DBB Eşbaşkanları: Yerelsiz barış inşası eksik ve zayıf kalır

AMED - Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, iktidardan muhalefete hiçbir partinin Kürt sorununun çözümüne koltuk kaygısıyla yaklaşmaması gerektiğine işaret etti. Eşbaşkanlara göre yerel yönetimlerin yer almadığı bir barış inşası ise eksik ve zayıf kalır. 
 
31 Mart Yerel Seçimleri'nin üzerinden 1 yıl geçti. Bu süreçte 9'u Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve 2'si CHP'li olmak üzere toplamda 11 belediyeye kayyım atandı. "Kent Uzlaşısı" modeliyle seçime gidilen yerlerde belediye başkan yardımcıları gözaltına alınıp tutuklanırken, tasarruf tedbirleriyle muhalefetin kazandığı belediyelerin çalışmaları sınırlandırıldı. 
 
Kayyım atamalarıyla birlikte DEM Parti yönetimindeki büyükşehir belediyesi sayısı 1'e düştü. Amed Büyükşehir Belediyesi, şu an DEM Parti'nin tek büyükşehir belediyesi. Burası, 8 yıl boyunca kayyımlar tarafından yöneltildi. Kayyımlardan geriye toplam 3 milyar 245 milyon TL borç kalırken, en az 47 taşınmaz usulsüz bir şekilde devredildi, AKP'li yöneticilerin de aralarında olduğu yüzlerce yandaş işe alındı, birçok usulsüzlük yapıldı. 
 
DEM Parti yönetimi, 1 yıllık süreçte bir yandan kayyım tahribatlarını ortadan kaldırmaya çaba gösterirken, diğer yandan yarım kalan projeler ile yerel seçim sürecinde verilen sözlere odaklandı. Ulaşım ve su sorunları çözüme kavuşturulmazken, halk lokantaları, JINKART, sosyal kart ve çok dili kreş gibi birçok proje hayata geçirildi. Ayrıca uzun yıllardır onarım bekleyen su ve kanalizasyon hatlarının bir bölümü yenilendi. 
 
Belediye yönetimi, hizmet çalışmalarının yanı sıra güncel siyasal gelişmelere de kayıtsız kalmadı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı sonrası gözler bir kez daha buradaki siyasi atmosfere çevrildi. Yerel yönetimlerin bu süreçte nasıl hareket edeceği ve sürece katkısının ne olacağı merak konusu. 
 
Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun ile hem 1 yıllık süreci hem de çağrının Amed'e yansımaları ile yerel yönetimlerin süreçte nasıl bir rol üstlenebileceği konularını konuştuk. 
 
Kayyım döneminde yüklü bir borç bırakılmıştı, son durum nedir? Yine gelirler, giderleri karşılıyor mu? 
 
Serra Bucak: 8 Nisan 2024'de borcumuzu paylaşmıştık. 2 milyar 400 milyon civarı. DİSKİ’yi bunun dışında tutuyoruz. 7 Mart 2025 itibariyle bu rakam toplam 1 milyar 962 civarında. Hazine gelirlerimiz 670-680 milyon TL civarı. İlbank aylık gelirlerimiz 250-300 milyon TL'ye varıyor. Bir de öz gelirimiz var. Bu da çok fazla olmamakla birlikte 40 milyon TL civarında. Toplam aylık gelirimiz 900-950 TL'yi bulabiliyor. Aralık ayından bu yana kimi harcamalar yaptık. 24 adet otobüs aldık. 341 milyon bu otobüsler için ödemelerde bulunduk. 14 Mart’ta 10 otobüs için 140 milyon TL daha ödeyeceğiz. Yaz aylarında çok zorlu bir yangın süreci yaşadık. Araç ve personelin eksik kaldığı bir süreci yaşadık. Bu sebeple itfaiye alımına gittik. 16 adet itfaiye aracı aldık. 2 seferde toplamda 228 milyon TL itfaiye aracı için ödeme yapıldı. 
 
 Devredilen taşınmazlara dair başvurularınız vardı, süreç nasıl işliyor? 
 
 
Bağlar'da inşaat halinde devredilen taşınmazı ne biz ne de onlar kullanabiliyor. Devredilen mülkler işlevsiz durumda. Gezin Gençlik Kampı hiçbir biçimde kullanılmadı ve boş. 
 
Serra Bucak: Gelir gelmez 17’si için hızlıca iptal kararı aldık. İlgili kurumlara bildirimlerde bulunduk fakat ne yazık ki mahkemeler bu gibi süreçlerde çok aleyhimize. Çok hızlıca yürütmeyi durdurma kararları aldılar. Bu yürütme durdurma kararı sonrası 6 tanesi ile ilgili istinaf başvurusu yaptık. Diğerlerini de hukuk servisimiz takip ediyor. Ancak 'filanca yerimizi geri aldık' diyemiyoruz. Elazığ'daki Gezin Gençlik Kampı bizim için çok önemliydi. Maalesef geri alamadık. Bir kurumun taşınmazlarının başka bir kuruma tahsis edilmesi kabul edilebilir bir şey değil. 
 
Doğan Hatun: Bağlar’daki yapı tamamlanmadan devredilmiş. Mevzuata aykırı. İnşaat faaliyeti devam eden herhangi bir yerin devri mevzuatta söz konusu değil. Maalesef şimdi ne biz kullanabiliyoruz ne de onlar. Zaten kullanmıyorlar da. Herhangi bir aktivite üretmiyorlar. Devredilen mülkler işlevsiz pozisyonda. 
 
Serra Bucak: Bunu Gezin’de de yaşadık. Yaz ayları boyunca takip ettik. Hiçbir biçimde Elazığlı gençler ve çocuklar o kampı hiçbir şekilde kullanmadı. Boş. 
 
Siz göreve gelir gelmez belediyeden müfettişler eksik olmamaya başladı. Müfettişler halen belediyede mi, yaptıkları herhangi bir tespit var mı? 
 
Doğan Hatun: Elbette müfettişin belediyeyi denetlemesinden şikayetçi değiliz. Aksine bizim için olumlu da. Ama ikircikli durum can sıkıcı bir boyutta. Kayyım döneminde tespit ettiğimiz usulsüz işlemler için kendimiz müfettiş talep ettiğimizde gelmiyorlar.  Gelen müfettişe de aynı dosyaları sunuyoruz. Ama belli bir konu üzerinde, belli tarihler üzerindeki dosyalar için geliyor. Sosyal medyada "trol" diyebileceğimiz 2-3 kişi, hiç olmayacak bir şeyle ilgili tweet atıyor. Bir trolün cümlesi üzerine ertesi gün müfettiş geliyor belediyeye. 
 
