Kışanak: Kürt sorununu araçsallaştırmayın

img
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunmasını tamamlayan siyasetçi Gültan Kışanak, yetkililere Kürt sorununu araçsallaştırmaktan vazgeçmelerini, Türkiye halklarına ise ülkede akan kanı durdurma çağrısı yaparak, “Gelin Kürt ve Türk annelerine barışı armağan edelim” dedi. 
 
Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti. 
 
‘KÜRT SORUNU BU ÜLKENİN GERÇEĞİDİR’
 
SEGBİS ile katıldığı duruşmada, “Kürt sorunu bu ülkenin gerçeğidir” diyen Kışanak, savunmasına şöyle devam etti: “Kürt sorunu bu ülkenin bir gerçeği, bir hakikati, bir realitesidir. Hiçbir sorunun tek taraflı olmayacağını anlamak lazım. Bunda ilkesel olmak ve bağımsız olmak lazım. Ortada bir sorun varsa; bunun en az iki tarafı vardır. Hem kendimizi bilmek için hem karşıyı görmek için bize bir fırsat tanındı. İlkesel olarak, bir sorunun iki tarafı olduğunu, hiçbir sorunun tek taraflı yaşanamayacağını bilmek lazım. Mutlaka ben de o sorunun bir tarafıyım, ki ortaya çıkıyor. İlkesel bakış açısıyla baktığımızda hem devlet kendisini görebilir, halklarımız eksiklerini görebilir, partiler eksikliklerini görebilirler. Cumhurbaşkanı bir dönem çözebilmek için 2015’te Diyarbakır’a gelip, ‘Kürt sorunu benim de sorunumdur’ demişti ya, böyle bakarsak bu sorunun nereden çözülebileceğini anlarız, bu özeleştiri vermeyi sağlar.
 
ÇÖZÜM HALAYINI KURMALIYIZ
 
Klasikleşmiş bir söylem vardır ya, tango yapmak için iki kişiye gerek var diye. Ben de buna tek kişi ile halay çekilmezi ekleyeyim. Tek başınıza mendili alıp ortaya düşerseniz; bunun adı halay olmaz. Halay çekmek için birkaç kişinin olması gerekiyor. Kürt sorununu çözmek istiyorsak, çözüm halayına katılmak istiyorsak, bir kere birkaç kişi olmalı ve kol kola girmeliyiz. Çözümün ve sorunun taraflarını o halayda yan yana getirmeyi başarabiliriz. Halayda yan yana durmak ve omuz omuza olmak insanı güçlendirir. Empati yaptırır, ortak duyguyu sağlar. Şu an en büyük sorunumuz, bu ortak duygunun zedelenmesi. Bir şeylere üzülüp, aynı şeylere sevinmekten çıktık. Bu korkunç bir şey.  Duygu kırılmasıdır. Acılarımızı, sevinçlerimizi ortaklaştırmanın bir yolunu bulmalıyız. Çözüm halayını kurmalıyız. İktidar, ‘tek başıma bu sorunu çözeceğim’ diyor ama tek başına bu sorunu çözemez. İktidara yakın kişilerden bile kırk yıldır aynı şeyleri duyuyoruz. 
 
BARIŞIN KAYBEDENİ YOKTUR
 
Bir slogan daha kendimize edinmeliyiz, ‘Barışın kaybedeni yoktur.’ Bu da bütün toplumların hem siyasal hem de toplumsal kavgalar sonucunda ortaya koydukları temel bir ilkedir. Az kazanırsın, tam kazanırsın. Biz bunu az çok ateşkes ve çözüm süreçlerinde gördük. Çözüm süreçlerinde cenazeler gelmez oldu. Analar bu kadar kaygılı değildi.  Analar bir parça rahat uyumaya başlamıştı. Barışın kaybedeni yoktur, barış herkese kazandırır. Belki bir çözüm bulacağız. Kürtler yeterince memnun olmayacak, iktidarın bilmem ne kanadı olmayacak ama en azından kaybetme sürecini durdurmuş olacağız. Dünyanın neresinde hangi iki aşiret barıştan dolayı birbirinden uzaklaşmış? Barış bölünmeyi getirmez, barış birlik olmayı, ortak bir gelecek arzusunu güçlendirir. Bölmeyi değil, birleştirmeyi sağlar. Savaşın bizi nasıl böldüğünü görüyoruz, ‘Barış yaparsak bölünürüz’ sözü bir yalandır, uydurulmuş bir hikayedir. Bunu alıp bir çöplüğe atmanız lazım. Tam tersine biz savaştıkça duyguda, acıda, yeni bir yol yaratmakta bölünüyoruz. Bölünme sürecini ortadan kaldırmak için bu yalanı çöplüğe atmak lazım. 
 
