Halide Türkoğlu: Bütün kadınlar Ortadoğu Rönesansı’nda rol alsın

  • kadın
  • 09:02 4 Haziran 2025
  • |
AMED - Erkek egemen iktidarlara karşı yerel ve evrensel bir mücadelenin önemine dikkat çeken DEM Partili Halide Türkoğlu, “Kürt kadınlar, Ortadoğu'da kadın Rönesans’ını inşa ediyor. Bütün kadınlar bu Rönesans’ta rol alsın” dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi de, siyasi partilerden, derneklere, kadın mücadelesi yürüten tüm kesimlerle buluşmalar gerçekleştirdi. Demokratik toplum inşasında kadınların neler düşündüğü, bu süreci nasıl değerlendirdikleri ve sürecin tarafı olan kadınların inşada mücadele yöntemleri yapılan toplantılarda gündeme geldi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu konuya dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ardından barış ve demokratik toplumun inşası için bir dizi kadın buluşması gerçekleştirme kararı aldınız. Buluşmalarda neler konulup tartışıldı? 
 
Kadın Meclisimiz, 3 Mart’ta bir deklarasyonla “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” kapsamında tartışmalar yürüterek, bunu kamuoyuna açıkladı. Kadınların bu süreci nasıl büyütebileceği kaygı ve endişeleriyle tartışmalar yürüttük. İlk etapta Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin kadın yapılarıyla, kadın kollarıyla yan yana geldik. Hem çağrıya dair değerlendirmeleri, hem sürece dair neler yapılabileceğine dair konuşmalar gerçekleştirdik. Çatışma süreçlerinden ilk kadınlar hedef alınıyor. Barış süreçlerinde de kadınlar özne olduğu zaman kazanımları daha fazla gündeme getiriliyor. O nedenle bu barış sürecinde de, demokratik toplumun inşasında da kadınların rol alabilmesi, kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesinde de ciddi anlamda katkı sunacağını düşündük.  
 
 Muhalefette yer alan kadınlar bu sürece dair hangi kaygılarını dile getirdi. Süreci nasıl görüyorlar? 
 
Muhalefetteki kadınlar olarak, iktidarın üretmiş olduğu politikalara bakıldığında karşımızıda güven veren bir iktidar yok. Güvenden ziyade kadınlar olarak demokratik toplumun inşası, devletin bir demokratik değişime tabi tutulması, temel hak ve özgürlükler meselesi, Kürt sorunun demokratik çözümüne kadar bir dizi tartışmalar oldu. Özellikle Meclis’te erkek egemenliğiyle mücadeleden tutalım, kürsüde kadınların bir dayanışma içerisinde olup barış siyasetini, barış dilini ve erkek egemenlikle mücadele alanında neler yapılabileceği konularını ele aldık. Meclis’te bir komisyon kurulduğunda kadınlar bunun öznesi olabilecek mi? Sadece komisyonlar, gönderilen kadınlardan mı ibaret olacak? Karma siyasetin içinde kadın gündemleri kaybolacak mı? Başlıklarında ‘bizler’ neler yapabiliriz noktasında hem muhalefet hem iktidardaki kadınlarla tartıştık. Bu geçmiş dönemde olmayan bir temastı. Meclis’te kadınların yan yana gelişi, kadın kurumlarına da moral veren bir çalışma oldu.
 
Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin kadın kolları, kadın yapılarıyla bir araya geldikten sonra kadın gazetecilerle de bir araya geldiniz. Ana akım medyanın dili de bu süreçte en çok eleştirilen konuların başında geliyor. Bu buluşmada öne çıkan neydi? 
 
Siyasi partiler sonrası ilk olarak kadın basın çalışanlarıyla bir araya geldik. Genel siyasetin içinde “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı kadınlar açısından anlayan bir yerden bakmaktan ziyade çok ciddi bir manipülasyona maruz bırakan bir medyanın varlığı mevcut. Meclis’in erkek egemen dilinin hakim olduğu bir medya alanından bahsediyoruz. Burada kadınlar olarak bizler ne yapabiliriz? Hem medyanın cinsiyetçiliği ile mücadele etme ama aynı zamanda medyada bir savaş siyasetinden ziyade barış medyasını nasıl oluşturabiliriz? “Burada kadınlar nasıl rol alabilir?” noktasında tartışmalar yürüttük. Bu alanda siyaseti özne kılmaya çalışıyorsak; bunun sesini topluma yansıtacak yerlerden biri de medyanın kendisiydi. Medya ile bu tartışmaları kadınlar cephesinden yürütmek anlamlı oldu. 
 
Kadın buluşmalarınız yerellerde de sürüyor. Birçok yerel dernek ile ya da kadın mücadelesi yürüten kesimlerle de toplantılar aldınız. Yerellerin bu sürece katılmasının önemi nedir? 
 
