15 Şubat Komplosu: NATO'cu savaşın son halkası

img

HABER MERKEZİ - Şêx Saîd ile başlayan komploların hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunu söyleyen PKK Lideri Abdullah Öcalan, "NATO’cu savaşın son halkasının" ise kendisine yönelik 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu olduğuna işaret etti. 

Tarihsel Kürt-Türk İttifakı’na yönelik Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte ilk saldırı, 1925’te Şêx Seîd önderlikli direnişin provoke edilmesiyle başladı. Kanlı bir biçimde bastırılan bu direniş, asıl olarak komplo ve soykırımın başlangıç tarihi oldu. Kürtler ile Türkler arasındaki tarihsel uzlaşmanın temeline dinamit konulan bu komplo, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere yönelik imha ve inkar konseptini de oluşturdu. Bu komplonun bir ürünü olan imha ve inkara karşı “Kürdistan sömürgedir” teziyle 1973 yılında tarih sahnesine çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununda demokratik çözüm için harekete geçti. Abdullah Öcalan’ın bu çabalarına karşı 1925 komplosunun bir devamı niteliğinde yeni komplo devreye konuldu. 
 
ABD ve İngiltere öncülüğünde NATO tarafından uygulamaya konulan komplo, Abdullah Öcalan’ın imhasını hedefliyordu. PKK Lideri Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da olduğu bir eve yönelik 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast düzenlendi. Abdullah Öcalan şans eseri kurtulunca, bu kez “tasfiye” planı devreye konuldu.
 
PKK Lideri Öcalan, tarihin en büyük siyasi operasyonuna karşı Kürt sorununda demokratik çözüm fırsatının yitirilmemesi için 9 Ekim 1998 günü Suriye’den çıktı. Abdullah Öcalan'ın anlatımlarına göre, Suriye'den çıktıktan sonra önünde iki yol vardı: "Tam bir yol ayrımına gelinmişti. İki yol vardı; dağ yolu veya Avrupa. Yapılması gereken ya dağlık alanı karargâh olarak seçip, savaşı daha üst boyuta sıçratmak, şehir eylemlerini tırmandırmak, ya da uzlaşma, demokratik çözüm ve barış arayışını Avrupa koşullarında daha güvenceli olarak geliştirmeye çalışmaktı. Dağa çıkış 40 yıllık rüyam olduğu halde üzüntümden çatlamamın tek nedeni insan yaşamının ve özgürlüğün iğne ucu kadar barışçıl bir imkânı varsa bunun denenmesinin tercih edilmesinin daha değerli olmasıdır. 9 Ekim 1998 çıkışını Zagroslara yapmamanın doğruluğuna hala inanıyorum. Savaş kişiselleşirdi. Tam bir intikamcılığa dönüşürdü. Olası bir barış ve kardeşlik fırsatı hepten yitirilirdi. Savaşın tıkanmış durumu, bir nevi kör bir noktaya gelip dayanması, benim de dağda olmam halinde her tür silahın kullanılma olasılığı ve benim durumumun ek bir sürü ağırlık getireceği bu nedenle tercih edilmemesi uygun görülmüştü. Benim etrafımda yoğunlaşacak bir savaş her bakımdan büyük sakıncalar taşımaktaydı. Ahlaki olarak kendimi yük yapmam doğru olmazdı. Avrupa koşulları da çok riskli olmasına rağmen siyasi kültüre ve demokratik anlayışla, hukuka zımnen de olsa biraz güven duyuluyordu. Ancak özellikle Yunanistan hükümetinin ilk 9 Ekim 1998 günü adım basar basmaz bu denli alçalacağı hiç tahmin edilmemiş ve düşünülmemişti.”
 
Suriye’den çıkışının NATO-Gladio operasyonuyla bağlantılı olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, bu süreci savunmalarından derlenen Demokratik Uygarlık Manifestosu’nun 5’nci cildi olan "Kürt sorunu ve demokratik ulus çözümü: Kültürel soykırım kıskacında Kürtleri savunmak” adlı kitabında kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. 
 