KÜRT SORUNUNU MALZEME HALİNE GETİRMEKTEN VAZGEÇİN 
 
Siyasetçilerin yapması gereken bir şey var, kışkırtma yapmamak. Ben yıllardır bunu gördüm. Hele bir de iktidar ise kamuoyunu yönlendiriyor. Onların görüntüsü birebir topluma etki ediyor. Toplumun etkisini, duygusunu yönlendiriyor. Bunun en açık sürecini çözüm sürecinde gördük. Başbakanın dili farklıydı diye çözüm süreci yüzde 80 oranında destek gördü. Dili değişti; şu anda süreç başka bir yerde. Nedenlerden bağımsız olarak bu bir realitedir. Türkiye’deki siyasi liderler toplumu yönlendirme, etki etme gücüne sahiptir. Bu güçlerini düşmanlaştırmak için değil, çözüm için kullansınlar. Bu dili değiştirdikleri gibi memlekette sorunlar çözülüyor. Çözüme katılmak için toplum hazır, yeter ki siyasi liderler o dili kullansın. Kürt sorunu gerçekten iç politika malzemesi haline getirilemeyecek kadar ağır bir sorun. Binlerce cana mal olacak kadar ağır bir reva. Kürt sorununu iç politika malzemesi haline getirmekten vazgeçin. Kardeşim Kürt sorunu gibi vebali ağır bir sorunu malzeme haline getirmekten vazgeçin ya! Bu ülkenin ekonomi sorununu konuşun, halkın sorunlarını, gençlerin geleceğini konuşun. Niye Kürt sorununu kendiniz için araçsallaştırıyorsunuz? AKP çözmeye kalktığında CHP karışıyor, CHP çözmeye çalıştığında AKP karışıyor. Bıktık bunlardan.  Biz kimsenin aracı değiliz. Bizim çoluğumuzun çocuğumuzun kıymeti var;  bunun üzerinde bu kadar tepinmeyin. 
 
 EVLERE ATEŞ DÜŞÜYOR
 
 Birisi DEM Parti ile görüştüğünde, ‘Vay efendim sen ülkeyi böldün’ diyor. Öbürü, ‘Bu sorunu çözelim’ diyor, ‘Vay efendim sen bölücülerle görüşüyorsun’ diyor. Biz bunu istemiyoruz. Yeter, inin bu halkın sırtından… Kürt sorununun vebali çok ağır. Evlere ateş düşüyor. Nasıl bir iç politika malzemesi yapıldığına dair belgeleri ile konuşabilirim. Tek tek hangisinin hangi süreçlerde ne söylediğini, beş ay boyunca size bunu konuşabilirim. Gelen koltuk derdinde…
 
KÜRT SORUNU KOLTUĞA İNDİRGENEMEZ 
 
Kürt sorunu koltuğa indirgenemez. Bu korkunç bir şey.  Hiçbir insan ‘Kürt sorunu üzerinden oy kazanır mıyım, kaybeder miyim’ diye oyun kurmamalı. Buna herkes dahil. Kürt sorunu kıyamet gibi bir sorun. Oy devşirme yeri değildir. Oy devşirmek isteniliyorsa; gitsin halka nasıl demokrasiyi getirecek onu anlatsın. Neden Kürt sorunu üzerinden yapıyorsunuz? Bu ülkede demokrasiye düşman olmaktan vazgeçin artık, demokratik siyaset özgür bırakılsa kendi rotasını çok daha iyi kuracaktır. Ama demokratik siyasetin önüne engel, çelme taka taka, demokratik siyasetin kendi siyasetini kurmasına engel oluyorlar. Kardeşim bırakın ne istiyorsunuz demokrasiden. Kürt parti açıyor, parti kapatılıyor, milletvekili, belediye başkanı seçiliyor cezaevine atılıyor. Niye kavga ediyorsunuz, halkın sandıkta kendi özgür iradesiyle seçtiği temsiliyete neden müdahale ediyorsunuz? Bu müdahaleye son verin! Demokratik siyaseti engellemekten vazgeçin ki demokratik siyaset bu ülkenin sorunlarını çözebilmek için güçlensin. Her şeye rağmen demokratik siyasette ısrar etmenin ne kadar kıymetli olduğunu ülkeye anlatmak lazım. 
 
İKTİDARIN KADRO YORUMCULARI… 
 
Günümüz dünyasında medya artık bir iktidarın kararla beslediği bir güç haline gelmiştir. Burada sabahtan akşama kadar iktidarın propagandasını izliyoruz. Böyle bir şey olamaz. Ülkedeki medya düzeni toptan gitti. Türkiye’deki medya düzeni; iktidarın talimatları ile işliyor.  İktidar tarafından kadrolu yorumcular oluştu.  7 yıldır her gün aynı insanları dinlemekten bıktık. Yahu yeter artık! Kadrolu goygoycular her gün oturup savaş da savaş, beka da beka diyerek daha fazla vurma edebiyatı yapıyorlar. Birilerinin goygoyuna gelmeyin.  Şu iktidarın varsa bu ülkeye bir vicdan duygusu, şunu öneriyorum; dönüp etrafına bu medyada kendisinden aldığı paralarla palazlanan insanlara kendisini nasıl kışkırttığını, ‘Sen yaparsın vurursun’ diyenlere bir baksın. Bana bunu yapanlara zerre itibar etmem. Seni pohpohlayan, kendini yaşatmaya çalışan insanlar senin dostun değildir. Çünkü dost senin yanlışını söyler. Bu kadar paralar verip kendisinin reklamını yapmaktan bir vazgeçsin. Medyanın gücü savaş politikalarını konuşmak için değil, barışı konuşmak için, toplumsallaştırmak, ortak aklı ortaya çıkarmak için değerlendirebilir. Medya denilen şey budur. 
 
