Adım adım uluslararası komplo: İmralı süreci

img

HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, “21’inci Yüzyılın Komplosu”nun en büyük bölümünün İmralı’da hayata geçirilmek istendiğine işaret ederek, Türkiye’nin Gladio çatışmalarının laboratuvarı haline getirildiğini söylemişti. 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu’ya ilk müdahalesi olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 25’inci yılını geride bıraktı. ABD’nin, NATO ve Almanya ile birlikte küresel güçlerin işbirliğinde gerçekleştirdiği komplonun ilk adımıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın imhası planlandı. İmha ve inkar politikalarıyla yok edilmek istenen Kürtleri PKK’nin kuruluşuyla yeniden tarih sahnesine çıkaran Abdullah Öcalan, ABD koordinatörlüğünde olan küresel güçlerin hedefi oldu. 6 Mayıs 1996’da Suriye’nin Şam kentinde bombalı suikast ile imha edilmek istenen Abdullah Öcalan, planın başarısız olmasıyla bu kez etkisizleştirilmek istendi. 
 
Küresel güçlerin komploya dahil ettiği Şam hükümetinin baskılarıyla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkan Abdullah Öcalan, Kürt sorununu demokratik çözümü için gittiği Avrupa’da kendi tespitiyle “çarmıha” gerildi. İlk çivi, Abdullah Öcalan’ın “İhanetin yılan solukluğunu yaşadım” dediği Moskova’da çakıldı. “Kapitalizmin ince oyunlarına karşı onurdan vazgeçmedim” diyen Abdullah Öcalan’a, ikinci çivi Roma’da çakıldı. PKK Lideri, üçüncü çivinin çakıldığı Atina’da yaşadığını, “Eşi görülmemiş dostluğa bir ihanet karşısında adeta dilim tutuldu, felç oldum” şeklinde özetledi. Dördüncü çivinin çakıldığı Nairobi’de ise Türkiye’ye teslim edildi. “Ben Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun mahkumuyum” tespitinde bulunan PKK Lideri, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne konulmasıyla ölümünün beklendiğini ve Türkiye’nin rolünün gardiyanlık olduğunu söyledi. 
 
21’inci yüzyılın en büyük komplosu değerlendirmesinde bulunan Abdullah Öcalan, bunun en büyük bölümünün getirildiği İmralı Adası’nda hayata geçirilmek istendiğinin altını çizdi. PKK Lideri, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasıyla başlayan uluslararası komplonun, 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi sürecini, “Demokratik Uygarlık Manitestosu”nun 5’inci cildi olan “Kürt Sorunu ve Demokratik Uygarlık Çözümü” kitabında ele aldı. 
 
AB, ABD VE TÜRKİYE ANLAŞMASI
 
İmralı’da ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Türk yönetimi arasındaki anlaşmanın açığa çıktığını belirten Abdullah Öcalan, operasyonun baştan sona ABD ve AB’nin siyasi sorumluluğu altında NATO Gladio’su tarafından yürütüldüğünü, bu üç göstergeden (ABD Başkanı Clinton’un özel danışmanı General Galtieri’nin açıklamaları, AB Siyasi Komiserliğinden bayan yetkilinin yaklaşımı ve Türk Özel Kuvvet Komutanlığı Şefi Engin Alan’ın rolü) açıklayıcı kanıt olduğuna işaret etti. 
 
KOMPLONUN ARKASINDAKİ FELSEFE
 
İmralı Adası’nda ilk olarak kendisini Genelkurmay Başkanlığı temsilcisi olarak tanıtan resmi üniformalı albay rütbesinde bir askerin karşıladığını belirten Abdullah Öcalan, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan oluşan bir heyetin 10 gün süren sorgusunun başladığını söyledi. İmralı sürecinin uluslararası komplo niteliğini göz önünde bulunduran bir savunma anlayışına öncelik tanıdığını ifade eden Abdullah Öcalan, bu heyetin komplonun ardındaki felsefeyi kavramalarının doğalarına aykırı olduğunu söyledi. 
 