HEGEMONYA SAVAŞLARININ YANSIMALARI
 
Abdullah Öcalan, Sultan Abdülhamit’in düşürülüşünden Mustafa Kemal’e yönelik suikasta, 15 Şubat 1925’te Şeyh Sait’e karşı düzenlenen komployla başlayan ve 18 Kasım 1937’de Seyit Rıza’nın komployla idam edilmesine kadar giden Kürtlere yönelik soykırım uygulamalarına, Serbest Fırka’nın kapatılmasından (1930) İnönü’nün başbakanlıktan düşürülüşüne (1937), 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden 28 Şubat 1997’deki postmodern darbeye ve en son 2000 sonrası darbe hazırlıklarına kadar geçen yaklaşık yüz yıllık süredeki tüm benzer olaylarda aynı çizgi çatışması olduğunu belirtti. Önce Almanya, sonra sırasıyla İngiltere ve ABD’nin hegemonik güçler olarak bu çatışmaları dışarıdan destekleyip kontrol ettiği tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, tüm bu komplo ve suikast olayların özünde Ortadoğu halklarına, özellikle Anadolu ve Mezopotamya halklarına karşı yürütülen hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunun altını çizdi. 
 
KOMPLO ÖNCESİ: 28 ŞUBAT DARBESİNİN İKİLEMİ 
 
Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkış öncesinin büyük önem taşıdığını belirterek, bu süreci şöyle özetledi: “28 Şubat 1997 darbesinin ikilemini doğru kavramadıkça olup biteni tam anlayamayız. Darbecilerin bir kanadı gerçekçi bir barış önerisi ile bize yaklaşmıştı. Tıpkı Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın yaklaşımında olduğu gibi ciddi olduklarına ve barış istediklerine ikna olmuştum. Darbe içinde darbeye de bu barışçı ve siyasi çözüm yanlısı tutum yol açmıştı. Yakalanmama kadar, İsrail ve ABD kesinlikle barış ve siyasi çözümden yana değildi. Düşük yoğunluklu da olsa, savaşın devamını ve Kürt sorununun çözümsüz kalmasını ısrarla istemekteydiler. Ortadoğu’nun kontrolü, özellikle Irak’ın düşürülmesi için buna şiddetle ihtiyaçları vardı. Ancak bu yolla Türkiye’yi pasifize edip kendi planlarını uygulayabilirlerdi. Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit bu planlara dikkat etmedikleri, daha Anadolucu, millici ve Kürt sorununda barışçı ve siyasi çözümcü yaklaşım gösterdikleri için düşürülmüşlerdi. Düşürülmelerinin ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması savaş yanlıları için o kadar önemli değildi.” 
 
NATO’CU SAVAŞIN SON HALKASI: KOMPLO
 
1990’ların başında ABD ve İngiltere’nin, 1996’da da İsrail’in (Türkiye ile İsrail arasında askeri alanda stratejik işbirliği antlaşmaları) mutlak desteğinin alındığına işaret eden Abdullah Öcalan, “Sıra işin iç yanını halletmeye, yani gerekli hükümet değişikliklerini ve ordu içi tasfiyeleri yapmaya gelmişti. Onu da 1990’dan itibaren adım adım hayata geçireceklerdi. Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Doğan Güreş’in İngiltere’ye ilk gezisini yapıp geri döndüğünde ‘PKK’nin tasfiyesi için bize yeşil ışık yakılmıştır’ demesi bu gerçeği ifade eder. Daha sonraki süreçte sadece Kürtlere ve PKK’ye yönelik imha saldırılarıyla yetinilmediğini, Cumhurbaşkanını katletmeye, hükümet değişikliklerine, ordu içi tasfiyelere, topluma yönelik pasifikasyon hareketlerine, bir dizi aydın ve işadamına yönelik suikastlara, kitlesel katliamlara ve medyanın teslim alınmasına varana kadar hangi korkunç olaylar ve çatışmaların sahnelendiğini iyi bilmekteyiz. Eksik olan şey, tüm bu olayların zincirleme bağlantılar içinde olduğunu anlamaktır. NATO’ya girişinden 1998’e kadar Türkiye’nin yaşadığı tüm önemli siyasi ve sosyal olayların temelindeki kalın NATO-Gladiocu çizgiyi görmeden hiçbir önemli olayı, çatışmayı ve suikastı doğru olarak çözemeyiz. Özde halkların özgürlük, eşitlik ve demokrasi isteklerine karşı bir NATO’cu savaş açılmış ve bu savaşın son halkasına 1998’deki Suriye’den çıkışım eklenmiştir” dedi.
 