Kayyım dönemi usulsüzlükleri sunduğunuzda ne diyorlar?
 
Doğan Hatun: Belirli bir tarih ve varsa bir şikayet dosyası üzerine geldiğini beyan edip, başka dosya alamayacağını söylüyor. Usulsüz işlem var, bunu bakanlığın gelip tespit etmesini istiyoruz. İlgili mevzuata göre varsa yaptırım uygulamasını istiyoruz. Ama somut dosyayı esas alan bir mekanizma yok. 
 
Serra Bucak: Sayıştay müfettişleri uzun süre gelip gittiler. Henüz çıkmadı ama müdürler bilgi paylaşımında bulunuyorlar. Nisan’da bir rapor yayınlancak. Buna dair müfettişlerin teşekkürleri var belediye yönetimine. Doğru bilgi paylaşımına değiniyorlar, ihale konusuna hakim bir yol izlediğimizi söylüyorlar. 
 
Yaz ayı boyunca ciddi bir su sorunu yaşandı. Bu yaz da aynı sorunu yaşayacak mıyız?
 
Doğan Hatun: Bizim su şebeke hattımız neredeyse 30 yıllık bir hat. Bir de deprem yaşadık. Yatırım yapılmamış, boru hatları yenilemesi olmamış. Depremden kaynaklı hem kanalizasyon hem içme su hatlarımızın büyük bir çoğunluğu çatlak. Bu aynı zamanda kaçak su kaybı dediğimiz duruma da neden oluyor. 11 aylık süreçte geceli gündüzlü bu hatları yenilemekle geçirdik. Bir litre suyun hesap kitabını yapıyoruz. Bu su meselesi sadece DİSKİ’ye ait mesele de değil. Ana isale hatlarının güncellenmesi, yenilenmesi, yeni hatların yenilenmesi aynı zamanda DSİ’nin de sorunu. Ama ciddi yatırımlar yaptık. Umuyoruz ki bu yazı bir önceki yaza göre daha az su sorunu geçirelim. Bu sene kuraklık da var. Neredeyse hiç yağmur yağmadı. Bununla ilgili de, suyun erişemediği mahallere tankerlerle su götürebileceğimiz bir ihale hazırlığını yaptık. 
 
Serra Bucak: Yatırım İzleme Daire Başkanlığımız büyük bir yatırım yaptı. Talaytepe Mahallesi'nde 52 bin 200 metre, Dökmetaş Mahallesi'nde 38 bin 900 metre ve Üçkuyular Mahallesi'nde 21 bin 600 metre, toplam 12 bin 700 metre yeni içme suyu hattı yapılacak. Bakın bu çok ömeli. 600 milyona yakın yatırım projesi. 
 
Askıda su faturasına dair bir çalışmanız var mı? 
 
Serra Bucak: Nisan ile birlikte askıda faturayı gündemimize alacağız. Sadece askıda fatura değil, bu arada dayanışmayı güçlendireceğimiz akıllı sistemi ve web uygulamasıyla hizmetler yapacağız. 
 
Doğan Hatun: Bir ek yapayım; Silvan ve Ergani için JIKA'dan (Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı) hibe aldık. Onun ihalesi başladı. Silvan ve Ergani’nin içme suyu ve kanalizasyon arıtma sistemlerine kadar, belki de 50 yılını öngören bir çalışma başlattık. 
 
Kentin bir de ulaşım sorunu var. Bizzat toplu taşıma kullanan birisi olarak bu durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğini görüyorum. Sorun nedir? Nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? 
 
 
Ulaşım sorunu; çok ciddi bir sorun ve özeleştiri vermemiz gereken bir sorun. Hiçbiri bahane değil, hepsini çok hızlı bir şekilde bu yaz aylarında çözmüş olacağız. 
 
Serra Bucak: Çok ciddi bir sorun ve aslında özeleştiri vermemiz gereken bir sorun. Alo 153 hattının önemi bir konusu su ise, ikinci önemli konusu ulaşımdır. Büyük bir eksiklik var ama tek yönlü bir şey değil. Birincisi bizim kendi ulaşım filomuzun, otobüs filomuzun eksiklikleri mevcuttu. Düşünün ki otobüs alım sürecini ancak bitirebildik. Mart, Nisan ve Mayıs ayında 50’ye yakın, 60’a yakın otobüsü aldığımız takdirde sorunun önemli bir kısmını bizim açımızdan çözebileceğimizi düşünüyoruz. Bu da yetmeyecek. Yine şoför alımına gitmek durumundayız. Özel halk otobüsleri ile minibüslerin sistemi ve çalışma anlayışı bizi çok zorluyor. Bununla ilgili de yoğun mesai harcadık. Protokoller imzaladık. Protokol sayesinde ücretsiz yolcular, engelliler ve yaşlılar belediye tarafından taşınacak dedik. Ama sahada bunun gerekliliği kadar bir düzenleme oldu mu derseniz, henüz olmadı. Demek ki sadece protokol yapmakla bunu gerçekleştiremiyoruz. Bir zihniyet değişimi, dönüşümü olması gerekiyor. Bununla da ilgili çalışıyoruz. 
 
Yanı sıra hatlarımızda ve kavşaklarımızda ciddi sıkıntılar var. Kimi kavşaklarda sinyalizasyon çalışmaları başlattık. Trafik firmaları ve sistem üreten yerler ile görüşüyoruz. Bütünlüklü bir çalışma yürüyor ama henüz bu sahaya yansımadı. Ama bütün gayemiz filoyu ve atölyeyi güçlendirmek. Bir seferde 8-10 tane otobüsü sahadan çekmek zorunda kalıyorsunuz ve o atölyeye bağımlısınız. Bunun da önüne geçmek için kendi atölye kapasitemizi büyütmek ve geliştirmek istiyoruz. Bunların hepsi istihdam ile ilgili. Arşiv taraması, adli sicil diye bir şey çıkarmışlar. Bir kişinin arşiv taraması 45-50 gün sürüyor. 20 kişiyi şoför, zabıta diye işe alacağız ama bu süreçler çok çok uzuyor. Hiçbiri bahane değil, hepsini çok hızlı şekilde bu yaz aylarında çözmüş olacağız. 
 
 Çok dilli belediyecilik noktasında hangi çalışmalar yapıldı, yapılanlar yeterli mi, hedefler neler?  
 
