Halklar ve inançlar konferansı: Herkes sürece destek vermeli 2025-10-11 14:51:04 MÊRDÎN - Demokratik Birlik İnisiyatifi'nin Mêrdîn’deki konferansında konuşan yazar Pakrat Estukyan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin Ermenliler ve diğer kesimler için de önemli olduğunu vurguladı.  Demokratik Birlik İnisiyatifi'nin Mêrdîn'de düzenlediği "Mezopotamya'da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı", panellerle devam etti. Avukat Ahmet Özmen moderatörlüğünde yapılan panelde Barış ve Demokratik Toplum Süreci tartışıldı.    ESTUKYAN: HERKES SÜRECİ DESTEKLEMELİ    Tarihçi Mehmet Bayrak, Mezopotamya coğrafyasının tarihsel sürecini anlatarak, Mezopotamya'nın büyük bir tarihsel referansa sahip olduğunu söyledi.    Agos Gazetesi Ermenice Sayfalar Sorumlusu Pakrat Estukyan, Ermeni Soykırımı ve öncesinde yaşananlara değinerek, Türkiye’nin 100 yıllık devlet politikasının tekçi anlayışa dayandığını söyledi. Tekçi anlayışla hareket edilmesi sonucu Ermenilerin soykırımla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Estukyan, söz konusu çözümünün tek yolunun birlikte yaşamla mümkün olduğunu vurguladı. Demokratik toplumun önemine değinen Estukyan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin Türkler ve Kürtler kadar Ermeni, Süryani, Arap ve diğer kesimler için de önemli olduğunu ifade etti. Estukyan, herkesin sürece destek vermesi gerektiğini söyledi.   BURÇ: BİRBİRİMİZİ TANIYALIM    İlke TV Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Burç, Ezîdî olduğuna işaret ederek, ulus devletlerin "Mezopotamya halklarına iyi gelmediğini" söyledi. Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın çok önemli olduğunu kaydeden Burç, çağrının devleti de değiştirecek bir motor güç olduğuna dikkati çekti. Burç, Ezîdîler ile ilgili bazı anekdotlar anlatarak, "Biz kendimizi hep Êzidî olmayanlardan dinledik. Êzidî olmayanların yazdıkları kaynaklardan okuduk. Bu nedenle hep birbirimizi yanlış tanıdık. Bu nedenle birbirimizi doğru tanımaya ihtiyacımız var. Biz birbirimizi doğru tanıdıkça demokratik toplumu inşa etme şansımız daha yüksek olacak” ifadelerini kullandı.   GÜLTEKİN: ANADİLİMİZLE YAŞAYABİLMELİYİZ    Dil bilimci Ömer Gültekin, halkların “renk” olarak tanımlanmasının doğru olmadığını ifade etti. Gültekin, "Aslında hepimiz buranın bir unsuruyuz. Renk değiliz. Bizler buranın insanlarıyız. Bizler burada yaşıyoruz. Bir İngiliz buraya gelir yerleşirse bir renktir ama burada yaşayan Kürt, Süryani, Arap renk değildir. Barış sürecinde bir dil oluşturacaksak, bunlara da dikkat etmeliyiz. Bizi bizim dilimizle kabul etmeleri gerekiyor. Bizim dilimiz için yerel dil denilmesini kabul etmemek gerekiyor” ifadelerini kullandı. Gültekin, “Barış olacaksa hepimizin anadilimizle yaşayabilmemiz, anadilimizle var olabilmemiz gerekiyor” vurgusu yaptı.    GENÇ: DEMOKRATİK ULUSU İNCELEMEK GEREKİYOR    Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ise, Mezopotamya coğrafyasında yaşanan krizlerin çoklu krizler olduğunu kaydederek, "Günümüzün en büyük krizlerinden birini etnik, dini, mezhepsel çatışmalardan oluştuğunu görebiliriz” dedi. Bir diğer krizin "güçlü bir kimlik problemi ve kaynak bölüşümünde eşitsizlik" olduğunu kaydeden Yüksel Genç, tüm bu krizlerin içinden çıkışın yolunun tarihsel gerçeklik olduğunu söyledi. Yüksel Genç, çatışma girdabından çıkışın yolunu “Kaybettiğimiz yere geri dönüştür. Kaybettiğimiz yer çoğulculuğumuzu kaybettiğimiz yer, kaybettiğimiz yer birlikte yaşamı kaybettiğimiz, toplumculuğumuzu kaybettiğimiz yer. O nedenle oraya geri dönüşü sağlayabilmeliyiz” diye kaydetti. Öcalan’ın bunu “Demokratik Toplum” olarak tanımladığını kaydeden Yüksel Genç, yeniden toplum olabilmenin yolunu “Devlet ve hegemonyanın oluşturduğu anlayışın içinde yok olarak değil, daha fazla toplum olabilmemizin yolunu bulmakla mümkündür. Burada Sayın Öcalan’ın demokratik ulus anlayışını yeniden incelemek gerekiyor” dedi.