‘KENDİMİ KURTARMAYI ESAS ALAMAZDIM’
 
İsrail’in dolaylı yollardan ısrarla Suriye’den çıkması mesajları gönderdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Ayrılmayı uygun bulmamıştım. Suriye’deki konumumuzun büyük darbe almasından çekinmiştim. Stratejik ve ideolojik olarak da bunu doğru bulmuyordum. Savaş doğal seyrinde yürüyecek, kaderde olan yaşanacaktı. Kaderci çizgide değildim. Ama yaklaşık 30 yıllık ideolojik, politik ve askeri çizgiyi bir anda bir tarafa bırakarak rota değiştirmek de anlamlı bir kadere karşı çıkış tavrı olamazdı. Dürüst olmak gerekiyordu, kendimi kurtarmayı esas alamazdım. Atilla Ateş’in NATO-Gladio’su adına yaptığı son uyarıdan sonra, ancak Suriye ve Rusya’nın kararlı bir biçimde arkamızda durması halinde savaşı bir üst aşamaya tırmandırma şansımız olabilirdi. Fakat bu destek sağlanmadığı gibi, her iki ülkenin şahsi varlığımı kaldırabilecek gücü veya niyetleri bile yoktu. Suriye için bu gerçekten mümkün olamazdı. Kuzeyden Türk, güneyden İsrail ordusu tarafından bir günde işgal edilebilirdi. Panik içine girmeselerdi, benim için daha uygun bir üslenme imkânı yaratabilirlerdi. Bunu da göze alamadılar” diye belirtti.
 
TÜRKİYE’NİN SINIRSIZ TAVİZKAR TUTUMU 
 
PKK Lideri, Atina’ya çıkışının hesapta olmadığını ifade ederek, “Bir fırsattı ve oradaki dostların ciddiyetine inanarak bu fırsatı değerlendirmekten kaçınmadım. Eğer karşılaştığım tablodaki gibi olduklarını bilseydim, kesinlikle çıkış yapmazdım. Burada sorulması gereken soru şudur: Yunanistan’da da çok güçlü olduğu bilinen Gladio bölümü mü acaba bu çıkış senaryosunda rol oynadı? Buna kesin yanıt veremiyorum. Bu konunun araştırılması gerekiyor. Türkiye’ye teslim edilmemde ABD’nin Türk yönetimiyle sağladığı uzlaşmada Yunanlılarla olan sorunların çözümünde ilke anlaşmasına varılmış, en azından bu doğrultuda söz alınmış olması ihtimal dahilindedir. Özellikle Ege ve Kıbrıs sorununun çözümünde bu yönde niyet belirtmeleri kuvvetli bir ihtimaldir. Türkiye’nin bu konuda sınırsız tavizkâr tutum içinde olduğu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır” diye uyardı. 
 
MAVİ AKIM PROJESİ VE IMF KREDİSİ!
 
Atina’da karşısına NATO’da görevli olan subat Savvas Kalenterides’in çıktığını hatırlatan Abdullah Öcalan, “Kendisi beni aynı havaalanında bir odada bekleyen havacı general ve İstihbarat Şefi Stavrakakis’in yanına götürdü. Haralambos Stavrakakis, âdeta ‘Nuh der peygamber demez’ bir tavırla, geçici bile olsa Yunanistan’a giriş yapamayacağımı söyledi. Sözleştiğimiz dostlar ortalıkta yoktu. Akşama kadar didiştik. Tesadüfen devreye Moskova’daki ilişkimiz Numan Uçar girdi. Bir Yunan özel uçağıyla yönümüzü Moskova’ya çevirdik. Liberal Demokrat Parti Başkanı Jirinowski’nin yardımıyla Moskova’ya inmeyi, o sırada ekonomik kaos yaşayan Rusya’ya giriş yapmayı başardık. Fakat bu sefer karşımıza Rus İç İstihbarat Şefi çıktı. O da ‘Nuh der peygamber demez’ havasındaydı. O koşullarda Rusya’da kalamazdık. Yaklaşık 33 gün sözde gizli kaldım. Bu süre içinde hem İsrail Başbakanı A. Şaron, hem de ABD Dışişleri Bakanı M. Allbright Rusya’ya gelmişlerdi. Rusya’da Pirimakov başbakandı. Hepsi de Yahudi kökenliydi. Ayrıca dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz da devredeydi. Sonunda Mavi Akım Projesi ve 10 milyar Dolarlık IMF kredisi üzerinde anlaşarak Rusya’dan ayrılmamı sağladılar” şeklinde anlattı.
 
