Kışanak: Bugün susarsak yarın konuşacak zemin olmayacak

img
ANKARA - Kobanê Davası'nda beyanlarına devam eden Gültan Kışanak, "Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı" dedi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla sürüyor. 
 
Sincan Cezaevi'nde bulunan tutsaklar, Sebahat Tuncel, Nazmi Gür ve Bülent Parmaksız duruşma salonunda hazır bulunurken, siyasetçilerin bir kısmı ise Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, duruşmaya Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, Kandıra Cezaevi’nde bulunan Gültan Kışanak da SEGBiS ile bağlandı. Duruşmayı, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları ve çok sayıda kişi izledi. 
 
Duruşma, Kışanak’ın savunması ile başladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) önemli bir demokrasi gereğini yerine getirerek ön seçimi girdiğini belirterek sözlerine başlayan Kışanak, yerel seçimlerin kumpas davalarının açığa çıkma seçimleri olacağını ve halkın görevini yerine getireceğini kaydetti. 
 
Halkın Kobanê Kumpas Davası’nı kabul etmediğini ve sonradan yapılan tüm seçimlerde iradesini ortaya koyduğunu belirten Kışanak, “Sizin vereceğiniz karar itibariyle, dikkate almanız gereken bir husus. Senelerdir yargı denilen mekanizma karşısında siyasi rakiplerimizle mücadele ediyoruz. Onların yalanlarını ifşa ediyoruz, halkımız bunu bildiği için seçimlerde siyasi iradesini ortaya koyuyor. Sizin de yargı olarak, bu kararın altında imzanız olacak ve tarih sizi bu imzalar nedeniyle yargılayacak. Halkın iradesine darbe yapanların mı yanında duracaksınız, yoksa ‘darbe yapamazsınız’ diyenlerin mi yanında duracaksınız?” diye sordu. 
 
TUTUKLANDIKTAN 11 GÜN SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI 
 
Kışanak dava kapsamında yargılananlara yöneltilen suçlamalara değinerek, “Bu dava siyasi bir davadır, bu davada bana ve diğer arkadaşlarımıza suçlama konusu olarak yöneltilen tüm iddialar siyasi faaliyetler, basın açıklaması, miting konuşmaları, demeçlerdir. Kamuoyu bunu açık bilsin, kendi siyasi düşüncelerimiz ve siyasi faaliyetlerimiz dışında suçlama konusu yoktur. Bu dava kumpas davasıdır, 2016’da tutuklanmam ve DBB’ye el koymaya gerekçe gösterilen soruşturmanın hepsi kumpastır. Malatya’ya gelen yanıtlarda; ‘elimizde CD yok, Meclis'e fezleke gönderilmemiş’ denildi. Belediyeyi ele geçirmek için bir kumpas düzenlendi. Benim için birinci kumpas budur, Ankara’da Numan diye bir adam gelip çöplükten bulduğu belgeleri savcılığa vermiş. Ben tutuklandıktan 11 gün sonra iddianame çıktı. Ben tutuklanıncaya kadar Numan tüm süreçleri takip etti, beni uçağa bindirdi, Kocaeli’ne gönderdi. Özel bir kumpas vardı, bu iktidar DBB’ye el koymak istiyordu. Hangi savcı 11 gün sonra iddianame hazırlar? O iddianamedeki iddiaların tek bir belgesi yok, darbecilerin kurduğu yalana dayalı polis tutanaklarıdır” dedi. 
 
DEMOKRATİK SİYASETE KUMPAS KURDUNUZ 
 
Kışanak, sözlerine şöyle devam etti: “İkinci kumpası da burada yaptınız. Kobanê Kumpas Davası’na beni eklemek için burada tuttunuz. Ahmet Altun, teşhisçilerin altına imza attı ve beni bu kumpasa ekledi. Kobanê Kumpas Davası’ndaki iddianamenin benimle ilgili her bir bölümü emniyetin araştırma tutanağıdır. İftiracıların beyanlarından tutuklandım. Beni 3 yıl tuttuktan sonra utanmadan, iftiracıların beyanlarını tutuklanmamdan önce aldığınızı söylediniz. Ben vekil seçilmeden, 2007 yılında kumpasçılar devreye girmiş, uyduruk bir soruşturma dosyası yapıldı. O dosyayla ilgimiz olmamasına rağmen, DTP milletvekilleri teknik takibe alındı ve kumpasa başladılar. Dava dosyasında, hiçbirimiz hakkında fiziki, teknik ve ortam takip kararı yok. Kumpasçıların verdiği kararı bahane ederek, bizi dinlemişler. Dertleri, demokratik siyasetin önünü kesmek, diğerleri kılıftı. Kürt sorununun, barış yoluyla, Meclis yoluyla çözülmesine karşı bize kumpas kurdular. Derin mafya ile iş kuranlara söylüyorum; demokratik siyasete kumpas kurdunuz. Soruşturma savcısı çok açık bir şekilde; ‘Dava dosyası bin küsür klasörden oluşuyor, bazı belgeler yok, onlar arayıp bulsun ben bulamam’ diyor. Sen bulamıyorsan ben nereden bulacağım, böyle bir savcı ve yargılama olabilir mi? 
 