KÜRTLERE YÖNELİK KOMPLOLAR
 
PKK Lideri, komplonun ardındaki felsefi ve politik zihniyetin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Her dönemin kilometre taşı olan komplolardan bahsettim. Bunlardan sadece Kürtlere yönelik olanlarından Hamidiye Alayları komplosu, 1914 Bitlis’teki Melle Selim, 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı ve 1937 Dersim komploları, 1959’da 49’lar ve 1960’ta 400’ler Davaları, Faik Bucak’ın öldürülmesi ve Sait Kırmızıtoprak’ın KDP tarafından katledilmesi, yine PKK’nin ideolojik aşamasından günümüze kadar aynı zihniyet tarafından organize edilen yüzlerce komplo bir çırpıda sıralanabilir. Komploları düzenleyenler bunu ustaca düzenlenmiş iktidar sanatı saymaktadırlar. Yani komplo iktidar sanatının en önemli aracı ve ruhu durumundadır. Bu sanat Kürtler için kesinlikle komplo temelinde yürütülmek durumundaydı. Komplonun açıktan bir yöntemle uygulanması, öyküdeki çocuğun ‘Anne bak, kral çıplak’ demesine benzer bir duruma yol açacaktı. Hedefinde soykırıma dek giden uygulamalar bulunan bir iktidar gücünün elinde komplo dışında bir araç ve buna yön veren zihniyet yoktur. Burada önemli olan, komploya dahil olan güçlerin doğru tanınması ve tanımlanmasıdır” dedi. 
 
İLKESİZ İTTİFAKLAR VE ÇIKAR BİRLİKLERİ 
 
Komplonun içinde birbirleriyle oldukça çelişkili güçlerin varlığına değinen Abdullah Öcalan, şunları söyledi: “ABD’den Rusya Federasyonu’na, AB’den Arap Birliği’ne, Türkiye’den Yunanistan’a, Kenya’dan Tacikistan’a kadar birçok devlet komploya dahil olmuştu. Asırlık düşmanlar olan Türkler ve Yunanlıları birleştiren neydi? Neden benim sırtımdan bu kadar ilkesiz ittifaklar veya çıkar birlikleri kuruluyordu? Ayrıca hedeflenmeme için sevinen Türk ve Kürt sol ve ulusal işbirlikçilerin sayısı hesaplanmayacak kadar çoktu. Resmi dünya sanki benim şahsımda en tehlikeli rakibini kıstırmış gibiydi. PKK içinde bile kendileri için ikbal günlerinin geldiğine ve diledikleri gibi yaşamaları fırsatının doğduğuna inananların sayısı küçümsenemezdi. Şüphesiz en başta ve en genel bir gözlem tüm bu güçlerin kapitalist modernitenin liberal çıkarlar peşinde koşan önde gelen kesimlerinden oluştuğunu ortaya koyuyordu. Ben birçoğunun liberal faşist zihniyetini ve çıkarlarını tehdit etmekteydim.”
 
ORTADOĞU’YA YÖNELİK HESAPLAR 
 
İngiltere’nin bu noktada en tecrübeli güç olduğunun altını çizen Abdullah Öcalan, şunları kaydetti: “Benim Avrupa’da politika yapmamam için ilk işaret fişeğini sıkan güçtür. Avrupa’ya adım atar atmaz beni hemen ‘persona non grata’, yani ‘istenmeyen kişi’ ilan etmişti. Bu basit bir adım değildi, sonucu önceden belirleyen adımlardandı. Peki, Humeyni için, Lenin için bile alınmayan böylesi bir tavır neden hemen benim için alınmıştı? Özcesi, Ortadoğu’ya yönelik iki yüz yıllık hegemonik hesapları önünde, özellikle Kürdistan politikasından ötürü (özetle ‚Ver Kerkük-Musul’u, yok et kendi sınırlarındaki Kürtleri’ politikası nedeniyle) ciddi bir engel olarak ortaya çıkmıştım. Bütün planları ve uygulayıcıları karşısında tehlikeli olmaya başlamıştım.” 
 