MOSKOVA’DA YAŞANAN HAYAL KIRIKLIĞI
 
Atina’da olduğu gibi Moskova’da da hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Abdullah Öcalan, üçüncü rotası olan Roma macerasını şöyle anlattı: “Bu sefer İtalyan istihbaratının senaryosuyla bir bölümü hastanede geçen altmış altı gün sürecek Roma günlerimiz başladı. Dönemin Başbakanı Massimo D’Alema’nın tavrı dürüst ama yetersizdi. Siyasi güvenceyi tam verememişti. Durumumuzu yargıya terk etti. Buna öfkelenmiştim. İlk fırsatta İtalya’dan çıkma kararlılığındaydım. D’Alema son demecinde, İtalya’da dilediğim kadar kalabileceğimi belirtmişti. Ama bu bana zoraki bir tavır gibi geldi. Bu arada yanılmıyorsam ortak bir Arap girişimi oldu. Açıklamadıkları bir yere götürmek istediklerini söylediler. Resmiyeti ve güvencesi olmadığından kabul etmedim.” 
 
ROMA SONRASI İKİNCİ RUSYA MACERASI
 
Roma sonrası ikinci kez Rusya’ya gidişinin hata olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, “D’Alema’nın özel uçağıyla NATO sahasından çıktığımda, derin bir oh çektiğimi hatırlıyorum. Fakat bu çıkış yağmurdan kurtulayım derken doluya tutulmak gibi bir şeydi. Bu sefer Rus İç İstihbaratı beni gidişin Ermenistan’a olacağına ikna ettikten sonra havaalanına götürdü. Sanırım hazırlanan senaryo gereği havaalanında Ermenistan işinin yattığını, istersem bir haftalığına Tacikistan’a gidebileceğimi, bu bir hafta içinde alternatif yaratabileceklerini söylediler. Beni bir nevi aldatarak bir kargo uçağıyla Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye indirdiler. Bir hafta hiç çıkmadan bir odada bekledik. Moskova’ya tekrar döndük. Mecburen tekrar Yunanlı dostlara başvurduk. İki gün içinde hayli maceralı, karlı soğuk bir Moskova gününden sonra yönümüzü tekrar Atina’ya çevirdik” dedi. 
 
OLYMPOS TANRILARININ OYUNLARI
 
Bu kez Olympos tanrılarının oyunlarına geldiğini belirten Abdullah Öcalan, “Aklıma özellikle Hades düşmüştü. Havaalanının VIP salonundan giriş yaptım. Giriş yapmamla Cehennem Tanrısı Hades’in amansız takibinin başlaması bir oldu. Dostum Nagzakis’in eski çağın büyücü kadınlarına benzeyen kaynanasının epey dağınık evinde bir gece kalabildim. O geceden sonra bir nevi ölüm kampına doğru gidiş başladı. Tümüyle Hades devredeydi. Söylenen ve yapılan her şey sahteydi. Dürüst unsurlar yok muydu? Vardı, fakat hepsi modernite canavarı karşısında çaresizdi. Sahtekârlığı ile Yunan devleti bu oyunda da başarılı olmuştu. Aslında tarih boyunca Yunan halkının demokrasisinin bu sahtekâr tarafından hep aldatıldığını ve büyük trajedilere duçar edildiğini bilerek yaklaşmalıydım. Yunanistan’dan çıkış sırasında her iki havaalanına gidişte içinde olduğum arabanın şoförleri ayıkıp kendime gelmem ve gitmemem için yoğun çaba harcadılar. Büyük bir komplonun yürürlükte olduğunu belirtmek için ellerinden geleni yapma dürüstlüğünü gösterdiler. Muhtemelen onlar da alt düzey istihbarat memurlarıydı. Birincisi arabayı uçağa çarptırarak gidişi engelledi. İkincisi ise arabayı gizli geçmemiz gereken havaalanına yakın yerde yedi sefer dakikalarca bozulmuş süsü vererek durdurdu. Verilen sözlere o kadar güvenmiştik ki, hiç ayıkmadım. Tersine, bir an önce kaderde ne varsa görmek için aceleyle gitmek istiyordum” diye anlattı. 
 