BARIŞA İNANMAZSAN KURAMAZSIN
 
Barış, her defasında yarım kaldı, kesildi.  Bu ülkeye bir barışı getiremedik. Ama en azından öyle ya da böyle çabalarımız vardı. Kendi deneyimlerimizi samimiyetle önümüze koyup, beraberce bakıp buradan dersler çıkarabiliriz. Doğru bir başlangıç yapmak için buna ihtiyacımız var. Geriye bakıp, biz ne adımlar attık, neler yaptık, neden bir sonuç olmadı, eksik neydi? Bunlara bakmakta fayda var. En önemlisi geleceğe, barışa inanmak lazım. Barışa inanmazsan kuramazsın. STK’sı, siyasi partisi de iktidarı da, Kürdü, Türkü herkes barış bizim hayrımıza diyerek, buna inanması lazım. Eğer inanırsak gerçekleştirmek için kararlılıkla mücadele ederiz ve önümüzdeki engelleri aşabiliriz. Barış inanmak, cesaret, kararlılık, adalet ister. Oturup hep beraber savaşa değil barışa ihtiyacımız var diyerek hedef haline getirirsek hep beraber çalışırız. Bunu yapmalıyız. 
 
HALKA UMUT, BARIŞ, DEMOKRASİ UMUDUNU GÖTÜRDÜK
 
Ben, Sebahat, Selahattin, Ayla ‘Bin umut adayları’ olarak yola çıktık. Bir seçim şarkımız vardı, ‘Bîne bîne aştî, azadî, demokrasî bîne’, ‘Getir getir barışı, demokrasiyi getir’ böyle yola çıktık. Evet memleketin sorunlarına kayıtsız kalmadım ama aktif siyasete milletvekilliğiyle başladım ve bu şarkıyla başladım. Zorlu bir süreçti, DEP milletvekillerinin parlamentoda yaka paça atılıp, demokratik siyasetin engellenmesi üzerinden 13 yıl geçmişti. Yeni bir başlangıç ve iddia ortaya koymak için seçim barajını da anlamsız hale nasıl getirebiliriz diye bağımsız adaylar olarak yola çıktık. Halka umut götürdük. Barış, eşitlik, demokrasi umudunu götürdük. Gittiğimiz her yerde büyük bir coşkuyla karşılandık. Gittiğimiz köy meydanlarında gençler, kadınlar bizi böyle karşılıyordu. Bize bu sorumluluğu yüklediler, bizden bunu beklediler ve biz de elimizden geldiği kadarıyla halka götürdüğümüz seçim şarkısında söylediği gibi elimizden geldiğince sözcüsü ve temsilcisi olmaya çalıştık. Eksiklerimiz mutlaka olmuştur ve tüm halklara özeleştirimi veriyorum. Ben ve arkadaşlarımız canla, başla yapabileceğimiz ne varsa bu ülkenin barışı, özgürlüğü, demokrasisi için yaptık. Keşke daha fazlasını yapabilseydik, demokrasi sorununu, Kürt sorununu çözebilseydik. Ama büyük bir samimiyetle söyleyebilirim ki kendimize imkân ayırmadan bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta gayret ettik, gücümüz yetmedi ama bu mücadeleyi halklarımızın, kadınların, gençlerin büyük bir umutla yüklenip gittiğini görüyoruz ve yüreğimiz ferah. 
 
TÜRKİYE TOPLUMUNA ÇAĞRI: BU ÜLKEDEKİ KANI DURDURALIM 
 
Şimdi de DEM Parti bu mücadeleyi yürütüyor. Tüm baskılara, ısrarlara rağmen demokratik siyasette ısrar ediyor, barışı, demokrasiyi, çözümün sözüyle siyaset yapmaya çalışıyor. Siyasi aktörlere, STK’lara, kurum ve kuruluşlara aynı çağrıyı yapıyorum; gelin bu ülkedeki akan kanı durduralım. Barışı Kürt, Türk annelerine armağan edelim. Tutuklanıncaya kadar, 8 yılık süreç içerisinde yürüttüğüm mücadelede inanılmaz duygusal anlar yaşadım, beni bağrına basan halkımıza kucak açtım, dertlerini dinledim, dertleştim, güç ve moral alarak yola devam ettim. Bizim barış analarına, evladını yitirmiş asker analarına, evladı hala dağda ve askerde olanlara tüm topluma bir barış sözümüz var. Bu barış sözümüzün ömrümün sonuna kadar arkasında olacağım. Çünkü gittiğim her yerde bununla karşılaştım, benden bunu beklediler ve bunu söylediler. Sayısız kez analar, ‘Benim evladım artık yok, başkalarının yüreği yanmasın’ dedi. Genç kadınlar bana, ‘Benim de kardeşim, eşim, amcam, babam dağda barış olsun onlar da gelsin’ dedi. 
 