Doğan Hatun: En başta kendi basın yayım birimimizle başladık. Bütün paylaşımlarımız şuan çift dilli. Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçeleriyle de paylaşım yaptık. Bu kısım bir rayına girdi. Yine Dil Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü’müz vardı onu aktif pozisyona getirdik. Kentte dil çalışması yürüten bütün kurumlarla bir perspektif ortaya çıkarmak için stratejik plan döneminde birlikte çalıştık. Kent Konseyi'nde Dil Çalışma Grubu kurduk. 
 
Serra Bucak: Turizm ve kültür çalışmalarımız 3 dilli; İngilizce, Türkçe ve Kürtçe. DİSMEK’lerde Ermenice, Süryanice ve İngilizce kursları açmak, ihtiyaç duyulduğunda farklı dillerde de hizmet sunulabilecek çalışmayı hayata geçirmek istiyoruz. Bu yönüyle arkadaşlarımız fizibilite yaptı. Belediyelerimizde kurs seçeneklerini geliştireceğiz. 
 
Kreşler hangi aşamada? 
 
Doğan Hatun: Arkadaşlarımız çalışma yürütüyor. Mevcut 2 kreşimize kapasitenin üzerinde müracaat var ve alternatif yerler bakıyoruz. Yer sorunumuz var. Taşınmazların devredilmesi, yeni taşınmazların verilmesi, tasarruf tedbirleri, yeni bir yapının yapılması... Ama arayışlarımız devam ediyor. Mahalle aralarında alternatif yerler bakıyoruz. 
 
Serra Bucak: İlçe belediyeleriyle de ortak yürüteceğimiz bir çalışma olacak. Kayapınar Belediyesi'nin Xalxalok Kreşi hariç kreş alanı yok. Büyükşehir belediyesine ait tespit ettiğimiz 3 alan var. Orada konteyner kurarak yapacağız. Sadece kreşler de değil, çocuk oyun odaları, ailelerin kısmi zamanlı çocuklarını bırakabileceği mola evleri ve kreş hizmetleri de olacak. 
 
Doğan Hatun: Konsept biraz zenginleşecek onu diyebiliriz. 
 
JINKART ve sosyal kart projeleri ne aşamada, kaç kişiye ulaşıldı, devam edecek mi?
 
Serra Bucak: Önümüzdeki süreçte devam etmek zorunda. Çünkü çok yoğun ilgi var. Başvuruları kapattığımızdan bu yana 'yeniden ne zaman açacaksınız' sorusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Biz 8 bin küsür başvuru aldık o zaman. 7 bin kart dağıtılabildi. 7 bin kadın ücretsiz otobüslerden faydalanabiliyor. Mart-Nisan ayında açacağımız yeni başvurularla birlikte bunu iki katına çıkartmayı hedefliyoruz. Yani 12 bini geçecek, toplamda 14 bine varacak. 
 
 
 JINKART başvurularını açacağız ve sayıyı toplamda 14 bine çıkaracağız. Sosyal kar için 38 bin başvuruyu değerlendiriyoruz. 
 
Sosyal kartlarda şöyle bir sorun yaşadık; geldiğimizden bu yana ne yazık ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ilgili müdürlüğü bizimle veri paylaşmadı. Ve o kartların çok sağlıklı bir dağılımı yapılmamış. 12 bin kişi kart sahibiydi ama o 12 bin kişi gerçekten ihtiyaç sahibi miydi? Biz bunu yer yer tespit ettik ve çok olumsuz şeylerle karşılaştık. İhtiyaç sahibi olmayan mahalleler, lüks semtlerde bu kartların verildiğini gördük. 38 bin başvuru var sosyal kartlar için.
 
Kartları vermeye yeni yeni başladık. Güncelleyerek veriyoruz. Şuan 38 bin başvuruyu değerlendiriyoruz. Çölyak hastaları da bizim kentimizde çok önemli bir mesele. Pek çok insan var. Onlara dair de çalışmalarımız olacak. 
 
Madde Bağımlılığı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi gibi önemli bir merkez hizmete açıldı. Kentte uyuşturucu kullanıma dair bir veri var mı elinizde, bu merkeze başvurular ne düzeyde?
 
Doğan Hatun: En son Bağlar ve Ergani'de bir araştırma yapıldı. Maalesef kentte uyuşturucu kullanımı bundan bir yıl önce 9 yaştı, şuan 7 yaşa kadar tespit edilmiş.
 
Bu durum söz ettiğiniz raporda mı yer alıyor? 
 
 
Araştırmalara göre uyuşturucu yaşı 7'ye kadar inmiş. Böylesi devasa sorun sadece belediyenin yerel hizmetleri ile sürdürülemez. Uzun soluklu ve zorlu bir çalışma. 
 
Doğan Hatun: Evet. Bağlar ve Ergani belediyelerimiz birebir çalışma yürüterek rapor oluşturdu. Durum çok ciddi. Evet, bir merkez kurduk, diğer ilçelerimizi de buna dahil ettik. Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, gençlik dernekleri, taraftar dernekleriyle bir tür ortak hareket etme alanı oluşturuluyor. Sümer Park’ta bir yapı onlara ayrıldı. Arkadaşlarımız uyuşturucu kullananların ailelerini de bu işin içerisine dahil edip, bir bütün sürece ortak ediyor. Bu birim zamanla daha da büyüyüp gelişecek. Arkadaşlarımız hem sahada çalışıyorlar hem ailelerine kadar ziyaret edip birebir dokunup, bilinçlendirme çalışması yapıyor. Ülke genelinde böylesi bir sorun var. İstanbul’da, Manisa’da, Hatay’da da var. Ama bölgemizde maalesef çok fazla var. Yoğun çalışmalarımız var ve bu çalışmalarımız devam edecek. 
 
Böylesi devasa bir sorun sadece belediyeyle çözülebilir mi? 
 
Serra Bucak: Böylesi bir devasa sorun sadece belediyenin yerel hizmetleri ile sürdürülemez. O yüzden emniyet, ANATEM, gibi kuruluşların da bizimle ortak işbirliği içerisinde olması gerekir. Ama bizim madde ile mücadele birimimiz diyor ki; 'Bizimle henüz veri paylaşan bir resmi kurum yok.' Bu verileri paylaşmıyorlar. Uzman arkadaşlar şöyle bakıyor meseleye; veriden ziyade, rakamdan ziyade, kullanıcının yaşı kaçtırdan ziyade kaç danışan başvuru yapabiliyor bu merkezlere, kaçı sürdürebiliyor ve kaçının temizlenme süreci sonuna kadar başarıya ulaşana kadar devam ediyor? Şimdiye kadar veri, sayı, yaşın kaç yaşa düştüğü meseleleri ele alındı. Bu sebeple daha çok başarı hikayesini, sürdürülebilir hikayeyi öne çıkaran çalışmalar yürütüyor arkadaşlarımız. Uzun soluklu bir çalışma. Çok zorlu bir çalışma. 
 
