MERSİN – İHD Mersin Şubesi, tutsak dernek yöneticisi Hatice Onaran hakkındaki kararın düzeltilmesini isteyerek, "Kamuoyunu harekete geçmeye çağırıyoruz" açıklaması yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, eşi ile bazı tutsaklara para gönderdiği için "örgüte finans sağlamak" iddiasından 4 yıl 2 ay hapis cezası verilerek tutuklanan İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi yüzde 79 engelli Hatice Onaran'a (60) ilişkin basın toplantısı düzenledi. Dernek binasında gerçekleştirilen ve "Hak savunucularına yönelik baskılara son. Hatice Onaran yalnız değildir" pankartının yer aldığı toplantıda konuşan Dernek Şube Sekreteri, Bekir Sıtkı Keçeci, cezaevlerindeki tutsaklara para yatırma işleminin "Hükümlü ve tutukluların emanete alınan kişisel paralarının kullanımına dair yönetmelik" çerçevesinde yapıldığını belirtti.
Cezaevlerinde kamu personeli aracılığıyla sağlanan denetime işaret eden Keçeci, "Tutsaklar, tüm haklarını cezaevi yetkilileri ve görevlileri aracılığı ile kullanabildiklerinden dolayı, cezaevinde terör örgütü olduğu varsayımından yola çıkılarak para yatıranlara karşı yargı baskıları kabul edilemez" dedi.
'ENGEL DURUMU YAŞAMINI TEHDİT EDİYOR'
Tutuklama kararının hukuki bir temelinin bulunmadığını söyleyen Keçeci, "Hukuksuzluğun geldiği boyut öyle derindir ki 60 yaşında ve ağır hastalıkları bulunan Hatice Onaran, kanunlara uygun biçimde para yatırma işlemi gerçekleştirdiği için hayati riski olan hastalıkları dikkate alınmadan cezaevine konulmuştur. Ayrıca çalışma arkadaşımızın heyet raporuyla yüzde 79 oranında engelli olduğu, uzman hekimlerce tespit edilmiştir. Ömrünü cezaevlerindeki hak ihlalleri ile mücadeleye adamış Hatice Onaran, şimdi hasta tutsak ve engelli bir yurttaş olarak hapse girmiştir ve bu durumda yaşam hakkını tehdit edecek birçok olumsuzlukla karşılaşabilecektir" ifadelerini kullandı.
'KAMUOYUNU HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ'
Adalet Bakanlığı'na ve kamu görevlilerine yaşanan hukuksuzluğu düzeltme çağrısında bulunan Keçeci, "Sadece basit bir hatayı düzeltme değil, ahlak açısından da kabulü mümkün olmayan bir durumu düzeltmek söz konusudur. Adalet arayan, hukukun üstünlüğüne inanan ve ülkede yaşayan insanların insanlık haysiyetine yaraşır biçimde yaşamalarına hürmet eden herkesin bu karara karşı çıkması, tepki göstermesi gerekmektedir. Barolar, Barolar Birliği, demokrasi ve adalet arayışındaki kişi ve kurumlar ve en başta da siyaset kurumu bu vahim hukuksuzluğa karşı seslerini yükseltmelidir. Kamuoyunu, medyayı ve bütün ilgilileri seslerini yükseltmeye, harekete geçmeye davet ediyoruz" diye konuştu.