Hukuk ve sağlık örgütlerinden ‘Tecridin Üç Boyutu’ konulu panel

img

ANKARA – Panelde bir araya hukuk ve sağlık örgütleri, Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve S Tipi Cezaevleri’nde sürdürülen tecridi, “ideoloji, hukuk ve sağlık” olmak üzere üç boyutta değerlendirdi.

Ankara Tabip Odası (ATO), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Toplumsal Hukuk’un düzenlediği “Yüksek Güvenlikli Cezaevi (YGC) ve S Tipi Hapishanelerindeki Tecridin Üç Boyutu: İdeoloji, Hukuk ve Sağlık” başlık panel, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Merkezi’nde gerçekleşti.

TTB Konferans Salonu’nda gerçekleşen panelin moderatörlüğünü İHD Ankara Şube Eş Başkanı Ömer Faruk Yazmacı üstlenirken, TİHV Genel Başkanı Doktor Metin Bakkalcı, Avukat Kazım Bayraktar ve Avukat Çiğdem Kozan konuşmacı olarak yer aldı. Panele ayrıca kurum temsilcileri ve çok sayıda izleyici katıldı.

FİNCANCI: MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

İlk olarak söz alan Şebnem Korur Fincancı, panelin dayanışma amacıyla TTB’de düzenlendiğine dikkat çekti. Fincancı, “TTB Merkez Konseyi olarak 14 gün önce görevden alınma kararı verildi ama hala görevimizin başındayız. Merkez Konseyi’nde seçilmiş olmanın ötesinde her birimizde bu meslek örgütünde üstendiğimiz görevleri var. O yüzden biz mücadeleye devam edeceğiz. Mücadelemizin ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak bu süreç şekillenecek. Cezaevleri de bizim mücadele alanlarımızdan biri. Türkiye’de çok yakıcı süreçler yaşadık. Yeni cezaevleri tipleriyle birlikte tecridi nasıl daha fazla derinleştirebiliriz zihniyeti var. Koskoca bir Türkiye toplumu her alana tecrit ediliyor. Bu yalnızlaştırma hali aslında mücadeleyi durdurma amacı taşıyor. Biz de buna karşı birlikte mücadele ediyoruz” diye konuştu. 

‘CEZAEVLERİNDE YAŞANANLAR BİZİM HİKAYEMİZ’

Panelin açılış konuşmasını Ömer Faruk Yazmacı gerçekleştirdi. “Cezaevlerinde yaşananlar bizim hikayemiz” diyen Yazmacı, tecridin çözümü için görünürlüğün önemine dikkat çekti. Yazmacı, “Türkiye’nin gündemine oturmadan çözülemeyecek bir durum bu. Türkiye maalesef hapishanelerde bütün halkını hapsetmek gibi bir hedef önünde koydu. 2000’li yılların başında izolasyon cezaevleri gündeme konuldu ve 14 tane F Tipi yapıldı ancak bununla yetindiler. 2021 yılından bugüne kadar bugüne kadar 60 tane izolasyon hapishanesini yaptı. YGC’ler 3 yıl içinde 6 katına ulaşmış durumda. Bunun amacı ne?” diye sordu ve sözü tecrit kavramını “ideoloji” boyutuyla ele alan Kazım Bayraktar’a bıraktı.

BİREYSEL ÖZGÜRLÜK MASKESİ

Tecridin tarihsel gelişiminin kavranması gerektiğini belirten Bayraktar, “Kapitalizmin geldiği aşamada öncelikle dışarıda tüm bireyleri bireysel özgürlük maskesi arkasında atomize etmeye çalıştığını görüyoruz. Bunu perdeleyen söylemler özgürlük eşitlik ve benzeri şeyler. Bireyin altını çizerek ideolojik gerçekilği gizlemeye çalışıyorlar. Biz bireysel hakların düşmanı değiliz ancak bunun arka planındaki hedefi göz ardı edemeyiz” dedi.