HUKUK DEVLETİ DEĞİL, POLİS DEVLETİ 
 
Savcı, ‘aksi ispatlanmadığı sürece polis tutanakları delil niteliğindedir’ diyor. Yargılanan kişiye ‘suçsuzluğunu ispatla’ denilebilir mi? ‘Sen cadısın, cadı olmadığını ispatla’ diyorlar, suya atıyorlar dibe batarsa cadı değil, suyun üstünde kalırsa ‘cadısın’ diyorlar, hiçbir kurtulma şansın yok. ‘Ben seni suçluyorum, git ispatla’ diyor, bunun adına yargılama, adalet denilemez. Hiçbir hukuk devletinde savcı ismini kullanan kişi bunu yapamaz. Karşı karşıya kaldığımız dosya bir savcının yazdığı iddianame değil, polislerin, kumpasçıların tuttuğu belgelerden ibaret bir çöplük. Beni kumpas davasına dahil etmek için Ahmet Altun’a ne gerek var, polis tutanak tutmuş, böyle bir mantığın olduğu yerde hukuk devleti yoktur, polis devleti vardır. Hukuk devletinin köküne kibrit suyu damlatıyorsunuz. 
 
DARBECİLERİN MİRASINA SAHİP ÇIKIYORSUNUZ 
 
Bizi, beğenmediğimiz anayasayı savunmak zorunda bırakıyorsunuz. ‘Sahte delil üretilmedi’ diyorsunuz, size onlarca sahte delil sayarım. Benim bu davada tutuklanmama gerekçe yapılan gizli ve açık tanıkların kumpas olduğu, dava dosyasındaki tarihlerin yanlış olduğu ortada. CD’si bilirkişiye giden üç şey var, bunlar polis tutanağının nasıl sahte olduğunu gösteriyor. 6-7 yıldır yargılandığımız sürece hepimiz ‘bunların altında FETÖ'cü mü var bir araştırın’ diyoruz, bunu da araştırmıyorsunuz.  Bu, 15 Temmuz darbe girişiminin devam ettiğinin göstergesidir. O darbe girişinin asıl muradı, bu ülkede Kürt sorununu çatışma içinde bırakıp, ekmeklerine yağ sürmek. Darbe başarılı olmuş, kimse demesin darbeyi başarısız kıldık diye. Hendek dediğiniz süreçteki komutanların hepsi darbeci çıktı, bu kumpas belgelerini toplayanlar darbeci çıktı. Darbecilerin mirasına sahip çıkıyorsanız, söyleyin. Bizlere burada hukuka uygun bir yargılama yapılıyormuş gibi kimse konuşmasın, biz hakikati biliyoruz. Hakikati anlatmaya devam edeceğiz. 
 
EKONOMİ ÇÖKTÜ, SAVAŞ VAR, ÇATIŞMA VAR
 
7 yılı aşkın bir zamandır siyasi kumpaslarla cezaevlerinde tutuluyoruz, peki dışarıda ne oldu?  Ekonomi çöktü, savaş, çatışma var, ülkenin komşuları ile ilgisi kalmadı, anayasa çöktü. Şu anda Yargıtay’ın Can Atalay üzerinden Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yürüttüğü kavga ülkede, anayasal hukuk sistemine son verme girişimleri noktasına geldi. AYM’de bizimle ilgili bekleyen kararlar var ama siyasi baskılardan kaynaklı kararlar verilmiyor. 
 
2018’den beri uzun tutukluluk ile ilgili başvurular var. 6 yıldır orada bekliyor. Cevap veremiyor, niye veremiyor? Diyecekler ki, ‘sen teröristleri korudun’ Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı var uygulamıyorlar, çünkü tehdit altındalar. Anayasal rejim çökmüş durumda. Artık bizim AYM’ye ihtiyacımız var mı, yok mu? Bunun son noktası, bizim anayasaya ihtiyacımız var mı, yok mu? tartışmasına geldi. 
 