NATO’NUN GİZLİ VE GERÇEK YÜZÜ
 
Gladio’nun gizli operasyonlarda kullandığı bir uçağa bindirildiğini kaydeden Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “Nairobi’ye gitmeden önce Minsk üzerinden Hollanda’ya geçiş yapacaktım. Yine özel uçakla Minsk’in dondurucu soğuğu altında iki saatten fazla bekledim. Beklenen uçak gelmedi. Beyaz Rusya havaalanı polisleri uçağı dakikalarca kontrol ettiler. Bir ihtimal ve belki de son fırsat olarak beni Minsk Havaalanına bırakacaklardı. Gerisi Beyaz Rusya yönetiminin insafına kalmıştı. İlginç olan odur ki, o sırada Türk Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin de Minsk’e bir ziyarette bulunuyordu. Beklenen uçak gelmeyince, güya son fırsat da kaçmış oldu. Geriye dönüş bir nevi ‘beyaz ölümdü’. Gladio uçağı Akdeniz üzerinden süzülürken, sonraki yorumumla bu gidişi Yahudi soykırımında kurbanların tren seferleriyle taşınmasına benzetmiştim. Şahsımda bir halka uygulanan soykırım rejiminin en kritik dönemine girilmişti. NATO’nun gizli ve gerçek yüzünü bu seferler sırasında gördüm. Minsk’ten dönerken, uçağın herhangi bir Avrupa havaalanına inmemesi için yirmi dört saatlik alarm verilmişti. Anlaşılıyor ki, o dönemde tek isyankâr devlet olan Beyaz Rusya’nın Minsk Havaalanı dışında inişi kabul edecek tek bir havaalanı bırakılmamıştı.” 
 
NAOROBİ’DE ÖNÜNE KONULAN ÜÇ YOL
 
Abdullah Öcalan, Nairobi’de “Birincisi, uzun süre emre itaatsizlikten çatışma süsü verilmiş bir ölüm; ikincisi, CIA’nin bir dediğini iki etmeden emrine girmem ve teslim olmam; üçüncüsü, çoktan hazırlanmış Türk özel savaş timlerine teslim edilmem” şeklinde üç yol konulduğunu belirterek, şunları anlattı: “Nairobi’deyken yanımda bulunan kişilerden Dilan tedirgin bir ruh hali içindeydi. Düşüncelerini tam açıklasaydı ve sivil toplum örgütlerini harekete geçirebilseydi, belki de komplo kısmen bozulabilir veya boşa çıkarılabilirdi. Kendisinin bir tabancayla kendimizi savunmayı önermesini yadırgamıştım. Bu bizim ve benim için intihar demekti. İntihara niyetim yoktu. Israrla silahı üzerimde taşımam için son ana kadar etrafımda fır dönüyordu. Silah üzerimde olsaydı ve çekmeye çalışsaydım, bu tavır kesinlikle ölüm demek olacaktı. Daha sonra sorgulama sırasında, silah kullanmam halinde vur emri olduğu söylenmişti. Elçilikten çıkmamın da ölüm demek olduğunu söylediler. En akıllı tavrı aldığımı belirttiler. Ne kadar doğruyu söylediler, bilemeyiz. On beş günlük Nairobi sürecinde Büyükelçi Kostulas’ın tavrı anlaşılmaya değer. Acaba kullanılmış mıydı? Yoksa çok önceden planın bir parçası olarak mı hazırlanmıştı? Kendim bunu çözemedim. Teslim edilmemden önce kendi ikametgâhı olan eve hiç gelmedi. Elçilikten bir nevi zorla çıkarılmak istenmem yüzünden Nairobi zebanisine biraz sert çıkıştı. Ama bu tavrı sahtekârca da olabilir. Bu sefer de güya Hollanda’ya gidiş için Pangalos izin çıkarmıştı. Buna pek inanmamıştım. Çünkü Yunan özel timleri evden çıkmamam halinde zorla saldırıp çıkarmak için pusuda bekliyorlardı. Kenya polisi de aynı şeyi yapmaya hazırlanmıştı. Tabii Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gidiş çoktan bir aldatılış öyküsü olarak kalmıştı. Kiliseye, BM’ye sığınma gibi öneriler hep kuşkuluydu. Çıkmamakta diretmiştim.”
 
130 gün süren sürek avının ile geçen operasyonu, dünya hegemonu ABD dışında hiçbir gücün düzenleyemeyeceğini vurgulayan Abdullah Öcalan, Türk özel savaş güçlerinin bu süreçteki tek rolünün sadece kendisini uçakla İmralı’ya kontrollü olarak taşımak olduğunu söyledi. 
 