ABD’NİN BOP PLANLARI
 
Abdullah Öcalan, ABD’nin komployla Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) devreye koymayı amaçladığını vurgulayarak, “Bunun için Kurdistan’daki gelişmeler kilit önemdeydi. Mutlaka etkisizleştirilmem en azından konjonktür gereğiydi. Tasfiye edilmem o günler için küresel politikalarına uygun düşmekteydi. Tarihinin çok önemli bir ekonomik krizini yaşayan Rusya’nın o dönemde çok acil krediye ihtiyacı vardı. Eğer derde derman olacaksa, bana karşı düzenlenen komploda yer alıp rolünü oynamaması için neden kalmayacaktı” diye belirtti.
 
KURDISTAN ÜZERİNDEKİ HESAPLAR 
 
PKK Lideri, şöyle devam etti: “Bunları söylerken sanırım gerçeği biraz daha aydınlatmış oluyorum. O günlerde Kurdistan’ın özgürlüğünden ve Kürtlerin kimliğini kazanmalarından yana olmak, her türlü günübirlik liberal çıkarları, pragmatizmi ve bencilliği aşmayı gerektiriyor; sağı ve soluyla kapitalist modernite yaşamından vazgeçmeyi veya bu yaşamın karşısına dikilmeyi emrediyor, buna zorluyordu. Tersine o günlerin dünyası küresel liberalizmin dünyayı fethetme savaşında şahlandığı günlerin dünyasıydı. Liberal faşizmin dünya çapında egemenliğini ilan ettiği yıllar yaşanmaktaydı. Politik açıdan ise, Ortadoğu hegemonik mücadelenin merkezi konumundaydı. Kurdistan üzerindeki mücadele hegemonik hesaplar açısından kilit roldeydi. PKK’nin ideolojik ve politik konumu hegemonik hesaplarla açık çelişki içindeydi. Dolayısıyla tasfiye edilmem, bu hesapların önünün açılması anlamına geliyordu.”
 
İMRALI SÜRECİNİN ÇÖZÜMLENMESİ 
 
“İmralı döngüsünde tüm bu tarihsel hesaplar şahsımda yeniden canlandırıldı” tespiti yapan Abdullah Öcalan, “İmralı sürecini çözümleyebilmem için uzun bir tarihsel temeli bulunan güncel çıkar çatışmalarının farkına varabilecek bir bilince sahip olmam gerekiyordu. Hegemonik sistemin komplo hesaplarında çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de ustaca planlanmış ve son iki yüzyılda uygulanan bölgeye ilişkin ‘böl-yönet’ politikalarına alet olmamak, özellikle derinleştirilmesi hedeflenen Türk-Kürt çatışmasında bu güçler yararına kullanılmamaktı. Bu politikalara alet olan Ermeniler, Grekler, Balkanlardaki etnik yapılar, Araplar, Süryaniler, Türkler ve Kürtler çok şey yitirmişlerdi. Bunlardan bazıları binlerce yıllık vatanlarından ve kültürel varlıklarından olmuşlar, hatta ulusal toplum olmaktan çıkarılmışlardı. Ayrıca Türklerle birlikte yaşadıklarından ötürü birçok güç Kürtlere karşı öfke içindeydi. Malazgirt Savaşı’ndan beri stratejik önemini her zaman koruyan bu birlik, özellikle 1925’ten bu yana uygulanan inkâr ve imha politikasıyla berhava edildi. Cumhuriyet’in bu asli unsurunun inkârı ve tasfiyesine yönelik süreç derinliğine araştırılıp tarih felsefesiyle yorumlandığında, özünde bu stratejik birliğin hedeflendiği açığa çıkıyordu. İngilizler ve iç uzantılarının Mustafa Kemal’i zorlamaları komplonun en önemli adımıydı. Geleneksel Türk yönetim olgusunda, felsefesinde Kürt düşmanlığı ve asimilasyonculuğu yoktu. Bu düşmanlık özel amaçlarla geliştirilmişti. İsyan süreçleri ve sonrasında yaşananlar bu gerçeği doğruluyordu. İmralı’da oldukça dikkatimi çeken ve üzerinde daha da yoğunlaştığım bu durum, politik felsefemde köklü bir dönüşüme yol açtı” değerlendirmesinde bulundu. 
 