‘TECRİT İNSANİ ÖZELLİKLERİMİZİ TAHRİP EDER’

Margaret Thatcher’ın, “Toplum yoktur birey vardır” sözünü anımsatan Bayraktar, “1700’lü yıllardan bugüne kadar insan birey olarak tanımlandı. Bireyin gelişimi sanki tek başına bir gelişimmiş gibi tanımlanıyor.  Tecritte yüzbinlerce yıllık evrimde kazandığımız insani özelliklerimizin de tahrip edilmesi söz konusu. İnsan yeryüzüne birey olarak fırlatılmadı. İnsanı hayvandan ayıran temel özellik kendi geçim araçlarını dönüştürmesidir. Bu bireylerin eylemleriyle gerçekleşmedi” sözlerini kullandı.

UTANDIRMA CEZASI

Bayraktar şöyle devam etti: “Bilinciyle ve diliyle insan kolektif emek kullandı. İnsani özelliklerimiz köklü tarihimizde bugünkü ahlaktan çok daha üstündü. Komünal toplumlar hukuksuz toplumlardır ama düzensiz ve kuralsız değildi. Düzenin oluşması geçim araçlarının ne biçimde kullanıldığı ile ilgilidir. Biz kolektif emek içerisinde birey olduk. Biz bu insani özellikleri böyle kazandık. 40 bin yıl boyunca insan kendi düzeninin kurallarını ihlal ederken, ceza odalarının öne çıktığını görüyoruz. Utandırma, zarar verenin kapısında şarkı söyleme, sürgün etme gibi cezalar vardı ama en yaygını utandırmadır. Evrimimizde kazandığımız en önemli şeylerden bir tanesi utanma duygusudur. Utandırmak kuralı ihlal edene dair önemli bir yaptırım.”

‘BİR TARAFTA TOPRAK AĞALARI BİR TARAFTA KÖLELER’

Özel mülkiyetin tamamlandığı aşamada ilk kent cumhuriyetlerinin yazılı yasalarında komünal toplumlardan farklı ceza sistemlerinin geliştiğine dikkat çeken Bayraktar, “Komünal toplumda gasp, yalan söyleme gibi suçlar yok. Bu tür şeyler kent cumhuriyetlerinde karşımıza çıkıyor. Bir başka şey de köleleştirme. İnsan insanın mülkiyeti haline gelebiliyor. Bir tarafta toprak ağaları bir tarafta köleler. Çıkar tartışmaları ekseninde bir sürü suçlar ortaya çıkmış. Bu süreçte ilk cezalandırma yöntemleri bedene yönelikti, şimdiki gibi ruha değil” diye belirtti.

‘ÖZEL MÜLKİYET GENİŞ KESİMLERİ KÖLELEŞTİRİR’

Günümüz Avrupa Hukuku'nun temelini oluşturan Roma Hukuku’nun gelişiminde, yazılı olmayan hususların yazılı biçimde hukuki kurallar haline getirilmesi devrine ait hukuk kaynağı olan 12 Levha Kanunu’na değinerek bedene yönelik cezalardan örnek veren Bayraktar, “Bir kimse kendisine borçlu olan vatandaşı hakim önüne görür. Borçlu borcunu ödeyemezse ona el koyar. Yine ödeyemezse köle olarak satar” maddesine atıfta bulundu. Bayraktar, “Bu cezalandırma özel mülkiyet biçiminin bedene dönük ilk cezalandırmasıdır. Özel mülkiyet eşit dağılmaz ve küçük bir azınlığın elinde büyük, geniş kesimleri ise köleleştirir. Küçük demokrasi devletleri de bu eksende dönüşür ve geldiğimiz noktada 13-14’üncü yüzyıldaki en doruğa ulaşan devletlerdeki en çarpıcı cezalandırma yöntemleri Enginizasyon mahkemelerinde uygulanmıştır” dedi.