Yarın: Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı

Diğer başlıklar

11/03/2025
23:40 Kürt partilerinden Özerk Yönetim ve Şam arasındaki anlaşmaya destek
23:06 Zelenskiy: ABD'nin Rusya'yı da ikna etmesi gerekiyor
22:36 Tişrîn Barajı’nın çevresi bombalanıyor
22:16 Hewag’ta gençler Newroz’u kutladı
21:54 NATO üyesi 30 ülkenin genelkurmay başkanları Paris’te bir araya geldi
21:44 ABD: Ukrayna barış müzakerelerine başlamayı kabul etti
21:35 Erdoğan: Anlaşma Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna hizmet edecek
21:25 Hewlêr’de 4.8 büyüklüğünde deprem
21:18 Hêlîn Ümit: Ateşkes ilan ettik, Erdoğan sorumluluk üstlenmeli
20:26 KNK: Anlaşma kalıcı çözümün ilk adımıdır
20:14 İHD tutsak gazetecilere kart gönderdi
19:37 Kobanê ve Sirîn’e saldırı
18:58 Berkin Elvan mezarı başında anıldı
18:15 AB’den mülteciler için 'ortak iade' planı
17:54 Sigaraya bir zam daha
17:37 Eğitim Sen'den MEB'e tepki
17:24 Suriyeli sanatçılardan anlaşmaya destek
17:16 Suudi Arabistan’daki ABD-Ukrayna görüşmesi başladı
17:09 Bangladeş'te eski başbakan ve ailesinin 124 banka hesabı donduruldu
16:53 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Anlaşma halkların güvencesidir
16:43 Xelfetî Newrozu'na çağrı: Öcalan'a selam göndereceğiz
16:27 Halklara Newroz çağrısı: Özgürlüğe vesile olsun
15:52 BM'ye çağrı: Alevilere dönük katliamları durdurun
15:35 Özel'den 'anlaşma' açıklaması: İhtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz
14:58 İzmir'de usulsüz radyoaktif atık taşınmasına tepki
14:57 Pelda Doğri'nin taziyesine kitlesel ziyaret
14:27 Sağlıkçılar 14 Mart'ta iş bırakacak
14:24 Tülay Hatimoğulları: Newroz ateşi barış ve demokratik toplum için harlanacak
14:23 İzmir'de kadın cinayeti
14:22 İlham Ehmed: Mutabakatın amacı kıyı bölgesindeki saldırıları durdurmak
14:16 Birçok kentte halk toplantıları: Zaman demokrasiyi inşa zamanıdır
14:15 Suriye'de mutabakatla herkes kazandı
13:39 Bakırhan: Suriye'deki mutabakat metni Öcalan’ın çağrısına uygun
13:10 İstanbul’da deklerasyon açıklandı: Newroz halkların özgür ve eşit yaşama iradesidir
12:32 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Özgürlük müjdesini büyütelim
Bakırhan: Barış türkülerimizi İmralı’ya ulaştıralım
12:21 Bu yılın stranı hazır: Newroz a Azadî
12:19 Meclis'e 9 vekil için fezleke gönderildi
12:11 Koçyiğit: QSD'nin anlaşması Alevi kıyımını durdurmada önemli bir adım
12:10 Gazeteci Yadigar Aygün: Medyada kadınlara alan verilmemeye çalışılıyor
12:07 Abdullah Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitmek için başvurdu
11:57 Dünya basınında QSD ve Suriye geçici yönetimi anlaşması
11:56 Kayyım tarafından toplatılan konteynerlerin belediyeye zararı: 6 milyon 112 bin TL
11:56 QSD’den Tişrîn ve Qereqozak açıklaması: Saldırılar arttı
11:39 Kayyım yolları ne yapıyor ne yaptırıyor
11:31 Arap devletlerinden QSD-Şam anlaşmasına destek
11:29 KYK yurdunda kalan öğrenciler: Ekmek arası ekmek yiyecek duruma geldik
11:19 2025 Newrozu deklarasyonu: Özgürlük ve barış iradesine sahip çıkalım
