölümcül risk oluşturabilecek Dicle Nehri yatağında depremzedeler için çadır kent kurdu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımının depremzedeler için Dicle Nehri yatağına kurduğu çadır, kent ikinci bir felakete davetiye çıkarıyor. Deprem sonrası, ulaşım, barınma, gıda ve yardım konusunda ortalıkta görünmeyen kayyım yönetimindeki belediye, depremzedeler için nehrin kıyısında geçici 4 bin 200 çadır kurdu. Kayyım yönetimindeki belediye, 2 yıl önce Dicle Barajı’nın kapağının patlamasıyla taşkına neden olduğu, her yıl birkaç kişinin boğularak yaşamını yitirdiği nehrin yatağında kurduğu çadır kent, çocuklar için de ölümcül risk taşıyor. Alçak ve yüksek basınç nedeniyle sürekli bir rüzgar sirkülasyonun yaşanması, kente uzak olması nedeniyle ihtiyaç malzemelerine erişmenin zor olduğu ve ulaşım sorunun yaşandığı alanda çadır kent kurulması tepkilere neden oldu.
Sivil toplum örgütleri ve uzmanlar, Dicle Nehri kıyısında 190 bin metrekare üzerinde kurulan çadır kentin, öngörülen olumsuzluklar nedeniyle başka yere taşınmasını istiyor.
CAN GÜVENLİĞİNE TEHDİT
Çadır ketin kuruluğu alana yönelik eleştirilere katılan Şehir Plancıları Odası Eşbaşkanı Çekdar Taşkıran, olası risklere dikkat çekerek, şunları söyledi: “Yaşanan deprem sonrası kentte bulunan park alanlarına kurulan çadır alanlarının bir bütünen toplanıp, Silvan Yolu üzerinde neredeyse Dicle Nehri yatağında bir alana alınması gibi bir çalışmanın olduğu bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Bu alanın bulunduğu konum itibariyle nehir yatağında olduğunu unutmamak gerekir. Olası bir taşkın durumunda insanların can güvenliğinin tehdit eden bir bölge olduğu kanaatindeyiz. Geçici de olsa uzun bir süre insanların barınacağı bir alandan bahsediyoruz. Öte yandan hazırlanılan alanın mevsimsel olarak hiçbir mevsime uygun olmadığını düşünüyoruz. Kış ayları için kentin hemen hemen en soğuk bölgesi olup yaz aylarında ise nehir yatağında olduğu için sazlık alanların yoğun olduğunu ve buna bağlı olarak yaşayan diğer canlıların insan sağlığına uygun olmadığı ilaçlamanın da çözüm olmayacağını düşünüyoruz. Kentteki işlevlere oldukça uzak bir alan olması sebebiyle de bu alanın erişilebilirliğinin sıkıntılarının farkındayız. 4 bin 200 çadır kurulmasının ciddi bir nüfus barındıracağını ve bu nüfusun kent işlevlerinden uzak bir noktada bulunmasının orada yaşayan insanların yaşamsal fonksiyonlarını zora sokacağını düşünüyoruz. Tüm bu sebeplerden ötürü bu alanın uzun süreli bir yaşam alanı olarak tasarlanmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca sazlık alan olduğu için salgın hastalık ve taşkın riski var.”