İSTANBUL - ÖHD İstanbul Şubesi, Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerindeki ihlallere dair 6 aylık raporunu açıkladı. Çıplak arama dayatması, sağlık hakkının ihlalinin yaşadığı belirtilen rapora göre 93 tutsağın tahliyesi engellendi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, Ocak - Haziran 2025 tarihleri arasında Marmara Bölgesi’nde bulunan 17 cezaevini kapsayan “Marmara Bölgesi Hapishaneleri 6 Aylık Hak İhlalleri Raporu”nu, Beyoğlu’nda bulunan dernek binasında düzenledikleri basın toplantısı ile açıkladı. Toplantıda basın metnini, ÖHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Bedirhan Sarsılmaz okudu.
Sarsılmaz, raporu ÖHD olarak cezaevlerinde gerçekleştirdikleri ziyaretler, derneklerine gelen mektup ve fakslar ile ailelerden gelen bilgiler doğrultusunda hazırladıklarını belirtti.
TAHLİYELERE ‘KEYFİ’ ENGEL
Cezaevlerinde tespit edilen hak ihlallerini sıralayan Sarsılmaz, tecrit, çıplak arama, kelepçeli muayene ve sağlık hakkının engellenmesinin yanı sıra yaşanan diğer ihlalleri şöyle aktardı: “Fahiş kantin fiyatları, yetersiz ve kalitesiz yemekler, yayın ve kitaplara erişim engeli, spor, sosyal ve kültürel hakların kısıtlanması, haberleşme engelleri, hijyen sorunları ve su kesintileri, kamera ve mahremiyetin ihlali, izolasyon politikaları, disiplin cezaları ve tahliyelerin keyfi biçimde engellenmesi, ağır hasta mahpusların tedavi ve tahliye edilmemesi, başvuruların cevapsız bırakılması, yatak ve fiziki koşulların kötü olması gibi çok sayıda hak ihlali mevcuttur.”
ÇORLU’DA ÇIPLAK ARAMA, GEBZE’DE KELEPÇELİ MUAYENE
Çorlu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan M.O., F.H., Ç.T. ve L.B. adlı tutsakların cezaevi girişinde kolları ve ayakları tutulmak suretiyle darbedilerek çıplak aramaya tabi tutulduğunu belirten Sarsılmaz, “Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi’nde diş tedavisi için hastaneye giden mahpuslara kelepçeli muayene dayatıldığı, bu nedenle tedavi olamadan geri döndükleri aktarılmıştır. Yine Çorlu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde, Nisan ayında Y.C. isimli mahpusun üç-dört kez hastaneye götürülmesine rağmen kelepçesi çıkarılmadığı için muayene olamadan geri döndüğü aktarılmıştır.” dedi.
KÜRTÇE VE MUHALİF YAYINLARA YASAK
Sarsılmaz, tutsaklara verilen kitaplara kota uygulandığını belirterek Kürtçe yayınlara ve muhalif gazetelere erişimin engellendiğini vurguladı. “Talepler gerekçesiz biçimde reddedilmekte veya cevapsız bırakılmaktadır. Özellikle Yeni Yaşam, Evrensel, Demokratik Modernite, Xwebûn gibi muhalif ve Kürtçe yayınlar gerekçesiz şekilde mahpuslara verilmemektedir.” dedi.
MARMARA CEZAEVLERİNDE 93 TUTSAĞIN TAHLİYESİ ENGELLENDİ
Sarsılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Kocaeli 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde mahpusların odalarının birbirinden uzak yerlerde konumlandırıldığı, sosyal izolasyonun artırıldığı, mahpusların bir araya getirilmediği aktarılmıştır. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları, tahliye zamanı gelen mahpusların salıverilmesini ‘pişman olmama’ gibi soyut gerekçelerle engellemektedir. Örneğin yakın zamanda Bolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan 34 mahpusun koşullu salıverilmesi engellenmiştir. Mahpusların İdare ve Gözlem Kurulu kararları ‘pişmanlık duymamak, örgütten ayrılmamak, kitap okumamak’ vb. mesnetsiz ve keyfi gerekçelerle olumsuz sonuçlanmakta ve hiçbir mahpus şartlı tahliye gününde özgürlüğüne kavuşamamaktadır. Öyle ki 7 veya 8 kere kurula çıkan mahpuslar dahi matbu gerekçelerle tahliye edilmemektedir. Benzer şekilde Tekirdağ Hapishanesi’nde de birçok mahpus, koşullu salıverilme tarihi gelmesine rağmen kurulun keyfi kararlarıyla tahliye edilmemektedir. Yine Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde adeta düşman ceza hukuku mantığıyla hareket edilerek, koşullu salıverilme tarihlerine kısa bir süre kalan kadın mahpuslara kasıtlı olarak hücre cezaları verilmekte ve bu gerekçeyle iyi halli sayılmayarak kurula dahi çıkarılmadan tahliyeleri engellenmektedir. Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan 85 yaşındaki K.B. adlı mahpus ve Metris R Tipi Kapalı Hapishanesi’nde iki kolu ampüte olan E.A. adlı mahpus, ATK’nin ‘hapishanede kalamaz’ raporuna rağmen tahliye edilmemektedir. Marmara Bölgesi hapishanelerinde toplam 93 mahpusun şartlı tahliyesi engellenmiştir.”
47 HASTA TUTSAK
Raporda hasta mahpuslara da dikkat çekilerek, cezaevlerinin kapasitesinin çok üzerinde bir nüfus barındırdığı belirtildi. Sarsılmaz, “Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde halihazırda yüzlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Bunlardan durumu ağır olan Edirne F Tipi Hapishanesi’nde 2, Çorlu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde 2, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 4, Marmara 5 No’lu L Tipi Hapishanesi’nde 3, Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde 3, Metris R Tipi Hapishanesi’nde 2, Gebze Kadın Hapishanesi’nde 4, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 4, Kocaeli 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 2, Sakarya 2 No’lu L Tipi Hapishanesi’nde 2 ve Bolu F Tipi Hapishanesi’nde 19 olmak üzere toplamda 47 mahpus bulunmaktadır.” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN’IN ÇAĞRISI DA RAPORDA
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına da değinen Sarsılmaz, şu değerlendirmede bulundu: “Sayın Abdullah Öcalan, 27 Şubat 2025 tarihinde yaptığı çağrıda belirttiği ‘demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması’ konusundaki sözleriyle ısrarlı ve kararlı çözüm iradesini ortaya koymaktadır. Sayın Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil; Türkiye’nin demokratik geleceği ve barış süreci açısından da ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu çağrının karşılık bulabilmesi, İmralı tecrit sisteminin kaldırılması ve Sayın Öcalan’ın toplumsal barışa katkı sunabileceği koşulların yaratılmasıyla mümkündür.”
‘İNSAN HAKLARINA SAYGILI REFORM SÜRECİ BAŞLATILMALIDIR’
Sarsılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak, Türkiye'de barışçıl çözüm yollarının önünü açmak, toplumun tüm kesimlerinin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını sağlamak ve hukukun üstünlüğünü yeniden inşa etmek için, başta hapishaneler olmak üzere tüm devlet kurumlarında insan haklarına saygılı bir reform süreci başlatılmalıdır. Hapishanelerde uygulanan ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmelidir. Devlet, Anayasa ve kanunlarda kendisine yüklenen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmeli; mahpuslara yönelik uygulanan, başta tecrit olmak üzere tüm hak ihlallerine son vermelidir.”