ŞIRNAK - Son 7 yılda 5 kişinin Kürtçe konuştuğu için öldürülmesinin "Kürt varlığına tahammülsüzlük" olarak değerlendiren Birca Belek Dil ve Kültür Derneği Eşbaşkanı Mîrza Ronî, "Korkuyu örgütleyerek dilin konuşulmasını engellemek istiyorlar" dedi.
Celadet Elî Bedirxan ve yol arkadaşlarının Suriye'nin başkenti Şam'da 1932'de çıkardığı Hawar dergisinin yayın hayatına başladığı 15 Mayıs, Kürt Ulusal Kongresi'nin 2006 tarihinde aldığı karar üzerine her yıl Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor. Söz konusu gün, bu yılda da asimilasyon ve Kürtçe üzerindeki baskılar ile karşılanıyor.
IRKÇI SALDIRILAR
Hükümet yetkilileri, öğretmen atamadığı seçmeli dersler üzerinden yıllardır asimilasyon politikalarının sona erdiğini savunuyor. Diğer yandan Kürtçe dergi, gazete, ajans ve televizyonları kapatıyor. Meclis'te Kürtçeyi "bilinmeyen dil" olarak kayıt altına aldırtan hükümet, Kürtçe konuşanların karşı karşıya kaldıkları ırkçı uygulamalar ve fiziki saldırılar karşısında sessiz kalıyor. Sadece son 7 yıl içerisinde sırf Kürtçe konuştuğu için 5 kişi ırkçı saldırılar sonucu yaşamını yitirdi ve birçok kişi bu saldırılardan yaralı kurtuldu. Yine ırkçı saldırılardan kaynaklı yerlerini terk etmek zorunda kalanlar oldu.
Söz konusu olayların bazıları şöyle:
"* 2013’te İstanbul’da servis aracında Kürtçe konuşan Rıdvan İşler bir grup ırkçının saldırısına uğradı.
* 13 Mart 2015'te Erzurum'un Karayazı ilçesinde 6'ncı sınıf öğrencisi A.Ö., Kürtçe konuştuğu için öğretmeni tarafından darp edildi ve okuldan uzaklaştırıldı.
* 24 Ekim 2015'te İstanbul Avcılar’da 3 çocuk babası olan Selim Serhed, Kürtçe şarkı söylediği için ırkçı saldırganlar tarafından öldürüldü.
* 8 Eylül 2015'te İstanbul Kağıthane’de Sedat Akbaş (21), cep telefonuyla Kürtçe konuştuğu sırada saldırıya uğradı ve sonrasında yaşamını yitirdi.
* 26 Nisan 2016'da Uşak'ta inşaat işçisi olan Eren Sömer (26) ve Ufuk Çelik (28), Kürtçe konuştukları için ırkçı bir grubun bıçaklı saldırısına maruz kaldı.
* 14 Mayıs 2016'da Aydın'ın Nazilli ilçesindeki bir yurtta kalan üniversite öğrencisi Pınar Çetinkaya, ailesiyle telefonda Kürtçe konuştuğu için “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla yurttan atıldı.
* 10 Şubat 2018'de Sivas’ta bir inşaat işçisi, Kürtçe konuştuğu için ırkçılar tarafından darp edildi.
* 10 Kasım 2018’de Ağrı’da zorunlu askerlik yapan Fikret Aydemir, Kürtçe konuştuğu için bir grup ırkçı askerin saldırısına uğradı.
* 16 Aralık 2018’de Sakarya’nın Hendek ilçesinde Kürtçe konuşan Kadir Sakçı ve oğlu Burhan Sakçı, "Kürdüz" demeleri sonrası silahlı saldırıya uğradı. Baba Sakçı kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
* 28 Aralık 2018'de İstanbul Gaziosmanpaşa'da Sinan Encü, Kürtçe konuştuğu için tellakın sert müdahalesine maruz kaldı.
* 13 Ekim 2019'da Sakarya’da Şirin Tosun (19), Kürtçe konuştuğu için önce 6 kişi tarafından linç edildi, daha sonra silahla vurularak öldürüldü.
