ANKARA - Amasra’da yaşanan maden faciasının ardından alanda incelemelerde bulunan ATO Başkanı Muharrem Baytemür, “Her an yeni bir katliamla karşı karşıya kalabiliriz. Madenlerde çalışan herkesin hayati tehlikesi var” dedi.
Bartın'ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında önlemlerin alınmamasından kaynaklı 14 Ekim’de yaşanan grizu patlaması sonucu 41 işçi yaşamını yitirdi. Amasra’da yaşanan katliamın ardından pek çok meslek örgütü alana giderek incelemede bulundu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Ankara Tabip Odası (ATO) da maden sahasına giderek rapor oluşturdu. ATO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Baytemür, söz konusu raporu ve alanda yaptıkları incelemelerine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) bilgi verdi.
‘5 İŞÇİ ENTÜBE EDİLDİ, DURUMLARI KRİTİK’
Baytemür, maden sahasından çıkarılan işçileri ilk olarak karşılayan 112 ekibi ve bölgedeki sağlık çalışanlarıyla görüştüklerini, madenden ilk olarak yaralı olan ve karbonmonoksit gazıyla yaşamını yitirenlerin çıkarıldığını aktardı. Son olarak çıkarılan işçilerde yanıkların çok fazla olduğunu dikkati çeken Baytemür, son çıkarılan emekçilerin vücudunda patlamanın etkisiyle oluşan ciddi hasarların olduğunu belirtti. Baytemür, yaşamını yitiren işçilerin yaş ortalamasının 30 civarında olduğunu, yaralı olarak hastaneye kaldırılan 6 işçiden 5’inin de entübe edildiğini, işçilerin durumunun kritik olduğunu söyledi.
‘TAŞERONLAŞMA UYGUN DEĞİL’
Maden facialarının Türkiye'nin bir gerçeği haline getirildiğini belirten Baytemür, karı önceleyen uygulamaların iş sağlığı ve güvenliğini geri planda tuttuğunu ifade etti. Baytemür, maden üretiminin yoğun olduğu Almanya’da 40 senedir işçi ölümünün yaşanmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Amasra’da iş güvenliği ve iş sağlığı hizmetleri, madenin kendi bünyesindeki kadrolu personelden değil Ortak Sağlık Güvenlik Birimi’nden (OSGB) alınıyor. Bu Amasra’ya özgü bir şey değil. O bölgede ve Türkiye’deki madenlerde genellikle OSGB üzerinden hizmet alımı oluyor. Bu uygun bir şey değil. Taşeronlaşma madencilik alanına uygun değil. Risk dozu yüksek yerler olması nedenle buralarda farklı iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin yürütülmesi gerekiyor.”
‘SIZINTI ÖLÇÜM CİHAZI 1,6’YI GÖSTERDİ’
Baytemür, patlamaya ilişkin net bir gerekçe sunulmadığına dikkati çekerek, edindikleri bilgilere göre sızıntı ölçüm cihazlarının 1,6’yı gösterdiğini söyledi. Madenlerde iş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin etkin bir çalışma yürütülmediğine değinen Baytemür, “Türkiye’deki bütün madenlerde çalışma koşulları çok zor. Vardiyanızın sonuna kadar gün yüzü görmüyorsunuz, yemeğinizi orada, getirdiğiniz bir poşetin içinde yiyorsunuz. Olanaklar, Avrupa ile kıyaslanamayacak düzeyde kötü. Madende çalışan herkesin hayati tehlikesi var. Kömür ya da kar hırsı insan hayatından daha değerli değil ama Soma’da, Ermenek’te de gördük ki kar etme hırsı birçok önlemin alınmasını engelliyor. Teknolojik ölçümleri yapan aletlerin alınması, oranın çalışmaya uygun hale gelmesi engelleniyor” diye konuştu.
‘ÇALIŞMALAR DURDURULMALI’
Baytemür, patlama sahasındaki denetimlerin sonuçlarına ilişkin herhangi bir çalışma yürütülmediğine dikkati çekti. TTK’ye bağlı söz konusu madenin şartlarının görece iyi olmasına rağmen patlamanın yaşandığını söyleyen Baytemür, şöyle devam etti: “Türkiye’de var olan yönetimsel sıkıntı insanlarımızın her alanda canına mal oluyor. Bunun düzeltilmesi, gerekli önlemlerin de her alanda alınması gerekiyor. Madene inmeden kağıt üstünde kalan denetimler oluyor. Orada çalışan maden mühendislerinin sadece diplomalarının olması yeterli değil. Bir fiil çalışması gerekir. Bölgede kullanılan aletler uygun mudur, buraya yatırım yapılmış mıdır, yeni teknik cihazlar alınmış mıdır, ölçümler doğru yapılmış mıdır, bunların hepsi soru işareti. Sonuçlarla ilgili herhangi bir şey yapılmıyor, yeterli denetim yok. Çalışanlar, işveren ve devlet açısından bunlara ilişkin başka bir şeye ihtiyaç var. Her insanın hayatı değerlidir. Bu nedenle madendeki önlemler alınana, gerçek iş sağlığı iş güvenliği hizmeti sunulana kadar üretimin gözden geçirilmesi, çalışmaların durdurulması gerekir.”
‘CEZALIZLIK POLİTİKASI VAR’
Amasra’da ve öncesinde yaşanan katliamların önlenebilir olduğunu hatırlatan Baytemür, “Önlenebiliyorsa bunun ismi kaza değil başka bir şey. Birçok küçük maden kazası meydana geliyor ancak rakam büyük olunca medyaya yansıyor. İnsanlar ölüyor, ciddi yaralanmaya maruz kalıyor ama bir cezasızlık politikası var. Biliyoruz ki 301 madencinin öldüğü, Soma davasından tutuklu bulunan kimse yok. Türkiye’de insan hayatı çok ucuz olduğu için bunun karşılığının olmadığı biliniyor. Cezasızlık, her alana yansıyor ve madende de var” diye konuştu.
‘KATLİAMLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ’
Baytemür, madenlerde çalışan işçi sayısının giderek azaltıldığını, buna karşın madenden kömürün sürekli çıkarıldığını belirterek, “İşçiler daha az maliyet ile daha çok iş yapıyor. TTK’ye bağlı bir yer böyleyse diğer madenlerin çalışma koşulları hemen denetlenmeli ve incelmeli” dedi.
Madenlerdeki denetimin bağımsız ve meslek örgütlerinin dahiliyle yapılması gerektiğini dile getiren Baytemür, sözlerini şöyle tamamladı: “İş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin taşeronlaşması çalışanlar ve işin niteliği açısından uygun değil. Taşeron OSGB sisteminin bir an önce sonlandırılıp, gerçek iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine geçilmesi, buranın kar amacı güdülen, ihaleyle alınan yer olmaktan çıkarılması gerekiyor. İş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini yürüten hekimlerin, sağlık çalışanlarının, asistanların, teknisyenlerin ücretlerini ise merkezi bir bütçe karşılamalı, patrona bağımlı olmamalı. Eğer burada kömür çıkarılacaksa, yeterli personel olmalı ve iş güvenliği uzmanlarının önerdiği önlemler alınmalı. Bu önlemler alınmadan insanları -her maden için geçerli- madenlere indirmemek gerekiyor çünkü her an yeni bir katliamla karşı karşıya kalabiliriz.”