PANOPTİKON UYGULAMASI

Cezalandırma yöntemlerinin tarih içerisinde değiştiğini ifade eden Bayraktar, sermayenin tekelleşmesiyle birlikte burjuva demokrasilerinin gericileşmeye başladığını ifade ederek, “Burjuvazi bu aşamada esas cezalandırma biçimi olarak tecride yöneldi. Kendi ideoloji çerçevesinde yöneldi, yani bireyselleştirme. Liberal felsefenin öncülerinden Jeremy Bentham’ın cezaevlerine dönük Panoptikon uygulamasını tarifleyen Bayraktar, birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan ve bir halka üzerine kurulu tecrit sisteminin, “Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı” özelliklerini anlattı.

PANOPTİKON İLKELERİ

Bayraktar, Panoptikon'un temelinde yatan ilkeyi anlattı: Tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. Bayraktar, “Bu cezaevi bu bize şunu gösterdi. Cezalandırma sadece siyasal değil biçimi itibariyle de ideolojik bir dönüşüm amacı taşır” sözlerini kullandı.

‘TECRİT İDEOLOJİK BİR SORUNDUR’

Ceza tehdidi altında düşünce ve eylemden vazgeçirmenin en yeni örneklerini günümüz infaz sisteminde görüldüğünü ifade eden Bayraktar, “İnfaz hakimi, ‘sen daha uslanmamışsın’ diyerek infaz yakıyor. Cezaevi içerisindeki düzeni bozduğundan falan değil. Hedef ‘sen değiştin mi, rehabilite oldun mu’ sorusuna cevap bulmak. Düşünceden ve eylemden vazgeçirme özel mülkiyet sistemlerinin ortak noktasıdır. Tecrit ideolojik bir sorundur” diye ifade etti.

YGC’LERDE KAFES SİSTEMİ

Sonrasında söz alan avukat Çiğdem Kozan ise “Hukuk” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. YGC ve S Tipi Cezaevlerini görsellerle anlatan Kozan, son yapılan cezaevlerinin çoğunun YGC ve S Tipi olduğunu belirterek Türkiye’de 7 tane S Tipi 22 tane ise YGC mevcut olduğunu aktardı. YGC’lerdeki tecrit biçimini “kafes” olarak tanımlayan Kozan, Antalya YGC’de bulunan bir tutsağın bulunduğu cezaevini ve bulunduğu odayı gösteren çizimlerini gösterdi.

HAVA İLE TEMAS YOK!

Tutsakların bulunduğu her modüllerinin (hücre) 12 metre karelik bir alandan ibaret olduğunu aktaran Kozan, “Yataklar camın önüne konuluyor ve eşyaların yeri dahi değiştirilemez. Değiştirdiğinizde farklı cezalandırma yöntemleriyle karşı karşıya bırakılıyorsunuz. Hücre içerisinde kameralar var. Sürekli olarak izlenildiğiniz ve özel alanınızın olmadığı bir yaşam alanı. Odaların hiç biri havalandırmaya açılmıyor. Odaların havalandırma görev tek yeri pencereler. Birkaç tutsak bir araya getirilerek başka bir koridordaki havalandırmaya çıkarılıyorlar. Bu da 1 saat civarında bir süre. Odanızda havayla bile temas edebileceğiniz tek yer pencerelerken orası da tel örgülerle kapalı” dedi.

‘YGC’LERDE İNSAN HAKLARI TANINMIYOR’

1987 Avrupa Cezaevleri Standart Kuralları’na atıfta bulunan Kozan, Türkiye’deki cezaevlerinin bu kurallara aykırı olduğunu ifade etti. Kozan, “İnsan saygı, maddi manevi sağlığın korunmasına dönük koşullara uyulmuyor. Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevi Kurallarına Dair Üye Devletlerine gönderilen tavsiye kararına değinen Kozan, kararda yer alan, “Özgürlüğünden yoksun bırakılan tüm kişilere insan haklarına saygılı bir şekilde davranılmalıdır” ve “Cezaevi yaşamı genel toplum yaşamının olumlu yönlerine mümkün olabildiğince yaklaşmalıdır” gibi ilkelerine riyayet edilmediğini aktardı. Kozan, cezaevlerinde sivil toplum kuruluşlarının yapması gereken incelemelere izin verilmediğini, avukatların dahi kısıtlandığını belirtti.