* 16 Ekim 2019'da Çanakkale'de göz ameliyatı olan eşi Bedriye Yaşlı (71) ile Kürtçe konuşan Ekrem Yaşlı (74), başka bir hasta refakatçisi tarafından ırkçı saldırıya uğradı.
* 1 Haziran 2020’de Ankara Etimesgut ilçesinde 20 yaşındaki Barış Çakan, Kürtçe müzik dinlediği için 3 kişilik bir grubun bıçaklı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.
* 13 Kasım 2020’de İBB Şehir Tiyatroları'nın Kasım programında yer alan "Bêrû" adlı Kürtçe oyununun sahnelenmesi valilik kararıyla yasaklandı.
* 12 Aralık 2020’de İsmet Tuna, Kocaeli’nde otobüste annesi ile Kürtçe konuştuğu için otobüs muavini tarafından saldırıya maruz kaldı.
* 12 Aralık 2020’de Adana’da askerlik yaptığı sırada Kürtçe bir şarkıyı kendi tarzıyla söyleyerek sosyal medyada paylaşan Fırat Polat, soruşturmaya tabi tutuldu.
* 10 Ekim 2020’de İBB Şehir Tiyatrosunda sahnelenmesi planlanan Kürtçe tiyatro oyununu, kaymakamlık tarafından gösterime kısa süre kala süresiz yasaklandı."
KÜRTÇE ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Tüm bu yasaklama, kapatma ve baskılara rağmen bölge kentlerinde Kürtçe çalışmalar aralıksız devam etti. Söz konusu çalışmaların yapıldığı yerlerden birisi ise Şırnak'ın Cizre ilçesinde 22 Eylül 2019 açılan Birca Belek Dil ve Kültür Derneği.
Derneğin Eşbaşkanı olan yazar Mîrza Ronî, dile dönük baskıların "Kürt varlığına tahammülsüzlükten" kaynaklandığını kaydetti. Kürtçenin Mezopotamya coğrafyasının kadim dillerinden birisi olduğuna dikkati çeken Ronî, "Bu kadim dil elbette her zaman egemen güçlerin hedefi olmuştur. Kürtçeyi her zaman bir tehdit olarak görmüşler. Bu nedenle Kürt dili hep yasaklandı" diye kaydetti. Kürtçenin halen birçok alanda yasaklı olduğunu söyleyen Ronî, “Bir dili yasakladığınızda o toplumun varlığını da yasaklamış olursunuz. Ama bütün saldırılara rağmen Kürt halkı yıllardır bu dil için mücadele veriyor ve resmi bir dil olması için çabalıyor” diye kaydetti.
'İNTERNET ÜZERİNDEN DİL YAŞATILMAZ'
Dili yasaklayan yurttaşların da sık sık ırkçı saldırılara maruz kaldığını kaydeden Ronî, "Saldırılarla ve katletmekle Kürtçe susturulmak istenmiştir" dedi. "Bir kişiyi kendi anadilinde konuştuğu için öldürmek dile karşı en düşmanca tavırdır" diyen Ronî, "Kürtçe resmi dil olduğunda Kürt varlığı tanınacağını biliyorlar. Bundan kaynaklı korkuyu örgütleyerek bu dilin konuşulmasını engellemek istiyorlar" ifadelerini kullandı.
Dil üzerindeki yasakçı politikaları "utanç verici" olarak nitelendiren Ronî, her şeye rağmen dilin yaşatılması için çaba gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ronî, şöyle devam etti: "Dili yaşatmak istiyorsak Kürtçeye ciddi yaklaşmamız gerekiyor. Bana göre online üzerinden ya da internet üzerinden Kürtçe ders vermek bu dili yaşatmaya yetmez. Birçok insan internet kullanmıyor. Ya da sosyal medya üzerinden dili öğrenemiyor. Toplumun içine karışmak gerekir. Sadece dijital dil ile yetinirsek bu dili yaşatmamıza yetmeyecek ve bu saldırıların önüne de geçemeyecektir."
MA / Zeynep Durgut