KOMPLONUN ÜÇ VERSİYONU 
 
Abdullah Öcalan, komploya dair üç versiyon halinde geliştirdiği sonuçları şöyle devam etti: “Komplo şahsımda sadece Kürtlere değil, Türklere de yapılmıştı. Teslim ediliş biçimi ve bunda rol oynayanların niyeti ‘terör’ün sona erdirilmesi ve çözüm olmayıp, bir yüzyıl daha sürecek şekilde anlaşmazlığın temelini derinleştirmekti. Beni komploya düşürmeleri bu niyetleri için ideal bir fırsat sunmuştu. Bu fırsatı sonuna kadar kullanmak isteyeceklerdi. Aksini düşünmek mümkün değildi. Çünkü isteselerdi bu yöndeki çok olumlu gelişmelere katkı sunabilirlerdi. Oysa işleri sürekli çıkmaza sürüklüyorlar, sorunu çözmek yerine tam bir kördüğüme dönüştürüyorlardı. Tipik bir İsrail-Filistin ikilemi yaratılmak isteniyordu. Nasıl ki İsrail-Filistin ikilemi yüzyıldır Ortadoğu’da Batı hegemonyasına hizmet etmişse, ondan çok daha büyük boyutlu olan Türk-Kürt ikilemi de en azından bir yüzyıl daha hegemonik hesaplarına hizmet edebilirdi. Zaten 19. yüzyılda bölgedeki birçok etnik ve mezhepsel sorunun geliştirilmesinde ve çözümsüz bırakılmasında aynı amaç güdülmüştür. İmralı gerçeği bu yöndeki ham bilgilerimi iyice olgunlaştırdı. Fakat karşımda duran en önemli sorun, bunu Türk yönetici elitine kavratabilmekti.
 
‘KOMPLO TÜRKLERE YAPILDI’ 
 
Dolayısıyla komplonun benden, Kürtlerden daha çok Türklere yapıldığını kavratabilmek en önemli sorunum haline gelmişti. Bunu sorguculara sıkça vurguluyordum. Ama onlar kendilerini başarı şehvetine kaptırmışlardı. 2005’te Kürt kimlik ve özgürlük hareketinin eskisinden daha diri olduğunu kavradıkları zamana kadar bu yaklaşımları devam etti. Konu üzerinde daha derinliğine yoğunlaştığımda, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerindeki komplo unsurlarını daha yakından gördüm. Türk bağımsızlığı denilen olayın en fena bağımlılık türlerinden biri olduğunu fark ettim. Türklerin bağımlılığı ideolojik ve politikti. İnşa edilen milliyetçilik ve ulusçuluğun yabancı menşeli olduğunu, Türk toplumsal olgusu ve tarihiyle pek az ilgisinin bulunduğunu gittikçe daha iyi fark edebiliyordum. Hegemonik güçler Türk yönetici elitinin iktidar konusunda ne denli zaaflı olduğunu biliyorlar ve bu zaafı kullanıyorlardı. Kürtler üzerinde kurdukları sınır tanımaz hâkimiyet de aynı zaaftan ileri geliyordu. Bu hâkimiyet aynı zamanda mahkûmiyetleri demekti. Hâkimiyetleri hep güdümlüydü, öz ideolojileri yoktu; daha doğrusu, ‘hâkimiyet her şey, ideoloji hiçbir şey’ kuralı işletiliyordu.
 
TÜRK-KÜRT İKİLEMİNİN DERİNLEŞTİRİLMESİ
 
Hegemonik güçlerin Türk-Kürt ikileminin derinleştirilmesinde kullandıkları yöntem ‘tavşan kaç, tazı tut’ yöntemiydi. Öyle ki hem tazı hem de tavşan bu kovalamacada yorgun düşecekler, sonuçta her ikisi de sahiplerinin hizmetine ve kullanımına gireceklerdi. Bana bizzat uygulananlar, bu yöntemin doğrulanması anlamına geliyordu. Gerek AB Konseyi’nin yaklaşımları gerekse AİHM’nin kararları tam da bu politikanın uygulanmasına hizmet ediyordu. İki tarafı da kendine sonsuz bağlama mantığı geçerliydi. Amaç adalet ve çözüm değildi. Savunmalarımı daha çok bu mantığı teşhir amacıyla geliştirdim. Hiçbir NATO ülkesinde görülmeyen bir biçimde Gladio örgütlenmesini devletin tepesine oturtmak, iyi niyet ve güvenlikle izah edilemez. İpleri kendi ellerinde olduğu ve ülkeyi diledikleri gibi yönetmelerine eşsiz bir fırsat sunduğu için, hegemonik güçler Gladio’nun Türkiye uzantısına göz yummuşlardı.
 
