Dengbêj Yılmaz: Dengbêjlik geleneği devam etmeli

img

DİYARBAKIR - Babasını, Erivan Radyosunu ve kasetleri dinleyerek 12 yaşında dengbêjliğe başlayan Muhammet Yılmaz, kilamların tarihsel önemine dikkati çekerek, “Halkımızın, toplumumuzun dengbêji olmalıyız. Gelenek devam etmeli” dedi. 

Kürtçe üzerindeki baskılar artarak sürdürülürken, geçmişi bugüne taşıyan, Kürtlerin sözlü edebiyatı olarak görülen dengbêjlik kültürü de klamlarla hayat buluyor. Kültürün taşıyıcılarından dengbêj Muhammet Yılmaz (59), Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Serdeniyê köyünde 1962’de dünyaya geldi. 5 kardeşten biri olan Yılmaz, henüz 10 yaşındayken babasını kaybetti. Yaşı küçük olmasına rağmen ailesini geçim yükünü sırtlayan Yılmaz, erkek kardeşi ile beraber çalışmaya koyulur. Köyde hayvancılık yapan ve topladıkları cevizleri satarak yaşamı sürdüren Yılmaz ailesi, 1993 yılında askerlerin köylerini yakmasından sonra Silvan ilçe merkezine yerleşti. Uzunca bir dönem Silvan’da kalan Yılmaz, siyasi nedenlerden dolayı 2008 yılında cezaevine girdi ve 13 yıl tutuklu kaldı. Yılmaz, cezaevi yaşamından sonra çok sevdiği klamlarını seslendiriyor.
 
Dengbêj Muhammet Yılmaz, dengbêjlik kültürüyle tanışmasını ve hayat hikâyesini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. 
 
DİNLEYEREK BAŞLADI
 
Dengbêjliği babasından, her gün dinlediği kasetlerden ve Ermenistan’da yayın yapan Erivan Radyosu’nda söylenen klamlardan öğrendiğini dile getiren Yılmaz, o dönem dinlediği dengbêjlerin Kawis Ağa, Xerabatê Xaco, Mehmet Arifi Cizîrî, Sidîkê Karlıova, Heci Mustafa Firdevsi, Şakiro, Salihê Beynatî olduğunu söyledi. Yılmaz, 12 yaşına geldiğinde seslerine hayran kaldığı bu dengbêjlerin kasetlerini alıp dengbêjlik yapmaya başladığını kaydetti. O dönemlerde teknolojinin çok gelişmediğini hatta kasetçalar gibi teknolojik ürünleri bilmediklerinden kaynaklı Yılmaz, babasının aldığı ilk kasetçalarla olan tanışmasını şöyle aktardı: “Babam bir tane çantalı teyp almıştı ve biz ne olduğunu bilmiyorduk. Teyple oynamamız için babam bize diyordu ki, ‘teybin içinde biri var, eğer teybe karışırsanız elinizi ısırır’, bizde korkudan dokunamıyorduk.”
 
ACILAR KLAMLARLA AKTARILDI
 
Köyde yaşadığı süre boyunca hem çalışıp hem de dinlediği dengbêjlerin klamlarını söylemeye devam ettiğini ifade eden Yılmaz, 1993 yılında köylerine gelen askerlerin kendilerine koruculuk dayatmasında bulunduğunu söyledi. Yılmaz, “Bizim yaşadığımız bölgeye Şêxemirya deniliyordu, bizler de Serdeniyê köyündeniz. Askerler köyümüze baskın gerçekleştirdi ve köyü boşaltmamızı istediler. Hepimizin önünde evlerimizi yaktılar ve ‘nereye giderseniz gidin’ dediler. Şeyh Sait döneminde bizim köyümüz yine yakılmış. Tabi ben o dönem yoktum, babam anlatırdı. Bu sefer annem, babam, dedelerimiz ve yakınlarımız, kendilerine yapılan zülüm ve haksızlıkları klamlarıyla anlatıyorlardı. Ben dengbêjleri dinlediğimde bu olaylar gözümün önüne gelir. O klamları dinlediğimizde düşünüyordum. Acaba klamlar bu durumu mu anlatıyor diye, böyle bir tesir bırakıyordu üstümde” dedi.
 
CEZAEVİNDE SÖYLEMEYE DEVAM ETTİ
 
Evlenip çoluk çocuğa kavuşuncaya kadar klamlar söylediğini belirten Yılmaz, eşinin ailesinden birkaç kişinin çatışmalarda yaşamını yitirmesinden sonra yaşadıkları acı nedeniyle klamlarına bir süre ara verdiğini dile getirdi. Siyasi nedenlerden dolayı 13 yıl cezaevinde kaldığı süre boyunca da klamlarını söylemeye devam ettiğini hatırlatan Yılmaz, çalışmalarını yürüttüğü Dengbêj Evi’ne ilişkin şunları söyledi: “Cezaevinden çıktıktan üç gün sonra Dengbêj Evi’ne, kendi evime gidiyor gibi sürekli gittim. Demgbêj Evine gelmediğimde nefes alamıyorum, çünkü yaşamımın bir parçası oldu bu kültür. Sürekli diyorum, dengbêjlik olmasaydı, Kürtler geçmişte neler yaşadıklarını bugün bilemeyeceklerdi. Ama dengbêjlerin kıymeti toplum içerisinde azaldığını söyleyebilirim. Bu göz önünde ve gençler arasında görüyoruz. Bazen gençlerimize diyoruz gelin denngbêjleri dinleyin, dengbêjlik yaşamdır, tarihtir ama görüyoruz ki pek ilgi göstermiyorlar” diyerek gençlere eleştiride bulundu.  
 
DENGBEJLİK DEVAM ETMELİ
 
Dengbêjliğin yayılması için klamların her yerde söylenmesi gerektiğini belirten Yılmaz, söylenen klamların tarihinin de bilinmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz, “Halkımızın, toplumumuzun dengbêji olmalıyız. Dengbêjler kendilerini arka planda görmesinler, durmasınlar. Sesi güzel olsun olmasın dengbêj klamları bilen herkes söylesin ki, dengbêjlik geleneği devam etsin” şeklinde ifadelerde bulundu.