Bu yerel demokrasi meselesidir. “Barış ve Demokratik Toplum” dediğimizde bunu merkezden inşa edemezsiniz. Kadın hareketleri, kadın platformları, dernekler, kadın kent konseyleri ve yerellerde çalışma yürüten kadınlarla yerellerde neler yapılabilir? Sonuçta çatışmanın her halinde kadınlar şiddetin her boyutunu yaşıyorsa bunun en anlamlı ifadesini veren de kadın dernekleri ve platformlarıdır. Onlar yerelden itirazlarını yükseltip inşasını oradan yapan yerdedirler. Kadın platformlarıyla, kadın dernekleriyle, feminist yapılarla yan yana geldiğimizde özellikle Türkiye cephesinde bir takım endişeler vardı. AKP’nin kadın düşmanı politikalarından tutalım birçok alanda yaratmış olduğu tahribatlar meselesine kadar bir takım endişeler de vardı. Uzun yıllardır hem Kürt kadın hareketinin hem Türkiye kadın hareketinin de bir barış mücadelesi deneyimi var. Kesintisiz devam eden savaş, çatışma süreçlerinde, her türlü baskı sürecinde dahi yan yana gelişleri olan, sokağı birlikte örgütleyen bir deneyime sahip. O yönüyle siyasetin merkezinde bir manipülasyona uğrayan yerde değil, tam da barışa neden ihtiyaç olduğu, barışın neden kadınlar cephesinden örülmesi gerektiğini ve bu süreçte neden kadınların özne olması noktasında tartışmalar da yürüttük. O yönüyle bu tartışmalar kıymetliydi. 
 
Bu noktada Alevi kadınlar sürece nasıl yaklaşıyor? Temel talepleri neler? 
 
Cumhuriyetin tekçilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik üzerinden neredeyse tahribat bırakmadığı, hedef haline getirmediği ne kimlik ne inanç kalmış. Kürt sorunun demokratik çözümü aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi demektir. AKP iktidarının farklı inanç ve kimliklere, özellikle Alevilere yönelik asimilasyon politikaları var. Tam da burada Kürt sorunun demokratik çözümü ile Alevi kadınları nerede, nasıl bir tartışma içinde olduğuydu. Kaygılar varsa o kaygıları kadınlar olarak birlikte nasıl aşacağımızı, Alevi kadınlara yönelik saldırılarda birlikte nasıl ortak hareket edeceğimiz noktasında tartışmalar oldu. Alevi kadınlar da özellikle demokrasi, laiklik, inançların özgürlüğü meselesi noktasında ele alan bir yerde durduklarını dile getirdi. Alevi kadınların da iktidardan çok Kürt kadın hareketine, DEM Parti Kadın Meclisi’ne dayanan bir güveni var. Kürtler de Alevi Kürtler de, Araplar da bu ülkenin kodlanışındaki o politikaların hedefi haline gelmiş durumda. O yönüyle çoklu çözümleri nasıl inşa edebiliriz noktasında kadınlarla buluşmalar oldu. Farklı inanç, halklarla, Süryani, Ermeni, Çerkes kadınlar ve mütedeyyin kadınlarla da buluşmalar yapacağız. 
 
 TTB ve TBB’nin de kadın yönetimleriyle bir araya geldiniz. Bunların bu süreçlere katkıları neler olabilir? 
 
Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) Kadın Yürütmesi ile de yan yana geldik. Özellikle hukuk meselesinden tutalım 10. Yargı paketine, İstanbul Sözleşmesi’nden kadın hak özgürlüklerine yönelik saldırılara dair TBB’nin nasıl destekler sunabileceği üzerine tartışmaları yürüttük. Barış, temel hak ve özgürlükler güvence altına alındığı zaman olur. Bunların her biri hukuk sistemimizle de ilgili olan bir meseledir. Bu yönüyle karşılıklı çalışma, Meclis’e katkı sunmak açısından önemliydi. Bu kurumlarda yer alan her bir kadın aslında kendi hak ve özgürlükleriyle birlikte ülkenin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alması noktasında mücadele yürüten kadınlardır. 
 
“Savaş nasıl halk sağlığı meselesidir” denilerek sağlık alanında bir bakış varsa, kadınlar cephesinden de sağlık dediğimizde “barışla ilişkisi nasıl olacak” sorusu akla geliyor. Demokratik toplumda sağlık politikalarıyla kadınlara yönelik politikalar nasıl yürüyecek üzerinden tartışmalar yapıldı. İktidarın kadın bedeni üzerindeki politikalarından, nüfus politikalarını ele alış biçimi, “Aile Yılı” dediğimiz mesele ile birlikte, “Barış ve Demokratik Toplum”u konuşurken saldırıların da yaşandığı bir dönemdeyiz. Barış iktidarın tekeline bırakılacak bir mesele değilse, kadınlar burada hem sağlık, hem hukuk alanında nasıl politika, eylemsellik hattı yürüteceğinin deneyimini tartıştık. 
 
Buluşmalarınız sürecek mi? 
 
