İSTANBUL- Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği’nin düzenlediği “Kültür sanatta kadının rolü ve kadın çalışmalarının kurumlaşması” konulu panelde, kadın bilinci ve iradesinin kültür-sanat çalışmalarıyla daha çok güçlendiğine dikkat çekildi.
Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği (KASED), Beyoğlu’nda bulunan Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) “Di çand û hunerê de xebat û sazîbûyîna Jinan”(Kültür sanatta kadının rolü ve kadın çalışmalarının kurumlaşması) başlığıyla panel düzenledi. Moderatörlüğünü Zeyşan Ateş’in yaptığı panelde KASED kurucusu Saliha Ayata, Kürt sanatçı Şîlan Dora katılımcı olarak yer alırken, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri ile Kadın Zamanı Derneği üyesi çok sayıda kadın katıldı.
MKM'NİN KÜRT SANATINDAKİ YERİ
Panelde ilk söz alan sanatçı Şîlan Dora MKM'nin 27 Eylül 1991 yılında Musa Anter ile Ali Temel'in de aralarında bulunduğu bir grup aydın tarafından İstanbul'da kurulduğunu hatırlattı. MKM' nin tiyatro, sinema, müzik, halk dansları, çağdaş dans gibi sanatın birçok dalında üretim yaptığını aktaran Dora, komünal sanat anlayışıyla, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu halklarının sesi, dili ve rengi olmayı amaç edindiğini söyledi.
Kendisinin de bir MKM sanatçısı olduğunu ifade eden Dora, "Mûsa Anter, Fêkiyê Hüseyin Sağnıç, onlar gibi biz de MKM’de yer aldık. Müzik, edebiyat, sanat alanında çalıştık. MKM’nin Kürt sanat alanında çok büyük katkısı oldu. Çünkü Kürt sanatında kurumsallaşmanın önünü açtı. İlk başlarda müzik alanında eğitimler verildi. Daha sonra farklı alanlarda da bölümler açıldı. MKM'yi 1990'lar dönemiyle değerlendirdiğimizde halkın yoğun ilgisi ve sahiplenmesi vardı. Çünkü Kürt bölgesinde yaşanan savaş nedeniyle batıya çok yoğun bir Kürt göçü yaşandı. Kendi dilleri ve kültürlerinden koparılan Kürtler, MKM ye kendi kurumu olarak gördü. Bu sahiplenmeyi gören devlet, MKM'ye baskıları artırdı. MKM buna yönelik büyük bedeller ödedi" diye konuştu.
‘KÜLTÜR VE SANAT BİR TOPLUMUN KİMLİĞİDİR’
Sanat ve kültürün aynı zamanda bir toplumun kimliği olduğunu dile getiren Dora, “Kürt halkının MKM’yi bu kadar sahiplenmesi bu yüzdendir. MKM’nin Kürt sanatı açısından öneminden ziyade kadın sanatçıların önemli bir alan açtı. MKM yüz kişiyle başladı ve ilk kurduğumuz müzik grubu olan Koma Asmîn 11 kişiyle 1997’de kuruldu. Asıl amaç kadının kültür ve sanata yer alarak hak ettiği yere gelmesiydi. Kadınların kendi rengi ve diliyle sanatını icra etmesiydi. Eğer bir sanat dalı kendi toplumunu aydınlatmak istiyorsa her şeye karşı mücadele yürütmek zorunda. Devlete, erkeğe, asimilasyona karşı etkili bir mücadele yürütmek zorunda. Kürt kadınları, bunu çok iyi başardı. Yani hem erkekle hem de sistemle mücadele etti. Kadınlar sadece sanat icara etmiyor aynı zamanda dilini, kimliğini ve kültürünü de yaşatıyor. Bunun yanı sıra sanat ve kültürde ideolojik açısında bir kadın bilincinin uyanmasına neden oldu. Bu anlamda kadın mücadelesi de bize öncülük eden Eylem, Mizgîn gibi sanatçılar çok katkısı oldu. MKM kadının rol ve misyonu açısından büyük adımlar attı. Kadın bilinci ve iradesi sanat ve kültür çalışmalarıyla daha çok güçleniyor. Bu gün Kürtçe üzerine baskılar devam ediyor. Kürtçe tiyatro, konser ve oyunlar yasaklanıyor. Biz bu baskıların yabancısı değiliz mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
‘KADIN SANAT VE EDEBİYATIN ÖZNESİDİR’
KASED’in kurucusu Saliha Ayata ise, kadınların dünyadaki sanat ve edebiyattaki yerine işaret etti. Ayata, "Yüzyıllık edebiyat tarihine baktığımızda kadın şirin, edebiyatın ve dengbejliğin öznesi olmasına rağmen daha çok bedeni üzerinden nesnelleştirdiğini görüyoruz. Kürt edebiyatında da durum pek farklı değildi. Kürtler ‘de yazılı bir edebiyat olmadığı için daha çok dengbejlik kültürü ile aktarılmış. Burada da kadınlar daha önce sadece sembolik olarak yer alıyordu. Ya bir erkeğin aşık olduğu kadın, yada ya da bir erkeğin kızı olarak anlatılıyor. Oysa kadın Sanat ve edebiyatın öznesidir. MKM ilk kurulduğu süreçte kadınlar yine vardı. Fakat o zamanlar tam olarak iradeleşmemişti ve sanat sadece erkeğe aitmiş gibi bir algı hakimdi. Zamanla kadınların iradeleşmesi sanat alanında yer almasıyla bu durum değişti. Bizde KASED'i kurarken kadınlar kendi özgünlüğüyle ve erkeklerin baskısından bağımsız hareket etmesiydi" diye belirtti.
‘KÜLTÜR KENDİ DİLİYLE VARDIR’
Kültürün kendi diliyle var olduğunu söyleyen Ayata, kültürün toplumun maddi ve manevi değerlerini temsil ettiğini belirtti. Sömürgecilerin bu nedenle ilk olarak toplumun diline ve kültürüne saldırdığını ifade eden Ayata, son aylarda meydana gelen Kürt dili ve kültürüne dönük tahammülsüzlüğün en uç noktaya vardığına işaret etti. Ayata devamla, “Hiçbir gün yok ki yasaklarla yüzyüze kalmayalım. Sanat faaliyeti, konser ve Kürtçe tiyatro oyunları son zamanlarda yasaklandı. Onlarca kültür ve sanat çalışanı gözaltına alınarak, tutuklandı. Buna rağmen çalışmalarımız durmadı bu günse mücadelemiz devam edecek” diye konuştu.
Panel konuşmalar ardından sona erdi.