TÜRKİYE’NİN BATISINDAN ‘BU SORUNU ÇÖZÜN’ DİYENLER OLDU 
 
Türkiye'nin batısında yaptığım çalışmalar sırasında, ‘Biraz daha çalışın çözün bu sorunu’ diyenler oldu. 2015’te Aydın’daki seçim sürecinde yaşlı bir amca toplantı yaptığımız köy kahvehanesine gelerek, -Alevi yörük bir amcaydı, ‘Kızım duydum ki sen de Aleviymişsin, musahipliğin var mı?  Yoksa musahip olalım.  Kürtler ve Türkler dünya ahiret kardeş olsunlar’ dedi. Çok etkilendim. Alevilikte musahiplik olmak istiyorsan Cem’de sana sorulur, ‘Sen bu musahipliğinle yoldaş olacak mısın?  Yanlışının önünde duracak mısın? Yüreği yandığında senin de yüreğin yanacak mı? Bir tülbentin güneşte kuruyacağı süre kadar küs kalırsın ondan fazla kalamazsın’ der. Amca bana musahiplik teklif etti. Benim için çok önemliydi. Beni ayakta tutan bu manevi değerlerdir. 
 
HER BİRİNE VERDİĞİM SÖZLERİ UNUTMADIM
 
Her birine verdiğim sözü unutmadım, nefesimin son anına kadar da mücadele edeceğim. Silvanlı amcaya da Nazilli’deki amcaya da Kütahya’daki amcaya da Barış Analarına da Türk analarına da ...Herkese verdiğim sözün arkasında duracağım ve gücüm yettiğince mücadele edeceğim. Bu mahkemede kendimi hiçbir zaman sanık olarak görmedim, davacıyım. Bu kanı durdurmayanlara karşı, çözüm sürecini heba edenlere, Kürdün, Türkün acısını hissetmeyenlere karşı davacıyım. Kendimi hep böyle gördüm, böyle konumladım ve böyle mücadele ettim. Bu dava süreci de benim için bir mücadele süreciydi. 
 
İNSANLARDA NEFRET YOK, BUNA TUTUNABİLİRİZ 
 
‘Ortak bir gelecek kurmak istiyoruz’ dersek bunu yapmanın imkan ve olanakları vardır. Bunu nereden biliyorum. Şu son 40 yılda akan kana ve ocaklara ateş düşmesine rağmen hala bu toplumun yüreğinde karşılıklı bir kin nefret isteseler de yaratamazlar. Evet, tepkisellik var, dilde öfke var, karşıtlıklar var, birbirini anlamama var, karşı mahalleye kulağını kapama var ama yüreğinde hala bir nefret yok insanların ve bu çok kıymetli, buna tutunabilmeliyiz. Ben 2011 yılında ortalık karmaşık ve problemli olduğu bir dönemde Antalya’ya seçim çalışması için gitmiştim. Oradaki arkadaşlar ben gitmeden önce aradılar, ‘Başkan iyi mi olur kötü mü ama MHP’ye yakın bir yerel kanal var seni programa çıkarmak istiyorlar’, ben de düşündüm ve ‘Benim cevabını veremeyeceğim hiçbir soru yok ki neden provokasyon olsun, istediği kadar sorsun, kabul edin’ dedim. Katıldım ve birkaç soru sordu, ‘bölüneceğiz mi’ dediler. Burada anlattığım şekilde cevap verdim, ‘ayrı bayrak mı olacak’ diye sordular. Ve şunu söyledim bu ülkede herkesin değeri olan bayrağı tabi ki cezaevinde, her yerde bize karşı işkence aracı olarak kullandılar ama hala ben o bayrağa saygı duyuyorum, bir halkın bir ulusun temsilidir kimse kimsenin sembolüne bir saygısızlık yapmaz yapılmasına da izin vermez. Ayrıca sana şunu sorayım dedim, Almanya eyalet sistemidir değil mi peki Almanya’nın bir sembolünü hatırlıyor musun yok dedi, bu kadar gazetecisin, biliyorsun, neyi hatırlarsın, Almanya’nın ulusal sembolünü hatırlıyorsun işte bizim belediyelerimizin de bazı sembolleri var altı üstü budur.
 
ÇÖZEMEYECEĞİMİZ SORUN YOK 
 
Bunun içerisinde neden ayrı bayrak olacak, ülke bölünecek yaygarası koparılıyor? Sunucu döndü canlı yayında dedi ki ‘Sevgili seyirciler bu sorunun cevabını duymaya ihtiyacımız varmış, programı iptal etmemiz için bize baskı yapılıyordu ama bizim bu sözleri duymaya ihtiyacımız vardı.’ İşte böyle bir şeye bizim ihtiyacımız var, birbirimizin sözünü dinlemeye, anlamaya, kulaklarımızı sağır etmeyecek ortamlara ihtiyaçlarımız var. Bunu yaparsak çözemeyeceğimiz, konuşamayacağımız hiçbir sorun yok.
 