Amed Büyükşehir Belediyesi olarak bir yıllık süreçte "Bu çalışmamız bizi özgün kılıyor ya da bugüne kadar yapılmayanı yaptık" dediğiniz bir projeyi hayata geçirdiniz mi?
 
Serra Bucak: "Bu çalışma bizi özgün kıldı" demek, böylesi bir kayyım tahribatı sonrası öyle kolay söylenecek bir şey değil. Bunu belki önümüzdeki sene söyleyebiliriz. Bu 1 yıl gerçekten bir inşa süreciydi. Bugünden itibaren yeni projeleri konuşabiliriz. Özgün demeyeceğim ama yenilik olarak halk lokantalarını açtık. Bu yeni bir şeydi. Onun dışında önümüzdeki projelere dair somut birkaç şey söylemek istiyorum. Hafif raylı sistem projemiz. Muhakkak bu kente raylı sistemi getireceğiz. Bunun 2 zorluğu var; bir finans, iki kendi kurumsal kapasitemiz. Daire başkanlığımızı kurduk. Bu önümüzdeki dönemin vizyon projesi olacak. Bilim merkezi kuracağız. Onun da yer tespitini ve çizimini gerçekleştirdik. Bağlar, Kayapınar, Yenişehir'de büyük parklar, yeşil alanlar, mesire alanları üzerine ortak mutabakata vardık. Yine kent girişlerimizin peyzajlarına dair projelerimiz bitti. İhale süreçleri devam ediyor. Çarıklı’da yeni bir mezarlık alanımız var, orayı inşa ediyoruz. Çünkü mevcut mezarlık alanı artık bize yetmeyecek, kentimize yetmeyecek durumda. Halk ekmek fırını projesi var. Ya Rezan’da ya Şehitlik’te somut çalışmamızı yürüteceğiz. 
 
 
Muhakkak bu kente raylı sistemi getireceğiz. Bilim merkezi kuracağız, halk emek fırını projemiz var. Sosyal konut projesi için yer çalışması sürüyor. 
 
Doğan Hatun: 11 ayda, kurum olmaktan çıkan bir yapıyı yeniden kurumsallaştırdık. Bu kavram, bir bütün kurduğumuz bütün cümlelerimizi kapsıyor. Eğer birkaç yıl daha bu belediyeler kayyım tarafından yönetilseydi bir daha hiç kimse belediyenin bir kurum olduğunu söyleyemezdi. Bu zorun rolünü üstlendik. Elbette ki çok zorlanıyoruz. Geldiğimizden bu yana hiçbir gün 08.00-17.00 mantığıyla hareket etmedik. 2 eşbaşkan ve diğer seçilmiş arkadaşlarımızla 7/24 çalışarak bu bir yılın bütçesinin bir bütününü halkın geleceği için harcadık. Bugün belki yaptığımız alt yapı çalışmalar gözle görülebilir bir mesele değil, ama önümüzdeki 10-15 yıl için çözümler geliştirdik. Ciddi bir deprem süreci yaşadık. Bir sosyal konut projesi çalışmamız da var. Yerle ilgili çalışmalarımız var. Kısa zamanda aşama aşama hayata geçireceğiz. 
 
Amed tüm ülke açısından önemli bir merkez. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı sonrası yeni bir sürece girildi. Çağrı Amed'de nasıl yankı buldu? 
 
Serra Bucak: Tabi çok tarihi, önemli bir çağrı. Çok elzem bir çağrıydı. Son 11 yıllık baskı rejiminin uygulamış olduğu politikaları en çok yaşayan bölge bu bölge, bu kent. Tüm bu baskı politikalarının artık son bulması gerektiğini söyleyen, Kürt sorununun barışçıl çözümü için bir çağrıydı. “Biz buradayız, hazırız ve konuşabiliriz” metniydi. Aynı zamanda Türkiye’yi yeniden demokratik zemine ve evrensel hukukun normlarına çekmek üzerineydi. Uzun süredir bu ülkede yargının bağımsızlığından söz edilemiyor. Gazetecilerin, düşünenlerin, siyasetçilerin, yereldeki seçilmişlerin içeride olduğu bir süreç. 11-12 yıllık nefessiz bir süreç, bunun 3 yılı Sayın Öcalan’ın tecridi altında geçti. O tecrit sisteminden bu çağrıyla “Biz buradayız ve her türlü tartışmaya hazırız” deniliyor. Toplumu da buna davet eden bir şey. Hangi toplumu davet ediyor? Türkiye toplumunu, Kürt toplumunu, tüm muhalif kesimleri, demokratik siyasette var olmak isteyen kitleleri buna davet ediyor. Aynı zamanda iktidarı sorumluluk almaya, sorumluluk almadığı taktirde neyle karşı karşıya olduğunu anlatmaya çalışan bir çağrı.
 
 
Amed'in tüm dinamikleri koşullarını güçlendirmeli, somut pratik çalışmalar yapmalı. Yerellerin katkısının olmadığı bir barış inşası zayıf ve eksik kalır. 
 
"Amed’de yankısını nasıl buldu" sorusundan ziyade "Amed buraya nasıl katkı sunabilir?", bu çok daha önemli bence. Amed bölgenin en önemli stratejik kenti. Hem politik açıdan hem de toplumsal ve sosyal açıdan. Bir an evvel kentin tüm dinamikleri ve siyaseti, kendi mevcut koşullarını güçlendirmeli. Bu sorunu sivil toplumla ve tüm dinamiklerle nasıl tartışırız, hem ulusal hem uluslararası kamuoyunun ilgisini buraya nasıl çekeriz, toplumsal barışın inşasını burada nasıl mümkün kılarız... Somut pratik çalışmaları olmalı. Bu sebeple Amed’in kendi ağırlığını, poziasyonunu, mevcudiyetini bir an evvel güncellemesi gerekiyor. Buradan yapılacak çağrıların, çalışmaların, tartışmaların ve müzakerelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece Ankara siyasetiyle sınırlı, yerellerin katkısının olmadığı, yerelin sesinin güçlü çıkmadığı bir barış inşası ve tartışması zayıf ve eksik kalır. O yüzden önemli olan bütün yerelleri güçlendirmektir.
 