Önümüzde kadın emeği buluşması var. Kamusal alanda da kadınların çalışma hayatından dışlanması için politika yürüten iktidar gerçekliği var. Sosyalist feminist kadınlarla da yan yana gelişimiz oldu. Kadınlar sosyalizmi nasıl tartışıyorlar, “kadın özgürlükçü paradigma içinde sosyalist bir toplum meselesini nasıl ele alacağız”, DEM Parti Kadın Meclisi’ne bırakan değil, bu alanlarda tartışma yürüten, inşa çalışması yürüten kadınlara seslenen, kadın aktivizmini büyüten her bir yapı ile bunları tartışıyoruz. Bir yandan bileşen yapılarımızın kadın yapılarıyla yan yana gelişler oluyor, ynı zamanda sosyalist mücadele yürüten kadınlarla da buluşmalarımızı sürdüreceğiz. 
 
“Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” dar, bir alana sıkıştırılacak, sadece birilerinin üzerine konuştuğu, yorumlar yaptığı, yüzeysel bakılabilecek bir mesele değil. Medya genelde böyle sonuç odaklı “silah bırakma” ya da “şu parti bu parti neyin pazarlığını yapıyor” gibi manipülatif yaklaşımlar sergiliyor. O yönüyle de kadın buluşmalarını evlerde de yapıyoruz. Kadın mahalle toplantıları, atölyelerimiz var. Çağrıyı anlamak ve anlamlandırmak için bir mücadele var ve bu mücadelenin bizler açısından ciddi fırsat yarattığı dönemdeyiz. Kürt özgürlük mücadelesi açısından da bunu söylüyoruz. Aynı zamanda bu ülkenin demokratikleşme meselesidir. Kadın özgürlükçü ve eşitlik mücadelesinin kurumsallaşması açısından da ciddi fırsatları var. 
 
Hem siyasi partiler hem de yerellerde aslında bugüne kadar bir araya gelinmeyen birçok kesimle de temasta bulundunuz. Bu temaslara dair izlenimleriniz neler?
 
 
 Siyasi partiler, dernekler ve bütün kadın örgütleri açısından geniş başlıkta ele alırsak herkes barışı istiyor. “Bu ülkede barış olsun, Kürt sorunu çözülsün” şeklinde anlayış var. Bazen kavramlar farklı olabiliyor. Ama barış nasıl sağlanacak meselesine geldiğimizde; kadınlar bu işin öznesi olmak istiyor.
 
Bugüne kadar yan yana gelmeyenler yan yana geldi. Bu dönem hiç olmadığı kadar DEM Parti Kadın Meclisi'nin modeli, hangi bileşenlerden hangi kadınlardan oluştuğu, hangi çoklu mücadele hatlarını barındırdığı, üretmiş olduğu politikalarla erkek egemenliğiyle nasıl mücadele ettiği, eşbaşkanlık sistemi, eşit temsiliyet meselesine dair kadınların bizi bilmediğini gördük. Bu mücadelede dünyada siyasi parti olarak özneyiz. Kadınlar DEM Parti Kadın Meclisi'nden de feyz alıyor. Kadınlar uzun yıllar mücadele ettiler ve buradan o inşa gelişmeye başladı. Eşitlik ve özgürlük meselesi dediğimizde tam da burada demokratik toplum paradigması ortaya çıkıyor. Yani “kadınlar özgür olmadan toplum özgür olamaz” dediğimiz şey aslında bu ülkenin demokratikleşme meselesinin de esas meselesidir.
 
 Yaptığınız buluşmalar ortaya çıkan en temel talep nedir? Kadınların temel talebi neydi? Kadınlar sürece nasıl yaklaşıyor?
 
Siyasi partiler, dernekler ve bütün kadın örgütleri açısından geniş başlıkta ele alırsak herkes barışı istiyor. “Bu ülkede barış olsun, Kürt sorunu çözülsün” şeklinde anlayış var. Bazen kavramlar farklı olabiliyor. Ama barış nasıl sağlanacak meselesine geldiğimizde; kadınlar bu işin öznesi olmak istiyor. Bu özne hali aslında barışın garanti edilmesi anlamına geliyor. Fakat AKP'nin kendini kurumsallaştırma hali, faşizm meselesidir. 23 yıldır AKP karşı mücadele eden bir kadın yapısı var. Kadınlar bu konuda tecrübeli ve barış sürecinde de o tecrübeyi edindiler. Bizimle bugüne kadar temas etmeyenler kaygılı. Ama dilde ve söylemde bir değişim var. Örgütlenme açısından da bir değişimden bahsediyoruz. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” medyada ön plana çıkmadığı için “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı iletmeye geldik dediğimizde “nedir” diye soruyorlar. Demokratik toplumu anlattığımızda “Hepimizin istediği toplum bu, böyle bir ülke istiyoruz” diyorlar. Değişim nasıl olacak dediğimizde; demokratik toplumu, demokratik siyaseti ve devletin demokratikleşme meselesini iç içe aldığımızda kaygılar da azalıyor. Bizim hedefimiz çok daha anlamlı, çok daha inşacıdır. Ortak geleceği gören bir hedeften bahsedince herkes burada yer almak istiyor. 
 