‘SOHBET HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR’

Türkiye ve Kürdistan’daki cezaevlerinin tamamında hak ihlallerinin yaşandığını ifade eden Kozan, “YGC’lerdeki tutsaklar, revirden randevu alınamadığını, modüldeki buton ile gardiyanlar ile acil durumlarda iletişim kuramadıklarını anlatıyor. Gece uykularında dahi rahatsız edici alarm sesleriyle uyandırılıyorlar. Tutsaklar, güneş ışığından mahkum kaldıklarını, farklı suç tipleriyle aynı yerde kalmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar. Sohbet hakları ellerinden alınıyor. YGC ve S Tiplerinde artan haklara müdahale durumu diğer cezaevlerine de yansıdı. Bu cezaevlerinde her ay kitap alamazsınız. Kadın cezaevlerinde böyle bir uygulama yoktu ancak şimdi onlar da bir ay verip bir ay vermiyorlar” sözlerine yer verdi.

‘ABDULLAH ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT YAYILIYOR’

Kozan, Türkiye’de mutlak tecridin İmralı Adası’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde başlatıldığına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Sayın Öcalan tek kişilik hücrede. İletişim kanallarına izin verilmemesinin yansıması diğer tutsaklara YGC ve S tiplerinde karşılık buldu. Sayın Öcalan’a mektupları hiç verilmiyor. İmralı Adası’nda 2015’ten beri yoğun bir tecrit, 2021’den beri mutlak iletişimsizlik hali var. 25 Mart 2021 tarihinden bu yana Öcalan’dan haber alınamıyor. Tutsaklar orada artan tecridin kendileri için de artan bir tecrit olacağını biliyor. Cezaevlerinde Sayın Öcalan üzerindeki tecride karşı ve Kürt sorunundaki demokratik çözüme dair 18 gündür açlık grevinde. Bu hapsetme hali siyasi ve ideolojik bir biçimde ortaya kondu. Bu tecrit toplumun tecrididir.

‘ÖLÜME DÖNÜŞ OPERASYONU’

Son olarak konuşan Metin Bakkalcı ise “sağlık” başlığına dair değerlendirmelerde bulundu. 19 Aralık 2000’de gerçekleştirilen Hayata Dönüş Operasyonu’nu hatırlatan Bakkalcı, “22 Ekim 2000’de bir açlık grevi başlatılmıştı ama 19 Aralık’a kadar tek bir ölüm yoktu. 19 Aralık’ta 32 insan yaşamını yitirdi ve açlık grevlerinin devam etmesiyle 68 kişi açlık grevinde, toplamda ise 100 insan yaşamını yitirdi. Hayata Dönüş dedikleri operasyon yüzünden 100 kişi öldü. Bu bir ölüme dönüş operasyonudur. Operasyonlar sürerken TTB Merkez Konseyi olarak, ‘Herkes bilmelidir ki cinayeti kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm kulaklarım gördü’ açıklaması yapmıştık. Burada ben dahil hepimizin sorumluluğu var. Bu katliamlar hiç birimiz için kader değil” dedi.

‘HER YIL 300 BİN KİŞİ CEZAEVİNE GİRİP ÇIKIYOR’

Bakkalcı sözlerini şöyle sürdürdü: “2005 yılında bu ülkede cezaevlerinde 55 bin insan yaşıyordu. 2022’in sonunda bu 55 bin insan, 341 bin 957’ye çıktı. 12 Eylül Darbesi’nde dahil böyle bir trend olmadı. Adalet Bakanlığı verilerine göre bu ülkede her yıl 300 bin insan cezaevine giriyor ve 300 bin insan cezaevinden çıkıyor. Hapishaneler insan hakları ihlalinin olağan üstü repertuarıdır. Daha girişte çıplak arama dahil olmak üzere ihlaller manzumesi var. Tecrit bir insanı fiziksel veya sosyal olarak diğer insanlardan veya şeylerden ayrıma tabi tutarak duygusal ve sosyal uyaranlardan yoksunluk sonucuna ulaşma amacı güder” diye belirtti. 19 ve 20’inci yüzyılda başlayan “kapatılma” cezalandırılması sonucunda kişinin bedeninin ve ruhunun hapsedildiğini belirten Bakkalcı, YGC’lerin kuruluş felsefesinin tecridi esas aldığını dile getirerek, İmralı Cezaevi’nin ise kabul edilemez ve örneği olmayan bir yapıda olduğunu aktardı.