GLADİO ÇATIŞMALARININ LABORATUVARI
 
Bir bütün olarak Gladio yakından incelendiğinde ve felsefesi açığa çıkarıldığında görülecektir ki, hedef en kısa yoldan ülkeyi işgal etmek, halkını bölüp parçalamak ve çatıştırmaktı. Özellikle Ortadoğu’daki uzantılarında bu gerçeklik sıkça yaşanan uygulamalarla kendini ortaya koyuyordu. Bir halkı yönetmenin en etkili aracıydı. Hem halkını devlete karşı çıkartıyorlar hem de ikisini birbirine ezdiriyorlar, tehlikeli gördüklerini bu yöntemle tasfiye ediyorlardı. Türkiye’nin son 60 yıllık yönetim gerçeğinde bu olgu çok çarpıcıydı. Ülke âdeta Gladio çatışmalarının laboratuvarı haline getirilmişti. Sadece PKK tarihinin tüm önemli süreçlerinde yaşanan Gladio’dan kaynaklı çatışmalar devletin ve halkların yüzyıllarca süren geleneksel dostluklarının sonunu getirmeye yeterli olmuştu.
 
ABD VE AB’NİN UZUN VADELİ ÇALIŞMASI 
 
İmralı sürecini bu oyunu bozmak için ideal bir platform olarak değerlendirdim. Bunun için gerekli olan teorik temelimi güçlendirdim. Barışın ve siyasi çözüm koşullarının bütün felsefi ve pratik argümanlarını geliştirdim. Demokratik siyasi çözümün özgünlüğü üzerinde yoğunlaştım. Zorlu ve sabır isteyen bu çalışmalar komplonun kısırdöngülerini kırabilir ve çözüm alternatiflerini geliştirebilirdi. Bu konuda kendime güvenmekten başka çarem yoktu. Aslında komplo sürecinde rol alanların niyeti farklıydı. Benim şahsımda PKK’nin ve Özgürlük Hareketi’nin bitirilişini sağlamak istiyorlardı. Cezaevi uygulamaları, AİHM ve AB’nin tüm yaklaşımları bu ana amaçla bağlantılıydı. Benden arındırılmış bir Kürt Hareketi hedefleniyordu. İğdiş edilmiş, efendilerinin hizmetinde olan geleneksel işbirlikçiliğin modern bir versiyonu oluşturulmak isteniyordu. Özellikle ABD ve AB’nin uzun vadeli çalışmaları bu doğrultudaydı. Türk yönetici elitiyle bu temelde ittifaklara açıklardı. 
 
SAVUNMAM ÇÖZÜM YOLU OLDU
 
Özcesi, özellikle İngiliz hegemonyacılığının önce işçi sınıfı hareketinde, daha sonraları ulusal kurtuluş hareketleriyle devrimci-demokratik hareketlerde başarıyla uyguladığı bu iğdiş etme modeli, liberal insan hakları ve özgürlükleri yöntemiyle başarıya ulaşmıştı. Devrimci önderleri ve örgütleri tasfiye etmişlerdi. Yüzlerce yıldır uyguladıkları tasfiye yöntemlerinin bir benzeri PKK’ye ve devrimci, kolektif özgürlük ve eşitlik hareketine uygulanıyordu. İmralı sürecinden beklenen esas sonuç buydu; üzerinde çokça çalışılan ve ustaca uygulanmak istenen plan buydu. Strateji ve taktikler bu plan çerçevesinde geliştiriliyordu. Benim bunlara mukabil geliştirdiğim savunma ne klasik Ortodoks dogmatik tutuma ne de kendimi kurtarmaya ve koşullarımı iyileştirmeye dayanıyordu. Savunmama yön veren şey, ilkeli, halkların tarihsel ve toplumsal gerçekliğine uygun onurlu barış ve demokratik çözüm yolu oldu.”
 