11:14 Ferhad Şamî: Amacımız savaşı durdurmaktır
10:37 Bafil Talabani: Anlaşma Suriye'de ortak yaşamı ve dayanışmayı güçlendirecek
10:00 Salih Müslim anlaşmanın detaylarını anlattı: Hep beraber yöneteceğiz
09:51 Wanlılar: Öcalan'ın çağrısı yüz yıllık fırsattır, iyi değerlendirilmeli
09:49 Dr. Konak: Ukrayna-Rusya arasında 'barış' imzalatma girişimi yeni bir savaşın hazırlığı
09:35 PYD Eşbaşkanı: Komiteler oluşturulacak ve maddeler konuşulacak
09:32 Çocukları katledilen anneler: Şimdi sıra devlette
09:29 Dr. Peköz: Sürecin ilerlemesi için devlet cesurca politik sorumluluk almalı
09:24 Meteoroloji'den sağanak ve sıcaklık uyarısı
09:23 Gever Barış Anneleri: Öcalan özgür olmalıdır
09:13 Buluşmalarda hangi talepler öne çıkıyor?
09:12 Kayyım; imar, altyapı, kültür, dil ve kadın çalışmalarını rafa kaldırdı
09:11 Kürt dil derneklerinden çağrıya destek
09:09 Babaoğlu'nun kaybedilmesinin üzerinden 31 yıl geçti: Mezar yeri açıklansın
09:09 Demirel: 'Umut hakkı' sürecin temel taşlarından biridir
09:02 Newroz halkı
09:00 11 MART 2025 GÜNDEMİ
08:50 CHP’li 2 belediyeye operasyon: 32 gözaltı
00:46 Anlaşmanın ilk şartı ne oldu?
10/03/2025
23:50 Bismil’de coşkulu Newroz kutlaması
23:32 Direniş sonucu öğrenciler yurda geri alındı
21:48 QSD Suriye geçici yönetimi ile anlaştı
21:25 Fuego Yanardağı patladı
20:28 Silopiya'da polis şiddeti
20:04 İstanbul’da kadın cinayeti
18:29 Sirrin’e SİHA saldırısı: 1 çocuk katledildi
18:11 Emekli polis, evli olduğu kadını katletti
17:40 Tişrin Barajı çevresi bombalanıyor
17:34 Aziz Köylüoğlu için Silêmaniye’de anma
16:37 Babacan: Barış için yol haritası olmalı
Bakırhan: Çağrı artık somut adımlara dönmeli
16:29 Kurtulmuş: Meclis sorumluluğunu yerine getirecek
16:21 Uçar: Çağrının yaşam bulması için yasal düzenlemeler yapılmalı
14:22 İzmir Barış Forumu: Meclis toplanmalı, komisyon kurulmalı
14:08 Bayındır: Meclis artık adım atmalıdır
14:07 Suriye’deki Alevi katliamlarına tepki: Bu bir soykırımdır
14:03 Ekolojistlerden 'halk için iklim kanunu' çağrısı
13:56 Madde madde R Tipi'ndeki ihlaller
13:48 Antalya’da kadın katliamı
13:30 Birçok kentte 'Barış ve Demokratik Toplum' buluşması
13:25 Eski kurşun fabrikasının atıkları izinsiz ilçeye döküldü
13:14 Şirnex'te şüpheli kadın ölümü
13:03 CHP'den çözüme destek: Paket hazırlıyoruz, yasal düzenleme yapılmalı
13:02 SOHR: Suriye'de 973 sivil katledildi
12:54 Dil kurumlarından çağrıya destek: Kürtçe eğitim dili olmalı
12:34 Ekolojistler 'İklim Kanun Teklifi'nin geri çekilmesini istedi
12:09 Gazeteci Serpil Ünal: Şiddet ortamında gerçekleri belgeliyoruz
12:06 Halise Aksoy’a verilen cezada tek gerekçe tanık beyanları
12:00 Wan'da seçilmişler toplandı: Her koşulda halka hizmet edeceğiz
11:31 DEM Parti-EMEP görüşmesi: Tecrit kaldırılmalı, iktidar adım atmalı
10:50 Suriye'deki saldırıları anlattı: Sünnilere silah dağıtıldı
10:39 8 Mart mitingine katılan kadınlar: Adım atma sırası devlette
10:30 2025 Newrozu şiarı belli oldu
10:05 DEM Parti ve EMEP görüşmesi başladı
09:57 MEB'den ‘cinsiyet eşitliği’ dersine tepki: Mümkün değil
