SEMSÛR - Semsûr’da depremin 3’üncü günü enkaz altından kurtarılan Nazım Portakal, kendisini kurtarmaya geç gelen AFAD’ın sıkışan ayağından birini kurtaramadan gittiğini ve kendisini İspanya’dan gelen ekiplerin kurtardığını söyledi.
Mereş merkezli artarda meydana gelen ve 10 kenti etkileyen depremde, enkaz altında kalan binlerce kişi günler sonra kurtarılırken, binlercesinin cansız bedeni hala enkaz altında. Büyük yıkımlara neden olan depremde arama kurtarma çalışmaları devam ederken, depremin üzerinden 12 gün geçmiş olmasına rağmen gelen artçı depremlerden kaynaklı yurttaşlar evlerine giremiyor. Zorlu hava koşullarında çadırlarda ısınmaya çalışan yurttaşlara gelen acil ihtiyaç yardımlarının depremzedelere ulaşması ise polisler tarafından engelleniyor.
‘SESİMİ DUYURAMADIM’
Depremde anne ve babasıyla birlikte akrabasından 10 kişiyi kaybeden ve kendisi de depremin 3’üncü günü enkaz altından kurtarılan Nazım Portakal (25) da, uzun süre yardımın ulaşamadığı depremzedelerden biri. Deprem sırasında Semsûr merkezinde bulunan Yeni Mahalle’deki 8 katlı bir apartmanın birinci katında olan Portakal, depremde apartmanın bodrum katına düşerek, enkaz altında kaldı. Yaşadığı 3 günü anlatan Portakal, deprem sırasında olduğu odadan çıkarak mutfağa gittiğini ve mutfaktaki masanın altına girdiğini söyledi. Sonrasında bina çöktükçe 2 kat aşağıya, bodrum katına kadar enkaza girdiğini aktaran Portakal, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “Hatırladığım tek şey her yer toz toprak içindeyim. Ayağımın bir yere sıkıştığını fark ettim. Pencerenin camları hep sağıma soluma batmıştı. İnşaat malzemeleri hep üstüme düşmüştü. İlk başlarda hiç can acısı falan yoktu. Ondan sonraki saatlerde ise daha çok can acısı başladı. Bu sefer psikolojik olarak bağırıp, çağırdım ama sesimi kimseye duyuramadım.”
DUVARA VURARAK KORİDOR AÇTI
Belli bir süre sonra insanların sesini duyduğunu aktaran Portakal, sonrasında kendi sesini onlara duyurmaya çalıştığını fakat kimseye duyuramadığını belirtti. Portakal, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Ben o sırada can havliyle elimi yukarılara attım. Orada yemek masasının ayağını buldum. Masasının ayağını bulduktan sonra ayağı vura vura duvarı kırdım. Hemen başımın yan tarafında bir delik açıldı. Oradan bir parlama geldi. Yemek masasının ayağıyla oraya vurarak iyice açtım. Kendime orada bir koridor buldum. Oradan insanlara bağırıp, çağırdım. Bir tane küçük kız benim sesimi duydu. Hemen oradakilere, ‘Burada biri var’ diye seslendi. Biri geldi ama hiç oralı olmadı. Başka birinin derdine düşmüştü. Ondan sonra akrabalarımın sesini duydum. Onların sesini duyunca onlara bağırdım. Onlar beni duyduktan sonra rahatladım.”
AFAD KURTARMADAN GİTTİ
Akrabalarının kendi yerini tespit ettiğini, gelip üzerine battaniye attıklarını kaydeden Portakal, “Tam ayağımı çıkaracaklardı, 2’nci artçı başladı. ‘Kaçın’ dedim. Akrabalarım o depreme yakalanmamak için kaçıp, yukarıya çıktılar. Ondan sonra ayağım daha kötü bir yere sıkıştı” diye konuştu. Bir süre sonra AFAD ekiplerinin gelerek sol ayağını kurtardığını fakat sağ ayağını kurtarmadan bırakıp gittiğini anlatan Portakal, saatler sonra akrabalarının geldiğini belirterek, “Akrabalarım AFAD’dan daha bilgililerdi. Ayağımı baya bir boşluğa düşürdüler” dedi.
İSPANYA’DAN GELEN EKİP KURTARDI
Ayağının akrabalarının müdahalesi sonrası baya rahatladığını fakat malzeme yetersizliğinden kaynaklı ayağının sıkışan kirişten bir türlü kurtarılamadığını ifade eden Portakal, “Sonra tekrardan AFAD’dan bir ekip daha geldi. Onlarla biraz konuştum. Artık dayanamıyordum. Hiç gücüm yoktu. ‘İspanyol ekibi gelecek, bekle’ dediler. Onların yüzünü görür görmez çok rahatladım. Adamlar 2-3 saatlik bir çalışma sonucunda beni oradan çıkardılar. Beni çıkardıktan sonra hemen hastaneye götürdüler. Hastaneye girer girmez hiç film çekmeden ayağımı alçıya aldılar” ifadelerini kullandı.