ÖZAL’IN SİS PERDESİ HALA KALKMADI 
 
Kürt sorununun bu kadar büyümesinin birçok nedeni var ama en önemlisi 200 yıllık tarih boyunca buna Osmanlı’nın son 100 yılı da dahil derin devlet ya da devlet aklı denilen grubun içinde bu konunun çözümü için bir ittifak olmamasıdır. Sürekli orada bir grup ‘Böyle yapalım’ bir grup ‘Böyle yapalım’ diyor ve didişiyor. Bu Osmanlı’nın son yüzyıllardaki kavgaları, İttihat ve Terakki’nin kavgaları ve farklı görüşleri de biliniyor. Çözüm için adım atmak gayretinde olan herkesin önüne bir engel çıkarıldı. 90’lardan bu yana olanlara tanığız, yaşadık, biliyoruz. Rahmetli Özal bu işi çözmeye kalktığında bedeli ölüm. Buna Eşref Bitlis de dahil ve o dönem neler yaşandığını bu devletin arşivleri şeffaf bir şekilde açıldığında ortaya çıkacaktır. 93’te gördüğümüz en ciddi süreçler yaşandı ve sonuçlanmaya en yakın süreçti fakat heba edildi. Bir taraftan silahsız 33 asker vuruldu bir taraftan Eşref Bitlis’in uçağı şüpheli bir şekilde düştü öldü, Özal’ın sis perdesi hala kalkmadı. 
 
ERBAKAN PKK LİDERİ ÖCALAN’A MEKTUP GÖNDERMİŞ BİRİDİR
 
Rahmetli Erbakan, PKK Lideri Öcalan’a mektup göndermiş biridir. Bunu herkes biliyor. Fakat o çözüm için mektup gönderdiğinde bombalar patladı. Sonra da Şubat Darbesi yapıldı. İşte bu devletin derin yapısındaki kavgadır. Onun için 28 Şubat Darbesi’ni manşete atıp gazete çıkardılar. Bunların farkındayız. Son çözüm süreci başladığında, ben niyet okumuyorum birileri gibi en nihayetinde bir diyalog süreci vardı. Oslo’da görüşmeler yapılırken; burada çeşitli operasyonlar adı altında partinin bütün yöneticileri, üyeleri, kadınları, yerel yönetimlerdekiler absürt suçlamalarla tutuklandı. Buna rağmen diyalog kesilmedi. Şu an internette Hakan Fidan ve Oslo görüşmelerinin nereden, nasıl sızdırıldığına, sürecin nasıl provoke edildiğine dair çok ayrıntılı bilgiler var.  
 
YENİDEN ÇÖZÜM VE DİYALOG…
 
Yeniden bir çözüm ve diyalog ortaya çıktı ve bizler çalışmalara başladık; Paris’te 3 Kürt kadın katledildi. ‘Silahları arkada bırakabiliriz’ mesajı vermek için Habur’dan gelenler 24 saat kasıtlı olarak bekletilip insanların ‘Acaba bunlar tutuklanacak mı?’ diye kaygıya kapılmasına ve gösterilerin gelişmesine neden oldular. Yoksa o insanlar sessiz sakin bir şekilde gelecekti, yok ne gösteri olacaktı ne de Türkiye’nin batısı tahrik olur diye bir gündem olmayacaktı. Çünkü gelecek kişilerin daha önce hakkında bir soruşturma yok bir tutuklama kararı olmadığına dair çalışma yapılmıştı. Her şey bu kadar konuşulmuş kararlaştırılmıştı. Bu işi çözebiliriz, silahlara veda edebiliriz mesajı vermek, bu mesajı güçlendirmek ve çözüm sürecini ilerletmek için yapılmıştı ama ona da tahammül etmediler. 200 yıllık sorun, bir yanıyla devletin Kürtlerle çatışması bir yanıyla kendi içindeki çatışmasıdır.
 
İKTİDAR ÇÖZÜM SÜRECİNE SAHİP ÇIKAMADI 
 
İşte Kobanî olaylarındaki provokasyonu tertipleyenler, 2014 yılında hükümetin ‘çöktürme Eylem Planı’nı da uyguladılar. Bunu yapmazsak aman aman isyan çıkacak, bunu yerine koydular. Artık iktidar çözüm sürecine sahip çıkamaz hale geldi. 7 Haziran seçimlerinde de istediği sonucu da alamayan iktidar her şeyi dağıtarak başladılar kumpaslara. Arkasından bütün samimiyetimizle anlattık, hendek ve barikat dediğimiz meseleler bu kadar büyük ağır tahribatlar yaşanmadan çözülebilecekken bilerek ve isteyerek kasıtlı olarak darbeciler tarafından uzatıldı, büyütüldü, kentlerimiz yıkılıp yakıldı, insanlarımız yaşamlarını yitirdi. Bu ülkede çözüm karşıtı güçlerin bu kadar etkin olması gözümüzü korkutuyor. Ama dün de söyledim korku insanın en büyük zaafıdır, bununla baş etmeyi başaramazsak hiçbir şeyi çözemeyiz. Onun için bu korkuyu yenmek ve devlet içindeki asıl bu farklı yaklaşımlarla yüzleşmek zorundayız. Çünkü bu meseleleri başka bir noktaya getiriyor. Bu açıdan çözümden yana bir devlet aklının ortaya çıkması lazım. 
 