‘20’NCİ YY’NİN İKİNCİ YÜZYILINDAN SONRA ARAŞTIRMALAR DEĞİŞİYOR’

1854 yılında “cezaevi psikozu”, “tek başına kapatılma psikozu” tanımlarının yapıldığını ifade eden Bakkalcı, “O araştırmalarda tecridin ruh sağlığına yıkıcı etkileri biliniyordu. Bunun bir yansıması olarak tecride dair bir geri ittirme olanağı yakalanmıştı ama 20’nci yüzyılın ikinci yüzyılından sonra araştırmaların bir kısmı değişime uğruyor. ‘Bu işi kötüye nasıl kullanırız’ telaşıyla birlikte mesela tecridin ABD hapishanelerinden uygulanabilirliğine dönük tartışmalar yürütülüyor” ifadelerini kullandı.

‘ANKSİYETE, DEPRESYON, ÖFKE, BİLİŞSEL BOZUKLUKLAR, ALGI BOZUKLUKLARI…’

Son 150 yıldır hapishanelerdeki tecridin etkilerinin araştırıldığını vurgulayan Bakkalcı, “Bir insanın uygun, yeterli ve değişken, duyusal ve sosyal uyarana gereksinim duyar. Bu bizim doğumumuzdan itibaren olan bir şey. Hapishanelere de özgü değil. Bütün çalışmalarda istek dışı tek başına tutulmanın 10 günden fazla sürdüğü koşulların ruh sağlığına olumsuz etki etmediğine dair tek bir çalışma bile yok. Anksiyete, depresyon, öfke, bilişsel bozukluklar, algı bozuklukları, paranoya ve psikoz, intihar gibi ruhsal sorunlar yaşatabileceğine dair birçok araştırma mevcut” diye aktardı.

Uzun süreli cezaevi yaşantısı olan ve tahliye olan 150 tutsağın 2023 Kasım sonu itibariyle TİHV’e başvurduğunu ifade eden Bakkalcı, “Cezaevine kapatmak zaten bir cezadır. Bundan daha fazlasını yapmak işkencedir. Kapatılma zaten acı verici bir süreç iken onun dışındaki her acı verici işlem işkencedir. Biz de İstanbul Protokolü 2022 baskısında işkence yöntemleri arasında tecrit ve izolasyona yer vermiş olduk. Tecrit tahakkümü esas alan bir rejimin uygulama biçimidir ve bir topluluk tahayyülünün bir unsurudur. Tecridin kaldırılması için hepimizin yapması gerekenler var.

Panel, katılımcıların yönelttiği sorularla son buldu.

