ANKARA - Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan 30 yıllık tutsak Sadık Hasan’ın tahliyesi, 2’nci kez ertelendi.
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan 30 yıllık tutsak Sadık Hasan’ın tahliyesi, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından ikinci kez 3 ay ertelendi. Hasan, 17 Ocak 1995’te gözaltına alınıp daha sonra tutuklandı. Yapılan yargılama sonrasında Hasan’a, 24 Haziran 1999’da “müebbet hapis cezası” verildi.
Kurul, cezasını 9 Ocak’ta tamamlayan Hasan’a dair 8 Ocak’ta toplanarak, Hasan’ın atılı suçu ve “pişmanlık” dayatmasını kabul etmemesini gerekçe göstererek, tahliyesini 6 ay erteledi. Bu sürenin sona ermesi ile birlikte kurul 8 Temmuz’da tekrardan toplandı. Hasan’a dair idarenin tuttuğu raporları değerlendiren kurul, Hasan’ın infaz edilmemiş bir disiplin cezasının bulunmadığını, gelişim değerlendirme puanının ise 55 olduğunu ve şekil yönünden “İyi halli” olduğuna karar vererek, durumunu esas yönden değerlendirmeye geçti.
TAHLİYESİ İKİNCİ KEZ ENGELLENDİ
Kurul, bu aşamada Hasan’ın beyanlarına da başvurdu. Hasan, sorulara verdiği yanıtlarda, atılı suçu işlemediğini ve hakkını aradığı yönünde yanıtlar verdi. Bu yanıtlardan sonra kurul, Hasan’ın aynı suç iddiası ile tutuklanan tutsaklar ile aynı koğuşta kalmayı sürdürmesi ve atılı suça ilişkin “Pişman olmadığı”nı söylemesi nedeniyle tahliyesini 3 ay daha erteledi. Kurul, Hasan’a dair bir sonraki tahliye değerlendirmesinin 9 Ekim’de yapılmasına karar verdi.
‘ANAYASAYA AYKIRI’
Hasan, tahliyesinin engellenmesini Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu (İHİK) üyesi Newroz Uysal Aslan’a bildirdi.
Newroz Uysal Aslan’da duruma ilişkin İHİK’e başvurdu. Başvuruda Anayasa’nın 38’inci maddesine dikkat çeken Newroz Uysal Aslan, “Hiç kimse kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya zorlanamaz” ibaresi olduğunu belirterek, kurulun kararının anayasaya aykırı olduğunu belirtti.
‘FİLLEN YENİDEN CEZALANDIRILIYOR’
Newroz Uysal Aslan, “Sadık Hasan, mahkumiyetine neden olan suçu kabullenmeye zorlanmakta; aksi halde özgürlüğü sürekli ertelenmektedir. Bu açıkça anayasal güvence altına alınmış susma hakkının ve adil yargılanma ilkesinin ihlalidir. Verilen infaz uzatma kararında, hükümlünün ‘Örgütle bağını koparmadığı’ gerekçesine de dayandırılmıştır. Hükümlünün geçmişi inkâr etmemesi, ya da ulusal ve politik kimlikten vazgeçmemesi, iyi halin önünde mutlak bir engel gibi sunulmakta ve bu durum tüm hukuk devleti ilkelerini tehdit eden bir cezalandırma rejimine dönüşmektedir. Bu durum yalnızca hukuka değil, aynı zamanda anayasal düzene de aykırıdır. Zira bir kişinin örgüt üyeliği hâlini devam ettirip ettirmediği, ancak bağımsız yargı mercileri tarafından, soruşturma ve kovuşturma süreçleriyle, delil ve savunma dengesine dayalı biçimde tespit edilebilir. Oysa Kurul, elinde hiçbir somut delil olmaksızın, neye dayandığı belirsiz ‘bağını koparmamış olma’ varsayımıyla, hükümlünün iyi halini yok saymakta ve fiilen yeniden cezalandırmaktadır. Bu, adeta ‘ek bir cezalandırma yöntemi’ haline gelmiş, yargılamada etkin pişmanlıktan yararlanmayan kişilere infazlarını tamamlamalarına rağmen özgürlüklerine kavuşmaları için bir baskı aracı olarak uygulanmaktadır” dedi.
Newroz Uysal Aslan, İHİK’in bu durumu incelemesi ve geri dönüş yapmasını da talep ederek, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemi ile Meclis Başkanlığı’na soru önergesi de verdi.