KÜRT SORUNU DEMOKRASİ SORUNUDUR 
 
Bu yüzyıllık hatta Osmanlı’nın son yüzyılı da dahil olmak üzere 200 yıllık süreç bir taraftan devletin Kürtler ile kavgası öte yandan devletin kendi içerisindeki kavgasıdır. Onun için de meseleler yerli yerine oturmuyor. Yazık değil mi? En son geldiğimiz aşama anayasal rejimi ortadan kaldırma pahasına tartışmaların zemini haline geldi. Kürt sorununun çözümü aynı zamanda cumhuriyetin daha sağlam temellere oturması, demokratik bir hukuk devletinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi anlamına gelecek. Kürt sorunu bir demokrasi sorunudur. Tavuk mu yumurtadan çıkmış, yumurta mı tavuktan çıkmış demeye hiç gerek yok. Birbirlerini etkileyen iki şeydir. Kürt sorunu çözülürse demokrasi gelişir, demokrasi gelişirse Kürt sorunu çözülür. Demokrasi ve insan hakları olursa Kürt sorunu çözülür, Kürt sorunu çözülürse demokrasi ve insan hakları gelişir. Bu ikisi birbirini karşılıklı etkiliyor olumlu da olumsuz da.
 
BU SALONDA OLMAMIZIN TEK NEDENİ KÜRT SORUNU 
 
Kürt sorunu bir hak ve özgürlük sorunu, bir demokrasi sorunu, bir insan hakları sorunu. Bu ülkenin demokratik cumhuriyet olup olmayacağına dair vereceğimiz cevabın altında yatan bir sorundur. Buradan bakarsak bu sorunu çözmek kolaylaşır. Bu sorun çözülemeyecek, içinden çıkılamayacak bir sorun değil. Evet bir yönüyle bu sorun daha da derinleşti, çok farklı çok katmanlı bir soruna dönüştü ama çözme iradesi olursa çözülemeyecek bir sorun değil. Ne yapabiliriz, nasıl çözeceğiz? Benim elimde hazır bir cevabım yok. Hem uluslararası sorunu çözerken hem onları nitelendirirken çözüme dair belirlenmiş ilkeler var. Bu konuda karar verilirse biz de rol alabiliriz. Bir kez sorunun varlığını kabul edeceğiz. Bir sorunumuz var, yokmuş gibi davranmaktan vazgeçeceğiz artık. Hani Erdoğan çözüm sürecini buzdolabına kaldırdıktan sonra Rusya dönüşü ‘düşünmezseniz yoktur’ demişti ya böyle olmuyor. Var. Bizim bugün bu mahkemede olmamızın bir tek nedeni var; Kürt sorunu.” 
 
 Kışanak’ın savunması sona ererken, duruşmaya, Kışanak’ın avukatların savunmalarının ardından yarın devam etmek üzere ara verildi. 
 