Yerel bu noktada nasıl katkı sunabilir? 
 
Serra Bucak: Yerel yönetimler olarak 1 yıldır nasıl çoğulcu ve katılımcı bir mekanizma işletmemiz lazım diyorsak ve bunu bir görev olarak adlediyorsak, aynı zamanda barışın inşası, toplumun demokratikleşmesi ve demokratik bir sürecin bu ülkede yaşam bulması için de aynı oranda çalışmamız lazım. Yerelin demokrasisi nedir, yerelin katılımcılığı nedir, toplumun doğrudan katılımcılığı nedir, siyasette ve toplumsal meselelerde söz kurması nedir... güçlü bir şekilde ortaya çıkarmamız lazım. Ne kadar çok toplantı yaparsak, kentteki farklı dinamikleri bir araya getirirsek, ortak paydalarda buluşturabilirsek, demokratik bakışı buradan geliştirebilirsek, ötekileştirmeye bu şehirde son verebilirsek, "ortak paydamız barıştır, demokratikleşmedir, çözümdür" perspektifiyle yol alırsak o kadar başarılı oluruz. Bu kent sadece DEM Parti veyahut AKP siyasetinden ibaret değil. Etrafında pek çok siyasetin olduğu, inancın olduğu, ama kendi farklılıklarıyla bir arada olabildiği bir kent. Bu sebeple ortak değerleri büyütmek, aramızdaki farklılıkları minimuma çekmek, kadınların barış çağrısını buradan yükseltmek, kültür-sanat alanında üretenlerin çağrısını buradan yükseltebilmek çok önemli bence. 
 
 
Yerel yönetimler barışın inşası, demokratikik sürecin yaşam bulması için çalışmalı. Bizim barışa dair cesareti ve kararlılığı örgütlememiz lazım. 
 
28 Şubat’ta kentteki sinema dernekleriyle, inisiyatifleriyle ve sanatçılarla bir araya geldik. "2025 sonbaharında uluslararası Amed Film Festivali yapmak istiyoruz. Bunu konuşalım" dedik. 27 Şubat’ın hemen ertesi günüydü ve açılış konuşmalarında farklı kentlerden gelen katılımcılarda şu umudu gördük: “Dün bu ülkede tarihi bir çağrı yapıldı, bir barış çağrısı yapıldı, Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için bir çağrı yapıldı. Sinemacılar, sanatçılar hangi noktada burada sözünü kurabilir?" Bu çok önemli bir şey. Bu cesaret veriyor. Her türlü kitleye, dinamiğe cesaret veriyor. İşte bu cesareti örgütlememiz lazım. Bizim barışa dair cesareti ve kararlılığı örgütlememiz lazım.  
 
Sizin çağrıyı ve sonrasındaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiniz? 
 
Doğan Hatun: Sayın Abdullah Öcalan’ın örgütüne çağrısı çok kıymetliydi. Örgütünün de aynı perspektifle çağrının bir bütününü sahiplenmesi ve adım atmaya hazır olduğunu söylemesi herhalde Ortadoğu’nun bu mücadele tarihinde bir ilkti. Artık sadece örgütün değil, toplumun, devlet yetkililerinin, uluslararası kuruluşların da bu süreci sahiplenip cümleler kurması; somut barış adımlarının atılması gereken bir sürece girdik. 40 yılı aşan bu sürecin bir bütünü yerellerde geçti. Burada kan döküldü, burada acılar yaşandı, insanlar burada katledildi... Çözüm de yine yerellerden olabilir. Yerellerin daha güçlü olması gerekiyor. 
 
 
 Bu süreci sahipleniyoruz, üzerimize düşen rol ve misyonun farkındayız. Yerelleri merkezileştiren bir süreç yaşamak zorundayız. Amed buna öncülük edebilir. 
 
Biz bu süreci sahipleniyoruz. Üzerimize düşen görev, rol ve misyonun da farkındayız. Yerellerin, sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin, acı yaşamış insanların bu süreci sahiplendiklerini gözlerinden görebiliyoruz. Böylesi anlamlı bir sürecin içerisine girmişken bu süreci sahiplenmek, barışa ve birlikte yaşama evriltebilmek de hepimizin ortak görevidir. Sadece devlet mekanizmaları, örgütün ya da uluslararası kuruluşların değil, en çok da yerelin söz sahibi olması gerektiği bir süreç. Sadece Amed için değil, İstanbul, Ankara, Manisa, Trabzon, Rize için de söylüyorum. Bu topraklar bence kana doydu. O yüzden buranın barışı da muazzam bir barış olacaktır. Ama eşit, sahiplenici, uzlaşıcı ve demokratik bir dil kullanarak bunu başarabiliriz. Yerellerden başlayarak merkeze doğru giden ve yerelleri merkezileştiren bir süreç yaşamak zorundayız. Amed buna öncülük edebilir. Amed binlerce yıllık tarihinde bir çok şeye öncülük etmiştir. Dünyanın ticaretine, kültür ve medeniyetine öncülük etmiştir. Şimdi tam da barışa öncülük edebilecek bir kenttir. 
 
Bizim derdimiz kimin cumhurbaşkanı olup olmaması değil, kimin iktidar ya da muhalefet kalması değil. Biz onurlu bir yaşam peşindeyiz. Bütün halkların ve inançların birbirini kırmadan, incitmeden ve tamamıyla sevgi bağlarıyla bir yaşamı örebileceğine inanıyorum. Bunun öncüsü olmak bizim için onur vericidir. Biz bunun öncüsü olabiliriz. 
 
Muhalefete bu süreçte nasıl bir rol düşüyor? 
 
Serra Bucak: Muhalefetin işi zor, ana muhalefetin işi daha zor. Ana muhalefetin yer yer kendi içine kapanması söz konusu. Sanki iktidar barışı, Kürt sorununda çözümü ve demokratikleşmeyi dile getirdiğinde nasıl bir pozisyon alacağını (muhalefet) tam olarak kurmuş değil. Bu da kaygı verici bence. Tamamen bu kaygılardan uzaklaşması gerekiyor. Bu süreç sadece iktidar partisinin ve onun ortağının yürüttüğü bir süreç değil. Onları da aşan bir süreç. Bir bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir süreç. Tüm siyasi partileri, parlamentodaki tüm siyasi partileri, grupları ilgilendiren bir süreç. DEM Parti aylardır aslında o partileri de ziyaret ediyor. Tüm kesimlerin katılabileceği bir süreç. O yüzden ana muhalefet kendi kaygılarından, iktidar kaygılarından vazgeçecek bir noktada olmalı. Bu ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun da barışçıl bir çözümü olması gerekiyor. 
 
