DİYARBAKIR - Payîz Yayınevi, yedi ayrı tarihsel süreci ele alan "Güneş Ülkesinde Diriliş" roman serisinin, ikinci kitabı olan tek ciltlik Bawer Botan'ın "Umut Işığı" ve İrfan Güler'in üç ciltlik "Özgürlüğe Doğuş" romanlarını okuyucuyla buluşturdu.
"Güneş Ülkesinde Diriliş", yedi ayrı tarihsel süreci ele alan bir roman serisi. Birçok yazarın yer aldığı bir ekip çalışması ürünü olan seri, yedi kitaptan oluşuyor. Payîz Yayınevi'nden çıkan bu serinin ilk üç ciltlik kitabı olan Sait Üçlü'nün kaleme aldığı "Amara"dan sonra, Bawer Botan'ın kaleme aldığı tek ciltlik "Umut Işığı" ve İrfan Güler'in imzasını taşıyan üç ciltlik "Özgürlüğe Doğuş" kitapları da Payîz Yayınevi'nden çıktı.
'UMUT IŞIĞI'
Okurla buluşan Bawer Botan'ın "Umut Işığı" romanında, kahramanının çocukluk dönemi, ilkokul, ortaokul ve lise öğretimi, Amara'dan başlayıp Nizip'ten Ankara'ya kadar giden tarihsel süreci anlatılıyor. Kitabın arka kapak yazısından bir bölüm şöyle: "Yılın son ayına girerken, kendi içinde yaşadığı cehennemi karmaşadan çıkmanın hazırlığını yapıyordu Abdullah. Başına ne belaların geleceğini bilemeden, yıpranmış fistanı içerisinde, göğsü korkuyla dolu gittiği ilkokulun ilk gününden beri kovaladığı sorular yanıtlarına kavuşmaya başlıyordu artık. Son günlerde Haki ile konuşmaları çok yoğun bir hal almıştı. İçinde patlamaya hazır bir volkan kaynıyordu adeta. Tersi iddiaların tümü geçerliliğini sonsuza dek yitirmeye başlamıştı. Hiçbir kuşkusu kalmamıştı..."
'ÖZGÜRLÜĞE DOĞUŞ'
Üç ciltlik üçüncü bölüm olan İrfan Güler'in kaleme aldığı "Özgürlüğe Doğuş" romanında ise 1970'li yıllar anlatılıyor. Hayri, Mazlum, Kemal ve yoldaşlarıyla ilişkisi, mücadelenin aldığı biçim, zorlu ve öngörülü kararlar ve bir halkın kendisine güvenmesini sağlayan ilk adımlar...
Kitabın arka kapak yazısından:"Her kritik dönemeçte kendisini yarı yolda bırakanlar çıkıyordu. Diğer arkadaşlardan onu ayıran temel özellikler bu tür durumlarda öne çıkıyor ve daha belirginlik kazanıyordu. Öncelikle el attığı her işte sonuç almak istiyor ve sonuna kadar götürüyordu. Arkadaşlarını harekete geçiriyor, başka çevrelerin olanaklarını devreye koyuyor, kendisini de ona uygun örgütlüyor ve ayarlıyordu. Rastgele konuşmuyor ve hitap etmiyor, kişisel bir dil ve üslup kullanmıyordu. Dili ağır, iğneleyici, üstenci ve kişisel değildi. Hem Kemal gibi yerinde duramayana hem Hayri gibi ağır ve olgun olana göre bir biçim alıyor ve esnekliği hep içinde barındırıyordu. Her insanla diyalog kurabilme, konuşma, arkadaş olma yetisini gösteriyor, hepsini temsil ettiği değerlere ve ilkelere rahatlıkla bağlayabiliyordu. Bazılarına yakınlık duyma, bazılarına uzak durma veya mesafeli yaklaşma içine girmiyor; herkese kapsayıcı yaklaşıyor sonuna kadar dinliyor ve ikna etmenin bütün inceliklerini sergiliyordu. Bu özellikleri geliştikçe kopuşlar ve ayrılmalar bireysel düzeyde kalıyor, grubun bölünmesi ve parçalanmasının önüne geçiyordu..."
'DEMOKRATİK TOPLUMCU EDEBİYATIN İLK ÖRNEĞİ'
Eylül 2021'de Payîz Yayınevi'nden çıkan "Güneş Ülkesinde Diriliş" serisinin ilk kitabı olan M. Sait Üçlü'nün kaleme aldığı üç ciltlik "Amara" romanında, 19’uncu ve 20’nci yüzyılda yaşanan Kürt isyanları ile 1960’lara kadar olan Kürdistan tarihi anlatılıyordu. Katıldığı bir televizyon programında yaşanan tarihi, Kürtlerin bir toplumsal belleği, insanlığın bir toplumsal belleği haline getirmek istediklerinin altını çizen Üçlü, hakikati görünür kılmayı amaçladıklarını belirtmişti.
Bir roman kurgusundan ziyade yaşanan gerçekliği romanın özelliklerini kullanarak anlattıklarını ifade eden M. Sait Üçlü’ye göre, "Güneş Ülkesinde Diriliş" roman serisi mevcut kalıpların dışında yeni bir roman türü denemesi ve Demokratik Toplumcu Edebiyat’ın ilk örneğini teşkil ediyor.