Diğer başlıklar

24/01/2024
18:38 Cenevre eylemi 37'nci ayında: Tecrit yıkılana kadar alanlarda olacağız
18:31 HDP binasına saldıran Sütçü’nün tutuklanma talebi reddedildi
18:27 KHK’liler: Sözümüzü söylemeye devam edeceğiz
18:20 Mali’de altın madeni çöktü: 73 ölü
18:07 Qamişlo-Hesekê yolunda bir araca saldırı
17:54 Feminist avukatlardan Gabonlu Dina için yeniden keşif talebi
17:46 Belediye binası önünde ‘kayyımlar gidecek halklar gelecek’ sloganı yükseldi
17:35 İşkenceyi kaydeden emniyet amiri telefonunu mahkemeye teslim etmedi
17:11 Emekliler: Asgari değil insanca yaşam istiyoruz
16:36 Gözaltına alınan Netice Sülaymanoğlu serbest bırakıldı
16:24 Adalet Nöbeti: Abdullah Öcalan’ın yolu açılmalı
16:15 Ağır hasarlı bina iş makinesinin üzerine çöktü
16:14 Tutsak yazar Çeper: Baskı arttı
15:48 DEM Parti Tarsus’ta aday adaylarını tanıttı
15:37 Evleri yıktırılan yurttaşlar: Nereye gidelim?
15:37 Sadiye Demirtaş’ın yoğun bakımda tedavisi sürüyor
15:29 Eğitim Sen'den hedef gösterilip açığa alınan üyelerine dair açıklama
15:15 Rusya'da düşen uçakta kurtulan olmadı
15:07 İran Cumhurbaşkanı Reisi, Ankara'ya geldi
14:38 Hukuk örgütlerinden İran'a: Avukatlardan elinizi çekin
14:30 Zerevanî güçlerinden HPG’ye saldırı
14:28 Kobanê’ye SİHA saldırısı
13:31 Ukraynalı esir askerleri taşıyan Rus uçağı düştü
13:08 DAD: Dêrsim tüm değerlerimizin bütünsel ifadesidir
13:06 Erkek şiddeti: 2 çocuk 1 kadın katledildi, 2 kadın ağır yaralı
13:00 Katledilen Êzidîler Şengal'e getirildi
12:08 Amed kayyımı Fabrika Mahallesi'ni yıkmaya başladı
10:59 Şêladizê’ye hava saldırısı
10:11 Şangay açıklarında gemi battı
10:06 Amed’de Demokratik İslam Konferansı düzenlenecek
09:43 KDP’nin alıkoyduğu gazeteciden 92 gündür haber yok
09:42 Tutsakların eylemi 59’uncu gününde
09:21 23 yıldır gözaltında kaybettirilen çocuklarını arıyorlar
09:16 Engellenen Kürtçe oyunun yönetmeni: Üretmeye devam edeceğiz
09:14 İmralı'da mutlak tecrit sürüyor: Sağlığı ve güvenliğinden kaygılıyız
09:12 Açlık grevindeki tutsak: Abdullah Öcalan etrafında kenetlenelim
09:10 Sanığın doktor olduğu cinsel saldırı davası cezasızlığa doğru gidiyor
09:09 Tuncel: Kürt sorununda ‘terörizm’ anlayışı aşılmalı
09:05 'Abdullah Öcalan özgür olmadan sorun çözülmez'
09:03 Doğa talanı geçimini sağladığı kezwanı da vurdu
09:02 AKP'ye oy yoksa yol da yok!
09:01 Sökeliler kirli hava soluyor
09:00 24 OCAK 2024 GÜNDEMİ
23/01/2024
23:57 Uysal: Tutsaklar barışın sesi olmak için açlık grevinde
23:12 İsveç'in NATO'ya katılımına ilişkin teklif Meclisten geçti
23:00 Koçyiğit: NATO’nun genişlemesiyle dünya siviller için daha güvenli bir yer olmayacak
22:54 DEM Parti'nin Amed Büyükşehir Belediye eşbaşkan adayları netleşti
22:23 Amed Barosu’ndan seçmen kaydırmaya ilişkin YSK'ye başvuru
22:08 Abdullah Öcalan’ın sağlık durumuna dair önergeye yanıt: Görev alanımızda değil
20:50 Demirtaş yeniden cezaevine götürüldü
19:44 Xarpêt’te maden ocağında patlama
17:21 İran Cumhurbaşkanı Reisi Türkiye’ye geliyor
17:18 Amed'in 17 ilçesinde oy verme işlemi sona erdi
17:15 Özak Tekstil işçileri direnişlerini İstanbul'a taşıdı
17:00 Seçim için Kurdistan’a taşınan asker ve polisler Meclis gündeminde
17:00 İHD: Marmara cezaevlerinde 3 ayda bin 596 hak ihlali yaşandı
16:47 Amedspor’a taraftar yasağı
16:33 Adalet Nöbeti’ne açlık grevi eylemiyle destek
15:43 MİT Başkanı Kalın'dan Bağdat'a ziyaret
15:17 Ekolojistlerden yeşil alan talebi
15:14 Kadın cinayetinde faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
14:51 Atölyede staj gören öğrenci yaşamını yitirdi
14:30 Eskişehir'de bir kadın katledildi
14:15 Tutsaklardan Adalet Nöbeti’ne mesaj
13:50 AKP'den istifa edip Yeniden Refah'a katıldı
13:38 İran'da bir genç idam edildi
13:27 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
13:14 Riha Tabip Odası: Tükeniyoruz, artık yeter
13:00 Gözaltına alınan 83 yaşındaki kadın serbest bırakıldı
12:45 Bakırhan’dan devletin ‘aklıselim aklına’ çağrı: Abdullah Öcalan ile konuşun
12:33 DEM Parti'nin Amed'de ikinci tur oylaması başladı
12:21 KYK yurdunda intihar girişimi
12:20 Arkeolojik sit alanına maden tehdidi
12:07 Sanatçı Emel Çiftçi tahliye edildi
11:43 Gazeteci Kanbal paylaşmadığı fotoğraftan yargılandı
11:13 Bahçeli'ye göre Dêrsim diye bir yer yok!
10:45 Sağlık çalışanları hastanelerde kreş istiyor