Demokrasi denilen şey denetlenme mekanizmasına bağlıdır, denetleme mekanizması sadece yargı, yasama faaliyetleri içerisinde değildir. Eleştiri, protesto hakkı olmadan, özgür tartışma hakkı olmadan, kadınların, gençlerin, işçilerin eleştirme hakkı olmadan bir ülkede demokrasi rayına oturtulamaz. Anayasal rejimlere ‘hukuk devleti’ diyebilmek için düşünce ve ifade özgürlüğü olmalı. Protesto hakkı, örgütlenme hakkı, basın özgürlüğü, sokağa çıkma, STK’nin örgütleme özgürlüğü olmadan bir rejime ‘demokratik’ denilmez. Bunun doğru işleyebilmesi için demokratik toplum düzeninin inşa edilmesi lazım. 
 
BUNUN NERESİ DEMOKRATİK REJİM? 
 
Türkiye’de demokratik toplum düzeni diye bir şey kalmadı. Darbe girişimi bahane edilerek, STK’ler kapatıldı, grevleri yasaklandı. Bir basın açıklaması yapılamıyor, Türkiye’nin üçüncü büyük partisin binası önünde bile basın açıklaması yaptırılmıyor. 2016’dan bu yana darbe yapıp bizi içeri koydular ya, örgütlenme hakkı ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırdılar. Bunun adı otoriter rejimdir. Bugün yaşadığımız krizlerin temelinde bunlar vardır, bunlar kapsamında faaliyet yürüttüğümüz için yargılanıyoruz. Kadın meclislerimizin toplantıları, kadın kurumları, kadın platformları ile yaptığımız görüşmeler suç sayıldı. Kadınlar sokağa çıkmadan dertlerini nasıl anlatacak? Bütün karar verici mekanizmalara erkekler yığılmış, kadınların sesini kısacaksın, kadın kurumlarını kapatacaksın, faaliyetlerini suç sayacaksın, peki kadınlar nasıl sesini duyuracak? Bunun neresi demokratik rejim? 
 
CEZAEVİNDEYİZ DİYE SUSMAYACAĞIZ 
 
Bu ülkede parayı, sermayeyi erkekler kontrol ediyor. Kadın hukuksuzluğa uğradığında ne yapacak? Örgütlenecekler, dernek kuracaklar, konuşacaklar, sokağa çıkacaklar, şiddete dur diyecekler. Bunu deme hakları yoksa, demokrasi yok demek. Kayyımların yaptığı ilk iş kadın kurumlarını kapatmak oldu. TRT 6’de kadınlara dönük programda kadınlara yemek yaptırıyorlar. Kadınlar zaten bunu evde yapıyor, bu mu kadınların geliştirilmesi. Buna itiraz ediyoruz, ben kendimi temsil edeceğim, kendi sözümü kuracağım, programımı yapacağım, buna engel olamazsınız. En fazla bizi cezaevine koyarsınız ama sözümüz sokaklarda olmaya devam edecek. Kadınları kutluyorum, bu rejime karşı seslerini kısmadılar, bizler de kısmadık, cezaevindeyiz diye susmayacağız. 
 
SEN KİMSİN BUNU YAZIYORSUN!
 
Partimizin bütün faaliyetleri suç, ‘terör faaliyetleri’ diyorlar. Sen kimsin bunu yazıyorsun? Haddini bileceksin. Demokratik siyasete yapılan bu darbenin geldiği son nokta, toplumu biat ettirmeye zorlamak, örgütlenme mekanizmalarını dağıtmak, ifade özgürlüğünü yerle bir etmek, basın özgürlüğüne el fatiha. Televizyonlardaki haberlerin vahameti ortada. Bir gazeteci, konuğu komutan bile olsa ona ‘Sayın komutan’ der ‘komutanım’ demez. Haberci kılığına girenler dışarıda, gerçeği söyleyenler içeride. Buna da demokrasi denilecek. Bu demokrasi değildir, biz bu ülkede demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz, örgütleneceğiz, kadın meclislerimizi, platformlarımızı kuracağız.  Bir araya geleceğiz, yürüyeceğiz, korkmayacağız, bir korku imparatorluğu yarattılar ama bu korkunun üstesinden geleceğiz, yıkıp atacağız. 
 
