Yanlış uygulamalar su krizini büyütüyor

img
İZMİR- Ege Bölgesi'nde artan su krizine dikkat çeken Muğla Su İnisiyatifi Eşsözcüsü Güngör Erçil, "Çeşme’den Antalya’ya kadar suların doğal olarak canlıların ihtiyaç duyduğu kabulüne aykırı uygulamalar yapılıyor" dedi. 
 
İklim krizinin farklı etkileriyle görünürlüğünü arttırdığı Ege Bölgesi'nde her yıl olduğu gibi bu yazda da ciddi su krizi yaşanıyor. Aylardır yağış almayan bölgede barajların doluluk oranları dibe vurdu. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) verilerine göre İzmir'in su ihtiyacını karşılayan 6 büyük barajdan Güzelhisar Barajı'nın doluluk oranı yüzde 59.15 iken diğer barajlarda ise doluluk oranı yüzde 36'nın altına geriledi. Gördes ve Alaçatı barajlarında ise doluluk oranı yüzde 5'in altına inmiş durumda. Yine Aydın, Çine, Koçarlı ve Söke ovalarını besleyen Çine Adnan Menderes Barajı’nda doluluk oranı ise yüzde 12'ye düştü. İzmir ve Aydın dışındaki illerde de barajlardaki su seviyelerinde ciddi düşüşler gözleniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi yaşanan su krizine karşı farklı ilçelerde 15 tane yeni su kuyusu açma kararı aldı.
 
Muğla Su İnisiyatifi Eşsözcüsü Göngör Erçil, Ege Bölgesi'nde yaşanan su krizine ilişkin konuştu. 
 
Ege Bölgesi'ndeki su krizinin ciddiyetine dikkat çeken Erçil, "Ege Bölgesinde, su kaynakları ciddi bir eksilme yaşıyor. Bundan, toplumsal olarak insan ve doğanın birlikte olumsuz etkilendiğini kabul etmek gerekiyor. Çeşme’den Antalya’ya kadar suların doğal olarak canlıların ihtiyaç duyduğu kabulüne aykırı uygulamalar yapılıyor. Barajlarla tarımsal üretimin güya modernleştirilmesi adına suya el konulacak. Sayısal olana takılmayalım bence, 'barajlar şu düzeyde doluymuş' diye bir tartışma yapmayalım, söz kurmayalım. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, suyun canlıların ihtiyaç duyduğu bir ekolojik varlık olduğu kabulü yerine, şirketlerin menfaatlerini gözetiyor. Örneğin suyun kıt olduğu Çeşme’de su bolmuş gibi Golf sahası yapılacak. Muğla Su İnisiyatifi olarak suyun ticarileştirilmesi ve ekosistemler arasında taşınmasına kesinlikte karşı çıkıyoruz" dedi. 
 
'SU EYLEM PLANLARINA KARŞI EYLEMSELLİK YAPILMALI'
 
4 Haziran 2025'de Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle yürürlüğe giren Barı Akdeniz, Büyük Menderes ve Kuzey Ege Su Eylem Planları'na değinen Erçil, aynı gün yürürlüğe konulan Büyük Menderes ve Kuzey Ege Su Eylem Planı'nın da vahim bir duruma işaret ettiğini söyledi. Erçil, "Batı Akdeniz Su Eylem Planı’nın Muğla’da 30 yıl önce kapatılmasına karar verilen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) de 'mahkeme kararları uygulanmalı' dediği termik santrallerin genişlemesinin söz konusu olmadığı belirtilerek 2041 yılına kadar faaliyette bulunacağı anlaşılıyor. Üç santralin 2’si Batı Akdeniz havzasında yer almıyor; Muğla’nın bir kısmı Batı Akdeniz ve Büyük Menderes havzasında yer alıyor; ama iki su eylem planında da yer almayan Muğla’da yerler var. Bunu son çare olarak dava edeceğiz ama, toplumsal olarak Antalya’nın bir bölümü, Burdur, Aydın ve Muğla’nın bir bölümünde geçerli olan su eylem planı konusunda yerel düzeyde bir eylemsellik yapılmalı diye düşünüyorum" şeklinde konuştu. 
 
'SU KAMUSAL NİTELİĞE SAHİP'
 
Batı’daki belediyelerin merkezi iktidarın su politikalarına teslim olduğunu söyleyen Erçil, "Kuyuların DSİ’nin yetkisinde olması da bunun bir ürünü. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Kanunu’nun geçici maddesi uyarınca bütün büyükşehirlerde uygulanacak olan görev ve yetkiler başlıklı 2/a maddesinde, içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının dağıtım yetkisi belediyelere ait. Büyükşehirlerde su belediye yetkisinde de olsa şirketleşmesi 12 Eylül’ün, neoliberalizmin bir sonucudur. Bir nevi özelleştirmedir. Halbuki, su kamusal bir niteliğe sahiptir, doğanın yaşam unsuru ve hakkıdır. Suyun kamusal niteliği ve yaşam için gerekliliği, ortada. Açıkça, yukarıda bahsettiğimiz hüküm DSİ’nin görev ve yetki sahibi olmadığını; DSİ’nin kuyu açmaya izin verme yetkisine sahip olmadığını da gösteriyor. Türkiye’de maalesef yerleşmiş merkeziyetçilik bunları dile getirmeyi suç sayıyor, oysa kendileri suç işliyorlar. İzmir Belediyesi’nin su kuyuları açma çabası da sonuç vermeyecektir. İzmir, bir an önce, Büyük Menderes ve Kuzey Ege Su Eylem Planına karşı bir plan yapmak zorunda. Yoksa İzmir’i susuz günler, çevre çeperindeki ekosistemleri ise yok oluş bekliyor" ifadelerini kullandı.  
 
MA / Uğurcan Boztaş