‘Kadınların olmadığı bir süreç demokratikleşmez’

  • kadın
  • 09:02 12 Nisan 2025
  • |
İZMİR - Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için atılan adımları dikkatle takip ettiklerini belirten Datça Kadın Platformu üyesi Fatma Vargün, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan toplumun demokratikleşmesinin mümkün olmadığını söyledi.
 
Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesine dair aylardır önemli gelişmeler yaşanıyor. Süreç kapsamında bir dizi görüşme gerçekleştiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, en son 10 Nisan’da AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 8 Mart dolayısıyla gönderdiği mesajında, "Sosyalizme kadın özgürlüğünden gidilir. Kadın özgürlüğü olmadan sosyalist olunmaz. Sosyalizm olmaz. Demokrasi olmadan sosyalizme gidilemez" sözleriyle yeni bir inşada rolüne işaret ettiği kadınlar da diğer taraftan kolları sıvadı. DEM Parti Kadın Meclisi, kadının süreçteki muhataplığına dair önce Meclis’te grubu bulunan partilerin kadın yapılarıyla bir araya geldi, ardından da farklı kentlerde kadın örgütleriyle buluşmalar gerçekleştirmeye başladı. 
 
 
Datça Kadın Platformu üyesi Fatma Vargün ile kadınların süreçteki rolüne ilişkin konuştuk.
 
‘KÜRTLERİN MÜCADELESİNİN SONUCU’
 
Barış ve demokrasinin ekmek ve su kadar ihtiyaç olduğunu belirten Fatma Vargün, ancak bu sürecin tesis edilmesinin pek kolay olmadığını söyledi. Fatma Vargün "Ancak umutsuz da değiliz. Bilindiği üzere savaş bir erkek organizasyonu ve ülkeleri yöneten erkekler tarafından çıkartılıyor. Kadınlar üzerinde ise nesilden nesile derin acılar yaşatıyor. O yüzden kadınların savaşlara dahil ve taraf olması hiçbir zaman söz konusu olmadı. Şüphesiz hepimiz barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Türkiye'de uzun yıllar süren ve büyük bedellere yol açan Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir adımın atıldığını görüyoruz. Bunun mevcut MHP destekli AKP hükümetinin kendi isteği, gayreti ve fikriyle olduğu düşüncesinde değiliz. Suriye'de yaşanan gelişmeler, özellikle Rojava'da Kürtlerin gösterdiği büyük çabaların sonucunda böyle bir sonuca gelindiğini düşünüyorum" diye belirtti.  
 
‘DAHA FAZLA BİR ARAYA GELİNMELİ’
 
Kadınların barış ve demokrasinin sağlanmasında umudunu diri tuttuğunu dile getiren Fatma Vargün, barışın aynı zamanda kadınların yaşadığı sorunları çözerek, eştik bir yaşamı mümkün kılacağını söyledi. Kürt kadınların barış için büyük bir çaba sarf ettiğini kaydeden Fatma Vargün, “Datça gibi küçük bir yerde bizlerde elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Fakat tüm bu çabaların yeteri kadar görünür olduğu düşüncesinde değilim. Daha coşkulu, kalabalık ve insanlara dokunan çabalar gösterilmeli. Geçmişte de barış süreçleri yaşandı. O dönem kadınlar çok fazla çalışma yürüttü. Bölgeler arasında bir birine dokunan çalışmaların etkili olduğunu deneyimledik. Yine bu tür çalışmaları öneriyorum. Bugün Şırnak'ta yaşayan bir kadın ile Datça'da yaşayan bir kadının aynı şekilde hissetmesi mümkün değil. Bu anlamda bir birimize dokunmamız lazım. Türkiye'nin her bölgesinde daha güçlü, coşkulu ve ses getiren buluşmaların yapılması gerekiyor. Çünkü Türkiye gibi ülkelerde 'barış hemen olsun' demekle olmuyor. Çok büyük ezberlerimiz var. Cumhuriyetin kuruluşundan beri yanlış iliklenen düğmeler hala yanlış yerlerde duruyor. Ön yargılarımız çok fazla. Ama kadınlar kırmızı çizgileri ve ön yargıları daha kolay aşan kesimdir. O yüzden bu sürecin hızlanması için daha geniş eylemliliklerin olmazı lazım" ifadelerini kullandı. 
 
'KADINSIZ DEMOKRASİ OLMAZ'
 
Kadınları ve taleplerini dışarıda bırakan bir demokratikleşmenin mümkün olmayacağına dikkati çeken Fatma Vargün, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan toplumun tam anlamıyla demokrasiye kavuşamayacağını vurguladı. Ülkedeki eril sistemin son 25 yılda daha da güçlenerek, kurumsallaştığını dile getiren Fatma Vargün, mücadeleyle edile edilen kazanımların geri alınmak istediğini söyledi. Fatma Vargün, değerlendirmesine şöyle devam etti: "Türkiye'de kadın katliamı var, istihdamdaki yeri korkunç yerde. LGBTİ+'lara yaptırımların olacağı bir yasanın çıkacağı söylentileri var. Bir kuşatılmışlık altındayız. Kadınlar olarak güvenli ve özgür hissedeceğimiz bir ülkede yaşamak istiyoruz. Güçlü bir kadın mücadelesi var. Kadınsız barış ve demokrasi mümkün değil. Sistemlerin değişmesinin temel koşulu bu olmalı. Tabi bunun da yolu siyasetten geçiyor. Siyasette kadınların daha etkin bir şekilde rol alması gerekiyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile kadınlar daha fazla temsiliyet elde etti. Ancak bu kolay olmadı. Erkekler bunu lütfetmedi. Mücadele edildi ve kazanıldı. O yüzden siyasi partilerin kadın yapılarını zorlamalıyız. 
 
Gelirin büyük kısmının savaşa gittiği bir ortamda kadınların sorunları nasıl çözülebilir? Yani kadınlarının sorunlarının çözülmesi için öncelikle bir bütçenin olması lazım. Bu bütçenin olması için de olağanüstü koşullardan kurtulmamız gerekiyor. Türkiye'de değişmesi gereken ilk kurum siyaset. Siyaset, birçok insanın iş olarak gördüğü ve ömür boyu parlamentoda yer almayı hedef aldığı hale döndü. Kadınlar siyasette geride duruyor. O yüzden siyasetten başlayarak ciddi reformların yapılması lazım. Bunları hükümetten hemen beklemiyoruz ama atılan adımları dikkatle takip ediyoruz. Umuyoruz ki silahların susması her şeyden önce siyasetin önündeki engellerin kaldırılmasına ve kadınların siyaset yapmasına vesile olur.  Onun için zorlu bir mücadele bizi bekliyor. Bu ülkede mücadele yürüten bir kesim var. Bunun da öncülüğünü kadınlar yapıyor.”
 
MA / Uğurcan Boztaş