YARIN / Abdullah Öcalan: Senaryoyu başkası yazdı, tiyatro İmralı’da oynandı

Diğer başlıklar

27/09/2023
09:38 Tütün emekçisi kadınlar emeklerinin karşılığını alamıyor
09:37 Siyasetçilerden KDP’ye tepki: Tüm Kürtlere zarar veriyor
09:05 Kurdistan'ın mamostesi: Deniz Bülbün
09:04 Mersin’de 12 gözaltı
09:03 Av. Şakar: KDP savaş suçunun açığa çıkmasını engelledi
09:03 Din alimleri: Birlikte mücadeleyle tecrit kalkar
09:02 Gündoğan’ın doğası atık su tehdidi altında
09:02 Êlih Çayı imara açılıyor: Sofrada kimyasal olacak
09:01 Evran'ın 30 yıllık hakikat mücadelesi
09:00 7 kez ziyaret ettiği İmralı’yı anlattı: Hukukun karadeliği
09:00 27 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:35 Musul’da düğünde yangın: 100 ölü
07:52 Trendyol işçileri serbest
26/09/2023
19:16 Gever’de Kültür ve Sanat etkinliği düzenlenecek
19:08 Müftüoğlu’nun iddianamesi çıktı: Gazetecilik faaliyetlerinden suçlandı
19:00 Mor Dayanışma: Mersin’de sığınma evleri güvencesiz
18:45 Mahkeme başkanından tepki çeken sözler: Bu dosya cinayet davası değil!
18:23 Dışari’nin yargılandığı dava ertelendi
18:04 Eylemde olan Trendyol işçileri gözaltına alındı
18:01 Mezopotamya Kültür ve Sanat Derneği: Kirli politikalarınızdan vazgeçin
17:42 Feminist kadınların duruşması ertelendi
16:43 Hesekê’de Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için eylem
16:29 İHD 2022 raporu: Bin 452 kişi gözaltında kötü muamele gördü
16:14 DFG ve MKGP'den Evran'ın ailesine taziye ziyareti
16:14 BEKSAV Eşbaşkanı Kaplan serbest bırakıldı
16:14 Trendyol depo işçileri: Sesimizi duyun
16:05 DEDAŞ’ın ‘kaçak kullanım’ cezası gerçek dışı çıktı
14:43 KJAR: Üyemiz Werîşe Muradî rejim güçleri tarafından kaçırıldı
14:05 Gazeteci Çapan’ın davası düştü
14:02 Seyit Evran’ın Abdullah Öcalan’a mesajı
13:48 HDP binasına saldıran Sütçü'nün tutuklanması talebine ret
13:41 Kobanê Davası: Habur Sınır Kapısı’nı geçen herkes Kandil’e mi gidiyor?
13:04 Bana'daki abluka raporu: Köylüler evlerinden çıkamıyor
13:03 Semsûr’da vinç devrildi: 3 işçi ağır yaralı
12:53 Yeşil Sol Parti’nin kongre sloganı belli oldu
12:40 Yeşil Sol Parti’de tecride karşı topyekun mücadele kararı
12:07 Dêrazor’a sızma girişimi
11:33 İmralı'ya gidiş için iki ayrı başvuru
11:01 Danıştay bakanlığın imar planını 11 yıl sonra iptal etti
10:28 Evran, Qamişlo’da son yolculuğuna uğurlanacak
10:07 Seyit Evran'ı anlattı: Kurdistan'ın hafızasıydı
09:58 Gazeteci Evran’ın taziyesine emniyetten engel
09:30 Ev baskınlarında şiddet ve ihlaller arttı
09:23 FilmAmed yarın başlıyor
09:21 Din alimleri: Cenazelere yönelik zulme yeter demeli
09:19 Deştin’de 31 yıllık direniş kazandı
09:17 Depremzede kadınlar neler yaşıyor?
09:15 Vartinis Davası zamanaşımına doğru gidiyor
09:13 Abdullah Öcalan’ın ilk avukatlarından Keskin: Tecrit ilk günde başladı
09:11 Yeni anayasa tartışmaları: Değişim için barış ortamına ihtiyaç var
09:10 'Tecride karşı girişimlerimiz olacak'
