ANKARA - Neoliberal politikalardan vazgeçilmesi gerektiğin söyleyen iktisatçı Doç. Dr. Nilgün Erdem, “Demokrasinin inşası için, piyasa öncelikleri yerine halk sınıflarının lehine kamucu politikaları gerekiyor” dedi.
Hükümet sisteminin değiştirilmesi ve “tek adam rejimine” geçilmesi sonrası Türkiye ekonomisindeki kötüye gidiş devam etti. 2018 yılı Temmuz ayında dolar kuru 4,60 dolaylarında iken, aradan geçen 5 yılda dolar 21,30 liradan işlem görmeye başladı. Uzmanlar, ekonomik istikrar ve gelişimin demokrasi ile mümkün olacağını vurguluyor.
İktisatçı Doç. Dr. Nilgün Erdem, demokrasi ve ekonomi ilişkisine dair değerlendirmelerde bulundu.
‘NEOLİBERAL POLİTİKALARDAN VAGEÇİLMELİ’
Kapitalist dünya içerisinde demokrasi ve iktisat arasındaki ilişkinin, siyasal rejimler ve iktisat politikaları tarafından şekillendiğini belirten Erdem, “Türkiye’de de AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren kimi ayrıksı uygulamaları olsa da sıkı sıkıya bağlı olduğu neoliberal iktisat politikalarının ve bu çerçevede uygulanan borca-dayalı birikim rejiminin tıkandığı ve sürdürülemez olduğu bir kez daha açığa çıkmıştır. Döviz piyasalarında istikrarsızlık, yüksek ve giderek kalıcı hale gelen ağır işsizlik, ağır dış borç yapısı ve artan enflasyon gibi yapısal sorunlara neden olan neoliberal politika tercihlerinden vazgeçmedikçe kalıcı çözüm üretmek de sosyal hakların, bireysel özgürlüklerin kısıtlanmadığı demokratik bir toplumu kurmak da olası değildir. Liberal demokrasi sermaye için siyasal haklar açısından değil, piyasa ve mülkiyet ilişkileri açısından önemlidir” diye belirtti.
‘KALICI ÇÖZÜM ÜRETECEK POLİTİKALAR TERCİH EDİLMELİ’
Neoliberal iktisat politikalarından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Erdem, şunları söyledi: “Kamunun öncülüğünde iç tasarrufları destekleyerek dış kaynağa bağımlılığı azaltacak, üretkenliği ve istihdamı artıracak, ekonomik kaynakların adil şekilde paylaşımını sağlayacak ve gelir dağılımında adaleti sağlayacak, doğa tahribatını önleyecek orta ve uzun vadede kalıcı çözüm üretecek alternatif iktisat politika seçenekleri tercih edilmelidir. Sendikal haklardan siyasal haklara, kadın haklarından çocuk haklarına, tüm toplumsal kesimlerin haklarına dönük kısıtlamaların kaldırılması mücadelesini mümkün kılacak katılımcı demokrasinin inşası için, piyasa öncelikleri yerine halk sınıflarının lehine kamucu politikaları ve sosyal hakları hatırlamamız gerekiyor. Piyasaya terk edilmiş olan kamusal hizmetlerin tekrar halkın ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde düzenlenmesi; çalışma, barınma, eğitim ve sağlık hakkının hatırlanması gerekiyor. Toplumsal mücadele sonucu, iktisat politikaları emek lehine düzenlemeleri yeniden hayata geçirebilir; para politikası ve maliye politikası araçları tüm bu sosyal hakların sağlanması için halk sınıfları lehine düzenlenebilir.”