“Herkes barış istiyor” dediniz ancak sadece istemek yeterli mi? Bu bekleme haliyle devasa bir mesele olan Kürt meselesi nasıl çözülecek? 
 
Bekleyen yerde durmayalım diyoruz. “İktidar ne yapacak, iktidar kandıracak mı, şöyle mi yapacak, kendi çıkarını mı” düşünecek gibi bekleyen yerde durursak iktidar bunu yapar. İktidar elbette kendi çıkarını düşünür. İktidar elbette temel hak ve özgürlükleri askıya almak için uğraşır. Demokratikleşme meselesinde de her birimizin daha çok rol alması gereken bir süreç olduğunu ifade ediyoruz. Aslında kendimize güvenirsek, bu mücadeleyi iktidarın insafına bırakan bir yerde kalmazsak, demokratik toplumun inşasında da ciddi kazanımlar alacağız. O yönüyle de bu temasların geri dönüşleri de oluyor. Diğer eylem etkinliklere katılımlarda çeşitlilik oluşuyor. Hiç yan yana gelmeyen dernekler katılıyor. Burada söz alıyorlar. Tartışma yürütüyorlar Bu çağrının her kadına ulaşabilmesi için kadınların cephesinden ciddi bir emek sarf ediyoruz. Bugüne kadar kadınlar olarak toplumun ya da devletin üretmiş olduğu bütün mekanizmalardan dışlanıyorsak, ezilme ve sömürülme ilişkisine maruz kalıyorsak yeniden inşada bunların ortadan kalkması gerekiyor. Barış dediğimizde sadece bir çatışmasızlıktan söz etmiyoruz. Aynı zamanda çözümleri de konuşmamız gerekiyor. Çözümler sadece bir kimlik, anadilde, yerel yönetimler meselesi de değildir. Nasıl yönettiğimizle ilgili bir meseledir. Bu nasıl yaşadığımız, ürettiğimiz ve var olduğumuzla ilgili bir meseleyse; bu tam da ortak gelecek taahhüdü dediğimiz, demokratik bir cumhuriyetin inşasıdır. 
 
Kadın buluşmalarının yanı sıra yakın zamanda hem yerel yönetimler kurulu hem de Kürt parlamenterler kadın konferansına da ev sahipliği yaptınız. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı da “Bu bir yerel demokrasi meselesidir” cümlesiyle tanımladınız. Bu süreçte yerel yönetimlerin önemi nedir?  
 
“Barış ve Demokratik Toplum”u inşa etme meselesi bir yerel yönetimler meselesidir. Temel örgütlenmelerle olan ilişkisinden tutalım mahalle, köy bazlı çalışmalara kadar her biri aslında konfederal bir sistemdir. En küçük örgütlenme alanının kendisini yönetimde ifade edebilme halidir. Bu da ciddi bir demokratikleşme anlamına gelir. Bugüne kadar farklılıkların, kimliklerin, inançların, gençlerin, kadınların yaşamın her alanında aslında çalışma yürüten, mücadele yürütenler bir şekilde yaşadığı toplumun değişim ve dönüşümünü özgürlük ve eşitlik temelinde olmasını isteyenlerin bir araya gelebileceği alan yerel yönetimlerdir. Ulus devletlerde genelde bakanlıklar üzerinden talimatlarla en küçük köye kadar aynı politikalar gider ama yerel yönetimler öyle değildir. Yerel yönetimlerin özgün, özerk olmasının sebebi de budur. Demokratik yerel yönetimler anlayışımız da bu böyledir. Her yerelin kendi farklılığı vardır ve yerellerdeki o farklılıklar özgürlük ve eşitlik temelinde kendisini ifade ettiğinde bu sorunların nasıl çözüleceği en temel ihtiyaçlarını halkla, kadınlarla, gençlerle birlikte üreteceği politikanın kendisidir. Demokratik toplum hem örgütlenme hem de mücadele alanıdır. Genelde şu olmuştur; “Hep toplum beklemiştir, birileri gelsin bu sorunu çözsün.” Bundan sonra toplum kendisi yönetime katılacak, sorunların nasıl çözüleceğine dair fikir verecek. Sorunun hem parçası hem de çözüm gücü olacak. Değişim ve dönüşümde kendisini böyle oluşturuyor. Buna dair yerel yönetimlerin geçmiş dönemde çalışmaları vardı.
 
31 Mart sonrası yeniden kayyımlarla karşı karşıya kaldınız. Bir yılda yerel yönetimler açısından yaptığınız toplantıda ortaya çıkan tablo neydi?
 