Diğer başlıklar

15/12/2023
09:16 Hak ve hukuk örgütleri: İmralı Cezaevi kapatılmalı
09:15 İmralı’ya 100 bin kartpostal gönderilecek
09:13 Egîdê Cimo Müzik Okulu akademik gelişmeyi hedefliyor
09:11 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ talebinde kararlı
09:09 DEM Parti Kadın Politikalar Komisyonu: Yeni projelerle geliyoruz
09:08 Wan Gölü sahilinde imara aykırı kaçak yapı
09:07 Tutsak yakını: Milyonların ‘liderim’ dediği insana tecrit uygulanamaz
09:04 Av. Marcelli: CPT, Öcalan için kararlı bir tavırla açıklama yapmalı
09:02 ‘Kimliğim’ dediği Sûr’daki evi için 8 yıldır mücadele veriyor
09:00 15 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
08:58 Denizli'de madende göçük: 2 ölü, 1 yaralı
14/12/2023
23:35 DBP Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı serbest bırakıldı
22:10 DEM Parti Êlih İl binasına Şeyh Said'in posterini astı
21:24 Hukuk ve sağlık örgütlerinden ‘Tecridin Üç Boyutu’ konulu panel
20:46 KESK’in 28’inci yıldönümü Wêranşar'da konserle kutlandı
20:37 EŞİK’ten yerel seçim çağrısı: Eşit temsil istiyoruz
20:00 Wan’da kitap söyleşisi
19:43 Trabzon'da Kürtçe konuşan işçilere saldırı
19:07 Yeşil Sol Parti yeniden kuruluşunu ilan etti
18:57 Tuncel: Kürtlersiz ikinci cumhuriyetin kuruluşu mümkün değil
18:27 Filistin Sağlık Bakanlığı: 18 bin 787 kişi öldürüldü
18:22 Uluslararası Kadın Delegasyonu’nun Amed ziyaretleri sona erdi
18:10 Gazeteci Yılmaz cezaevinden çıktı: Aklım duvarların arkasında kaldı
18:05 Merkez Bankası'nın toplam brüt rezervi 141,4 milyar dolar
17:58 HEP'li Güneş için köyünde kitlesel uğurlama
17:41 Bakur belgeseli yargılamasında 1 yıl 13 ay cezası
17:36 Yılmaz’ın cenazesi 2 yıl sonra ailesine teslim edildi
17:12 Atalay’ın ikinci başvurusu 21 Aralık’ta karara bağlanacak
17:04 DEM Parti Cizre’deki sivil katliamların araştırılmasını istedi
16:56 AKP’li vekilin ilk icraatı kardeşini müdür yapmak!
16:17 Bayındır ve Hatimoğulları Cizîr esnafını ziyaret etti
15:59 Bütçe görüşmelerine Bitmez'in ölümü nedeniyle ara verildi
15:55 Aslan: Hristiyan ve Êzîdî öğrencilere din dersi dayatılıyor
15:47 İstanbul’da DEM Gençlik Meclisi üyesi 3 kişi gözaltına alındı
15:20 Tuncel: Kürtler kendi kendini yönetmek istiyor
14:52 Meclis’te Kürtçe konuşup karşılığını dövizlerle gösterdi
14:33 Adalet Nöbeti: Abdullah Öcalan özgür olana dek eylemler sürecek
14:26 Yapı-Yol Sen: AFAD emekçilerinin sorunları çözülsün
14:13 Hatimoğulları: Kürtler yok edilmek istendi
13:47 Koçyiğit: AKP kültürel hegemonya kurmak istiyor
13:28 Bandırma Cezaevi'nde hak ihlalleri: Tutsaklar hedef haline getiriliyor
13:25 Kürkçüler Cezaevi'nde tutsaklara 'not' cezası
13:23 Kalp krizi geçirmesine rağmen cezaevine gönderilen tutsağın durumu kritik
13:12 Semsûr'da sivil toplum örgütlerinin konteynerlerine polis el koydu
13:10 Saadet Partili Bitmez yaşamını yitirdi
12:59 Tutsak gazeteci Yılmaz tahliye edildi
12:49 KCDP üyeleri tehditlere karşı suç duyurusunda bulundu
12:45 Hatimoğulları katledilen Gün’ün taziyesinde: Bu siyasi bir cinayettir
12:43 Soylu hakkındaki suç duyurusuna dair Meclis'e dilekçe verildi