SUSARSAK, YARIN KONUŞACAK BİR ZEMİN OLMAYACAK
 
Bizim düşünce ve ifade özgürlüğümüzü elimizden alamazsınız, bunu suç gibi gösteremezsiniz. İktidar gibi düşünmediğimiz için bizi yargılayamazsınız. Bu korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Bunu yenmenin tek yolu; cesur olmak ve bu despotluğa karşı çıkmak. Karşı çıkmayan toplumlarda ne oluyor? Almanya'da Hitler öncesinde önemli bir hukuk tartışması başlıyor. Schimmel, Hitlere yakın ve diyor ki; ‘Seçimde en fazla oy alan kimse, onun söylediği yasadır. Şu anda Türkiye’de kurulmak istenilen rejim bu. Kaiser de diyor ki; Çoğunluk öyle diyebilir ama halka da kulak vermek gerekiyor.' Anayasal rejim tartışması budur. Sonunda Keser’in yanında yüksek sesle itiraz edilmediği için Şimil’in dediği oluyor ve Hitler Almanya’nın başına bela oluyor. Türkiye’de yürütülen Anayasa ve AYM arasındaki durum tam da budur. Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı, özgürlüklere sahip çıkma zamanı. Yarın çok geç olabilir, ne yapacaksak bugün yapalım. Doğruyu örgütlenmeliyiz, demokratik haklarımızı yeniden kazanmalıyız. 
 
KÜRT VE KURDİSTAN GERÇEKLİĞİ VAR 
 
Savcı mütalaada, ‘etnik terör’ diye bir tanım yapmış, ‘etnik terörün iki nedeni vardır’ demiş. Türkiye açısından, bizler açısından, Kürtler açısından bunun doğru olup olmadığına savcı mı karar veriyor.  Savcı, Kürt tarihinin evveliyatının olmadığını, birilerinin bunu bahane ettiğini söylüyor. Bu mütalaayı yazan, bu yargılamayı sürdürenler şunu kabul ediyor; ‘PKK bir neden değil, bir sonuç.’ Kürtlerin bir dili var Kürtçe, coğrafyası var, adı Kurdistan. Kürt ve Kurdistan gerçekliği var. Kütler, bu toprakların kadim bir halkıdır. Kürtlerin anadilini, kimliğini kullanmadığı bir gerçek. Daha oturduğunuz yerin ilerisinde Meclis'te sabah akşam Kurdistan ve Kürtçe sorunları konuşuluyor.  Geçen gün Diyarbakır Milletvekilimiz Mehmet Kamaç, ‘Ben burada Türkçe konuşuyorum ama annem anlamıyor’ diyor. Bir seçilmiş vekil, Meclis'e gitmiş ama konuştuklarını annesi anlamıyor. Bu sizin için sorun değil mi? Siz kendinizi Kürtlerin yerine koyun, parlamentoya gitmişsiniz ama anneniz, eşiniz, kardeşiniz, köylünüz sizi anlamıyor. Çünkü o dili bilmiyor, bunun adı haksızlık değil mi? O yüzden bunlar sözde nedenler değil, gerçek nedenlerdir. Kürt halkının varlığının olduğu, Kurdistan diye bir coğrafyanın olduğu, Kürtlerin bu coğrafyada yaşadığı kadim bir halk olduğu ve bu ülkedeki sistemin onları yeterince kapsamadığı, anadillerinde hakları olmadığı bir vaka ve hakikattir. 
 