 
Gelinen aşamada kimsenin kendi çıkarı ve iktidarı doğrultusunda, koltuk kaygısı doğrultusunda bu ülkenin en önemli meselesine yön vermeye hakkı yok. İktidar da ana muhalefet de diğer muhalefet partileri de rol üstlenmeli.
 
Mesela CHP neden bir rapor hazırlamıyor? Neden "Kürt sorununda bizim bizim manifestomuz budur" dediği bir raporu yok? Buna çok ihtiyaç var. Bu raporun kendisi başka muhalif partilere örnek olmalı. Onun çıkarmış olduğu bir rapor başka bir partiyi etkileyecek. O rapor başka bir sivil toplumu etkileyecek, iş insanları etkileyecek. Yani muhalefetin durmaması gerekiyor. Kendi kısıtlı mecrasında kalmaması gerekiyor. Kendi öz gündemlerine dönmemesi gerekiyor. Aksine "iktidar olur muyuz, olmaz mıyız" kaygısıyla hareket etmemeli. CHP hangi katkıyı ve önermeleri yapmalı... bunu büyütmeli. Yani artık gelinen aşamada kimsenin kendi çıkarı ve iktidarı doğrultusunda, koltuk kaygısı doğrultusunda bu ülkenin en önemli meselesine yön vermeye hakkı yok. Bu ülkenin en önemli meselesini aslında Türk ve Kürt anneleri çok net özetliyor. Kürt ve Türk anneleri bir araya geldi. Yakın zamanda grup toplantısında bir anne çok önemli şeyler söyledi. Ki bunlar acı çekmiş, evlatlarını kaybetmiş anneler. Başka anneler evlatlarını kaybetmesin diye bu önemli sorumluluğu üstleniyorlar. Dolayısıyla bu ülkedeki hiçbir siyasi parti, bu annelerin kaygısını görmeden ya da onların taşıdığı sorumluluğu görmeden bir siyaset yapma hakkı yok. Bu açıdan iktidar da ana muhalefet de diğer muhalefet partileri de rol üstlenmeli. Kaygılardan uzak bir yol haritası çizmeleri ve kendi öz yol haritalarıyla bütünleşmeleri gerekiyor. Kendi kitlelerini de ikna etmeleri gerekiyor. Örneğin ana muhalefet açısından kendi kitlesini ikna etmek çok çok önemli. Bu iktidar için de çok önemli. Şimdiden bunun çalışmalarının yapılması gerekiyor. 
 
Sürecin başarıya ulaşması Amed'e ve bölgeye nasıl yansır?
 
Serra Bucak: Kuşkusuz son derece pozitif etkileri olur. Bir kere ülkede çok derin ekonomik kriz var. Bu bizim işlerimizi de derinden etkiliyor. Ekonomik sorunların çözümü, toplumun refahı ve toplumun kalkınması için çok önemli bir şey olur. Yine istihdam, gençleri bekleyen projeler, eğitim... Önemli meselelerden bir tanesi Kürt kimliği ve Kürtçeyle barışma. Bu demokratik çözüm ortamında Kürt dilinin ve kimliğinin artık ötekileştirilmediği, başka dillerin ve kimliklerin de ötekileştirilmediği bir ortama kavuşacağız. Bu toplum için çok önemli. Toplum bir barış ortamına kavuşacak. Diller ve kültürler gelişebilecek ve büyüyebilecek. Yasaklar ortadan kalkacak, cezaevlerinin kapısı açılacak. Hem topluma hem Amed’e hem bölgemize hem Kürt halkına önemli bir nefes aldıracak. Bir arada çalışmaların önünü açacak, bir araya gelmelerin önünü açacak, müzakerelerin ve yakınlaşmanın önünü açacak. Buna ihtiyacımız var. Kürtlerle ve içerisinde barındırdığı halklarla barışarak yol alması Türkiye’yi bölgede önemli bir aktör haline getirecektir. Bu kaçınılmaz. Kendi barışını, huzurunu, demokratikleşme sürecini gerçekleştirebilmiş bir ülke kesinlikle Ortadoğu’da kazanan ve Ortadoğu’yu da aynı zamanda barışçıl ve demokratik bir ortama getirebilen bir mekanizma olacaktır. Burada ortaya çıkan bir demokratik atmosfer, aynı zamanda Ortadoğu halkları için umut olacaktır. Yine Ortadoğu’daki gelişmeler açısından çok önemli olacaktır. Rojava’nın statüsü ya da Suriye’nin demokratik bir düzene kavuşması için önemli olacaktır. 
 
 
Kürtlerle barışmak Türkiye'yi bölgede önemli bir aktör haline getirecektir. Demokratik atmosfer aynı zamanda Ortadoğu halklarına umut olacak. Artık yatırımları, kültür-sanatı ve zenginlikleri konuşacağız. 
 
Doğan Hatun: Artık yatırımların, eğitim düzeyinin, kültür-sanatın ve zenginliklerin konuşulabileceği bir süreç başlıyor. Bu süreç, çatışmalı süreçlerin ve tekçi yapıların hepsinin bertaraf edildiği, yeni bir sistemin inşasının başladığı bir süreçtir aynı zamanda. Belki de ülkedeki bütün siyasi partilerin rengini değiştirecek. Belki tabelaların renklerini dahi değiştirecek bir süreç başlıyor. Televizyon programlarında Türkiye'nin turizm noktasında Ortadoğu’da hangi pozisyonda olduğu tartışılacak. Veyahut farklı kültürlerin bir ülkeyi nasıl zenginleştirdiğini konuşup ve tartışacağız. Çözüm önerileri bulacağız. Elbette bu barış süreci meşakkatli bir süreçtir. Ancak Kürt sorununun çözülmesi kendisiyle birlikte Ortadoğu’nun bir bütününde yeni bir çözümleme de getirecektir. Bu Suriye halkları için de Irak halkları için de İran halkları için de Filistin halkları için de geçerlidir. Bu demokratikleşme sadece Türk-Kürt halkları içinde bir anlaşmaya bağlanan bir hikaye olmayacaktır. Bu zincirleme bir ağdır. Kendisiyle birlikte herkese emsal olabilecek ve herkesi bu demokratik zemine taşıyabilecek bir şeydir. Motorize güç biziz. Bu motorize güç, doğru bir şekilde işlediğinde Ortadoğu başta olmak üzere bütün dünyaya emsal olabilecek bir güzellikler silsilesi ortaya çıkacaktır. Bence bütün dünya halkları buna hazırdır ve bunun işaret fişeği 27 Şubat’taki deklerasyondur. Yerel yönetimler olarak üzerimize düşen bütün vazifeleri yerine getirmek ve halkımıza layık olmak için bütün gücümüzle seferber olacağız.
 
