Ortak mücadele çağrısı: Kayyımı İBB'de de görebiliriz

img

İSTANBUL - Kayyım atamalarına tepki gösteren DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, “Yarın kayyımı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de görebiliriz. O yüzden muhalefet kayyıma karşı ortak mücadele etmelidir” dedi. 

31 Mart yerel seçimlerinde Kent uzlaşısı ile Esenyurt Belediye Başkanlığına seçilen Ahmet Özer’in tutuklanması sonrası, İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy belediyeye kayyım olarak atandı. Tarihe “4 Kasım siyasi darbesi” olarak geçen Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki Eş Genel Başkanları ve milletvekilleri ile belediye eşbaşkanlarının tutuklanmasının yıl dönümünde Mêrdin, Elîh ve Riha’nın Xelfetî belediyelerine kayyım atandı. 
 
DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, “Kayyımı yarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de görebiliriz” uyarısında bulunarak, ortak mücadele çağrısında bulundu. 
 
TOPLUMSAL UZLAŞMAYA DARBE
 
Kalmaz, kayyım politikasının Türkiye'nin barışına ve demokrasisine bir darbe olduğunu belirterek, kayyımların sadece Kürdistan’la sınırlı kalmayacağı uyarısında bulundu. Kalmaz, “Kayyıma sessiz kalınırsa, yarın batıda da karşımıza çıkar. Kürdistan’da bir belediyeye kayyım atanırsa yarın öbür gün bu size de dönebilir diye değerlendirmelerde bulundu. 2016 yılında ana muhalefet Kürdistan’a atanan kayyımlara karşı ciddi bir duruş ortaya koymuş olsaydı, bugün buraya (Esenyurt’a) kayyım atanmazdı. Esenyurt, halkların ortak iradesi ile kazanıldı. Esenyurt ile gündeme gelen kent uzlaşısı kavramını kentin dinamikleri olarak ele aldık. Sivil toplum örgütlerinin, farklı inanç kesimlerinin ve halkların bir araya gelip ortak verdiği bir karardır. Dolayısıyla kayyımın ilk darbeyi buraya vurduğunu görmek gerekiyor. Kayyım toplumsal uzlaşıya bir darbedir. Esenyurt bilindiği gibi Kürtlerin yoğun yaşadığı bir yerdir” dedi. 
 
‘KABUL ETMİYORUZ’
 
Devlet Bahçeli’nin Kürt soruna dair gündeme getirdiği “süreç” tartışmalarına değinen Kalmaz, “Çözüm, yumuşama iç cepheyi güçlendirme ya da Türkiye’nin barışı denilen bu sürecin ne kadar tutarsız yürütüldüğünün en iyi örneğidir. Bir hafta önce Sayın Öcalan meclise çağırılıyor, bir hafta sonra da kayyım atanıyor. Bu da aslında bu sürecin neye evirileceği en iyi örneğidir. Bir tarafta çözüm sürecinden bahsediyorsunuz ve böyle bir beklenti yaratıyorsunuz. Dolayısıyla böylesi bir yaklaşımı kabul etmiyoruz” diye konuştu. 
 
TECRİT VE KAYYIM
 
Kalmaz, kayyım atamanın tecridin bir yansıması olduğunu söyleyerek, “Bir an önce hükümet çözüm için bir yol haritasının belirlemelidir. Bu şekilde ne topluma güven verilir ne de istenilen sonuç elde edilir. Tecrit politikası hala devam ediyor. Aslında bu durum tam da tecridin yansımalarıdır. Yıllardır tecrit politikasından bahsediyoruz. Tecrit bugün Esenyurt’a uygulanmıştır. Kayyım politikası sadece Kürtlerin sorunu değildir. Yıllarca anlattığımız gibi tecrit politikasının da sadece Sayın Öcalan’la sınırlı kalmadığını, bütün Türkiye halklarına ve bugün en yalın haliyle Esenyurt’a uygulandığını görüyoruz” dedi. 
 
BİRLEŞİK MÜCADELE ÇAĞRISI 
 
Türkiye'deki muhalefet güçlerinin kayyıma karşı birlikte mücadele etmesi gerektiğine işaret eden Kalmaz, “Yarın bu kayyımı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de görebiliriz. CHP ve DEM Parti ayırım gözetmeksizin sürece sahip çıkmalıdır. Özellikle DEVA, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin bu sürece nasıl yaklaşılacağı önemlidir. Bir an önce bütün belediyelerin önünde nöbet eylemleri başlatılmalıdır. Artık sadece DEM Partili belediyelerde değil, Türkiye’nin herhangi bir yerine kayyım haberiyle uyanabiliriz. Rantın çok döndüğü veya AKP'nin seçimle almadığı bir belediyeye kayyım atanabilir. Esenyurt bunun en iyi örneğidir. Bu yüzden buna karşı duruş ve buna karşı birleşik mücadeleyi yükseltmek çok önemlidir” ifadelerini kullandı.