KÜRT HAKİKATİNE SAYGI DUYUN 
 
Senelerdir söylediğimiz şey, nedenleri ortadan kaldırmamız lazım. Demokratik siyasetin işi de bu nedenleri ortadan kaldırmak. Birileri bunların ortadan kaldırılmasını istemiyor, bizlerin önünün kesilmesinin nedeni de budur. Bizleri cezaevinde tutup, rantı cebe indirmek istiyorlar. Bırakmıyorlar ki nedenleri konuşalım, sürekli sonuç üzerinden konuşuyorlar. Diyarbakır’da benim karşımda aday olanlar, televizyonları gezip 'özerkliği bunlar getiremez, biz getirebiliriz' dediler. Bunların gerçekliği bu, halkın gerçekliğini görmediler. Demokratik siyasetin önünü kapatarak, bu sorunların hiçbiri çözülemez. Ben burada siyasi görüşlerimi savunuyorum, erdemli bir kadın olarak gerçekte ne düşünüyorsam bunu savunuyorum. Kumpas davasıyla tertiplediğiniz kağıtları kabul ettiğim anlamına gelmiyor, bunu sakın düşünmeyin. Kumpas delilerinizi kabul ettiğim anlamına gelmez. ‘Demokratik siyasetin önü kapandıysa ülkenin başı belada’ bu nasıl suç oluyor, ülkenin başı belada değil mi? O zaman neden bu durumdayız? 34 yıldır demokratik siyasete ısrar eden bir Kürt hakikati var, buna saygı gösterin. Bütün engellemelere, saldırılara, cezalara, tutuklamalara, kayyım atamalara rağmen demokratik siyasette ısrar eden bir Kürt gerçekliği var, buna saygı duyun, bunu suç olarak gösteremezsiniz. Bu bir tehdit değil, bir şanstır. Bu şansı değerlendirmek gerekiyor, bu ısrara saygı duymak gerekiyor. 
 
ERDOĞAN CHP’Yİ SUÇLUYORDU, ŞİMDİ KENDİSİ YAPIYOR 
 
‘Bu ülkede dağı kaç kere boşalttık yine doldu’ diyen bir genelkurmay var. Defalarca komutanlar şunu söylemişti; ‘Bize diyorsunuz git, savaş, vur, bitir. Yapıyoruz ama siyaseten neden çözmüyorsunuz?’ diyor. En radikal olanları bile, ‘Kürt sorunu silahla çözülemez, siyasi çözün’ diye defalarca demeç vermiştir. 'Kimyasal silah kullanın, ot üstünde ot bırakmayın' diyen Doğan Güreş bile 'bunun siyasi boyutlarına bakın' demiştir. 
 
Çözüm sürecinde parlamentoda kurduğumuz komisyonda, tüm boyutları konuşuldu, tartışıldı ama bu bir tercih. Bu hakikatleri yokmuş gibi göstermek, ‘terörist’ olarak göstermek bir tercihti. Türkiye’de siyaset kemiksizdir, dün söylediklerini bugün unutuyorlar. 2011’de Erdoğan, Dersim’de yaşananlarla ilgili özür diledi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da özür dilemesini istedi. Yedi önemli belge açıkladı. 
 
Erdoğan, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırarak, siyasi rant devşirmek istedi. Sözünü söyleyip, CHP’ye karşı ‘Kürtlere bu zulmü yaptın’ diyen Erdoğan, aynı zulmü yazıyor. Yarın bir gün biri çıkıp sana bunları diyecek, neden bunu düşünmüyorsun? Biz bunları söylesek bugün ne olurdu? Bizler bir inanç liderini Seyid Rıza’yı andığımız için suçlanıyoruz ama Erdoğan, 2011 yılında bunları konuştu. Türkiye’de siyaset kemiksiz deyince bunu söylüyoruz. Kürt sorunun siyaset malzemesi yapa yapa büyüttüler. Bugün Erdoğan adına kim özür dileyecek? 
 
10 MADDEDE ÇÖZÜMÜ ORTAYA KOYARIZ 
 
Çöktürme planı ortaya çıkacak, demokratik siyasetin adım adım ne hale getirildiği ortaya çıkacak. Biz diyoruz ki bir yerden başlayalım. Barışı inşa etmek bir süreçtir. Hemen olacak bir şey değildir ama bir yerden başlayalım. O başlayacak yerde demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak ve kumpas davalarını kaldırmaktır. Çözemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur yeter ki, samimi olalım. 10 maddede Kürt sorununun nasıl çözüleceğini ortaya koyarız ve ortada bir irade var. 2015’te öz yönetim sürecinde hepimiz çaba gösterdik, o sorunu çözmek isteseydiler bu sorun böyle devam etmezdi. Füzeleri olan insanlar yoktu orada, siyaset ağırlığını koysaydı, iktidar bizimle görüşmelere gelseydi bu durumu bitirebilirdik.  Bu kentlerimizin yıkılmasına gerek yoktu. Komutanların darbeci olmaları tesadüf değildir.  Bilerek ve isteyerek olayları büyüttüler. Biz iktidarı ve muhalefeti ile sağlam yerde dursaydık ama yapamadık. Hükümetin ‘çözmek istiyorum’ söylemine inandığımız için yargılanıyoruz, milletvekilliğinin dokunulmazlığı Kürt halkını korumuyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de bizi korumuyor. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? ‘Vatandaşı değilsiniz, örgütlenme hakkınız yok, belediye başkanı olma, milletvekili olma hakkınız yok’ deyin.”
 