VALİLİKTEN YARDIM GELMEDİ
Portakal’ın Dîlok’ta yaşayan amcası Mulla Portakal, Semsûr’da kardeşinin binasının yıkıldığını duyunca hemen yola çıktığını ve bir buçuk saatlik yolu ancak 3 saatte gidebildiğini aktardı. “Oraya vardığımızda gözümüzün gördüğü bina değil, enkazdı” diyen amca Portakal, belli bir süre bir şeyler yapmaya çalıştıklarını, seslendiklerini fakat ellerinden hiçbir şey gelmediğini belirtti. Sürekli valiliğe giderek yardım istediklerini fakat bir türlü yardımın ulaşmadığını kaydeden Portakal, “Zorla bir ekip getirttik. Biraz aradılar. Sonrasında, ‘Vinç olmadan biz hiçbir şey yapamayız’ dediler ve gittiler” dedi. Portakal, sonrasında tekrar valiliğe gittiklerini fakat bir türlü yardımın gelmediğini sözlerine ekledi.
ÇARESİZLİK…
Portakal, enkazın altından yeğeninin sesini duyduktan sonra gençlerin sesin geldiği yöne doğru yer açarak yeğenini battaniyeye sardığını, fakat 2’nci deprem nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldıklarını aktardı. Portakal, “Orada yine 2’nci bir çaresizliğe düştük. Sonra gidip ekipman gelsin diye baskı kurmaya çalıştık. Gelenler yine ellerinde ekipman olmadığını söyledi. ‘Biz bu şekilde kaldıramayız’ dediler. Onlarda bırakıp, gitti” şeklinde anlattı.
AFAD KURTARAMADI
Sonrasında belediyede çalışan bir yakınını çağırdığını ve vinçle gelen yakınının 2 saatlik çalışmasının ardından vincin bir ayağının kırıldığını aktaran Portakal, “Biz yine ellerimizle, tırnaklarımızla kazımaya başladık. 2’nci günün sonunda AFAD geldi ama kurtaramadı. En iyi çalışan halkla, akrabalarımızla, çevremizle o çocuğa nefes aldırdık, moral verdik” ifadelerini kullandı.
AYAĞINI KESMEK İSTEDİLER
2’nci günün gecesinde AFAD ekiplerinin kendisine, “Bu çocuğun ayağını keseceğiz” dediklerini aktaran Portakal, kan kaybından yaşamını yitirmesi riski nedeniyle kabul etmediklerini söyledi. Bunun üzerine ekiplerin kendilerine, “Çocuk yavaş yavaş bilincini yitiriyor. Yapacak bir şey yok. Biz bu çocuğun ayağını kesmesek, oradan canlı çıkaramayız, şuurunu kaybediyor” dediklerini aktaran Portakal, bunun üzerinde canlı kurtulması için kabul etmek zorunda kaldıklarını söyledi.
AYAĞINI KESMEDEN KURTARDILAR
Portakal, sonrasında yaşanan gelişmeleri şu sözlerle aktardı: “Ondan sonra bir yerleri aradılar. Telefon konuşmasını dinledik. Telefondakiler, ‘Öyle saçma sapan bir şey yapmayın. Hiçbir uzman doktor o çocuğun ayağını orada kesemez, kesseler bile çocuk ölür’ dediler. Onlar öyle deyince vazgeçtiler. Çalışmaya devam ettiler. Sonradan aralarında, ‘Çocuk şuurunu kaybediyor’ diye konuştular. Biz ne yapacağımızı bilemedik. En son İspanya’dan bir ekip geldi. Her türlü olanağa, ekipmana sahiptiler. Gelip müdahale ettiler. Moral vermesi için enkazın içine 2 kadın götürdüler. Bir yandan sohbet ederken bir yandan da çalışma yürüttüler. Çalışma 2 saat falan sürdü. O şekilde çocuğu çıkardık. Ondan sonra canlı var mı diye tespit etmek için etrafa 2-3 tane köpek bıraktılar. Başka canlı da yoktu zaten.”
‘KURTULMASINDAKİ EN BÜYÜK ETKEN HALK’
AFAD’ın dışında sivil gençlerin yeğeninin kurtulması için çaba gösterdiğini belirten Portakal, “Baktım bizden çok çabalıyorlar. Dışarıdan gelen sivil ekiplerin bize çok faydası oldu. Daha önce yaşadıklarından dolayı mı bilmiyorum ama bizden daha tecrübeliydiler. Yine dışarıdan gelenler gıda yardımında bulundu. Yani devlet, AFAD ekibi 3’üncü gün gözümüze göründü. Bu çocuğun kurtulmasından en büyük etken sivil halktı. AFAD’ın fazla bir şeyi yoktu. Çünkü onlarda malzeme yoktu” dedi.
MA / Rukiye Adıgüzel