Bir yandan özeleştiri veren bir toplantımız oldu. Özellikle kadın özgürlük mücadelesi açısından ele aldığımızda “eşbaşkanlık” ve “eşit temsiliyet” meselesi temel inşa alanımız. Bunu toplumsallaştırmak, meclisi ile birlikte demokratik siyaseti örebilmek, yerelden büyütülmesi, kadın meclisleriyle oluşturulması, kadın komisyonları, kurulları, koordinasyonlarıyla ki konfederal bir sistem örebilsin. Belediyecilik sistemi de bundan azade bir şey değildir. Yaşadığı yerde kadın cinayetlerinden çocuk cinayetlerine, sömürünün kendisinden inkar siyasetine kadar “nasıl çare bulacağız”, madde bağımlılığından tutalım yoksulluk meselesine, eğitim sorunundan, anadil de hizmet verme, kültür- sanat, sağlık, spor gibi toplumun temel ihtiyaçlarının nasıl yapılacak ve bu alanlar iktidarın politikalarından nasıl arındırılacak? Erkek egemenliğinden nasıl arındıracağız? Bu yönüyle demokratik toplum meselesi tam da yerel demokrasinin ve yerel yönetimlerin alanıdır.  
 
Amed’de 1. Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı gerçekleştirildi. Kadınların mücadele deneyimi ve buluşmanın önemine dair neler söylersiniz? 
 
 
Kürt kadın parlamenterlerin bir araya gelişi, ortak mücadele yürütmesi, politika üretebilmeleri, birbirlerine ses olabilmeleri açısından 28-29 Mayıs'taki buluşma önemliydi. 
 
Kadın parlamenterlerin yan yana gelişi tarihi bir şeydi. Duygu anlamında da düşünce boyutuyla da birliği sağlamak için yürütülen tartışmalar çok önemli ve kıymetliydi. Özellikle Kürt kadın parlamenterlerin hem demokratik siyaset alanında aldıkları roller hem de erkek-egemen siyaset haliyle mücadele etme deneyimleri ile bunun yanında Kürt kadınlarının tarihsel anlamda ortak acıları var. Bu kadar katliamın olduğu yerde de yeni bir inşa ve savunma modellerini oluşturmuşlar ve kendi örgütlenmeleriyle yaşadıkları ülkeleri değiştirmiş, dönüştürmüştür. Yeni bir yaşam taahhüdü olan Kürt kadın parlamenterlerden bahsediyoruz. Mücadele eşitliğini ve özgürlüğü inşa eden bir yerde de duruyor. Ama aynı zamanda Kürdistan coğrafyası en çok saldırılara açık olan bir coğrafyadır. Bu yüzden Kürt kadınlarının ulusal birlik çalışmaları yıllardır devam eden çalışmalardır. "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"yla birlikte Türkiye'de nasıl bir atmosfer oluştuysa da Kürdistan'da da hemen hemen bütün siyasi partilerde aynı atmosfer oluştu. O yönüyle Kürt kadın parlamenterler de tıpkı diğer partilerde olduğu gibi hızlıca yan yana geldi. Kürt kadın parlamenterlerin bir araya gelişi, ortak mücadele yürütmesi, politika üretebilmeleri, birbirlerine ses olabilmeleri açısından 28-29 Mayıs'taki buluşma önemliydi. 
 
 Konferansta önemli kararlarda alındı. Bu kararlarla birlikte kadınlar nasıl mücadele edecek?
 
Kadın Parlamenterler Ağı'nın kurulması noktasında kararlaşmaya gidildi. Bunun yanı sıra “Kadın özgürlük mücadelesi ve ulusal mücadeleyi birlikte gören bir yerde kadınlar neler yapabilir? Kadınlar bunun öncülüğünü nasıl sağlar? Kürt kadınları barışın öncülüğünü nasıl sağlayacak? Demokratik siyasetin içinde kadınlar nasıl rol alacak”  gibi bir dizi tartışmalar yürütüldü. Her parçada ne yazık ki deneyimler farklı oluyor. Bakur'da “eşbaşkanlık”, “eşit temsiliyet” gibi kadınların kazanımları var. Eşbaşkanlık sistemi partimizde uygulanıyor ama Başur'da böyle bir sistem yok. Başur'dan gelen parlamenterler, “uygulansa feyz alırız” dediler.  Bizler de “mücadele ederek yapılan bir şey” dedik. O yüzden yüzde 50 kotanın Başur'da uygulanmasına yönelik ilk etapta bir kararlaşmaya gidildi. Kendi siyasi partilerinde bu mücadeleyi ve bu konferansı da referans olarak sunacaklar. Bu açıdan da önemliydi.
 