10:26 İzmir’de kimliği belirlenemeyen insan iskeleti bulundu
09:52 Bilgin: Milyonların iradesi tutsakken nasıl bir çözümden bahsedilebilir?
09:25 KDP’nin alıkoyduğu gazetecinin akıbeti 91 gündür bilinmiyor
09:24 Tutsakların ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi 58’inci gününde
09:22 Tahliyeleri engelleyen kurulu anlattı: ‘Eşini mi yoksa PKK’yi mi seviyorsun’ diye soruyorlar
09:16 30 yıl önce kurutulan bölgede şimdi baraj yapılacak
09:15 Hamzaoğlu: Halk oylaması doğrudan demokrasinin örneğidir
09:10 50 gündür ‘özgürlük’ talebiyle Adalet Nöbeti’nde
09:05 Mesafe nedeniyle 16 aydır tutsak oğlunu göremedi
09:03 AKP’li Yarka’nın Şirnex’e tek hizmeti anıt dikmek oldu
09:02 Müftüoğlu: Hazır kararla hapislik süremi uzattılar
09:01 ‘Tecride karşı direnmekten başka çare yok’
09:00 23 OCAK 2024 GÜNDEMİ
22/01/2024
22:10 Yurtta kalan öğrencinin intihar ettiği iddiası
22:03 13 barodan YSK’ye çağrı: Asker ve polislere yönelik itirazlar tarafsız incelensin
21:38 Son bir ay içinde 4 kolber katledildi
19:23 DEM Parti Eş Genel Başkanları’ndan Sincan Cezaevine ziyaret
19:04 Miniq Havaalanı’na saldırı
18:49 DEM Parti’nin Amed Büyükşehir kadın eşbaşkan adayı belli oldu
18:06 Êlih Çayı’nda OSB tehlikesi
17:48 Emeklilerden metroda zam protestosu
17:47 Kerkük’te Firyal Süleyman'ın katledilmesine ilişkin 2 gözaltı
17:41 Çiğli Belediyesi, sosyal hizmet uzmanı kadını şantiyeye sürgün etti
17:17 Dîlok’un ‘Ape Heme yê Heyde’si yaşamını yitirdi
16:48 Mêrdîn’de katledilen kadın toprağa verildi
15:54 Adalet Nöbeti: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayacağız
15:37 Kalmaz: Arnavutköy’de kendi adayımızla seçime gireceğiz
14:57 İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı davasında 3 kişi tahliye edildi
14:49 35 barodan bin 330 avukat Öcalan'la görüşmek için Adalet Bakanlığına başvurdu
14:41 Arkadaşlarına selam veren 6 tutsak darp edildi
14:10 İstanbul’da kadın gazeteciler buluştu: Örgütlenmeyi esas almalıyız
13:39 Xelfetî’den usulüz seçmen tepkisi: Hilelere rağmen belediyeyi alacağız
13:29 Pınar Gültekin’i hedef alan paylaşımlara suç duyurusu
13:04 İnfazı yakılan tutsağın babasının cenaze törenine katılması engellendi
12:49 DEM Parti Amed Büyükşehir aday adayları ikinci tura kaldı
12:16 Doğu Karadeniz'de kar yolları kapattı
11:57 Muğla sahilinde kadın cesedi bulundu
11:32 Temelli’den Şimşek’e: Kürt sorunu çözülmeden bütçeden tasarruf olmaz
09:45 Hewag'da halk eşbaşkan adaylarını belirledi: Biz kazanacağız
09:19 Büyükçekmece Belediyesi’ndeki ‘rüşvet’ operasyonunda 8 kişi tutuklandı
09:16 Tutsaklar ‘özgürlük’ talebiyle 57 gündür açlık grevinde
09:14 Gazeteci Ahmet'ten 90 gündür haber alınamıyor
09:12 Serhat’ta 9 merkeze 58 bin 945 ‘seçmen’ kaydırıldı
09:08 Amed kayyımı birçok taşınmazı devretti
09:06 Halk oylamasına katılan delegeler: Kayyımları göndereceğiz
09:03 Cizîr’den tecrit tepkisi: İmralı’dan haber almak istiyoruz
09:00 Toplum ve çözüm odaklı belediyecilik nasıl mümkün?
09:00 22 OCAK 2024 GÜNDEMİ
08:57 Wan'da 4.0 büyüklüğünde deprem
08:41 Xwebûn tecrit manşetiyle çıktı
21/01/2024
23:37 İsrail’den Lübnan’a saldırı
22:34 Mêrdîn'de kadın katliamı
21:13 KESK Olağan Genel Kurulu’nda MYK belirlendi
20:48 DEM Parti’nin Amed adayları netleşti
20:38 Sakık: Kürtleri yok sayan hiçbir parti ve adayı desteklemeyeceğiz
18:30 DEM Parti Gençlik Meclisi’nden Serê Salê etkinliği
17:10 ‘Özel savaş politikalarına karşı mücadelemiz sürecek’
16:52 DEM Parti: İmama yönelik saldırıyı şiddetle kınıyoruz
16:36 Mersin’de Serê Salê kutlandı
16:24 Amedspor sahasından galibiyetle ayrıldı
16:09 Meletî'de 4.0 büyüklüğünde deprem
15:51 5 kentte ‘özgürlük’ talebiyle Adalet Nöbeti eylemi
15:14 İsrail'in Şam saldırısında ölü sayısı 12’ye çıktı
14:05 DEM Parti'nin Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi adayları belli oldu
13:50 Amed’de otobüs takla attı: 9 yaralı
13:33 Antalya sahilinde 5 günde 6 cenaze bulundu
13:19 Türkiye, Duhok'ta yeni bir askeri üs kurdu
12:45 30 yıl sonra memleketine gelen Karagöz’e coşkulu karşılama
12:00 2 merkezde 'taşımalı seçmen' itirazına ret
11:43 Rus uçağı Afganistan'da düştü
11:17 Riha'nın 2 ilçesinde adaylar belirlendi
10:51 Jin Dergi'nin 47'nci sayısı çıktı
10:33 DEM Parti'nin Amed adayları için halk oylaması başladı