Duruşmaya ara verildi. 

Diğer başlıklar

21/01/2024
09:39 Gazeteci Ahmet'ten 89 gündür haber yok
09:13 Tahir Elçi ödülü Cumartesi Anneleri'ne verildi
09:10 Tutsakların ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi 56’ncı gününde
09:09 Kayyımlar çocuklara alan bırakmadı
09:08 AKP’li belediyeler taşınmaz satışı yarışında
09:07 Katledilen gazetecilerin resimleriyle sergi açmak istiyor
09:05 Amed’de okullarda ısınma, hijyen ve mobbing sorunu
09:04 30 yıl sonra anlattı: Onlar değil, onları katleden mekanizma öldü
09:02 Yereldeki eril iktidara ‘eşbaşkanlık’ müdahalesi
09:00 21 OCAK 2024 GÜNDEMİ
20/01/2024
23:00 DEM Parti Şêrwan Eşbaşkanı Bilgiz yaşamını yitirdi
21:16 İsviçre ve Almanya’da eylem: Kuzey ve Doğu Suriye hava sahası Türkiye’ye kapatılsın
20:12 Pîrsus Katliamı 102’nci ayında: Adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz
20:02 S Tipi’nde tutulan Serçe: Adli tutuklulara süngerli odada işkence uygulanıyor
19:25 Bakan Yerlikaya, imamı darp eden kayyımı savundu
17:42 3 ilçede halk oylaması ikinci tura kaldı
16:54 Wan’da şüpheli çocuk ölümü
16:36 Can Atalay için oturma eylemi yaptılar
16:32 4 tutsak Burdur'dan Bandırmaya sevk edildi
16:29 Adalet Nöbeti yoğun ilgi görüyor
16:28 Siyasi tutsağın annesinin cenazesine katılmasına 'güvenlik' engeli!
15:44 52 kişinin öldüğü Yonca Sitesi Apartmanı'na dair dava açıldı
15:28 TJA: Kerkük'teki suikastın arkasındaki güçleri çok iyi tanıyoruz
15:03 Marmarislilerden, belediyenin ihalelerine tepki
14:57 Engelli 82 yaşındaki tutsak Keleş için tahliye talebi
14:47 KASED'ten 'Kültür Sanat Alanında Kadın Mücadelesi' çalıştayı
14:29 Kayıp yakınları 4 kentten seslendi
14:27 KESK’liler 82’inci haftada seslendi: KHK’ler gidecek, biz kazanacağız
14:26 'Pişmanlık' dayatılan 80 yaşındaki Arslan'ın sağlık durumu kötüleşiyor
14:15 Tek böbrek ve kalbinde stentle yaşayan 31 yıllık tutsak için çağrı
14:12 Cumartesi Anneleri: Akşener’in açıklaması suçun itirafıdır
13:28 İsrail, İran Devrim Muhafızları yöneticilerini Şam'da füzeyle vurdu
13:23 Adalet Bakanı: AİHM Demirtaş, Kavala ve Atalay kararlarına siyasi bakıyor
13:22 Amed’de çıkan yangında bir kişi yaşamını yitirdi
13:14 DEM Parti’den yarın yapılacak halk oylamasına katılım çağrısı
12:25 Hicret'in katil zanlısı serbest bırakıldı
12:05 Suikast silahı ile vurulan Elmas yaşamını yitirdi
12:04 Prof. Dr. Ercan’dan ‘Er ya da geç deprem olacak’ uyarısı
12:04 İnşaat işçileri alacakları için eylemde
11:38 İran: Kirman saldırısının failleri tutuklandı
11:25 DEM Parti’nin halk oylaması 3 ilçede başladı
11:03 TPAO’nun Sêrt ve Amed’deki 2 sahası için kamulaştırma kararı
10:27 ABD ve İngiltere’den Yemen’deki Husilere yeni saldırı
10:24 Bursa-İstanbul deniz hattında 6 sefer iptal edildi
10:23 Motorinin litre fiyatı 40 lirayı aştı
09:27 Suikast silahı ile vurulan Nazlı yaşam mücadelesi veriyor
09:12 Gazeteci Süleyman Ahmet 88 gündür KDP istihbaratının elinde
09:10 'Öcalan’a özgürlük' talebiyle 55 gündür eylemdeler
09:09 Adalet Nöbeti sürüyor: Tutsakların talepleri talebimizdir