Bakûr’da çok daha derin bir asimilasyon politikası yaşanıyor. Bu yönüyle de asimilasyon politikalarına karşı da ortak bir mücadele yürütme, temel kararlardan biriydi. Rojava'da bir model var ve kendini inşa ediyor. Kadın kırımı deyince aklımıza Şengal geliyor. Buna karşı Şengal bir örgütlenme oluşturdu. Şengal ve Mexmûr’da ambargonun kalkmasına dair ortak tutum sergilenmesi, Kürt kadınların burada birbirine ses olması, yine kaybettirilen kaçırılan Êzidîlerin özgürlüğü için hesap sorma için mücadele etme temel kararlar arasındaydı. Rojhilat'taki kadınların sesini yükseltme, dayanışmayı ve mücadeleyi görev olarak alma hepimizin ortaklaştığı konulardı. Çok tarihi bir çalışmaydı ve bütün Kürt kadın parlamenterler güçlenerek ayrıldı. Ulusal bağı yaşamak ve o bağ ile birlikte kadın mücadelesini görebilmek hepimiz açısından çok kıymetliydi. 
 
21’inci yüzyıl “kadın rönesansı” olarak tanımlanıyor. Kadınların bu sürece dair mesajları nedir? 
 
Erkek egemen iktidarlar küresel bir sistem olarak bize saldırıyorsa, örgütlülüğümüz de yerel, küresel ve evrensel olmak zorundadır. Başka türlü iktidar değiştiğinde başka saldırı boyutuyla karşı karşıya kalabiliyoruz. Kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi aynı zamanda kimliklerin mücadelesidir. Bu bir sınıf, ekoloji, inanç ve demokrasi mücadelesidir. O yönüyle kadınların konfederal bir sistem içerisinde küresel ve yerel anlamda da bir ortak hata ihtiyacı var. Onu ne kadar büyütebilirsek demokrasiyi de o denli inşa ederiz. Böylelikle dünyanın kırım politikasıyla üzerimize gelmesine karşı da engel olmuş oluruz. İşte tam da 21'nci yüzyıl kadın yüzyılıdır dememizin sebebi budur. Kadınların özgürlük mücadelesi aynı zamanda dünyanın özgürlük mücadelesidir. Toplumların, halkların, kimliklerin, inançların, emeğin özgürlük mücadelesidir. O yönüyle de her birimiz bulunduğumuz yerde ne kadar kadın örgütlülüğünü artırabilirsek, ne kadar birbirimizi gören yerde mücadele yürütebilirsek; 21'inci yüzyıl Ortadoğu'da rönesansı kadınlar örecek. Kürt kadınları Ortadoğu'da şuan kadın Rönesans’ını inşa ediyor. Bütün kadınlar gelsin bu Rönesans’ta rol alsın. Bu Rönesans hepimizin Rönesans’ıdır.”  
 
