İZMİR - İMO İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, yönetmelikler uygulanmadığı için yıkımın ağır olduğunu belirterek, denetlemenin bu alanda yetkin akademisyen ve mühendislere bırakılmadığı durumda başka illerde de aynı facianın yaşanacağı uyarısında bulundu.
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremin etkileri devam ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, 10 kentte büyük bir yıkıma neden olan deprem dolayısıyla Türkiye'nin yapı denetim sistemini değerlendirdi. 1999 Gölcük Depremi sonrası ülkedeki denetimsizliğin fark edildiğini ancak buna rağmen aynı sistemin sürdürüldüğünü belirten Ayatar, “Gölcük Depremi’nden öğrendiklerimiz olmuştu. Nerede hata yaptığımız, ‘güvenli yapıları nasıl inşa ederiz’ noktasında yasa yönetmeliklerinde değişiklilere yol açtı. Ancak 6 Şubat’taki deprem maalesef bu yasa yönetmeliklerinin uygulanmadığını gözler önüne serdi. Her depremden bir şeyler öğreniyoruz. Ancak uygulamada hala eksiklerimiz var” dedi.
İHMAL YIKIM GETİRDİ
Gölcük Depremi sonrası üzerinde durulması gereken noktalara ilişkin özellikle üniversitelerde eğitimlerin verildiğini söyleyen Ayatar, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) olarak yaptıkları çalışmalarda da bu noktaları vurguladıklarını belirtti. Ayatar, “Yapı stokuna dair bir şey yapmadık. Bu yüzden bugün bunlar yaşandı. Kimi binaların yapısında eksik demir ve kullanılan malzemelerin eksik olması büyük ihmaldir. Yapı üretimi şu anda gerçekten müteahhitlerin inisiyatifine, ustaların bilgisine bırakılmış bir durumda. Teknik açıdan yıllardır uyarılar yapıyoruz ama maalesef bunların sahada uygulanmadığını gördük. En büyük hata, bildiğimiz yapı stokunun elden geçirilmemiş olması. Önlem alabilirdik. Evet birçok kenti etkileyen, çok şiddetli bir deprem yaşandı. Ama önlem alınmış olsaydı en azından bir kısmını kurtarabilirdik” ifadelerini kullandı.
PLAN VAR, İCRAAT YOK
2011 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nı hatırlatan Ayatar, şöyle dedi: “Bu planın 2011 yılından 2023 yılına kadar tamamlanması hedefleniyordu. Bir anda deprem tehlikesi, alınması gereken önlemler ve deprem sonrası yapılması gerekenler planlamıştı. 1999 depremi sonrası neler yapacağımızı öğrendik ve planlara yansıttık. Sorumlu kurumların da destek alacağı yapılar, tarihler ve iller burada tanımlandı. Bunlardan biri de 2017 yılına kadar Türkiye'deki yapı envanterinin çıkartılmasıydı. Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmedi. İstanbul Bölgesi’nde bazı çalışmalar yapıldı. Şimdi İzmir Depremi sonrası İzmir’de yaptığımız çalışmalar var. Bunlarda yapı stoku çalışmalarıdır.”
MÜHENDİSLİĞİN ÖNEMİ
Bu ölçekte bir felaketin bir daha yaşanmaması için bilimin öncelenmesi gerektiğine dikkati çeken Ayatar, mühendisliğin öneminin kavranması gerektiğini vurguladı. Ayatar, “En son İmar Affı çıktığında hiçbir mühendislik hizmetine tabi tutulmadan vatandaşlar, ‘Benim yapım güvenlidir’ dedi ve o yapılar tescillendi. Öncelikle yaşam ve barınma hakkını önceleyen hamleler geliştirmemiz lazım. ‘Japonya’daki mühendisler gelsin’ deniliyor. Hayır buna gerek yok. Çok değerli akademisyenlerimiz, mühendislerimiz var. Sözün onlara bırakılması lazım. Teknik olarak bu işin başında mühendislerin olması gerekiyor. Yoksa bize ders değil, dert oluyor. Bunları yapmazsak başka ilde aynısını yine yaşarız” diye kaydetti.
KAMU HAKKINI SAVUNANLAR TUTUKLANDI
Türkiye'de büyük emekler vererek, iyi eğitim alanların yurt dışına gitme çabasında olduğunu söyleyen Ayatar, şöyle devam etti: “Beyin göçü kavramını keşke tersine çevirebilsek. Çok fazla birikimli insanımız var. Onları korumamız, ülkemize kazandırmamız, burada yaşamlarını idame edecekleri olanakları sağlamamız gerekiyor. TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, İMO geçmiş dönem Başkanı Tayfur Kahraman, avukatımız Can Atalay şu an tutuklu olarak yargılanıyor. Onlarda kamunun hakkını savundu. TMMOB’nin böylesi bir geleneği var. Halka, alanlara sahip çıktıkları için başlarına bunlar geldi. Meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Böylesi bir süreçte ne kadar değerli olduklarını bir kez daha gördük. Alanlarımızı korumaya ihtiyacımız var. Bu nedenle kamu yararını önceleyen insanlarla yürümemiz gerekiyor.”
MA / Delal Akyüz