Oğlu kaybettirilen anne: Çözüm Abdullah Öcalan’ın yol haritasında 2025-04-24 09:16:42   COLEMÊRG - Gever’de 1994 yılında gözaltına alınarak kaybettirilen oğlu için adalet mücadelesi veren 82 yaşındaki Rihan Yaşar, çözüm için Abdullah Öcalan’ın halklara sunduğu yol haritası dışında bir yolun olmadığını söyledi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta kamuoyuna deklare edilen "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” Kürdistan, Türkiye, Avrupa, ABD, Çin, Rusya, Arap ve Afrika ülkelerinde tartışılmaya devam ediliyor. Ancak çağrının muhataplarından iktidar ve devlet kanadından henüz somut bir adım atılmış değil. Son 50 yıldır yaşanan çatışmalı süreçte yakınlarını kaybeden yurttaşlar da devletin bir an önce adım atmasını istiyor.     1994 yılında Gever’de (Yüksekova) gözaltında kaybettirilen ve halen akıbeti bilinmeyen Mehmet Yaşar’ın ailesi sürecin başarıya ulaşması için bütün kesimlerin destek vermesini istedi.    ‘HER KARAKOLDA MEHMET’İ ARADIK’   Mehmet Yaşar’ın 82 yaşındaki annesi Rihan Yaşar, Oremar’da doğup büyüdüklerini belirterek, oğlu Mehmet’in herkes tarafından tanındığını söyledi. Oğlunun arkadaşının, devletin karanlık güçleri tarafından katledildiğini hatırlatan Rihan Yaşar, arkadaşının cenaze töreninde oğlunun hedef haline getirildiğini kaydederek, “Cenaze töreninden sonra evimiz askerler tarafından basıldı. Mehmet’i saklamaya çalıştık ama başaramadık. Mehmet’i o gün son kez gördük. Bütün karakol ve bütün emniyetleri gezdik, her tepede ve arazide Mehmet’i aradık. Fakat gittiğimiz her karakolda, ‘oğlunuz burada değil, PKK’ye katılmıştır’ diye uydurdular” dedi.   ‘KEMİĞİNİ DAHİ BİZE VERMEDİLER’   Oğlunun katledildikten sonra cenazesinin helikopterle bilinmeyen bir yere götürülüp helikopterden atıldığını anlatan Rihan Yaşar, “O süreçte bu katliamları yapan kişilerden biri kendi ağzıyla söyledi. ‘Kato Dağı’na attılar demişti. Oğlum Mehmet gibi binlerce faili meçhul var. Mehmet de onlardan biri oldu. 32 yıldır oğlumun akıbeti hakkında bir şey bilmiyoruz. Tek bir kemiğini dahi vermediler. Gidip her dağın ve taşın altına bakmamız istendi. ‘gidin oğlunuzu öyle bulun’ dediler. Kimsesizler mezarlıklarına baktık, gittik her yerde aradık ama tek bir kemiğini bile bulamadık” diye belirtti.    ‘BİNLERCE ÇİÇEĞİMİZİ YİTİRDİK’   27 Şubat’taki çağrıya dikkat çeken Rihan Yaşar, Abdullah Öcalan’ın halklara sunduğu yol haritası dışında başka yolun olmadığının altını çizdi. Bu yolun barış ve özgürlük yolu olduğunu sözlerini ekleyen Rihan Yaşar, “Bu çağrı dikkate alınmazsa, devlet bir adım atmazsa bizler mevlitler vermeye devam edeceğiz, taziyeler kurmaya devam edeceğiz. Bu savaşın durması için bu kutlu yola destek olunmak için devletin adım atması gerekiyor. Binlerce çiçeğimizi yitirdik, artık bu çiçekleri yitirmek istemiyoruz. Bu barış süreci inşa edildikten sonra bizler çocuklarımızın faillerinin yargılanmasını istiyoruz. Helalleşmek ve yüzleşmek istiyoruz” diye konuştu.   ‘BU YOLU SUNANA İNANIYORUZ’   Cumartesi Annelerinin bu barışla yüreklerine su serpileceğini belirten Rihan Yaşar, şunları anlattı: “Her gün görüyoruz, anneler, babalar ve kardeşleri kaybettirilenlerin fotoğraflarını kucaklayarak cenazelerini, mezarlarının yerlerini istiyorlar. Bu faili meçhul ölümleri yapanların açığı çıkmasını, akıbetini bilmediğimiz çocuklarımızın başına ne geldi? Mezarları nerede? öğrenmek istiyoruz. Söylesinler bize kemikleri nerede diye? Bizler bir torba götürür cenazelerimizi getiririz. Bizimde yüreğimiz rahatlar. Biz bu sürece inanıyoruz, bu yolu bize sunana inanıyoruz. Artık devletin de bu taleplerimizi yerine getirmesi için adım bekliyoruz. Büyük bedellere rağmen bizler barışı kucaklıyoruz. Benim komşumun evladı da ölse benim çocuğumdur. Bizler, barışı herkes için istiyoruz. Haklarımızı istiyoruz, insani haklarımızı istiyoruz. Ölüm dışında bize başka bir yaşam sunsunlar istiyoruz. Barış sağlanmazsa yine ölümler olsa bile bizler bu barışı savunacağız.   ‘ÖLMEDEN BARIŞI GÖRMEK İSTİYORUZ’   Sürecin öneminin herkesçe bilinmesi gerektiğinin altını çizen Rihan Yaşar, bütün devletlerin bu süreci desteklediklerini ve titizlikle izlediklerini anlattı. Ölmeden barışın inşasını görmek istediklerini sözlerine ekleyen Rihan Yaşar, “Uluslararası devletler Abdullah Öcalan’ın fikriyatına önem veriyor ve barışın bu yol dışında başka bir yol ile oluşacağına inanmıyorlar. Bu yola güç verelim, devletin de bu masada somut bir şekilde oturmasını istiyoruz. Biz bu barışın ortağıyız ve bu barışın somut adımlarla sağlanılmasını istiyoruz” diye bitirdi.   MEHMET YAŞAR'IN HİKAYESİ    Mehmet Yaşar 32 yaşında iken, 28 Şubat 1994 yılında kaçırılıp katledilen Mehmet Zeki Yılmaz’ın akıbetini sormak için evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Yaşar, gözaltında katledilen yakın dostu Yılmaz’ın cenazene törenine katıldı. Cenaze sırasında Yaşar göz hapsine alındı ve takip edilmeye başlandı. Bir akrabasının evine sığınan Yaşar’ın bulunduğu ev ablukaya alındı ve akşam saat 20:00 sularında evde kimlik sorgulaması yapan polis ekipleri ‘’bizimle emniyete geleceksin’’ diyerek Yaşar’ı gözaltına aldı. Kahraman Bilgiç isimli itirafçı, Yaşar’ın gözaltına alınarak katledilmesi olayı ile ilgili “Mehmet Yaşar, Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatıyla alınıp tabura getirildi. Çok ağır işkence yapıldı, işkence sonucu dirsek kemikleri görünüyordu. Daha sonra helikoptere bindirip götürdüler ve geri getirilmediğine tanık oldum, büyük ihtimalle helikopterden atılmıştır” diye anlatmıştı.   MA / Ruken Polat - Mazlum Engindeniz