AMED - Deprem sonrası kayyım atanan belediyelerin harekete geçmediğine dikkati çeken Sûr ve Bismil Belediyesi eşbaşkanları, “Halk ölüme terk edildi. Eğer kayyım atanmasaydı, depremden sonra böyle bir tabloyla karşılaşmazdık” dedi.
Mereş’te meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler sonrası gerek arama kurtarma gerekse barınma, gıda gibi ihtiyaçlar konusunda harekete geçmeyen kayyım yönetimindeki belediyelere dikkati çeken görevden alınan Amed’in Sûr Belediyesi Eşbaşkanı Filiz Buluttekin ve Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz, bu ağır tabloda kayyımların da payı olduğunu ifade etti.
’48 SAAT SONRA SAHAYA ÇIKTILAR’
Depremden 48 saat sonra kayyım belediyeleri ve devletin diğer kurumlarının sahaya çıkabildiğini hatırlatan Buluttekin, “İlk kez doğal afet yaşanmıyor. Wan’da büyük bir deprem yaşandı, Batman’da baraj kapakları patlaması sonrasında kentte sel baskını oldu. Buna benzer çok fazla olay oldu. Belediyeler bizim elimizdeyken tüm imkanlarımızı seferber ettik ve dayanışmada bulunduk. Doğal afetler sırasında belediyelerin tüm imkanları kullanma yetkisi kanunda var” dedi.
İMKANLARI VAR İCRAAT YOK
Kayyım yönetimindeki belediyelerin elindeki imkanların kullanılmadığına dikkati çeken Buluttekin, “Bu nedenle halkta büyük bir öfke ve tepki var. Eğer belediyelere kayyım atanmasaydı çadırından tutalım, gıda ve ısınmaya kadar daha organize bir çalışma yürütürdük. Enkaz başında bulunan ailelerden tutalım çadırlara klan ailelerin hepsi haklı olarak tepkilidir. Yapılan yardımların hemen hepsi sivil toplum örgütleri, siyasi partiler tarafından yapılıyor ve halkımız kendi yaralarını kendisi sarıyor” diye belirtti.
‘AFAD BİZDEN YARDIM İSTİYOR’
AFAD ve Kızılay’ın kriz organizasyonu yapacak durumda olmadığını sözlerine ekleyen Buluttekin, “Orada bulunan gönüllüler olsun, yöneticiler olsun, kendi kurumlarını bırakmış yardım için arkadaşlarımıza danışıyorlar. Bu sayede bir şeyler yapmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
‘HALKIMIZA ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Depremin ilk gününden itibaren Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nun kriz masası kurulduğuna işaret eden Buluttekin, “Depremzedeler için 180 barınma yeri belirledik ve halkın ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık. Yine platform olarak, onları ziyaret ediyoruz, var olan eksiklerini ve dertlerini dinliyoruz. Koordinasyon kendi arasında bölümlere ayrılarak, morg önünden tutalım da enkaz başında ve sağlık, psikolog desteği gibi hizmetler sunmaya çalışıyoruz” ifadelerinde bulundu.
‘KAYYIM NE HALKTAN NE DE KENTTEN ANLIYOR’
Felaketin büyümesi ve mağduriyetin yaygın hale gelmesinde kayyımların payı olduğunu da dile getiren Buluttekin, şöyle devam etti: “Kayyım ne halktan ne kentten anlıyor. Bizler belediye olarak yerelden bir yönetim anlayışı ile halkı dinleyerek ve halka danışarak karar alıyoruz. Ancak kayyımlarda böyle bir şey söz konusu değil. Böyle olunca da kayyım nerede ve neye ihtiyaç duyacağını nasıl tespit edebilir. Çünkü zihniyeti eril ve iktidarcı. Mesela kadınlar ve çocukların neye ihtiyacı var düşünemiyor ve sadece günü kurtarmaya çalışıyorlar. Çadırların kurduğu yerlerde yarın bir gün bir deprem olursa barajlar patlarsa ne olacak? Çadırların kurulduğu yer sel olma ihtimali ile karşı karşıya ve bu çadırlar risk altındadır. Bildiği tek şey yaparım, ederim. Bu işler böyle yürümez. İşin uzmanlarına kentteki STÖ’lere danışılması gerekir ama oda yok.”
‘HALK ÖLÜME TERK EDİLDİ’
Halkın kayyımlara tepkisini de hatırlatan Buluttekin, şunları ifade etti: “Çünkü halk kendisi depremin ilk gününde yaralılarını ve yaşamını yitirenleri enkaz altında çıkarmaya çalıştı. Enkazda gönüllü çalışanlara saldırdı. Kısaca diyorlar ‘Enkazın altında ölsünler.’ Bu nedenle can kaybı artıyor. Bu halk bunu hak etmiyor. Her devletten yardımlar geldi, bu yardımlar nereye gitti.
HALKIN VERGİSİ NEREDE?
Çadır kuruyor ancak ne lavabo ne banyo ne mutfak düşünüyor. Kanser hastası, astım gibi sağlık sorunları yaşayan kişiler için de bir çalışma yapılmamış. Bunlar nerede yatacaklar peki? Bu halktan vergi almışsın, şimdi nerede? Bu yaşanan sorunları kendi çabamızla sivil toplum örgütleri ve halkımız gösterdiği dayanışma ile yapmaya çalışıyoruz.”
‘KAYYIM OLMASAYDI BU TABLO OLMAZDI’
Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz da kayyım atanmamış HDP’li 6 belediyenin sahada olduğuna dikkati çekerek, “Eğer bizler görev başında olsaydık deprem sonrasında böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmayacaktık. Belediyelerimize kayyım atanarak halkın iradesi gasp edildiği için bizler yeterince halkımıza yardımcı olamadık. Kayyımdan önceki belediyeler bizim elimizde iken icraatlarımız ortadır. 2014 yılından sonra barbar IŞİD’ten kaçan on binlerce insanımız Amed, Mêrdîn,Wan ve Êlih gibi illere geldi. Bu belediyeler bizim elimizde olduğu için bütün imkanlarımızla onları konakladık ve ihtiyaçlarını karşıladık. Ancak devlet, AKP ve MHP iktidarı ise yaşanan depremden 48 saat sonra çalışmaya başladı. Bu şunu gösteriyor AKP ve MHP halkımızı ölüme terk etti. Halkımızda ilk seçimde AKP ve MHP’ye bir deprem yaşatarak götürecektir” diye konuştu.
‘TÜM İMKANLARINI SEFERBER ETTİ’
Görevden alınsalar da halkın içinde, yanında olduklarını dile getiren Ayaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Elimizde şu an 6 belediye kalmış durumda ve depremin ilk gününden itibaren de bu belediyeler tüm iknaları ile seferlik içinde sahadalar. Bunun olumlu sonuçları da beraberinde getirdi. Halk kendi çapasıyla enkazdan insanları kurtarmaya çalışırken devlet ve kayyımla yönetilen belediyeler hiçbir şey yapamadı. Depremden 48 saat sonra sahaya çıkabildiler ve buda hakta bir kırgınlık ve tepkilere neden oldu. Halkımız yardımlarını HDP üzerinden yapmayı sürdürsün ve başka yerleri dikkate almamasını istiyoruz. Halkımızla birlikte yaralarımızı saracağız.”
MA / Mehmet Güleş - Zerrin Sargut