12:19 Gazeteci Yılmaz iddiaları tek tek yanıtladı: Kürt basınında çalıştığım için buradayım
12:17 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:11 HABER-SEN’den üyelerine dönük baskılara tepki
11:37 Tutsak gazeteci Yılmaz’ın duruşması başladı
11:22 Demografiye müdahale: Hamaslı aileler Efrîn'e yerleştirildi
11:18 Meclis'te bakanlık bütçeleri görüşmeleri sürüyor
11:05 DEM Parti: Asgari ücret en az 25 bin lira olmalı
10:24 Tutsak Yaşar: En büyük eylem ses çıkarmaktır
10:15 RSF’nin 2023 raporu: 45 gazeteci öldürüldü, 521 gazeteci tutuklu
09:44 Amed ve Ankara'da kadın katliamları
09:38 KDP’nin alıkoyduğu gazetecinin akıbeti 51 gündür bilinmiyor
09:34 Tutsakların ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi 18’inci gününde
09:31 Amed'te bulvara Şeyh Said ismi hangi dönemde verildi?
09:28 Amed'te ağır hasarlı binalar tehlike saçıyor
09:25 Tutsak çocuklarının ‘özgürlük’ talepli eylemlerinin arkasındalar
09:17 DEM Parti İzmir’de kongreye gidiyor
09:16 Kayyım seçim öncesi tesisleri ve taşınmazları devretti
09:13 İmralı’daki ihlalleri uluslararası kurumlara iletecekler
09:08 AKP'li belediyenin kadın karnesi: ‘Erkeğe bağlama’ zihniyeti yürütülüyor
09:06 'Asgari Ücret Tespit Komisyonu emekçileri temsil etmiyor'
09:05 DEM Parti’de aday adaylığı başvuruları sürüyor
09:02 Depremin vurduğu Semsûr’da Kürtçe kursları başladı
09:01 Sûr'un gölgesini de çaldılar!
09:00 14 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
13/12/2023
23:32 Gemlik’te 3.7 büyüklüğünde deprem
22:24 Fed faiz kararını açıkladı
21:19 SGDF’den tecride ilişkin duvar yazılaması
21:14 Enerji ve Savunma Bakanlığı bütçeleri Meclis’ten geçti
21:03 Gözaltına alınan Özak işçileri serbest bırakıldı
21:02 Amed’in burçlarına Kürt büyüklerinin pankartı asıldı
20:15 Oluç’tan AKP-MHP-İYİ Partiye ‘eşitlik’ dersi
20:03 ‘Gelin onurlu bir yaşamın örneğini dünyaya gösterelim’
19:49 Uluslararası Kadın Delegasyonu Amed’deki temaslarını sürdürüyor
19:45 Erdal Eren Adana’da anıldı: Gençlik çaresiz değil
19:30 Cenevre’deki ‘Öcalan'a özgürlük' eylemi 3’üncü yılını geride bıraktı
19:30 Yemek zammını protesto eden öğrencilere soruşturma
19:26 DEM Parti Hezo kongresini gerçekleştirdi
19:10 Gever'de şüpheli bebek ölümü
18:37 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır Şirnex’te STÖ’leri ziyaret etti
18:25 KHK eylemi 272’nci haftasında: Hak mücadele ile alınır
18:21 Kobanê Davası: Çözüm demokratik özgürlükçü paradigmada
17:55 Menemen Cezaevi’nde tutsaklar darp edildi, görüş engellendi
17:41 AB liderler zirvesi öncesi Türkiye’ye ‘AİHM kararlarını uygula’ çağrısı
17:41 Beştaş’tan Kürtçe şiire müdahale eden Bozdağ’a tepki
17:13 Zonguldak’ta 34 öğrenci KYK yurdunda zehirlendi
16:55 DEM Partililer: Kurdistan sömürge olarak görüldüğü için talan ediliyor
16:33 Özel’in DEM Parti ziyaretinde ‘diyalog ve müzakere’ vurgusu
16:30 Sırrı Sakık Meclis’te iki birleşimden menedildi
16:19 Gever’de VEDAŞ gerginliği
16:18 Olan: 50 bin kişinin yaşadığı Hizan’da sadece dört uzman hekim var
15:55 Bütçe görüşmeleri sürerken AKP’li vekiller Meclis’te kuzu şiş çevirdi