09:08 İstinaf, gazeteci Kara’nın beraat kararını bozdu
09:07 Gazeteci Yalçın'a ‘istihbarat notu’ ile verilen hapis cezası bozuldu
09:04 ÖHD’li Uçar: İmralı’da görüşmelerin yapılması için Adalet Bakanlığı’na başvuracağız
09:03 Dilekçelerinde 'Sayın Öcalan' ifadesi geçen tutsaklara hücre cezası
09:02 Kadın belediye başkanları ile sürdürülebilir kentler
09:00 20 OCAK 2024 GÜNDEMİ
08:40 Erdoğan: 10 ilin milli eğitim müdürleri görevden alındı
19/01/2024
22:44 Hamburg’ta aşırı sağa karşı on binlerce kişi eylemde
21:23 IPI’den Hrant Dink açıklaması: 17 yıldır adalet bekliyoruz
21:19 Pasûr’da kaymakamdan imama şiddet
19:22 Erdoğan, Atalay’ın Meclis’e girmesini isteyenleri İsrail’i savunmakla suçladı
19:14 Amed’de ön seçimler yeniden yapılacak
19:08 Eşine şiddet uygulayan Dêrxas ilçe kaymakamı açığa alındı
18:46 Şirnex’te 3 kişi tutuklandı
18:44 İstanbul'da gözaltına alınan kadınlar serbest bırakıldı
18:41 Mûş’ta şüpheli çocuk ölümleri: Gelecek kaygısı yaşıyoruz
18:04 Ege Denizi’nde 4.4 büyüklüğünde deprem
16:55 Sakarya'da polis eşi ve kızını katletti
16:45 Licê’de askeri operasyon
16:32 DBP'li Dere 8 ay sonra tahliye edildi
16:28 'Ülkeye yayılan tecridin panzehiri Öcalan'ın paradigması'
16:25 Mera alanına hafriyat dökülmesine tepki
16:15 Osmaniye'de 3 kişi tutuklandı
16:15 İHD: Tutsak Karaoğlan’ın durumu kötüye gidiyor
15:51 Eğitim Sen: Eğitimde sorunlar çözülmedi, okullar vakıflara teslim edildi
15:38 KHK’li akademisyenlerin dönüşünü engelleyen DEÜ’ye tepki
15:27 Veli-Der 'Türkiye okul yemeği koalisyonu' kurdu
15:23 KESK Genel Kurulu'nda 'ortak mücadele' vurgusu
15:20 Çocukları fuhuşa sürükleyen sanıkların tahliyesine yapılan itiraz reddedildi
15:04 Mercimek’in faillerinden Altınöz: Beraat edeceğime eminim
14:39 Hrant Dink katledildiği yerde anıldı: Biz buradayız Ahparig
14:37 Birçok kentte Hrant Dink anması: Unutmayacağız
14:02 Emekli maaşlarına yapılan zamma 'müjde değil, ölüm fermanı' itirazı
13:51 Karayollarındaki heyalan tehlikesine karşı önlem alınmasını istediler
13:50 Tutsak Ethem Karagöz tahliye oldu
13:42 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
13:00 2 işçinin yaşamını yitirdiği fabrikanın yetkilileri tutuklandı
12:57 CFWIJ: Aralık ayında 6 kadın gazeteci katledildi
12:37 Özgür Basın emekçisi Karaağar mezarı başında anıldı
12:31 Bakırhan: Bu savaş emekçilerin değil, iktidar ile sermayenin savaşıdır
12:11 ‘Türkiye’nin saldırıları ile 815 bin kişinin suya erişimi tehdit altında’
11:57 Emniyet ve karakola kaydırılan ‘seçmenlere’ dair itiraz reddedildi
11:40 30 yıllık tutsak Tahir Temel tahliye edildi
11:34 Riha’da 3 kişi gözaltına alındı
11:04 Türkoğlu: Firyal Süleyman Halid suikastı siyasi cinayettir
10:51 Dihê ilçesinde hayali adrese 197 seçmen kaydedildi
10:43 Riha’da şüpheli kadın ölümü
10:24 Hrant Dink katledileli 17 yıl oldu: Bir devlet cinayetiydi
10:17 Kadın örgütleri: Mücadelemiz haklı ve meşrudur
10:07 Mûş’ta ilkokul öğrencisi iki çocuğun şüpheli ölümü
09:44 Kadınlar ‘Talibansız bir Afganistan’ için mücadele ediyor