MA / Berivan Altan -  Müjdat Can
 

Diğer başlıklar

05/12/2025
18:15 Ferdi Zeyrek davasında tahliye
18:08 İstanbul’da yapılacak konferansın hazırlıkları tamamlandı
17:34 Son bir yılda 85 çocuk işçi yaşamını yitirdi
16:40 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
16:30 Cizîr’de Kezi Dayanışma Mağazası açıldı
16:29 ÇHD: İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli
16:20 Kadri Bağdu'nun anısına 'Yara' belgeseli yayımlandı
16:05 Kadınlardan uyuşturucu ve fuhuşa karşı ortak mücadele çağrısı
15:30 İzBB işçileri, eylem takvimini açıkladı
15:29 Rapçı Barody madde bağımlılığına karşı şarkı besteledi
15:26 'Hasta tutsak Yıldırım tahliye edilmeli'
14:42 Şerzan Kurt öykü ödülü sahiplerini buldu
14:41 Sosyolog Holloway’den Asrın Hukuk Bürosu’na ziyaret
14:39 BM ve AK'ye Suriye'deki katliamlara karşı sorumluluk alma çağrısı
14:11 Neslihan Şedal hakkında beraat kararı
13:49 Îlham Ehmed de İstanbul’daki konferansta konuşacak
13:44 BES'ten 'adil ücret' çağrısı
12:56 HPG'li Ali Kaya'nın taziyesine kitlesel ziyaret
12:34 Ajanlaştırma baskısı ve takip tacizine suç duyurusu yapılacak
11:54 Filozof Bourg: Kürtlerin siyasete aktif katılımı demokratikleşme için zorunlu
11:41 Eğitim Sen: MESEM iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikasıdır
11:36 İmralı görüşmesini anlattı: Bir güç orduya katılacak, diğer güç asayişi sağlayacak
11:22 Abdullah Öcalan’dan Mexmûr Kadın Meclisi Konferansı’na mesaj
11:12 Barış ve Demokratik Toplum Konferansı'na kimler katılacak, neler tartışılacak?
10:39 Kayyım atama davasında beraat
10:34 Bahis soruşturmasında 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi
10:02 Ebru Günay: Kürt sorunu uluslararası zeminde tartışılacak
10:00 11. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
09:22 Siyaset bilimci İnsel: Bütüncül hukuk ikili hukuk yapısına son vermektir
09:21 KYK yurdundan ‘çalışmayan kombi’ savunması: Mülk sahibi yaptıracak
09:20 Katı atık toplayıcısı: Barışın gelmesi refah ve huzurun gelmesidir
09:19 DAD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan’ın toplumla buluşacak koşulları oluşturulmalı
09:17 Hedef iki milyon palamudu toprakla buluşturmak
09:16 'Koza Altın Bergama için yeni bir facianın habercisi'
09:15 Bölgesel savaşlar ve fahiş fiyatlar Wan turizmini vurdu
09:14 Wan'da festival: Müzik özgürleştirir, barış büyür
09:13 İntihara sürüklenen kadının dosyasında şüphelilere tahliye
09:12 Licê'deki kadınlardan 'fuhuş çetesine’ tepki: Herkes ayaklanmalı
09:10 Amed Uluslararası Film Festivali: Sanatla iç içe olalım
09:05 'Hasta tutsaklar kaderine terk edildi'
09:02 Zenobia'nın kenti Palmira'daki tahribatı görüntüledik
09:00 05 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor
21:29 TİP'li gençlerin tutuklanması protesto edildi
21:21 Madenciler anıldı: Çıkış yolu direnişlerin birleşmesinde
21:17 AKP'li belediye 3 sokağı borç karşılığı sattı
21:14 DEM Parti komisyon üyeleri: Görüşme içeriği bağlamından koparıldı, tamamı paylaşılsın
20:37 Güngören’de 6 katlı binada patlama
20:32 'Hakime rüşvet suçlaması, eşine 9 milyon TL avukatlık ücreti kararı' haberine erişim engeli
20:24 DEM Parti’den tarım işçisi kadınlara ziyaret
20:17 DEM Parti komisyona sunacağı raporunun ana hatlarını paylaştı
19:30 'Barış ve halkların kardeşliği inşa edilmeli'
19:25 Abdullah Öcalan: Sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretimi ortaya koyuyorum
19:06 BM’den Sudan’daki iç çatışmanın durdurulması çağrısı
19:01 MSD: Krizden çıkmanın yolu diyalog
17:47 Dilovası’nda 7 işçinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin rapor hazırlandı
17:46 Komisyonda 'tutanak' krizi
17:15 İsrail'in saldırıları sürüyor
17:11 MHP'li Yıldız: İmralı görüşmesi çok olumlu geçti
17:01 Ayşegül Doğan: Tutanaklar açık biçimde okunmalıdır
16:56 Gazeteci Aykol’un durumu stabil
16:52 Kınık Merası'nın statüsünün değiştirilmesine tepki
16:51 AKP: Kayyum uygulaması düşmeli
CHP: TMK değişmeli, eşit yurttaşlık sağlanmalı
16:37 İHD ve TİHV İnsan Hakları Haftası programını açıkladı
15:24 HPG'li Can'ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:07 Wan'da şüpheli kadın ölümü
15:06 Tutuklanan öğrencilere destek eylemi: Talepleri taleplerimizdir
14:14 Zınar Altuntaş hayalini gerçekleştirdi
14:07 Komisyonda tutanakların okunmasında 'fikir' ayrılığı
14:01 Komisyon ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplandı
13:19 AP Türkiye Raportörü Amor DEM Parti'yi ziyaret etti
13:06 Mêrdîn’in gizli cenneti Qurdîs’te sonbahar görüntüleri
13:03 DEM Parti Eskişehir'de halk toplantısı düzenleyecek
13:01 Artuklu Üniversitesi’nde ‘kişiye özel kadro’ alımı mahkemeden döndü
12:27 Kurtulmuş: Mühim olan İmralı ziyaretinin komisyon ile paylaşılması
12:26 BM Güvenlik Konseyi'nden Suriye’ye ilk resmi ziyaret