15:43 HEP'li eski vekil Güneş yaşamını yitirdi
15:33 DEM Parti Adana İl Seçim Komisyonu: Fikriyatımızı benimseyen herkese kapımız açık
15:25 Özel, DEM Parti'de: Görüşme başladı
15:22 Direnişteki tekstil işçileri için dayanışma çağrısı
15:17 Bozan: Tutsakların sesini diri tutalım
15:12 DİSK’ten vekillere '5 madde' çağrısı: Oy birliğiyle geçirin
15:05 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' talepli eylemlerde kararlılık mesajı
15:02 'Kobanê Davası’nda itirafçılar dinlenecek' haberimize soruşturma
15:01 Bayındır: Botan’ı özgürlük mücadelesinin merkezi yapacağız
14:32 İstanbul’da Adalet Nöbeti startı verildi
14:18 Dedeoğlu: Sedat gazeteciliğin nasıl yapıldığını anlatacak
14:16 19 yaşındaki Beste Gökalp’in şüpheli ölümüne beraat
14:10 Kobanê Davası: Kürt sorunu çözülmeden demokratikleşme olmaz
13:55 DİSK'ten ‘Gelirde adalet, vergide adalet’ yürüyüşüne çağrı
13:29 Gazeteci Kanbal'ın 'kayıp sandık' davasında beraat kararı
13:27 DFG ve MKG: Alıkonulan gazeteci Ahmet'i serbest bırakın
13:20 Hrant Dink'in katili ismini 'Ali Eren Karadeniz' olarak değiştirmek istedi
12:53 Niğde'de kimyasal tankına düşen 2 işçi yaşamını yitirdi
12:43 Barış Akademisyeni Sevinç görevine iade edildi
12:36 Özak işçilerine jandarma saldırısı: 19 gözaltı
12:18 Hikâyeleri farklı, talepleri ortak: Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm
11:36 AYM'den Can Atalay kararı
10:58 11 ilde bazı alanlar orman sınırları dışına çıkarıldı
10:52 Saldırıya uğrayan hakem Meler taburcu oldu
10:43 DBP’li Zeki Manas tutuklandı
10:35 Açlık grevindeki tutsak duruşmada savunma yapmadı
09:58 Gazeteci Yılmaz’ın duruşması yarın: Hakikate sahip çıkalım
09:47 Prof. Palma: CPT ve AK, Abdullah Öcalan konusunda net tutum sergilemeli
09:40 Tutsakların eylemi 17’nci gününde sürüyor
09:39 Köpekli işkencede 3’üncü olay: Köpek öldürüldü
09:34 Polisin sahte tutanağı nedeniyle 16 yıldır cezaevinde
09:33 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 50 gündür haber alınamıyor
09:30 Katledilen Gün’ün mücadele arkadaşları: Özel olarak hedef alındı
09:29 Tutuklandığı dosyada kızı ile çektirdiği fotoğraf da var
09:27 Yazar Bütün: Edebiyattaki eril dil mücadeleyle değişir
09:26 Adalet Nöbeti’ndeki Kaya: Direnmekten başka çaremiz yok
09:24 Wan’da DEM Parti’ye yoğun başvuru
09:24 Uğur: Faşizmi durdurmak için Kürt sorununda tutarlı bir tavra sahip olunmalı
09:22 Tutsak aileleri: Birlik olalım, tecridi kaldıralım
09:14 Cûdî’deki dinamitli talanın durdurulmasını istiyorlar
09:10 Yıllarca cenazelerini almak için mücadele verdiler
09:04 Annesi de halkı da diz çökmedi!
09:02 Lübnanlı avukat Majed: Abdullah Öcalan’ın fikirleri halklar için yol gösterici
09:00 13 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
12/12/2023
22:04 İnsan Hakları Haftası’nda Wan’da müzik dinletisi
20:57 TİHV’den ‘Kanun Hükmünde’ belgeseline ilişkin panel
20:19 KESK’in 28’inci yıldönümü konserle kutlandı
19:45 Kuzey ve Doğu Suriye Toplumsal Sözleşmesi onaylandı
18:52 Bakırhan: Şeyh Said Kürt halkının büyük bir değeridir
18:35 Hayatını kaybeden tutsak Güvcin defnedildi