09:40 Leopar balığını bulan Ülkü: Baraj istemiyoruz
09:39 Tahliye edilmeyen Müftüoğlu’nun meslektaşları: İntikam alınıyor
09:36 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 87 gündür haber yok
09:33 Tutsakların eylemi 54’üncü gününde
09:30 Emekliye yüzde 5'lik zamma tepki: 'Evinde ölümü bekle' diyorlar
09:27 'Sağlıkta çözüm birinci basamak hizmetlerin güçlendirilmesinde'
09:26 Silopiya'nın yeşil alanları madenler için kamulaştırıldı
09:25 4 caminin olduğu bölgede 5’incisi yapılacak!
09:17 DEM Parti hangi stratejiyle ‘kritik’ kentleri kazanabilir?
09:12 Milas Yurttaş İnisiyatifi seçim için 'uzlaşı' arıyor
09:11 Karakaş: AKP yoksulluktan yararlanarak değerlerini empoze ediyor
09:09 'Açlık grevindeki tutsakların talepleri toplumsallaştırılmalı'
09:05 'Kadın dostu kentler' için yerelde eşitlik şart
09:03 Efrîn’e dönecekleri günü bekliyorlar
09:00 19 OCAK 2024 GÜNDEMİ
07:36 Şirnex Barosu: 'Mertçe’ cinayetler ile ilgili bilgiler açıklanmalı
18/01/2024
23:55 Semsûr’da 4 büyüklüğünde deprem
22:06 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Katliam failleri suçlarını birer birer itiraf ediyor
21:14 Buldan’dan Akşener’e: Namertçe
20:59 ABD üssünü hedef alan İHA'nın düşürüldüğü iddia edildi
20:09 Katledilen Recibe Koluman’ın duruşması ertelendi
20:06 Akşener bakanlığı dönemindeki cinayetleri 'mertçeydi' diyerek savundu
19:12 AYM'den toplu sözleşme ikramiyesindeki ‘yüzde 2’ şartını iptal kararı
19:06 Kadınlar kayıp çocuklar için yürüdü
18:34 ‘Şiddet önlenebilir bir halk sağlığı sorunu ve suçtur’
18:14 Emekliye yüzde 5 ek zam komisyonda kabul edildi
18:03 JINNEWS muhabiri Gültekin’in duruşması ertelendi
18:02 Kerkük’te bir kadın aktivist katledildi
17:38 Adliye önünden seslendiler: Gazetecilik yargılanıyor
17:31 Mahkemeden çocuğa yönelik tecavüz davasında skandal karar
17:27 Kobanê Davası: Bu dava Kürt sorununun çözümünün reddiyesidir
17:08 Dedeoğulları Davası'nda mütalaa verildi
17:01 Wan’da gözaltına alınan 6 genç serbest
17:00 AKP’nin Mêrdîn adayı Şenyaşar katliamının ‘konuşmayan tanığı’ oldu
16:59 Adalet Nöbetleri sürüyor: Sayın Öcalan'ı mücadelemizle özgürleştireceğiz
16:41 Gözaltındaki kadınlara 8 Mart ve 25 Kasım eylemleri soruldu
16:24 ‘Kadın katliamları devlet politikasıdır’
16:24 Ameliyat geçiren Emine Şenyaşar: Nöbet sürecek
16:09 İzmir'de tutuklanan dernek yöneticileri tahliye edildi
15:42 Gazeteci Müftüoğlu: 15 yıldır gerçekleri aktarmak için çalıştım
15:34 Açlık grevine giren tutsaklara kötü muamele, tehdit ve hak gaspı
15:22 Savcı gazeteci Müftüoğlu’nun tutukluluğunun devamını istedi
14:49 Gazetecilerin davasında dinlenilen tanık: Gazetecileri tanımıyorum
14:48 Gözaltındaki kadınlar 'mülakat' adı altında ifadeye zorlandı
14:39 Tutsak gazeteci Müftüoğlu: Gerçekleri yazdığım için yargılanıyorum
14:33 AKP 7 ilde MHP'yi destekleyecek
14:30 İç Anadolu cezaevlerinde 3 ayda bin 46 ihlal, 6 ölüm gerçekleşti
14:23 'Kamu görevlisini hedef gösterme’ soruşturmasına takipsizlik
14:20 Dîlok’ta bir kadın katledildi
13:54 Askerler tahrip etmek için mezar aradı!