İZMİR - HDK İzmir Meclislerinin düzenlediği kayyım ve demokratik yerel yönetimler panelinde konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, kayyımların panzehrinin özgür yurttaşlar olduğunu vurguladı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Meclisleri, "İrademizin gasbedildiği kayyımlardan demokratik yerel yönetimlere doğru" başlıklı panelini Karabağlar Belediyesi Mustafa Necati Kültür Merkezi'nde düzenledi. Panele konuşmacı olarak yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, önceki dönemde yerine kayyım atanan Bedlis Belediyesi Başkanı Nevin Daşdemir Dağkıran ve insan hakları savunucusu Nuray Özdoğan konuşmacı olarak katıldı.
Panelde ilk olarak konuşan Nevin Daşdemir Dağkıran, yerel yönetimlerin halkın taleplerini karşılayan bir yönetim anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini kaydetti. Sivil toplumculuğa dayalı, halkın kendi kararlarını alan bir biçimin benimsenmesinin önemine değinen Nevin Daşdemir Dağkıran, "Yerel yönetimlerin güçlendirmesi demokrasi kültürünün yaygınlaşması, kolektif irade temelinde üretim ve yönetimi olgunlaşmasını sağlar. Yerel yönetimler çoğulculuk, katılımcılık ve şeffaflığı ilke edinir. Kayyım uygulaması ise esasen siyasi ve iradi müdahale aracıdır. İktidarın merkezileşme sorunu yaşadığı dönemlerde kullanıldı. Kayyım politikasının amacı yerel katılıma karşı merkezi politikaları güçlendirmektir. Kayyım sadece Kürtlerle dönük olmadığı son süreçte ortaya çıkmıştır. Her türlü demokratik girişimi merkezi yönetime tehlike olarak görülüyor. Yerel yönetimlerin demokratik ve özerk modelin bir parçası olarak görülmesi yerine ekonomik kaynaklar olarak görülüyor. Belediyelerin iradesini yok etmeye yönelik tutumlara rağmen biz eşbaşkanlık sistemimizle, kendi dilimiz ve kültürümüzle var olmaya devam edeceğiz. Halkın gücüyle beraber var olacağız" dedi.
'DEMOKRASİYİ TEMSİL EDİYORUZ'
Ardından konuşan yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan da Wan'da mazbata iptaline karşı yapılan eylemlerde, direnerek demokratik hakkını kullanan halkın otoriter rejimlere geri adım attırılabileceğinin gösterildiğini belirtti. Kürt halkının birlikteliği ve yoldaşlarının direnişini vurgulayan Zeydan, "Bunun sayesinde tecridin kırılacağını, zindanların kapılarının açılacağını ve devletin Kürt halk önderi ile Kürt halkını muhatap alacağını biliyorduk. O süreç halen devam ediyor. Kayyım zihniyeti 100 yıllık inkar, imha ve asimilasyon zihniyetinin bugünkü tezahürüdür. Kayyım sadece AKP'nin yereldeki mali kaynaklara çökme olayı değil. Kürt halkının varlığını kabul etmeyen bir anlayıştır. Bu anlayışın ortaya koyduğu tahribatta o denli ağır oluyor. Orada yaşayan tarihi, doğayı, yaşam tarzlarını, kültürleri yok etmek istiyor. Kayyım zihniyeti tekçi, retçi, mezhepçi anlayışın temsilcisidir. bunun karşısında bir de demokratik ulus temelli çoğulculuğu, eşitliği, ekolojik, kadın özgürlükçü, demokratik bir anlayışı temsil ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Yerlerine gelen kayyımın kadın politikalarından imara ve eğitime kadar uygulanan politikaların hepsini tersine çevirdiğini kaydeden Zeydan, "İlk yaptığımız işlerden birisi kent konseyini hayata geçirmekti. Halkın yürütücü olması, sahiplenmesi önemliydi. kentin sorunlarını ortak akılla çözülebileceğine inanıyoruz. Bugün Türkiye'nin batısında halk iradesinin gasp edilmesine karşıyız. Bu sürecin ruhuna uygun olarak siyasi tutsakların serbest bırakılması, halkın emanetinin halka teslim edilmesi lazım. Biz bunun için mücadeleye devam edeceğiz" diye konuştu.
'İLK ŞİKAYET EŞBAŞKANLIĞA OLDU'
İnsan hakları savunucusu Avukat Nuray Özdoğan da kayyım atamalarında devletin ilk şikâyetinin eşbaşkanlık sistemi olduğunu vurguladı. Nuray Özdoğan, “Üç dalga var kayyım sisteminde. 2016, 2019 ve 2024. kararnameler dönemi. Bir OHAL kararnamesi tüm bu mevzuatı belirliyor. Belediye kanununda değişiklik yapıyorlar. Normal koşullarda, belediye kanununda ancak bir belediye başkanı göreviyle ilişkili bir suçtan yargılanıyorsa o zaman bir geçici görevden alma olabilecekken burada “teröre yardım, yataklık” sebebiyle görevden uzaklaştırma, tutuklama gibi hallerde çok geniş bir şey tarif edildi. Bu hallerde de İçişleri Bakanlığı atar diyor. Uluslararası mevzuat dahi, yargı kararı olmadan İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla doğrudan kayyım atama yetkisi verdi. Şu an CHP’ye de bu madde uygulanıyor. Bir de şunu eklediler, belediye meclisi, belediye başkanının çağrısı olmadan toplanamaz. Bununla belediye meclisini işlevsiz hale getirdiler” diye ifade etti.
'ÇÖZÜME KATKI SUNMAK İSTİYORUZ'
Son olarak konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak ise "En temel insan haklarında bile Kürtlere yarar diye otoriter politikalar hayata geçirildi. Türkiye'nin batısında kendi canı yanana kadar güçlü bir ses çıkmadı. Kayyım sorununu çözebilmenin yeri çözüm sürecidir. Bu topraklarda kadim halklar olarak yaşıyoruz, bundan sonra da yaşayacağız. kimse kimseyi kovabilecek lükse sahip değil. önemli olan barış içinde yaşayabilmemiz. herkes kendi diliyle, kültürüyle bugünlere geldi. o zaman yerel yönetimlerle ilgili çözümümüz sadece Kürtler için değil. tüm Türkiye'de merkezle yerelin ilişkilerinin demokratik olarak yeniden düzenlenmesini istiyoruz. ülkenin sorunlarının çözümüne katkı sunmak istiyoruz" diye belirtti.
Gültan Kışanak, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Önemli olan özgür yurttaşlar, daha iyi bir geleceği hak ettiğimizi düşünen yurttaşlar olarak kendi gücümüzü açığa çıkarmaktır. biz haklarımızın farkına varırsak, demokratik dönümüşünü gerçekleştirebiliriz. Kayyımın panzehri özgür yurttaştır. Kayyımları ortadan kaldırmak istiyorsak özgür yurttaşlar olarak haklarımız olduğunun bilincine vararak bunun mücadelesini yürütmeliyiz."
Panel soru-cevap bölümü ile sona erdi.