AMED- Mereş’te kurdukları dayanışma alanına “kayyım” atanmasını iktidarın suçunu örtme çabası ve kendine yakın tarikatlara alan açma olarak değerlendiren HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, STÖ’lerin yardımlarıyla enkaz altında olan devlet gerçekliğini ortaya çıkardığını söyledi.
Mereş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin hemen ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından kurulan Deprem Kriz Koordinasyon Merkezi, ilk andan itibaren Mereş, Dîlok, Meletî, Semsûr, Riha, Amed, Kilis, Osmaniye, Adana ve Hatay’a, ihtiyaç duyulan barınma ve gıda dayanışması için seferber oldu. 3 bin 200 gönüllü ile yıkımın olduğu kentlere ulaşan Kriz Koordinasyon Merkezi, 860 araçla depremzedelere hizmet verirken, Mereş’teki dayanışma alanına kayyım atandı. HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, Kriz koordinasyon Merkezi’nin çalışmalarının engellenmesine tepki göstererek, depremzede halka yardımcı olmaya devam edeceklerini söyledi.
GÜNLER SONRA GELEN DEVLETİN GELİŞİ!
İlk günden itibaren köy köy, ilçe ilçe her alanda depremzedelerin ihtiyaçlarına ulaştıklarını hatırlatan Eren, “Köylere, ilçelere giderek ihtiyaç listelerini belirledik ve çok kısa süre içerisinde ihtiyacın olduğu bölgelere, insani yardım, gıda, barınma koşulları veya soğuktan korunmalarını sağlayacak çok sayıda malzeme gönderdik. Halen de göndermeye devam ediyoruz. Depremin meydana geldiği tarihten sonra oradaki insanlar enkaz altından çıkarılmasına tutun ihtiyaçları olan insanlara götürülen yardımlara kadar sahada sivil toplum örgütleri, gönüllüler vardı. O süreçte alanda olmayan devlet maalesef günler sonra sahada ilk günden beri oradaki insanlara yardımcı olan STÖ’ler ve partimizin yapmış olduğu yardımları şimdi kesmeye çalışıyor. Kayyum atamaya çalışıyor, dolayısıyla olmayan devlet günler sonra enkaz altından çıkarılması için çaba içerisinde olan STÖ’lerden tutun gönüllere ve yurtdışından gelen yardımlara kadar bu yardımları kesme çabası içerisinde” dedi.
KAYYIM POLİTİKASININ VAHİM SONUÇLARI
Belediyelere atanan kayyımların bu süreçte etkisini gösterdiğine dikkati çeken Eren, “Kayyum atanmamış olsaydı binlerce belediye çalışanı ilk günden itibaren sahada olurdu, yüzlerce iş makinesi sahada olur, enkaz altındaki insanları çıkarılmasına ve kurtarılmasına vesile olurdu. Kayyum atanmamış olsaydı belediyelerimiz insanların barınma sorununu giderecek bir çalışma yürütüp, sıcak yemek dağıtımı yapmış olacaktı. Ancak kayyum politikasının depremle birlikte ne kadar vahim bir sonuç yarattığını ortaya koydu” diye konuştu.
ACİLİYETİ OLAN İHTİYAÇLAR VAR
Depremzedelerin hala acil ihtiyaçları olduğuna vurgu yapan Eren, şöyle devam etti: “Şu an arkadaşlarımızın tespit etmiş olduğu en önemli sorun barınma sorunu. Barınma sorunuyla ilgili maalesef depremin etki alanında olan 10 ayrı ilde insanların barınma sorunu giderilmiş değil. Halen insanlar eksi 15-16 dereceleri bulan soğuk ortamlarda kalıyorlar. Aynı zamanda insanların giyecek ve yiyecek ihtiyaçları acil ihtiyaçlar arasında. Çocukların mama, bez, un, kadınların iç giyim, ped gibi malzemelere acil ihtiyaçları var. Başka önemli bir sorun devletin çok uzun zamandır müdahale etmek istemediği hijyen ve salgın hastalık riski var. Kimi yerlerde başlamış durumda, dolayısıyla bunu gidermek için geçici hastanelerin kurulması gerekiyor, aynı zamanda hijyen malzemelerin gönderilmesi gerekiyor ve seyyar tuvaletlerin çok kısa sürede gönderilmesi gerekiyor. Aksi taktirde zaten vahim olan bu tablonun daha da ağır hale gelme ihtimali çok yüksek.”
‘İNSANİ YAKLAŞMAK GEREKİYOR’
İktidar kendi eksikliğini ve suçunu örtbas etmek için sahada çalışan gönüllü, STÖ’ler ve partilerini engellendiğini vurgulayan Eren, “Meydana gelen bu insani krize, insani yaklaşmak gerekiyor. Yurtdışından gelen çok sayıda malzemeye gümrükte el koyma suretiyle bekletmeye çalışıyorlar. Bu malzemelerin biran öne ihtiyaç olan yerlere yetiştirilmesi gerekiyor ama maalesef ilk 3-4 gün sahada olmayan iktidar o dönemde sahada olanları engellemeye çalışıyor. Bu tutumun doğru olmadığını belirtmek istiyoruz” diye belirtti.
‘SUÇUNU ÖRTEN KURUMLARI ALIYOR’
İktidara yakın tarikat, cemaat ve derneklerin sahaya çok sonradan dahil olduğunu ve bunlara alan açıldığına vurgu yapan Eren, şunları söyledi: “Biz ilk günden sahada çalışmaya ve yardımları götürmeye başladık, enkaz altındakilere yardım etmeye çalıştık ama sahada iktidara yakın STÖ’ler, kesimler ve tarikatlar yoktu. Ancak insanların enkaz altında kalmasını sağlayan, daha fazla ölümlerin yaşanmasına neden olan iktidar, şimdi ise sahada çalışan tarikatlarla kendine yakın STÖ’lere imkan sağlayarak aslında kendi suçunu, eksikliğini, yetersizliğini temizlemeye ve aklamaya çalışıyor. İlk günden beri sahada çalışan STÖ’leri ve demokrasi çevrelerini ise engellemeye çalışıyor. Çünkü STÖ’ler, meslek örgütleri, demokrasi örgütleri, demokratik çevreler bu insani yardımı yaparken aynı zamanda enkaz altında olan devlet gerçekliğini de ortaya çıkarıyor. Devletin yetersizliğini, eksikliğini, iktidarın daha fazla insanın ölmesine neden olan gerçekliğini ortaya çıkardıkları için tamamen bu STÖ’leri sahadan çekip kendisine yakın olan, meydana gelen bu felaketten hesap sormayan, tamamen iktidarın suçunu, yetersizliğini örtmeye çalışan kesimi tutuyor. Temel amaç insani yardımda bulunmak değil temel amaç iktidarın eksikliğini yetersizliğini hatta hiç olmayışını daha fazla ölümün meydana gelmesini ve enkaz altında olan binlerce insanın vücut bütünlüğüne zarar verecek çalışmaların örtbas eden STÖ’lerin olmasını istiyor.”
‘HALKIMIZIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Halkla dayanışma içinde olmaya devam edeceklerini dile getiren Eren, sözlerini şöyle tamamladı: “İlk günde olduğu gibi halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Onların yaralarını sarmak için bu dayanışmayı örmeye devam edeceğiz. İktidar ne yaparsa yapsın bütün engellemelerine rağmen biz halkımızı yalnız bırakmayacağız. Halkımızı enkaz altında bırakan, kaderine terk eden iktidarın bu tutumuna engellemelerine karşı sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”
MA / Eylem Akdağ - Bazid Evren