MA / Azad Altay - Müjdat Can 
 

Diğer başlıklar

08/11/2025
19:46 Şiyar Serdar için taziye
19:20 Kadınlardan katliamlara tepki: Failleri bulun
19:12 'Sosyalizm yeniden' konferansı: Yeniyi yöntem ve araçları değiştirerek kurabiliriz
18:55 Qoser’deki yangında ölen çocukların sayısı 3’e çıktı
18:52 Köln'de onbinlerin katılımıyla miting: Öcalan'ın özgürlüğü temel talep
18:33 Gazeteci Aykol'a kan takviyesi yapıldı
18:29 İstanbul'da iki aile arasında barış
18:24 Kadıköy'de 25 Kasım çağrısı: Alanlarda buluşalım
18:14 'Ölüye saygı ve adalet' paneli: Bağımsız bir komisyonunun kurulması kritik
17:46 Eşbaşkan Komi: Kürt sorununun yüzde 90'ı yerel yönetimler sorunudur
17:35 Îlham Ehmed: Önemli bir aşamadayız
17:29 Abdullah Öcalan: Kürtler varlıklarından taviz vermeden özgür yaşamın öncüsü olmalı
17:17 Anatolia Kültür Merkezi'nde çocuk atölyeleri başladı
17:10 Amed'de 'barış' paneli: Yasal zemin kapsayıcı olmalı
16:47 ‘Sürecin başarısı için Abdullah Öcalan özgür olmalı’
16:11 Agirî’de Kurdî-Zana Ararat Derneği açıldı
16:08 Joe Kent, Mazlum Abdi ve Rohilat Efrin ile görüştü
15:59 Demirtaş’tan milletvekillerine: İmralı’ya gidip noktayı koyun
15:44 'Toplumsal barışın inşasında hukukun rolü' paneli: Acil yasal düzenlemelere ihtiyaç var
15:39 Yakup Tuncer'in taziyesine ziyaret
15:35 Büyük Köln yürüyüşü başladı: Abdullah Öcalan'a özgürlük
15:30 KESK eylemi 146’ıncı haftasında
15:27 Yangında ölen çocuk ve kadınların isimleri belirlendi
15:26 Konak Belediyesi'nde ‘hukuksuz’ atamalara tepki
15:23 ‘Adalet Nöbeti’ dördüncü haftasında
15:20 Mazlum Dinç: Süreci engelleyen yasalar değiştirilmeli
15:14 Îlham Ehmed’den ‘yaptırımların kaldırılması’na destek
14:59 YRJ’den konferans: Kadın devriminin sesi olacağız
14:52 Doktorlardan Kuzey ve Doğu Suriye’ye destek çağrısı
14:41 Özen, Akman ve Avcı için tahliye talebi
13:49 Dört kentte eylem: Son kayıp bulununcaya kadar mücadelemiz sürecek
13:27 Cumartesi Anneleri Yurtseven, Özeken ve Münür için adalet istedi
12:45 Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
12:35 Xelfetî'de 25 Kasım yürüyüşü
12:29 ‘Sosyalizm yeniden’ konferansı: Geleceği birlikte inşa edelim
12:29 Lokman Çiftçi’nin taziyesine kitlesel ziyaret
12:24 Fransız tarihçi Vincent: Abdullah Öcalan’ın çağrısı çok önemli bir adımdır
11:33 Köln’deki yürüyüş için halk alana akmaya başladı
11:31 ‘Kadın kentleri’ buluşmasında örgütlü mücadele vurgusu
11:20 31 yıl tutsak edildi: Konuşmak yetmiyor, sürece uygun adım atılmalı
10:59 Şirnex’te kaza: 19 yaralı
10:50 Parfüm deposunda yangın: 6 ölü, 1 yaralı
10:38 Sozdar Avesta: Önder Apo’nun özgürlüğü mücadelenin temelidir
09:46 Meteoroloji'den birçok il için sağanak uyarısı
09:39 Tekirdağ Cezaevi’nde ihlaller: Provokasyon zemini örülüyor
09:31 Tülay Hatimoğulları: Abdullah Öcalan ile görüşülmeden süreçte yol alınamaz
09:06 Maliyetin altında fiyat verilince tonlarca mahsul tarlada kaldı
09:05 Amedliler: Devlet süreçteki endişeleri gidermek için adımlar atmalı
09:04 Pazar esnafının da veresiye defterleri doldu
09:03 Suzan İşbilen: Kadınlar savaşın bitirilmesi için var güçleriyle mücadele etmeli
09:02 Rapor: 240 gölün 186'sı kurudu
09:02 2 bin 700 çölyak hastasının olduğu kentte gastroenteroloji bölümü yok!
09:00 08 KASIM 2025 GÜNDEMİ
00:38 İşçiler polis ablukasını kırarak yürüdü
07/11/2025
23:43 ABD, Şara ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı
23:01 Reuters: İktidar, gerillaların dönüşü için yasa hazırlıyor
22:43 Kürdistan'daki elektrik kesintileri Meclis gündeminde
22:19 12 milletvekilinin dokunulmazlık dosyası Meclis'e sunuldu
21:43 Antalya havalimanında 'uçuş iptal' gerginliği
21:15 Türkiye, Netanyahu ve İsrailli bakanlar hakkında yakalama kararı çıkardı
21:01 İşçilerin 100'üncü gün direnişine polis engeli
20:16 'Beyaz Toros' ve 'JİTEM' baskılı tişörtlere takipsizlik kararı
20:11 'Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın'
19:22 Talabani: Toprağını Türkiye’ye satanlar halkımızın haklarını savunamaz
18:49 Hazine'den 196 milyar liralık açık
18:27 Kurtulmuş: Eğer komisyon karar alırsa İmralı’ya gidilebilir
18:22 Maaşlarını alamayan işçiler eyleme geçti
17:56 Efrin’de bir kişi katledildi
17:53 Akın: Gabar’da köylerin suyu petrol akıyor
17:41 Amed’de lösemili çocuklar için farkındalık etkinliği
17:38 İSKİ, İstanbul'da suya zam gündemiyle toplanacak
17:30 Mûş'ta 25 Kasım atölyesi
17:14 TJA eylem ve çalışmalarının programını paylaştı
16:58 KON-MED Eşbaşkanı: Köln mitingi Önder Apo'nun özgürlüğünün talebidir