12:24 Tahliye edilen 30 yıllık tutsak: Kürtler özgürlüğüne kavuşacaktır
12:23 AB Komisyonu Rusya'yı kara listeye aldı
11:50 İSİG Kasım ayı raporu: 216 iş cinayeti yaşandı
11:43 Sağlıkçılar temizlikte çalıştırılmak zorunda bırakılıyor
10:04 Bahçeli'den süreç için yasal düzenleme açıklaması
10:00 Nobel Ödüllü isimler Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’na katılacak
09:47 Ukrayna ve ABD heyeti Miami'de görüşecek
09:33 Kuvvetli yağış ve buzlanma bekleniyor
09:19 İlk ziyaretine 7 yaşında gitti, 29 yıldır cezaevindeki babasının yolunu gözlüyor
09:11 ÖHD Eş Genel Başkanı: Meseleye bütüncül hukuk çerçevesinde yaklaşılmalı
09:10 İlahiyatçı Salar: Diyanet hutbelerde süreci halka anlatmalı
09:09 Prof. Dr. Levent Köker: Çözümle Türkiye demokratikleşme sürecine girecek
09:07 TÜGVA'nın 'asimilasyoncu' projelerini kayyım finanse ediyor
09:05 Devrim komünlerle adım adım ilerliyor
09:00 04 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
03/12/2025
23:47 Tecavüz faillerine beraat!
23:43 Stutgart’ta Alevi ve Durzi halka saldırılar protesto edildi
23:03 Çocuk ölümlerini protesto eden 16 TİP'li genç tutuklandı
22:54 Amedspor Down Sendromlu Zınar’ın hayalini gerçekleştirecek
22:50 İsrail 10 yıl sonra Lübnanlı yetkililerle görüştü
21:01 Akış’ın tutukluluğuna devam kararına tepki: Darbe sürüyor
20:37 KDP, Xebat ve Lecan’a ağır silahlı güçleri yerleştirdi
20:18 BMGK 14 yıl sonra Şam’ı ziyaret edecek
20:16 Cenevre eyleminde Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü istendi
19:00 Şam’a füzeli saldırı
18:52 Serra Bucak’tan Ongözlü Köprü ve Hevsel Bahçeleri açıklaması
18:49 KHK eylemi: Arkadaşlarımız derhal görevlerine iade edilmeli
18:31 Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu
18:24 TÖP üyeleri serbest bırakıldı
18:19 30 yıldan sonra tahliye edilen Çirik: Diğer tutsakların da özgürlüğü yakındır
18:03 Barış Annesi Aliye Timur son yolculuğuna uğurlandı
17:49 Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Akış’ın tutukluluğuna devam kararı
17:37 Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi tüzüğünü kabul etti
17:34 Divandere'de 8 kadın öğrenci zehirlendi
17:30 İran güçleri Ezîze Mûradiyan adlı Kürt kadını gözaltına aldı
17:17 AB ülkeleri Rusya'dan gaz ithalatı yapmamak üzere anlaştı
17:13 KESK: İktidarın sadık bürokratlarına 30 bin TL seyyanen zam
16:56 HPG'li Serhat Korkmaz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:49 Katledilmek istenen Yasemin Durbak'a dayanışma ziyareti
16:35 Barzani: Entegrasyon garantisi olmadan QSD'nin silah bırakması beklenemez
15:38 'Engelliler ayrımcılığa, izolasyona mahkum ediliyor'
15:37 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:47 Okullarda ücretsiz yemek davası görüldü: 3 çocuktan 1'i okuldan aç dönüyor
14:04 Erdoğan: Kürt sorunu 'benim sorunumdur' iradesini bugün de taşıyoruz
12:16 Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten 'Bahçeli'ye darbe olur' iddiasına yalanlama
12:10 Abdullah Öcalan’dan bütüncül hukuk mesajı: Demokrasi dışı müdahale olgusu Türkiye gündeminden çıkar
12:05 İngiltere'den sürece destek
11:39 Prof. Bose’den Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek: Taraflar bu umut anını değerlendirmeli
11:30 TÜİK'in enflasyon oranı yine düşük çıktı
11:25 Okullarda ücretsiz yemek davası: Ne bakanlık ne de yargı çocukları aç bırakamaz
11:12 Bahçeli: Süreçten asla geri adım atmayacağız
10:52 Dêrsim’de fuhuş ağı: İsim isim teşhir ederek anlattı
10:34 DEM Parti MYK toplandı
10:32 Gazeteciler raporu: Gözaltı, soruşturma tutuklama, ceza, işten çıkarmalar sürüyor
10:16 Özgür Ülke anması: Hakikat açığa çıkarsa barışa o kadar yakın oluruz
10:08 TÖP üyesi 5 kişi gözaltına alındı
10:03 Dicle Nehri'ne düşen çocuğun cenazesi bulundu
09:55 Nahit Eren'den 'transfer' müjdesi: Söylemler kulübü yıpratmamalı
09:33 Urartular'ın 'başkenti işgal' altında
09:31 Hastane yol gösterdi: İhtiyaçlarını karşılayamaz, ancak R Tipi'ne sevk edilebilir!
09:20 Dr. Gezer: Engellilerin ailelerinin kaygıları ortadan kaldırılmalı
09:19 Prof. Dr. Şebnem Oğuz: Süreç, Türkiye'nin geleceğini belirleyen bir eşik
09:17 Mêrdîn’de uyuşturucuya karşı harekete geçtiler
09:15 Öldürülen gazeteci Hakan Tosun'un ablası: Adalet yerini bulmalı
09:07 Wan’da 10 ayda 158 hak ihlali yaşandı
09:05 Gençlerden çağrı: Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte önlem alalım
09:00 Dêrazor'un bir yanı yıkım, diğer yanı inşa
09:00 03 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
00:05 Amedspor’dan SMS kampanyası
02/12/2025
23:34 'Qamişlo’dan göçertilenlerin geri dönüşü sağlansın' çağrısı
23:23 Trump'tan Venezuela ve Kolombiya’ya kara operasyonu tehdidi
23:00 AB'nin eski dışişleri şefine gözaltı
22:11 Licê’deki fuhuş çetesine karşı toplantılar yapıldı