09:34 Kadın katili Yıldız'a 'sadakat' indirimi
09:30 Tutsak yakınları: El ele vererek barışın önündeki engelleri kaldıralım
09:05 İnsan hakları savunucularına göre ilk adım: Hasta tutsaklar
09:04 ALİM-DER üyeleri: Saldırılar durmalı, devlet adım atmalı
09:03 Beluc aktivist: Kürtlerin mücadelesi bize ilham oluyor
09:01 2637 yıllık özgürlük ateşi
09:00 10 MART 2025 GÜNDEMİ
09/03/2025
21:20 Mazlum Ebdî’den Colani’ye: Katliamların arkasındakiler hesap vermeli
20:53 Şam iktidarına bağlı gruplardan Şêxmeqsûd’daki kontrol noktalarına saldırı
20:04 Pirsûs’ta 8 Mart Kadın Parkı’nın açılışı yapıldı
19:49 Merve Nur Yararlık’ı katleden fail gözaltına alındı
19:35 EGEÇEP yeni yönetimini belirledi
19:26 Latmos Dağları için kampanya başlatıldı
19:22 8 Mart’tan gözaltına alınanlar serbest
18:44 İzmir'de militarizm paneli: Erkek ideolojisine dayanıyor
17:56 BM’den Suriye’deki katliamlara ilişkin açıklama
16:42 DEM Parti Çewlig ve Eskişehir il kongrelerini gerçekleştirdi
16:16 Amed’den Öcalan’ın çağrısına destek: Meclis’te komisyon kurulsun
15:57 ‘Barış ve Demokratik Toplum İçin Halk Buluşmaları’ başladı
15:31 Antalya S Tipi Cezaevi’ndeki tutsaklardan tarihi çağrıya destek
15:21 Wan’daki 8 Mart mitingi ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla sona erdi
15:10 Suriye’deki katliamlara tepki: Sorumlu HTŞ’yi destekleyenler
15:09 DEM Parti Sözcüsü: Devlet artık adım atmalı
15:05 3 Kürt kadına verilen idam cezalarının durdurulması için çağrı
14:59 Bakırhan: Öcalan devletin inkarcı yaklaşımına ‘dönüş’ diyor
14:46 Tülay Hatimoğulları: Öcalan’ın mücadelesini sahipleniyoruz
14:19 Amed’de 'Kürt Dili Kadın Meclisi' ilan edildi
14:09 Öcalan’dan Wan halkına mesaj: 14’te 14 yapan iradeye saygı duyuyorum
13:02 Wan’daki 8 Mart mitinginde Abdullah Öcalan’ın posterleri açıldı
12:52 Bahçeli’den PKK’nin ateşkes ilanı ile ilgili açıklama
12:13 Wan’da 8 Mart mitingi: Özgürlüğü kadınlar sağlayacak
10:55 Dünyaca ünlü filozof Morin’den Öcalan’ın çağrısına destek
10:50 Feminist Gece Yürüyüşü sonrası gözaltına alınanlar serbest
10:00 Newroz kutlanacak merkezler belli oldu
09:42 Jin dergi ‘İsyan ediyor özgürlüğe yürüyoruz’ kapağıyla çıktı
09:33 Amed’de silahlı saldırıda bir kadın katledildi
09:24 Abdullah Öcalan’ın mesajını alan kadınlar: Sorumluluğumuzun farkındayız
09:09 Özgür Amed: Öcalan Gordion Düğümü'nü çözüyor
09:06 Sit alanını sular altında bırakacak projeye karşı hukuki süreç başlatılacak
09:05 Botanlı kadınlar: Abdullah Öcalan bir an önce özgür olmalı
09:04 Barış Anneleri: Çözüm için Öcalan ve tutsaklar cezaevinden çıkmalı
09:03 PKK’li Gulan’ın kardeşi: Öcalan'a güveniyoruz, özgürlük olacak
09:02 Eko Jin'de tüm kararlar ortak alınacak
09:00 9 MART 2025 GÜNDEMİ
08/03/2025
23:56 Abdullah Öcalan’ın 8 Mart mesajı Avrupa kentlerinde coşkuyla karşılandı
23:12 Kadıköy Belediye Meclis Başkanvekili Ahmet Kurtuluş için gözaltı kararı
22:57 Jineolojî Dergisi 10’uncu yılını kutladı
22:31 Feminist Gece Yürüyüşü sonrası kadınlara gözaltı
21:25 Binlerce kadın Feminist Gece Yürüyüşü'nde: Bijî tekoşîna jinan