09:06 Otlu peynirin alıcısı da satıcısı da fiyatlardan şikayetçi
09:05 Yıllardır değişmeyen soru: Kurdistan neresi?
09:03 Seyit Evran'dan komplo değerlendirmesi: Yok edilmek istenen fikir dünyaya yayıldı
09:02 63 yaşındaki Samur maruz kaldığı çıplak aramayı anlattı
09:00 26 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
25/09/2023
20:50 BEKSAV Eşbaşkanı Kaplan gözaltına alındı
20:38 Atılım gazetesi dağıtımcısı Gözütok tutuklandı
20:06 Özel savaş politikalarına karşı bildiri dağıtımı
19:47 'Evran hayatını Kürt halkına adadı'
19:26 TÜBİTAK tesislerinde patlama: 1 ölü
18:50 Yeşil Sol Parti için iki isim önerisi
17:55 Efrîn’de yurttaşlara ateş edildi
17:49 30 yıl sonra tahliye edilen İldem’e kitlesel ziyaret
17:45 Erzirom’da bir kadın katledildi
17:38 Menteşe Gökova Körfezi'nde orman yangını
17:36 İzmir Adliyesi önündeki çatışmada 1 ölü, 5 yaralı
17:20 Kobanê Davası: Değişen siyasi iklime göre dava dosyası genişletildi
15:57 Gazeteci Candemir'e ‘milli takımı kutlamama’ soruşturması
15:51 İstiklal patlaması davasında 3 tahliye
15:23 Amed'te Hevsel Şenliği düzenlenecek
15:17 21 yaşında girdiği cezaevinden 51 yaşında tahliye oldu
15:15 Sokakta oluşan ‘gölete’ kayyımın ismi verildi!
14:47 Cinsel istismar failinin davası yeniden görülecek
14:21 Gazeteci Işık, Evran’ı yazdı: Zaferin kavgayla geleceğine iman etmişti
14:11 Êlih Emek ve Demokrasi Platformu: Kıdem tazminatı işçilerin kazanımıdır
14:06 Patnos L Tipi Cezaevi raporu: İşkence, soruşturma, sürgün
13:54 DFG: Evran'ın bıraktığı miras Özgür Basın mücadelesinde yaşayacak
13:53 Gazeteci Bayram tahliye edilmedi
13:44 Kobanê Davası: Tutukluluğa gerekçe yapılan iddialar 8 yıl öncesinin iddiaları
13:37 İzmir’de dengbêj konseri verilecek
13:17 İzmir Adliyesi önünde çatışma
13:16 Zorava’da gözaltına alınan yurttaşlar serbest
12:20 Evran’ın ‘Son yolculuğa çıkarken’ başlıklı mesajı
11:47 İran’da 6 ayda 41 kadın ve 11 çocuk katledildi
11:38 'Seyit Evran yolumuzu aydınlatan meşale oldu'
10:49 Merkez Bankası'ndan Kur Korumalı Mevduat ile ilgili yeni karar
10:19 Gazeteci Seyit Evran yaşamını yitirdi
09:56 6 kentte sağanak yağış bekleniyor
09:50 Çin’de kömür madeninde yangın: 16 ölü
09:03 DBP'li Akgün: Söz değil, eylem zamanı
09:03 Hatay'da sağlıkçıların yükü ağır, hastalar tedavi olamıyor
09:02 İmralı tecridi: 449 görüşme başvurusu sonuçsuz kaldı
09:01 Yeşil Sol Parti deprem raporu hazırlayacak
09:01 Abdullah Öcalan: Senaryoyu başkası yazdı, tiyatro İmralı’da oynandı
09:00 Karamus: Tehditleri KDP'ye bildirmemize rağmen tedbir alınmadı
09:00 25 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:40 KNK’ye saldırı Xwebûn’un manşetinde
07:32 AKP'nin seçim kutlamasında vurulan çocuk yaşamını yitirdi
24/09/2023
23:43 Qamişlo’da Abdullah Öcalan için yürüyüş
23:22 Amed Ekolojik Film Günleri son buldu
22:38 Hatay’da ağır hasarlı bina çöktü: 1 ölü
