Tutuklu gazeteci: Halkın haber alma hakkını savunacağız 2025-07-13 09:15:54 İSTANBUL- Mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklanan çölyak hastası gazeteci Perihan Sevda Erkılınç, tüm baskılara rağmen halkın haber alma hakkına sahip çıkmaya devam edeceklerini belirtti.  1 Mayıs haftasında düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan Özgür Gelecek gazetesi muhabiri Perihan Sevda Erkılınç,  2 Mayıs’ta sevk edildiği mahkemece mesleki faaliyetleri suç gösterilerek, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve tedavisi engellenin çölyak hastası Perihan Sevda Erkılınç’ın glütensiz beslenmesi ve özel diyet uygulaması gerekiyor. Ancak cezaevi idaresi tarafından bunlar uygulanmadığı için Perihan Erkılınç’ın, sağlığı her geçen gün daha da kötüye gidiyor.    Son olarak 10 Temmuz’da hastaneye sevk edilen Perihan Sevda Erkılınç, kelepçeli muayene dayatmasını kabul etmediği için tedavi olmadan tekrar cezaevine götürüldü. Gazeteci, avukatları aracılığıyla durumuna dair ajansımıza aktarımlarda bulundu.    CEZAEVİNDEKİ BİR GÜNÜ    Mektubuna cezaevindeki bir gününü anlatarak başlayan Perihan Sevda Erkılınç, “Koğuş sisteminde olduğumuz için her günün bir nöbetçisi oluyor. Nöbetçi arkadaşımızın saat 07.45’teki Rojbaş’ı ile uyanıyor ve kahvaltı için ortak alana iniyorum. Saat 08.00’da sayım alınıyor. Kahvaltının ardından başlayan sessizlik saati ile elimdeki kitabı okumak veya planladığım çalışma için masa başına geçiyorum. Bir buçuk saatlik öğlen molası 12.00’de veriliyor. Ardından tekrar sessizlik saatiyle çalışma için yeniden herkes masa başında. Gün, akşam yemeği, gazete okuma, haber izleme ile devam ediyor. Akşam saatlerimi genelde gelen mektuplara yanıt yazmak ve idareye dilekçe yazmak için ayırıyorum. Çünkü birçok mesele ve sorunların çözümü için dilekçe yazmak durumundayız. Bu sanırım tüm hapishanelerde böyle. Yukarıda anlattığım rutin olarak yaptığım ve istenilen bir plan ama her zaman böyle olmuyor. Mazgal her zaman gürültünün habercisi. Soruşturma ve benzeri işler için mazgal sesiyle bu sessizlik dediğimiz çalışma saatleri sık sık bölünür. Bu anlattığım bir günün içinde her öğünde rutinleşen bir iş olarak verilen yemek var ayrıca. Çölyak hastası olduğum için yemek öğünlerinde bir de böyle bir uğraşım var” ifadelerini kullandı.   HAK İHLALLERİ    Kürdistan ve Türkiye’de birçok cezaevinde birçok hak ihlalinin yaşandığını belirten Perihan Sevda Erkılınç, “En yakıcı olan bana kalırsa kitap sınırlaması. İki ayda her tutsak yedi kitap alabiliyor. Siyasi tutsak kadınlar okuyan araştıran, ürün açığa çıkaran insanlardır. Dolayısıyla iki ayda yedi kitap ciddi bir sorun bence. Yine birçok hapishanede politik siyasi dergilere yapılan abonelik sistemi burada uygulanmıyor. Yeni Yaşam, Evrensel gibi gazeteler buraya hiç alınmıyor birçok yerde olduğu gibi. Televizyon kanalları, burjuva medyanın kanallarından oluşuyor. Yani dışarıya dair haber almak, politik süreci takip etmek mümkün değil. Baktığımız zaman bu bir çeşit yalıtılma. Arkadaş görüşü için yazılan arkadaşlarımız aylarca süren bir güvenlik soruşturmasına tabi oluyor ve fiili olarak bu haktan yararlanmamış oluyor. Yine hapishanelerde kamera sistemlerinin takılması, bir tutsağın 24 saat gözetilmesi demek oluyor. Ama bir kadın hapishanesindeki bu uygulama daha fazla üzerinde durulması gereken bir durum. Kadınların havalandırma, koridorda, koğuşta sürekli izlenmesi; kadınların özel alanının izlenmesi demektir. Bu sistem artık burada da devreye girdi yani kamera sistemi takıldı. Yalnız siyasi tutsakların bulunduğu koğuşlara, verilen çabanın sonucu olarak takılmadı. Şu an bizim koğuşta kamera sistemi henüz takılmadı. Ayrıca geçen hastaneye götürüldüm. Ancak kelepçeli muayene dayatıldığı için kabul etmedim ve tekrar hapishaneye getirildim” diye belirtti.    GAZETECİLERE DÖNÜK BASKILAR    Gazetecilere yönelik baskılara değinen Perihan Sevda Erkılınç, hak ve özgürlüklere saldırıların her geçen gün artığını ifade etti. En basit bir basın açıklamasına bile izin verilmediğini belirten Perihan Sevda Erkılınç, “Ülkede katmerleşmiş derin yoksulluğa, kadınlar dönük her türlü şiddete, kadın cinayetlerine, Kürt halkının demokratik taleplerine karşı verilen mücadele iktidar tarafından saldırı, gözaltı ve tutuklama ile karşılanıyor. İşte tablo bu şekilde olunca tüm bunları yazan, takip eden gazeteciler yıllardır baskı altına alınmak istenmektedir. Kürt basını başta olmak üzere devrimci sosyalist basın emekçilerine dönük saldırılar her gün biraz daha artıyor. Dolayısıyla Özgür Basın emekçilerine dönük saldırılar yeni değil ancak artarak devam ediyor. Toplumu sindirmek için gazeteciler ve gazetecilik sindirilmek isteniyor. Hakikat susarsa toplum susturulabilir diye düşünüyorlar. Oysa gözaltı ve tutuklama dahil tüm baskılar bugüne kadar yıldırmadı. Gazetecilik hedefe konuldu ama gazeteciler mesleğine, sınıfın, ezilenlerin gerçeğine sahip çıkmaya devam etti ve ediyor. Hakikat susturulamaz, gerçekler karanlıkta kalamaz. Özgür Basın emekçileri, bu mirası Gurbetelli Ersözlerden, Suzan Zenginlerden devraldı” diye belirtti.   ‘GAZETECİLİKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’   Perihan Sevda Erkılınç, mektubunu şu sözlerle noktaladı: “Sadece gazetecilik mesleğini yerine getirdiğimiz için hapishanelerdeyiz. Ezilenlerin tarafında olduğumuz, kalemimizi, objektiflerimizi mücadele edenlerden yana tuttuğumuz için savunma hakkımız dahi tanınmadan hapishanelere koyulduk. Gazeteciler dün olduğu gibi bugünde toplumun, sınıfın, halkın haber alma hakkına, mesleklerine, Özgür Bası’na sahip çıkmaya devam edecek. Avukatlık yaptığı için tutuklanan avukatlar nasıl savunmadan vazgeçmiyorsa gazeteciler de, gazetecilikten, gazeteciliği yaptığı için tutuklansa da vazgeçmeyecek.”   MA / Ömer İbrahimoğlu