HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’nin gazetecilere saldırılarını kınayan YRA, YRJ ve İnsan Hakları Örgütü, BM Temsilciliği’ne bir mektup sundu.
Özgür Basın Birliği (YRA), Kadın Basın Birliği (Yêkitiye Ragihandina Jin-YRJ) ve Suriye İnsan Hakları Örgütü tarafından, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de gazetecileri hedef alan saldırılarına ilişkin Qamişlo’da bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi önünde açıklama yapıldı. Açıklamaya çok sayıda gazeteci katılırken, BM Temsilciliği’ne dosya sunuldu.
Türkiye’nin saldırılarına karşı Kuzey ve Doğu Suriye halkının gösterdiği haklı direnişi dünyaya duyurmak için direniş alanında yer alan gazetecilerin katledilmesini kınayan YRJ Sözcüsü Arin Siwêd, “Hakikat takipçileri gazeteci arkadaşlarımız Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları dünyaya duyururken hedef alındı. Arkadaşlarımızın mücadelesini devam ettireceğiz. Bunu sadece haberlerimizle değil, örgütlü tepkimizle de göstereceğiz. Bu amaçla bugün Birleşmiş Milletlere mesajımızı iletmek için bir araya geldik. Saldırılar hakikatin sesi olmamızı engelleyemez. Cihan Bilgin, Nazım Daştan ve 15 Şubat’ta katledilen gazeteci arkadaşımız Egîd Roj gibi sesimizi duyurmaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarıyla savaş suçu işlediğini belirten Suriye İnsan Hakları Koruma Örgütü Eşbaşkanı Evin Cuma, uluslararası kurumların işlenen suçlara karşı tutum belirlemesini gerektiğini söyledi. Evin Cuma, “2014’den beri bölgeye yönelik saldırıları takip eden çok sayıda gazeteci katledildi. Türk devletinin saldırılarını kamuoyuna duyurup vicdanın sesi olmaya çalışan gazeteciler hedef alınıyor. Tehditlere maruz kalıyorlar. Çağrımızı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne iletmeye geldik. Savaş suçu işleyen güçlerin uluslararası mahkeme önünde yargılanmasını istiyoruz” diye belirtti.
Açıklamanın ardından, İnsan Hakları Örgütü, YRA ve YRJ tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin gazetecileri hedef alan saldırılara ilişkin bilgilerin yer aldığı mektup, BM Temsilcilik yetkililerine sunuldu.
Mektubun içeriği şöyle:
“Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik savaş ve insanlığa karşı suçlar işlemeye devam ediyor. İşgalci Türk devleti, özellikle Minbiç'in işgali ve Tisrin Barajı'nda savaşın başlamasının ardından son dönemde sivillere ve gazetecilere yönelik saldırılarını artırdı. Terörist DAIŞ’e karşı savaşın başlangıcından ve işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarından bu yana 31 gazeteci hayatını kaybetti, bunlardan 17'si Türk devletinin drone veya SİHA’larla yaptığı saldırılarda hayatını kaybetti. Türk devleti gazetecilere yönelik saldırılarına son vermedi. Baskıcı Baas rejiminin yıkılmaya başlaması ve Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere Tisrin Barajı ve çevre köylere yönelik saldırıların artmasından bu yana, Tisrin Barajı direnişini takip eden çok sayıda gazeteci hedef alındı. 19 Aralık 2024'ten 15 Şubat 2025'e kadar 3 gazeteci hayatını kaybetti, 9 gazeteci de yaralandı. Üstelik Türk devleti sanal medya üzerinden bazı gazetecileri öldürmekle tehdit etti.
İNSANCIL HUKUKA AYKIRI
Türk devletinin suçları uluslararası insancıl hukuka aykırıdır. Bu suçlar Cenevre Sözleşmesi madde 4'e göre savaş suçları ve insanlık dışıdır. Türk devletinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin 1998 tarihli Roma Tüzüğü'ne göre bu suçlardan yargılanması gerekiyor. Bütün bu suçlar uluslararası toplumun gözü önünde işleniyor ama hiçbir tavır gösterilmiyor. Bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı'nı Roma sözleşmesine ve mahkemenin etik sistemine göre görevini yerine getirmeye ve başta gazetecilere yönelik suçlar olmak üzere Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'de işlediği tüm suçları soruşturmaya çağırıyoruz.
KAMUOYU SESSİZLİĞİNİ BOZMALIDIR
Ayrıca insan haklarıyla ilgili tüm kurumlarıyla uluslararası topluma, gazetecilerin haklarının korunmasıyla ilgili uluslararası kuruluşlara hukuki ve ahlaki yükümlülüklerini yerine getirmeye, Türk devleti başta olmak üzere Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin hükümetlerine bu bölgelere yönelik saldırılarını durdurmaları konusunda baskı uygulamaya çağırıyoruz. Türk devletinin işlediği suçlar sadece Suriye'nin güvenliğini değil, uluslararası güvenlik ve barışı da tehdit ediyor. Türk devletinin gazetecilere yönelik saldırılarına karşı uluslararası kamuoyu bir an önce sessizliğini bozmalı Türk devletine sert bir tutum göstermelidir.”