22:14 Bangladeş'te dang humması salgınında 909 kişi hayatını kaybetti
19:16 Ege Üniversitesi'nden yemeklere yüzde 207 zam
19:10 İzmir Mor Dayanışma’dan şiddete karşı örgütlenme çağrısı
18:37 Tahran’da 30 bombanın etkisiz hale getirildiği açıklandı
17:45 İşkence uygulayan Turgut Y. serbest bırakıldı
17:38 Depremde yıkılan Ebrar Sitesi'nde yaşayanlar: Müze değil adalet istiyoruz
17:03 Bayındır: Tecridi kıracağız, Öcalan’ı özgürleştireceğiz
16:16 Emeklilerden miting: Sizin Orta Vadeli Program’ınız varsa emeğin de mücadelesi var
15:39 DİK yeniden yapılanma için Amed’te toplandı
15:20 Kürtçe kursuna katılan çocuklar mezun oldu
14:29 Gençlerden piknik etkinliği: Tecrit özel savaşın bir parçasıdır
14:10 Efrîn'de kaçırılan kişiler için fidye isteniyor
14:05 2000 sonrası sigortalılar için emeklilik talebi
13:51 DFG’den grevdeki Sputnik çalışanlarına dayanışma ziyareti
13:03 Berfin Polat tutuklandı
13:03 Bana’da 11 gündür bağ ve bahçeleri sulamak yasak
11:58 İran saldırısında 3 kolber yaralandı
11:49 Yolcu otobüsü şarampole devrildi: 3 ölü, 21 yaralı
11:11 Şam İdlib’i bombaladı: 2 ölü
10:16 TJA’nın kampanyası Jin derginin kapağında
10:01 7 kent için sağanak uyarısı
09:27 Bülbün’ün yakınları: Katilleri açığa çıkarın
09:15 Kilosu 2 liraya saatlerce biber ayıklıyorlar
09:13 ‘Tehlikede’ olan Romeika'nın eğitim dili olmasını istiyor
09:05 Wan’ın komünal kooperatifi ilk mahsulünü aldı
09:04 Bodrum için susuzluk uyarısı
09:02 Adım adım uluslararası komplo: İmralı süreci
09:00 24 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
23/09/2023
23:52 İnanır ödül töreninde konuştu: Büyük barışı mutlaka sağlayacağız
22:22 Yeşil Sol Parti'li Çelenk: ‘Kanun Hükmü’ne dair yanlış karardan derhal dönülmeli
21:33 Kömür ocağında çalışan işçi yaşamını yitirdi
21:23 Abdullah Öcalan için Paris’te sivil itaatsizlik eylemi
21:11 Amedspor Kırmızı grupta birinciliğe yükseldi
19:48 Altın Portakal Film Festivali’nin 20 jürisi görevi bıraktı
19:01 Cumartesi Anneleri: Hiçbir yasak buluşmamızı engelleyemez
18:53 'Yeni Bir Dünyanın Elçiliği: Kurdistan' etkinliği Lozan'da başladı
18:27 Madımak Katliamı Davası kararına tepki: Biz affetmeyeceğiz
18:04 YÖK deprem bölgesindeki üniversitelerin eğitime hazır olduğunu savundu
14:54 İHD: Cumartesi Anneleri yalnız değil
14:47 Besra Erol’un sağlık durumuna dikkat çekildi: Görme yetisini kaybedebilir
14:29 Ağır hasta tutuklu Demirtaş için tahliye talebi
13:43 TJA’dan kampanya: Hedef Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak
13:40 Yeşil Sol Parti ve HDP: İnsanca yaşam için savaştan vazgeçin
13:34 Gözaltında kaybedildi: Devlet böyle şeyler yapmaz!
13:30 Bülbün’ün taziyesine kitlesel katılım: KDP’nin sessizliği ortaklığa işaret ediyor
12:59 Apê Ûsiv'ın taziyesine kitlesel ziyaret
12:14 Ablukayı kıran Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’na karanfil bıraktı
11:55 Sanal medya operasyonunda 8 gazeteci tutuklandı