16:52 DEM Partili belediyelerden şiddete karşı tutum belgesi
16:50 Yıldız ve Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:23 Dêrsim Ocak Evlatları: Barış için çabalamak en kutsal ibadettir
16:18 DEM Parti ve Laz Enstitüsü, Lazca için anayasal tanınma istedi
15:32 Ekim ayında İran’da 217 kişi idam edildi
15:31 Köln kenti tarihi mitinge hazır
14:59 Kalp krizi geçiren tutsak yeniden cezaevine götürüldü
14:51 Hacettepe öğrencileri: Güvenli kampüsler istiyoruz
14:47 Irkçı saldırı sonucu katledilen Delal Gencer davası ertelendi
13:24 KESK’ten ‘güvenlikçi ve yıkım bütçesi’ne karşı eylem planı
13:22 Aykol’a cezaevlerinden mektup: Yoldaşlığına ihtiyacımız var
12:46 Merkez Bankası'nın yılsonu enflasyon tahmini arttı
12:06 İtalyan tarihçi: PKK’nin adımları insanlığa daha iyi bir dünya sunma umudunu yeşertti
12:04 AYM 'kadının kütük kaydı' düzenlemesini görüşecek
11:47 Süreçte ikinci aşamaya geçiş çabaları
11:35 Ayşegül Doğan: Şimdi Abdullah Öcalan'ı dinleme zamanı
11:29 Annecy’den Nergis Muhammedi’ye fahri vatandaşlık
11:00 Abdullah Öcalan Süryani ve Êzidî toplumuna kalem hediye etti
10:43 ‘Demeç’ duruşması ertelendi
10:33 İstanbul'da ‘Ozan Elektronik Para’ soruşturmasında 10 gözaltı
10:18 Fabian Molina: Sürecin başarısı için yasal düzenlemeler şart
10:08 Kalmaegi Tayfun’u Vietnam’dan Kamboçya’ya ilerliyor
09:42 Amed Baro Başkan Yardımcısı: Sürecin kalıcılığı hukuki güvencelerle mümkün
09:41 Wan'da iki yılda 28 şüpheli kadın ölümü
09:26 Barış Akademisyeni: Devlet sürece anayasal reformlarla karşılık vermeli
09:21 İzmir’de su krizi büyüyor
09:07 Küçük esnafın kapısı sadece veresiye için çalınıyor
09:05 Gazeteci Şêx Nûr: Şam hükümeti adım atmamakta ısrar ediyor
09:03 ‘Kadın Kentleri’ ilan edilecek: Yeniden dizayn
09:00 07 KASIM 2025 GÜNDEMİ
09:00 Balıkesir'de 4,2 büyüklüğünde deprem
08:58 Bahis soruşturmasında 21 kişi hakkında gözaltı kararı
06/11/2025
23:55 Suriye'de 7 milyar dolarlık enerji anlaşması
23:47 BMGK Şara'ya yaptırımları kaldırdı
22:23 Başsavcı Gürlek’ten Özel’e tazminat davası
19:40 Opçin ve Bilgi’nin taziyelerine kitlesel ziyaret
19:35 Sındırgı'da 4.3 büyüklüğünde deprem
19:12 223 emekçiden 100'üncü gün eylemine destek çağrısı
19:01 Gençlik örgütlerinden YÖK eylemi: Mücadeleyi yükseltme zamanı
18:54 İmamoğlu: Demirtaş ve Yüksekdağ tahliye edilmeli
18:20 Abdullah Öcalan'a özgürlük yürüyüşüne çağrı
17:51 Öğrencilerden polis ablukasında Rojin Kabaiş eylemi
17:39 İsrail ordusu, Lübnan'a hava saldırısı başlattı
17:06 ÇHD: Ayakta sayımı kabul etmeyen tutsaklar darp ediliyor
16:56 Gazeteci Aykol'un dördüncü aşama tedavisi devam ediyor
16:15 İSİG Ekim ayı raporu: En az 169 işçi yaşamını yitirdi
15:47 HRW: Komisyon somut, hukuki ve kurumsal reformlar önermelidir
15:44 TJA: 11'inci Yargı Paketi geri çekilmeli, entegrasyon yasaları gündeme alınmalı
15:21 TFF'de bahis istifası
15:19 Merkez Bankası'nın rezervleri geriledi
14:58 Bilkent Üniversitesi’nde Rojin Kabaiş eylemi
14:57 IFJ ve EFJ, gazeteci Gabriele Nunziati'nin işe iadesini talep etti
13:54 Mahkeme AYM kararına uymadı: Kahraman'ın yeniden yargılaması reddedildi
13:33 Kalp krizi geçiren tutsağın ailesine haber verilmedi
13:12 İşçilerden ücretlerinin taksitle ödenmesine tepki
12:46 Taliban’dan burkasız kadınların devlet kurumuna girişine yasaklama
12:24 DEM Parti: YÖK derhal kaldırılmalı
12:07 Abdullah Öcalan ile görüşmesini anlattı: CHP’nin sürece katılımına çok kıymet biçiyor
11:49 31 yılın ardından tahliye oldu
11:17 Asker gözetiminde ağaç kıyımı!
11:13 DEM Parti MYK toplandı
11:05 Canlı kalkan davasında bozma: Fazla ceza verildi
10:23 Süveyda kırsalı bombalandı
10:13 Amed'de ihracat yüzde 17,5 arttı
10:09 Filipinler’de tayfun: 114 ölü, afet ilanı
10:07 JİNNEWS şiddet çetelesi: 25 kadın katledildi
10:00 ABD'de hükümet kapandı: 40 havalimanında uçuşlar yüzde 10 azalacak
09:37 Amed'de 'Takas Pazarı' kurulacak
09:36 3 gazetecinin beraat kararına 'sözde' temyiz başvurusu
09:30 Ödenmeyen maaşları taksite böldüler, onu da yatırmadılar
09:27 Mahalleli yıkılan Polis Okulu'nun yeşil alan olmasını istiyor
09:26 Emlakçı Şahinkaya’nın emniyette kaydı olanlarla konuşması suç sayıldı
09:23 Devrimci Parti'li Mediha Yüksel: Süreçte sosyalist hareketlere büyük rol düşüyor
09:22 Yerine kayyım atanan Akış’ın yeniden yargılanması 3 Aralık'ta
09:20 Veliler ve öğrenciler üstgeçit talebiyle eylemde
09:17 Gazeteci Germiyanî: Kürt partiler parlamentoda birlik olurlarsa sorunları çözülür